Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo dini nedir, hangi dine mensup, kimdir, nerelidir?

Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo kimdir, nerelidir? Masterchef Şef Danilo aslen nerelidir, kaç yaşındadır, asıl mesleği nedir? Zanni, MasterChef Türkiye yarışmasının yabancı uyruklu tek üyesidir.

Google Haberlere Abone ol
Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo dini nedir?

Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo kimdir, nerelidir? Masterchef Şef Danilo aslen nerelidir, kaç yaşındadır, asıl mesleği nedir? Zanni, MasterChef Türkiye yarışmasının yabancı uyruklu tek üyesidir. Masterchef Türkiye 2021 yeni sezon geçtiğimiz gün itibariyle Acun Ilıcalı'nın sahibi olduğu TV8 ekranlarında yeniden başladı. Yarışmanın jüri üyeleri arasında dikkat çeken isimler var. Bunlardan biri de Danilo Zanni'dir. Peki, Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo kimdir, nerelidir? İşte Masterchef Danilo hakkında merak edilen bilgilerden bazıları: 

DANİLO ZANNA MÜSLÜMAN MI?

Danilo Zanna'nın İtalya'da doğduğu ve büyüdüğü bilinmektedir. İtalya'da doğmuş ve büyümüş bir kişi olarak, Danilo Zanna'nın Hristiyan olması muhtemeldir. Zira İtalya'da nüfusun %80'i Hristiyandır. Diğer taraftan, Danilo Zanna'nın eşi Tuğçe Demirbilek, Müslümandır. Danilo Zanna ve Tuğçe Demirbilek, 2012 yılında evlenmişlerdir. Bu durum, Danilo Zanna'nın Müslümanlığa ilgi duyduğunu veya Müslüman olabileceğini düşündürmektedir. Sonuç olarak, Danilo Zanna'nın dini mensubiyeti hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak, Hristiyan veya Müslüman olma ihtimali yüksektir.

Şef Danilo hakkında 2020 yılında Hürriyet'te yer alan haberde şöyle deniliyordu: 10 yıl önce Türkiye’ye geldi. Hayatının aşkıyla karşılaşıp evlendi. Kına gecesi de yaptı, hamama da gitti. Türkiye’deki en güzel dönemini Bağcılar’da geçirdi. Türkçe konuşamıyordu ama komşuları onu o kadar sevdi ki ekmeğe bir kere bile para vermedi! Yakında Ortaköy’de açacağı yeni restoranı için 2.800 ayrı zeytinyağı tadan İtalyan şef Danilo Zanna, yaza kadar 'feci' Türkçe çalışıp herkesi şaşırtacağını söylüyor.

ŞEF DANILO KİMDİR?

İşte Masterchef Danilo Zanna biyografisi: 

Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo kimdir, nerelidir?
Danilo Zanna

 

Şef Danilo Zanni, 15 Nisan 1982 tarihinde İtalya'nın Toskana bölgesinde Prato kentinde doğdu.

Ailesi de kendisi gibi aşçı olan Zanni, aile mesleğini sürdürmeyi seçti.

Çok ünlü İtalyan şeflerle çalışarak klasik bir eğitim aldı ve İtalyan mutfağı hakkında uzmanlaştı.

İtalyan Aşçı şef aşık olduğu Türk kızı için yurt dışındaki kariyerini bırakarak Türkiye’ye yerleşti.

Bir Türkle evli olmaktan ve ülkemizde yaşamaktan son derece mutlu.

İstanbul’a yerleşir yerleşmez hemen kendine bir restaurant açmıştır.

Bunun haricinde Kanal Türk’te Tv şefliği yapmaya başladı, bir süre sonra da Atv ‘de yayınlanan Zahide Yetiş’in programı “Zahide ile Hayata Yetiş” adlı programına transfer oldu.

Zanni, şimdilerde TV8 ekranlarında yayınlanan Masterchef programının üç jüri üyesinden biridir.

Özetlersek; 

Şef Danilo Zanni aslen İtalyan'dır.

38 yaşındadır. 

Dini inancı Hristiyanlıktır.

Aileden aşçıdır.

