Cumhurbaşkanı Erdoğan: Enflasyon şubatta düşecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi: "2023'ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Enflasyon şubatta düşecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnşallah 2023'ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, gelecek aylarda enerji konusunda milletin huzuruna yeni müjdelerle gelmeyi ümit ettiklerini dile getirdi.

Akdeniz'deki petrol arama çalışmalarına karşı çıkan ve Karadeniz'de keşfettikleri gaza burun kıvıranların, Adana'daki kuyulardan da Beylikova'daki maden işleme tesisinden de rahatsız olacaklarını söyleyen Erdoğan, "Artık kusura bakmasınlar. Biz yerin altını ve üstünü arayacağız, madenleri bulacağız, çıkartacağız ve insanımızın hizmetine sunmayı sürdüreceğiz. Potansiyelimizi harekete geçirdiğimiz her konuda, her sektörde, her üründe dünyada öne çıkabildiğimizi sayısız tecrübeyle biliyoruz. Enerji alanında da adım adım bu safhaya ulaşacağımıza yürekten inanıyorum." dedi.

Erdoğan, küresel ekonomide yaşanan dalgalanmanın, emtia fiyatlarındaki artıştan üretim ve tedarik zincirlerindeki kırılmaya kadar tüm boyutlarıyla etkisini sürdürdüğüne işaret ederek, Türkiye'nin geçen 20 yılda kurduğu güçlü altyapı üzerinde bu krizi fırsata çevirmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini kaydetti.

Türkiye'yi, başlattığı demokrasi ve kalkınma devrimi rayından çıkartarak yeniden eski istikrarsızlık ve güvensizlik iklimine sokma gayretlerinin ise hız kesmeden devam ettiğini belirten Erdoğan, "Başta Gezi olayları olmak üzere son 9 yılda yaşanan her hadise bu doğrultuda başlatılmış ve alevlendirilmiş birer projedir. Bugün bir yandan küresel krizi yeni bir kalkınma hamlesinin kaldıracı haline dönüştürmenin, bir yandan da maruz kaldığımız oyunların ve saldırıların etkilerini elimine etmenin gayreti içindeyiz. Alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinden gizli, açık nice ambargolara, içeriden ve dışarıdan önümüze kurulan tuzaklara kadar uzanan bu zorlu sürece rağmen hamdolsun ülkemize diz çöktüremediler." diye konuştu.

- "Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla üzerine kurulu Türkiye ekonomi programını, tüm sabotaj ve direnişlere rağmen uygulamayı sürdüreceklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

"İstihdam, ihracat, üretim tarihimizin en yüksek seviyelerine çıkmıştır. Büyüme, kesintisiz devam ediyor. Enerji ve altın hariç cari fazla veren bir ticaret dengemiz var. Turizm toparlandı, tarımda iyi bir sezon yaşanıyor, sanayimiz harıl harıl çalışıyor. Bilhassa savunma sanayimiz dünyada rüştünü ispat etmiş bir şekilde katlanarak gelişiyor. Konut ve otomotiv sektörleri adeta yok satıyor. Tüm bunlar doğru istikamette gittiğimizi gösteriyor. Amerika ve Avrupa dahil dünyanın pek çok ülkesinin finansal dengeleri yerle yeksan iken bir kısım mandacı siyasetçi ve iktisatçı taifesinin Türkiye'nin üzerine adeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz."

Bu mandacı siyasetçi ve iktisatçı güruhun aslında tespitlerini değil, temennilerini dile getirdiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Geçmişteki krizleri beşinci kol faaliyeti ile ülkemizin burnunu sürtme aracı olarak kullananlar, bugün aynısını yapamadıkları için giderek daha çok hırçınlaşıyor. Yalan, iftira ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarda kullanılan kimi doğru malzemeler, niyetin ve ortaya çıkan fotoğrafın kötülüğünü değiştirmiyor. Ülke ve milletim özellikle bu süreçte bilsinler ki her ne kadar bedeller ödediysek, ödemeye devam ediyorsak bu ilanihaye sürmeyecektir. Bu bedellerin bir kısmını terörle mücadelede, sınırlarımızın tacizinde, 15 Temmuz'da canımızla kanımızla zaten ödedik. Bu bedellerin bir kısmını uluslararası alanda yalnız bırakılarak, tecride maruz kalarak ödedik. Bazı bedelleri de kur, faiz, enflasyon üçgeni üzerinden yürütülen ekonomik dalgalanmalarla ödedik."

