Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)

- "Ben gençliğimize güveniyorum, inanıyorum. İşte Malazgirt'te bu hafta o yakıcı güneşin altında hamdolsun 50 bini aşkın genç vardı ama onlar bir grup Çanakkale'ye gidenler gibi değildi, onlar farklıydılar. O Çanakkale'ye 'Adalet istiyoruz' diye gidenler maalesef şehit mezarlıklarının olduğu yerlerde kimisi 'Votka mı içersiniz, şarap mı, bira mı' bunu konuşurken, bizim gençliğimiz orada sadece 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedi. Mesele bu" - "Gencine inanmayan, güvenmeyen geleceğin Türkiye'sini kuramaz. Seçme hakkı veriyorsun, seçilme hakkı vermiyorsun? Zor olan seçilmek değil, zor olan seçmektir. Zor olanı verdiğine göre kolay olanı niye vermiyorsun. 18-25 arası gençlerle iftihar edeceğiz" - "(Başbakan Yıldırım ile) Partimizi kurduk beraberiz, hükümet olduk, Ulaştırma Bakanı olarak sürekli beraberiz, birçok önemli adımları hamdolsun beraber attık ve başarı grafiğinde bunların hepsini beraber yazdık, şu anda da yine beraber yürüyoruz. Rabb'im bu birlikteliğimizi, beraberliğimizi inşallah çok daha büyük hedeflere ulaşmak suretiyle daim kılsın diye dua ediyorum"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben gençliğimize güveniyorum, inanıyorum. İşte Malazgirt'te bu hafta o yakıcı güneşin altında hamdolsun 50 bini aşkın genç vardı ama onlar bir grup Çanakkale'ye gidenler gibi değildi, onlar farklıydılar. O Çanakkale'ye 'Adalet istiyoruz' diye gidenler maalesef şehit mezarlıklarının olduğu yerlerde kimisi 'Votka mı içersiniz, şarap mı, bira mı' bunu konuşurken, bizim gençliğimiz orada sadece 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedi. Mesele bu." dedi.

Erdoğan, TRT ve NTV tarafından gerçekleştirilen "Cumhurbaşkanı ile 3. yıl özel yayını"nda açıklamalarda bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Başbakan Binali Yıldırım'a sizinle çalışma ilişkileri sık sık soruluyor. O da genellikle aynı cevabı veriyor. Her konuda aynı mı düşünürsünüz? Karara nasıl varırsınız?" sorusuna Erdoğan, "Farklı düşünmezseniz, orada zaten bir yanlışlık var demektir. Zaman zaman o farklılıklar da olacak ki işin güzelliği olsun. 'Müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar.' Fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşi doğar. Mesele ne? O istişareyi yapmaktır." yanıtını verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan beri Yıldırım'ın kendisinin mesai ve yol arkadaşı olduğunu belirten Erdoğan, Belediye Başkanlığından önce de Yıldırım'la gönül ve yol arkadaşlığının olduğunu söyledi.

Belediye Başkanı olduğu anda Yıldırım'ı yanına aldığını anlatan Erdoğan, "Belediyeden bu yana da beraber aynı yolda yürüyoruz. Partimizi kurduk beraberiz, hükümet olduk, Ulaştırma Bakanı olarak sürekli beraberiz, birçok önemli adımları hamdolsun beraber attık ve başarı grafiğinde bunların hepsini beraber yazdık, şu anda da yine beraber yürüyoruz. Rabb'im bu birlikteliğimizi, beraberliğimizi inşallah çok daha büyük hedeflere ulaşmak suretiyle daim kılsın diye dua ediyorum." dedi.

"Siz iktidara geldiğinizde çocuk olan birisi bugün seçmen. Tüm kesimlerin gençleri için ne düşünüyorsunuz, hayalinizde ne var?" sorusunu Erdoğan, "En önemli hayal... Malazgirt'teydik bu hafta. Biz ne dedik devamlı? 2071. Şimdi 3 yaşındaki çocuklarımız inşallah 2071'de nereye varacak ona baktığımız zaman önümüze çıkan şey çok önemli. O zaman onlar yaklaşık 60 yaşına varacaklar. Bu önemli bir hedeftir ama oraya kadar bu 3 yaşındaki yavrular bu hikayeyi çok azimle yazacak ve hayata tatbik edecekler." diye cevapladı.

Erdoğan, iktidar olduklarında 18 yaşındaki gençlerin seçilme hakkı olmadığını anımsatarak seçilme yaşı olan 30'u önce 25'e, sonrasında ise 18'e indirdiklerini anlattı.

Gençlere önem verdiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çünkü gencine inanmayan, güvenmeyen geleceğin Türkiye'sini kuramaz. Seçme hakkı veriyorsun, seçilme hakkı vermiyorsun. Zor olan seçilmek değil, zor olan seçmektir. Zor olanı verdiğine göre kolay olanı niye vermiyorsun? Ve her 18 yaşında olan zaten aday olarak karşınıza gelmeyecek ki. 18-25 arası gençlerle iftihar edeceğiz."

- "Fatih Sultan Mehmet bir çağ kapatıp, bir çağı açtı"

Fatih Sultan Mehmet'in 19-20 yaşlarında bir çağı kapatıp, bir çağı açtığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Demek ki olabiliyor. Burada olması gereken ne? Bizim gençlerimizi en ideal, en güzel şekilde yetiştirmemiz. Okullarımızdan onları o şekilde mezun etmemiz ve hayatla da o şekilde onları inşallah buluşturmamız. Hayatla buluşturmak suretiyle de geleceğin Türkiye'sini, 2053'ü, 2071'i buna göre hazırlamamız. Ben gençliğimize güveniyorum, inanıyorum. İşte Malazgirt'te bu hafta o yakıcı güneşin altında hamdolsun 50 bini aşkın genç vardı ve bu gençler oraya bir aşkla, heyecanla geldiler ama onlar bir grup Çanakkale'ye gidenler gibi değildi, onlar farklıydılar. O Çanakkale'ye 'Adalet istiyoruz' diye gidenler maalesef şehit mezarlıklarının olduğu yerlerde kimisi 'Votka mı içersiniz, şarap mı, bira mı' bunu konuşurken, bizim gençliğimiz orada sadece 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedi. Mesele bu."