KEYİFLİ BİR RÖPORTAJ

Hürriyet gazetesinden Hakan Gence, 2020'de Danilo Zana ile keyifli bir röportaj yapmıştı. Zanna o röportajında Türkiye'ye nasıl geldiğini, buradan nasıl evlendiğini, Türkiye'de nasıl ünlü olduğunu, ailesi, çocukları ve eşi hakkında önemli bilgiler vermişti. İşte o röportaj:

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen stüdyoya büyük enerjiyle giriyor. ‘MasterChef Türkiye’de izlediğim adamın aynısı; neşeli, kıpır kıpır. Aksanı onu daha da sevimli yapıyor. Türkiye’yle İtalya’yı çok benzetiyor. Kapının dışında bırakılan ayakkabılara, el öpme gibi adetlere başlarda şaşırsa da her şeye çok kolay adapte olabildiğini söylüyor. “Mesleğim şeflik, bu hayatım” dese de gelecekte hayali bir müzikalde oynamak. Dövmeleri dikkatimi çekiyor, “En az 10 dövmem var” diyor. En özeli göğsündeki ‘Tibet’ yazan dövme. Bu oğlunun adı. Sosyal medyadan eskiden nefret ederken şimdi özellikle ‘Reels’ videolarıyla neşe saçan Danilo Zanna’yla iki sade Türk kahvesi eşliğinde sohbete başlıyoruz.

Soru: İstanbul’a 10 sene önce geldin ve geliş o geliş...
Aynen abi, geliş o geliş.

Soru: Her şey nasıl başladı?
Arkadaşım çağırmıştı. Son gecemde beni Asmalımescit’te fasıla götürdü. Bağırarak şarkılar söylüyorduk, “Ah İstanbul, İstanbul...” O sırada masaya bir kız arkadaşı geldi.

Soru: Ve şimşekler çaktı...
Eveeet. Gördüğüm an ne güzel bir kız dedim. Gözleri, saçları, davranışları...

Soru: İlk görüşte aşk mıydı?

Tabii. İtalyanım zaten, bizi bilirsin, hemen atladım (Gülüyor). Eşim Giresunlu, o zamanlar anlamını bilmiyordum ama şimdi şöyle tarif edebilirim, “Tam fındık gibiydi”. Beni çok etkiledi.
Soru: Hemen ilanı aşk mı ettin?

Yok, fasıldan bir arkadaşımızın evinde eğlenmeye devam ettik. Sabaha karşı otelime gitmek için evden çıktım. Baktım param yok. Bankamatik buldum. Kartı koydum, yuttu. Param olmadığı için, arkadaşımın evine geri döndüm. İşte, Tuğçe bana orada yardım etti. Başka bir sorun olursa diye telefon numarasını da verdi. Öyle bağlantı kurmuş olduk.

Soru: Ertesi gün İtalya’ya döndün ama...
1.5 sene uzaktan sevgili olduk. Birkaç kere ben Türkiye’ye geldim, bazen de o yanıma geldi. O zamanlar, “Evleneceğiz, bir çocuğumuz ve bir köpeğimiz olacak” demiştim. Sözümü tuttum.

Soru: Evlenmeye nasıl karar nasıl verdiniz?
İş için Güney Afrika’ya gittim. Mesafe artınca Tuğçe’nin morali bozuldu tabii. Ciddi olmadığımı düşündü. Paris’te buluşmayı teklif ettim. Eyfel Kulesi’nin üst katındaki restoranı kapatıp orada evlenme teklif ettim. Beş ay sonra İtalya’da, ardından Türkiye’de evlendik.

Soru: Geleneksel kız isteme ritüelleri oldu mu peki?
Ooo Hakan Abi deme! Neler oldu neler. Kına gecesi de yaptım, hamama da gittik. Annem-babam kız isteme için Türkiye’ye geldi. Babamın eline bir kâğıt verip “Bunu ezberlenmen lazım” dedim.

Danilo Zanna Müslüman mı? Şef Danilo kimdir, nerelidir?
“Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle kızınız Tuğçe’yi oğlumuz Danilo’ya istiyoruz”

 

Soru: Ne yazıyordu?
“Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle kızınız Tuğçe’yi oğlumuz Danilo’ya istiyoruz”. Ardından tuzlu kahvemi içtim. Bu arada Çin’de bir otelde iş bulmuştum. Oraya taşınacaktık. Tam gideceğiz, eşim hamile kaldı. ‘Çin’de hayat zor olur’ diyerek Türkiye’de kalmaya karar verdik.

Soru: Türkiye’de şef olmana rağmen, YouTube programları, sunuculuk, stand-up gösterisi yaptın. Bu işlere nasıl girdin?
Dizi bile yaptım, ‘Aşk Zamanı’ ama kimse izlemedi (Gülüyor). En başa gidersek, Derya Baykal bir gün restorana yemeğe gelmişti. Beni programına davet etti. Orada Zahide Yetiş beni görmüş, programına aldı, işler ilerledi.