- "Vazifemiz milletimize en iyisini vermektir"

Erdoğan, salgın ve savaş gibi olumsuz küresel faktörlerin ekonomide ödenen bedellerin yükünü daha da artırdığını belirterek, "Ancak gelişmeler öyle bir noktaya geldi ki bize tuzak kuranların çoğu, bizden daha ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödeyecek duruma düştüler. Tabii sistemin kavramlarını ve kurallarını koyanlar, kendi sıkıntılarını gizlemenin yollarını da buluyorlar. Ama dünyayı takip eden akıl ve vicdan sahibi herkes, yaşananları ve işin nereye gittiğini anlıyor, görüyor, biliyor. Biz kendimizi asla kötü ile mukayese etmiyoruz. Çünkü bizim vazifemiz milletimize en iyisini vermektir. Bizim için önemli olan Türkiye'nin ne durumda olduğudur, milletimizin neler yaşadığıdır, insanlarımızın hangi sıkıntıları çektiği, hangi çözüm beklentileri içinde olduğudur." dedi.

- "Milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz"

Son olarak geçen yılın aralık ayında ortaya çıkan kur dalgalanması ve ardından enflasyonda yaşanan ciddi yükselişin herkesin canını sıktığını dile getiren Erdoğan, "Her ne kadar aldığımız tedbirlerle sistemi yeniden dengeye oturtmuş olsak da özellikle enflasyondaki yükselişin yükünü bir müddet daha omuzlamak durumunda kalacağımız açıktır. 'Men sabera zafera' anlayışıyla milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023'ün şubat, mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya ulaştıktan sonra işimiz daha kolaydır." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bu süreçte Cumhurbaşkanı ve kabinesi olarak kamu hizmetlerinin, ücretlilerin ve dar gelirlilerin hayatlarının, istihdam ve üretim faaliyetlerinin belli bir seviyenin altına düşmemesi için çalıştıklarını ve tedbirler aldıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Aldığımız tedbirlerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan ek bütçe teklifimizdir. Bilindiği gibi 2022 bütçesi, hazırlıkları 2021 yılı eylül ayında başlayan ve aralık ayında kanunlaşan bir dönemin ürünüdür. Geçtiğimiz yılın son aylarına doğru küresel tedarik sisteminde yaşanan tıkanıklık ile aralık ayında döviz kurunda ortaya çıkan dalgalanmaya bağlı gelişmeler, bütçenin yeniden değerlendirilmesini ve ek bir bütçe ile tahkimini zorunlu hale getirmiştir. Esasen her dönemde olduğu gibi bu yıl da bütçe disiplinine önem veren bir hükümet olarak temel göstergelerde bir sıkıntıya meydan vermedik. Ancak yüksek enflasyonun gelir ve gider rakamlarında yol açtığı değişkenlik, ek bütçe ihtiyacını ortaya çıkarmıştır."

- "Kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır"

Mecliste görüşülmekte olan ek bütçede, giderlerin 880 milyar lira, gelirlerin ise 1 trilyon 80 milyar lira artırılmasının öngörüldüğünü aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Yaptığımız düzenlemelerle vazgeçtiğimiz 241 milyar liralık vergi gelirine rağmen, ek bütçede gelirler kaleminde 200 milyar liralık bir artış olmaktadır. Böylece yılbaşında öngörülen bütçe açığı 278 milyar liradan 78 milyar liraya düşmekte, bir başka ifadeyle kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır. Bu performansın herhangi bir ek vergi konmadan veya vergi oranları artırılmadan sağlandığına da özellikle dikkat çekmek istiyorum. Hala faiz ödemelerini dillerine dolayanların gerçek niyetlerini ise küçük bir örnekle kamuoyunun takdirine sunmakta fayda görüyorum. Hükümete geldiğimiz 2002 yılında toplanan her 100 liranın 86 lirası faize gidiyordu. Bugün toplanan her 100 liranın 15 lirası faiz ödemesinde kullanılmaktadır. Hatta ek bütçede bu oran yüzde 8,3'e gerilemektedir. Hakikat budur, gerisi lafügüzaf, gerisi lafla peynir gemisi yürütme çabasıdır, gerisi kuyruklu yalanlarla insanları kandırma gayretidir. Hülasaten ek bütçenin 217 milyar lirası personel ödemeleri, 154 milyar lirası Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak transferler, 134 milyar lirası vatandaşlarımıza daha uygun fiyatla verilecek elektrik ve doğal gaz giderleri, 105 milyar lirası stratejik yatırımların hızla tamamlanabilmesi, 103 milyar lirası mahalli idarelerin desteklenmesi, 45 milyar lirası dezavantajlı kesimlere yapılacak yardımlar, 37 milyar lirası tarımsal destekler için kullanılacaktır."

(Sürecek)

Yorumlar