Down sendromlu çocuklarla fotoğrafı gösterilerek "Yüzünüzde öyle bir ifade var ki derin bir huzur. Down sendromlu çocukların samimiyet duvarı çok daha incedir. Ondan mı, başka bir duygudan mı?" sorusunun yöneltildiği Erdoğan, "Onlar da beni seviyor görüyorsunuz. Ben de onları seviyorum." dedi.

Eşi Emine Erdoğan'ın amcasının down sendromlu bir çocuğu büyüttüğünü, bayramlarda oraya gittiğinde muhabbetlerinin olduğunu anlatan Erdoğan, "Ben down sendromuyla orada tanıştım, onunla tanıştım. Tabii şimdi rahmetli oldu, Allah rahmet eylesin." dedi.

Down sendromlu çocukların sevgi ifadelerini "kollarını sonuna kadar açarak" gösterdiğini belirten Erdoğan, kendisini ziyarete gelen çocuklara "Beni ne kadar seviyorsun?" diye sorduğunda, bu şekilde yanıt verdiklerini aktardı.

- Torununa Kur'an-ı Kerim çalıştırdığı fotoğraf

Erdoğan, down sendromlu çoçuklarla sevgiyi yaygınlaştırarak devam ettirdiklerini aktararak bu çocuklar arasında yüzme şampiyonu olan Caner'in de olduğunu anlattı. Down sendromlu çocukların sevgi, hayat dolu olduğunu dile getiren Erdoğan, "Rabb'im, annelerine, babalarına inşallah onlarla beraber ebedi alemde de cennetiyle inşallah onları müşerref kılsın." dedi.

Caner'in fotoğrafının gösterildiği Erdoğan, "Caner geldi... Caner iyi akşamlar, seviyorum seni." ifadesini kullandı.

"15 Temmuz'dan önce torunu Ahmet Akif Albayrak'a Kur'an-ı Kerim çalıştırdığı" fotoğrafın sorulduğu Erdoğan, şöyle konuştu:

"Benim torunumla, torunlarımla zaman zaman... Orada da Ahmet Akif biraz haylazlık yaptı. Dedim ki 'Akif gel senin dersini bugün ben alacağım.' 'Dede şöyle, böyle.' Dedim 'Ben alacağım.' Oturduk 15 Temmuz... Ama ne oluyor, bitiyor bunlardan haberimiz yok. Ve torunum Ahmet'le oturduk, maşallah iyiydi, iyi okudu, dersini verdi. Neyse ben de ödülünü verdim. Ve o akşam bu olay patlak verdi. Ve helikopterle zaten yolculuğu yaparken de helikopterin ışıklarını falan da söndürdüğümüzde babasına, Berat Bey'e soruyor 'Baba ne oluyor?' falan diye. 'Oğlum bir şey olmuyor, işte İstanbul'a gidiyoruz.' falan dedik. Maşallahı var, Allah nazardan saklasın. Derslerinde başarılı. O akşam onunla bu dersi yaptık. Zaman zaman Ömer Tayyip'le de bu tür şeyleri yapıyoruz."

"Söz konusu fotoğrafta yer alan belgenin" sorulduğu Erdoğan, "İçeriği bana kalsın." yanıtını verdi.

- "Boşu boşuna en az üç tane demiyorum"

"Torunlarınıza başka derslerde yardımınız oluyor mu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bana kalmıyor. Annesi, babası onlar zaten o konuyu bitiriyorlar. Ben zaten onların yanında değilim ki biz devamlı Ankara'dayız. Aynı şekilde babası da... Ancak annesiyle oluyor. Kızım zaten oğluyla aynı şekilde, gelinim hakeza. Vasıflı olmaları hasebiyle de çocuklarıyla da bu noktada meşgul oluyorlar. Kendileri de başarılı. Temenni ederim ki inşallah milletimize, vatanımıza faydalı bir nesil olarak yetişsinler." dedi.

"6. torununuz oldu Canan Aybike. 16 kişilik bir ailesiniz. 'Torun çok başka' derler. Oyun da oynar mısınız torunlarınızla?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Oynamaz olur muyum? Şu anda benim 5. torun Sadık Eymen, Berat Bey'in üçüncü çocuğu. Şimdi gerçekten hafta sonları veya İstanbul'a gidişte onu görmemek bizim için çok ciddi bir eksikliktir ama onu gördüğüm zaman o bizi adeta şarj ediyor. Hele hele 'Dedeciğim' dediği zaman, o ayrı bir size şarj veriyor. Ve bakıyorsunuz şimdi yeni yeni konuşmaya başladığı için çok daha farklı oluyor, tadı başka, her şeyi başka. Ben onun için boşu boşuna en az üç tane demiyorum. Daha fazla olması lazım. Ve torunlarla da artması lazım. Güçlü aileler, güçlü milleti meydana getirecektir. Şu anda darısı olmayanlar başına ama ben torunlarımla iftihar ediyorum, ayrı bir güç veriyor, bizim için keyif oluyor. Anneleri, babaları için de. Zaman zaman annelerin, babaların kızdığı anlar olabilir ama bütün onlara rağmen, o yaramazlıklarıyla bile bunlar çok güzel."

(Sürecek)

Yorumlar