Soru: İtalya’da yaşarken başka bir ülkede bu kadar ünlü olacağını tahmin eder miydin?
Üniversiteden sonra İtalya’dan uzaklaştım. Başka bir ülkede yaşayacağımı az-çok biliyordum. Yalan yok, sanatçı yanım hep vardı. Okulda tiyatrolarda oynar, şarkı söylerdim. Ama TV işi yapıp meşhur olacağımı hiç tahmin etmemiştim.

Soru: Zaten iyi bir şefsin ama hep ekrandasın. Ünlü olmayı mı seviyorsun?
Hayata ve kendime sınır koymak istemiyorum. Beş sene önce özel bir üniversitede öğretmenlik yapmıştım. Ücret istemedim, karşılığında burslu mimarlık okudum. Gerek var mıydı? Yoktu ama istedim. Yarın sabah cerrah olmak istersem de onu okurum. Herkes her şeyi olabilir mi? Olamaz ama yapmak istediğin şeyleri çok istiyorsan ve yeterli eforu harcarsan yapabilirsin.

Soru: Bu kadar tanındıktan sonra evde kıskançlıklar başladı mı?

Kıskanmasına fırsat verecek bir adam değilim, sadığım. Gece dışarıya çıkmam, hatta “Eşinden mi korkuyorsun” diyorlar. Alakası yok. Ufak bir boşluğumda bile çocuğumla vakit geçirmek istiyorum.

Soru: Kendini İtalyan olarak mı yoksa Türk olarak mı tanımlıyorsun?
İtalyanım ama kendimi ‘Türk damat’ olarak tanıtıyorum hep.

Soru: Programda Mehmet Şef, tadımda “Misafirsin, sen önden buyur” dedi. Kendini hâlâ misafir gibi görüyor musun?
Noo! Bu tarz şeyleri sık sık yaşıyorum, takmıyorum. Kendimi misafir gibi hissetmiyorum. Mehmet aslında orada espri yaptı. Türkiye’de bazı yemekler elle yeniyor ama ben hep çatal bıçak kullanıyorum ya, ondan.

Soru: Bir ülkede misafirlik ne zaman biter?
Artık etraftaki güzelliklere bakmıyorum. Türk arkadaşlarıma, Türk insanlarına kalpten bağlıyım. Herhalde bu noktada misafirlik bitmiş oluyor.

Soru: Türkiye’de İtalyan olmayı nasıl anlatırsın?
Pizza, makarna (Gülüyor). İnsanların aklına ilk bunlar geliyor. Kendi ülkenin dışına çıktığında, nereye gidersen git, zorlukları oluyor. Bilmediğin bir dil ve kültüre geliyor, kendine bir alan bulmaya çalışıyorsun. Benim için pasaport bir noktaya kadar geçerli, insansın, en önemli olan şey bu.

Soru: ‘MasterChef Türkiye’deki (TV8) partnerlerin Mehmet ve Somer şefleri nasıl anlatırsın?
Mehmet Şef tam bir şekerpare.

Soru: Oysa çok sert duruyor?
Yemin ediyorum şekerpare gibi. Sadece kızdırma (Gülüyor). Mehmet benim için dost demek. Bir kolunu iste, verir. Somer tam bir vizyoner. Türkiye’den Avusturya’ya gitmiş, Türk yemeğini orada tanıtmış. Ve çok iyi bir dost.

Soru: Yarışmacılara sert davrandığınıza dair eleştirilere ne diyorsun?
Herhalde Mehmet’ten bahsediyorlar, aslında o da kimseye kötü davranmıyor. Mutfak öyle bir yer. Restorana gidiyorsun tabağından saç çıkıyor, teşekkür mü edersin? Biz de bunun böyle olmaması gerektiğini öğretmeliyiz.

Soru: Yarışmanın sana insan ilişkileri hakkında öğrettiği en önemli şey ne?
Mutfakta kadın olmanın çok zor olduğunu bir kere daha anladım mesela. Ne olursa olsun farklı bir bakış var. Bir de şu: Güzel yemek her zaman kazanır...

Soru: Bir yemeği iyi yapan nedir?
Güzel pişirmeye gerek yok. Önemli olan içine kendinden bir şeyler katmak.

