"Aile, Toplum ve Devlet Sempozyumu"

- TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Erdoğan: - "Şu anda batının çöküşünün merkezinde, aile kurumunun bitişi var. Eğer biz de o çöküşle birlikte çökmek istemiyorsak aile kurumumuzu yeniden ihya etmeliyiz" - Vuslat Platformu Başkanı Cebeci: - "Bütün şer güçlerin saldırısına rağmen eğer ülke üç kat büyümüşse bütün dünyaya meydan okuyorsa Allah’ın yolunda olduğumuzun ispatıdır. Biz yılmayacağız. Biz o mağlubiyet psikolojisinden batının her şeyi en iyi bunlar yapar anlayışından kurtulacağız ve kendimize güveneceğiz. Allah'ın izniyle istikbal bizimdir"

Google Haberlere Abone ol
"Aile, Toplum ve Devlet Sempozyumu"

BOLU (AA) - Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Şu anda batının çöküşünün merkezinde, aile kurumunun bitişi var. Eğer biz de o çöküşle birlikte çökmek istemiyorsak aile kurumumuzu yeniden ihya etmeliyiz." dedi.

Vuslat Platformu ve Üsküdar Belediyesi tarafından Abant'ta düzenlenen "Aile, Toplum ve Devlet Semozyumu"na katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, herkesin aile üyesi olması nedeniyle bu konuda söyleyecek bir şeyleri olduğunu düşündüğünü söyledi.

"Kendi kimliğimizi oluşturup onu yaşamamız, sahip çıkmamız çok önemli." diyen Erdoğan, bütün bu değerler sisteminin korunak yerinin aile olduğunu düşündüğünü, temel vurgulamak istediği noktanın ve değerlerin, nesilden nesile korunarak aktarılabildiği ünitenin aile olduğunu vurguladı.

Erdoğan, Avrupa'da aile kurumu, evlilik ve çocuk sahibi olmanın tükendiğini ifade etti.

Aile kurumunun, değerlerin yaşatılması için ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz evlenmek diyoruz, ev bark sahibi olmak diyoruz. Eski Türkçe'de mabet anlamına geliyor. Yani ev bark sahibi olduğunuz zaman, mabediniz eviniz çünkü bütün inancınızı, değerlerinizi orada saklıyorsunuz ve orada yaşatıyorsunuz. Gelecek nesillere oradan aktarıyorsunuz. Dolayısıyla evimiz büyüktür. Büyükanne, büyükbaba, dede... Onlar evin içerisindedir. Geniş ailedir. Herkes birliktedir. Çocuklar için büyük bir eğitim ortamıdır aynı zamanda. Anne bir şey, baba başka bir şey verir. Büyükbaba ise başka bir şey verir. Niye? Hepsinin farklı bir mesleği vardır. Farklı tecrübeleri var."

- "Çökmek istemiyorsak aile kurumumuzu yeniden ihya etmeliyiz"

Aile denildiği zaman kadının anlaşılmaması gerektiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ailede erkek, çocuk büyükbaba da var. Aile deyince kadın... Bunu aşmaya çalışalım. Ailede herkesin sorumlulukları var. Aile kurumunu eğer ecdadımızdan gördüğümüz, duyduğumuz, büyüklerimizden işittiğimiz aileyi yeniden getiremezsek, bu gelişme yobazlık değildir. Medeni, modern olabirsiniz ama geniş ailelere sahip olabirsiniz. Amerika mesela aileyi kutsayarak fimlerde, dizilerde korumaya çalışır. Biraz yeniden hayat tarzlarımızı, örgütlenmemizi ailenin güçlendirilmesine imkan sağlayacak hale getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Ümit ediyorum ki bu gündemi koruyabilirsek, değerlerimizi de gelecek nesillere aktarmamız için bir fırsat olur. 21. yüzyıl gerçekten bizim yüzyılımız olacak ama aile kurumunu kaybedersek, biz de darma dağın oluruz. Şu anda batının çöküşünün merkezinde, aile kurumunun bitişi var. Eğer biz de o çöküşle birlikte çökmek istemiyorsak aile kurumumuzu yeniden ihya etmeliyiz ve onun sonunda göreceksiniz hiç ummadığımız müjdeler nasıl gerçekleştiyse son 15 yılda nice müjdeleri, nice 15 yılda yaşayacağımızı görüyorum."