Soru: Nasıl iyi şef olunur?
Şefin kelime anlamı; öğretmek. Sadece güzel yemek yapmak beni iyi şef yapmaz. Ben orada zaten yemek yapmayacağım. Önemli olan ekibimi doğru bilgiyle yetiştirmek, eğer onlar iyi yemek yaparsa ben de başarılı bir şef olurum.

Soru: 7 yaşında bir oğlun var, adı Zeno Tibet. Nedir anlamı?
Zeno, ‘Zeus’un hediyesi’ demek. Eşim Türk ismi de koyalım dedi. Yoga öğretmeni, Tibet’i ülke olarak çok seviyordu. Bu isimleri seçtik.

Soru: Nasıl bir babasın?
Sanki üniversitedeki iki oda arkadaşı gibi takılıyoruz. Ben çekimdeysen Facetime’dan beni arıyor, ödevlerini birlikte yapıyoruz.

Soru: İyi yemekle birini kendine âşık edebilir misin?
Tabii yemekle birini kendine âşık edersin.

Soru: En afrodizyak yemek hangisi?
Deniz mahsulü. Et romantik bir yemek değil, mutlaka masaya balıkkoymalısın.

Soru: Yemek yapmak seksi mi?
Evet, yemek yapmak çok seksi bir şey. Aslında insanları seksi gösteren şeylerden biri entelektüellik, diğeri vücudu. Yemek yaparken ikisini de kullanıyorsun.

Soru: Kadın izleyiciler sana bayılıyor. Sen kendini seksi buluyor musun?
Yok abi bu Türkçe’yle seksi olamazsın (Gülüyor). Hiç düşünmedim ama hem entelektüelliğimi hem vücudumu iyi kullanırım.

Soru: İyi bir yemek yapmak, iyi bir aşk yaşamak kadar tatmin eder mi?
İyi yemek yapmak, iyi bir aşktan daha tatmin edici. Ben ruhumdan ve kalbimden bir parçayı o tabağa koyuyorum. Benim yaptığım bir yemeği yerken benim de bir parçamı yiyorsun. O yüzden bu ilişki çok tutkulu ve derin.

Soru: Hiç birini yemekle tavladın mı?
Tuğçe’den önce çok oldu.

Soru: Hangi yemeğin bu konuda iyidir?
Bir makarna tarifim var, yeni restoranda da olacak. Elle yiyorsun. Bütün duyularını kullanmak zorundasın. O kadar derin ki. O yemeği yersen benim elimden kaçamazsın.

Soru: İtalya Prato’da doğuyorsun. Şeflik aileden mi geliyor?
Bir ablam, bir abim var. Annem öğretmen, babam banka müdürüydü. Anne tarafımın hepsi şefti. Baba tarafımda da iki şef vardı. Ben mutfağa doğdum. Amcalarımın restoranına yardım ediyordum. 20-30 ton midye temizlediğimi biliyorum.

Soru: Bu yüzden de şef olmak mı istedin?
10 yaşındayken arkadaşlarım sokakta top oynuyor, ben mutfakta duruyordum. “Büyüyünce hayatta şef olmam” diyordum, İtalyan edebiyatı okudum.

Soru: Sonra ne değişti?
Amcamın Londra’da restoranı vardı. Felç geçirdi. Beni çağırdı. 19 sene önce orada yemeğe farklı bakmaya başladım. Aile restoranı olması dışında gerçek bir iş olarak gördüm. İtalya’ya dönüp gastronomi okudum.

Soru: Ortaköy’de yeni bir restoran açıyorsun. Ne olacak konsept?
Adını İtalya’daki bir Türk köyünden alıyor, Moena. Biz de Türkiye’de küçük bir İtalyan köyü yaratmak istedik. Bütün malzemeleri Türkiye’den olan bir İtalyan restoranı. Türkiye’yi dolaşıp en özel malzemeleri buldum. Örneğin Ayvalık’ta en iyi zeytinyağını seçmek için 2.800 yağ tattım.

Soru: Karşı koyamadığın Türk yemeği hangisi?
Cağ kebabı varsa ölürüm. En son 36 şiş yedim.

Soru: Bu kadar yiyip nasıl zayıf kalıyorsun?
Somer ve Mehmet kadar ağzıma büyük parçalar atmıyorum, atarsam tadı karıştırırım. Bir de hep hareket halindeyim.

Soru: En sevemediğin yemek-içecek ne?
Ayran içemiyorum. Yoğurt bizde sadece meyveli yoğurttur. O yüzden yoğurdu hep şekerli bekliyorum. Tuzlu, sulu olunca içemiyorum.

Soru: Hangi takımı tutuyorsun?
Konyaspor.

Soru: Genelde dört büyükleri söylerler...
Futbolu çok takip etmiyorum. Nikah şahidim olan arkadaşım Konyalıydı. Bana da bir yerde sordular “Konyaspor” dedim, öyle kaldı. Kısmet bunu söylediğim sene üst sıralara çıktı takım.

Soru: Başın sağ olsun. Neler yaşadın o dönemde?
İtalya’da hemen karantinaya girdiler. Abim ve ablamın kızları da onlarla kaldı. Dört kişi yaşıyorlardı. Sonra nereden geldi bilemiyoruz. Bir gün kızlardan biri hapşırıyor. Soğuk algınlığı sanıyorlar. Üç gün sonra annem ardından babam hastalandı. O dönem test yaptırmak zordu. Babam telefonda bile konuşamıyor, nefes alamıyordu. Sonra testi pozitif çıktı. 32 gün yoğun bakımda kaldı ve vücudu taşıyamadı.

“Allah’ın emri Peygamber’in kavliyle kızınız Tuğçe’yi oğlumuz Danilo’ya istiyoruz”
Şef Danilo, babasını Kovid-19 salgını nedeniyle kaybetti.

 

Soru: Bu kayıp seni nasıl etkiledi?

Karantina sebebiyle cenazesine gidemedim. Acılarını uzaktan paylaşmak çok zordu. Hâlâ acımı tam yaşayamadım. Biz iyi kankaydık. Mesela spot ışıklarının nasıl takıldığını bana telefonda hep o anlatırdı. O gitti, ben de o lambaları bir daha takamadım.

Soru: İtalyan olmasaydın veya Türkçen çok düzgün olsaydı yine bu kadar sevilir miydin?
Türkler yabancıları çok seviyor, çok misafirperverler. Bunun avantajı oluyor. Ama yedi senedir ekranda olmamın sebebi karakterim, enerjim. Ekranda ne görüyorsan sokakta da aynı Danilo var.

Soru: Türkçe’yi nasıl çözdün?
Başta hiç yoktu Türkçem. Ülkeye yerleşince öğrenmek için çalışmaya başladım, Türkçe çok zor bir dil. Bir kelimeyle, bir dünya anlatıyorsunuz. Mesela 'Teşekkür ederim'i dört günde öğrendim. Hâlâ da tam söyleyemem. ‘Makarna’ yerine de hâlâ ‘makarana’ diyorum mesela.

Soru: Nasıl çalıştın?
İlk restoranımı açtığımda çalışanlar Türk’tü. Konuşa konuşa çözmeye başladım. Eski Türk filmlerini izledim. İş için köy köy gezdim. Şiveleri gördüm.

Soru: Sempatik durduğu için bilerek Türkçeni geliştirmediğin eleştirilerine ne diyorsun?
No abi öyle deme. Öğrenmeye çalışıyorum. Bu benim şivem, İtalyanca’dan geliyor. Yine de kendime bir söz verdim. Yaza kadar çalışıp öyle bir Türkçe konuşacağım ki ortalığı yıkacağım.

Soru: Yapması en zor Türk yemeği hangisi?
Saray mutfağı, çok zorlu. Adana kebabını da dengeli yapmak ustalık gerektiriyor.

Soru: Şimdiye kadar yediğin en sıradışı yemek nedir?
Yılan falan da yedim ama 1.5 sene önce, Fransa’da bir böcek çiftliğine gidip böcek yedim. Aslında evde çekirgeler hâlâ var göndereyim mi sana biraz?

Soru: Yok sağ ol, ben almayayım...
Yersin cips olarak. Çok güzel tadı.

Soru: Türkiye’de yaşayıp da unutamadıkların neler?
İlk geldiğimde ev tutmak istedim. Bir tanıdığım göğsüne vurarak, “Ben hallederim” dedi. Beni bir eve götürdü. Çatı katı, jakuzi, manzara harika. Çok ucuz. Fiyata inanamadım. Bir senelik kiraladım. Ev, Bağcılar meydandaymış. Oranın muhtarı gibi oldum. Hiç Türkçe konuşamıyordum. Türkiye’de yaşadığım en güzel zamanları orada geçirdim. Evin altında bir bakkal vardı, benden bir kere bile ekmek parası almadı. Komşular sürekli yemek veriyordu. Komşuluk konusunda en mutlu dönemimdi.


 

Yorumlar