- "Ailede sıkıntılar günümüzde zirve yaptı"

Vuslat Platformu Başkanı Hamza Cebeci de sempozyumun konusunun aile, toplum ve devlet olduğunu hatırlatarak, bu konunun rastgele seçilmediğini dile getirdi.

Ailede bugün değil, geçmişte de sadece batıda değil, fakirlerde ve zenginlerde değil her kesimde, her dinde, her toplumda aile içinde mutlaka zaman zaman sıkıntılar yaşandığını ancak günümüzde bunun zirve yaptığını vurgulayan Cebeci, "Dolayısıyla biz bu konuyu gündeme getirelim ve burada üç gün devam edecek sempozyumda ilim, fikir adamlarımız, akademisyenlerimiz ve birçok üniversitemizin rektörleri ile bu konuyu enine boyuna tartışacaklar, inceleyecekler. Neticede de bir bildiri ortaya koyacaklar." ifadelerini kullandı.

Eskiden bu kadar sosyolog, psikolog ve akademisyen olmadığını söyleyen Cebeci, şöyle devam etti:

"Ama aile bugünkünden belki daha huzurlu, daha mutlu ve daha güzel yaşıyordu. Geçmişte tabii. Yine bir imparatorluğun son zamanlarında ciddi sıkıntılar görülmüş acaba bu bizim inancımızdan, medeniyetimizden mi kaynaklanıyor diye batıya yönelmişler. Batının kanunları, onların medeniyetine özenmişler, batının kanunlarını almış, getirmişler. Medeni kanun adı altında ama o medeni kanunları alanları bir tarafa bırakın medeni kanunların yapıldığı o ülkelerde aile iflas etmiş. Bazı ülkelerde boşanma oranı yüzde 60'lara kadar yükselmiş. Bizde de sadece 28 Şubat'ta değil, hani birtakım sahte şeyhler var ya 28 Şubat'ta ortaya koydukları bizde de imparatorluğun son zamanlarında böyle bozuk kişiler ortaya çıkmış. Günümüzde de kabul edelim ya da etmeyelim bir çöküş var. Karanlığa küfretmek yerine mum yakmak gerekir diyoruz ya biz bu meseleleri görmezden gelip, köşeye süpürmek veya inkar etmekle bir neticeye gidemeyiz. Dolayısıyla bu problemlerin çözümü için tedbirler almamız lazım. Biz, bu dünyanın bu dünyadaki şer güçlerin yaptıkları baskı ve zulüm karşısında eğer kitabullaha dönersek Allah bizi güçlü kılacak. Bu memleket aynı memleketti, bu coğrafya aynı coğrafyaydı ama bizi başkaları istedikleri gibi yönetiyorlardı. Bugünkü sıkıntı bu memleket onların isteğine ve onların arzusuna göre yönetilmediği için bütün dünya bütün gücü ile saldırıyor ama Allah bizimle beraber."

Cebeci, samimi olduktan sonra Allah'ın yardım edeceğini, ettiğini kaydederek, "Bütün şer güçlerin saldırısına rağmen eğer ülke üç kat büyümüşse bütün dünyaya meydan okuyorsa Allah’ın yolunda olduğumuzun ispatıdır. Biz yılmayacağız. Biz o mağlubiyet psikolojisinden batının her şeyi en iyi bunlar yapar anlayışından kurtulacağız ve kendimize güveneceğiz. Allah'ın izniyle istikbal bizimdir." dedi.

En büyük eksik ve hatanın az okumaktan kaynaklandığına işaret eden Cebeci, bunların yanı sıra, az çalışmanın insanların birbirine olan güvenini zayıflattığını aktardı.

Cebeci, Batı karşısında mağlubiyetten kurtulmak için çok daha fazla çalışacaklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Harward'daki insanlar oraya gittikten sonra zekası yükselmiyor. Onlar zeki insanları topluyorlar. Kendilerine bend ediyorlar. Kendi fikirlerini enjekte ediyorlar ve kendi arzu ve istikametlerinde kullanıyorlar. FETÖ hadisesi de bunun bir benzeridir. Eskiden birinin kurmay olması için Pentagon'un tezgahından geçmesi gerekiyordu. Şimdi bunları bu ülke yapmıyor. Onlar bunun için dehşete düştüler, bunun için korku içindeler."


Yorumlar