22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor

Dünya genelinde, 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından alınan kararla 22 Mayıs günü her yıl Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. Peki, Biyolojik Çeşitlilik nedir, bu alanda neler yapılıyor ve neler yapılması gerekiyor?

Google Haberlere Abone ol
22 Mayıs Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor

Birleşmiş Milletler tarafından 19 yıl önce alınan bir kararla, 22 Mayıs günü BM üyesi bütün ülkelerde Uluslararası Biyolojik Çeşitliliği Koruma Günü olarak kutlanmaya başladı İnsan faaliyetleri yüzünden türlerin sayısının git gide azaldığı günümüzde biyolojik çeşitliliğin önemine dikkat çekmek için her yıl 22 Mayıs, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. BM Genel Kurulu kararıyla 2001 yılından bu yana her yıl 22 Mayıs, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. Biyolojik çeşitliliğin korunması için uluslararası hukuki bir belge olan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 25 yıldır uygulamada.

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi

Biyolojik çeşitliliğin korunması, biyolojik çeşitlilikten sürdürülebilir olarak faydalanılması, genetik kaynakların kullanımıyla ortaya çıkan faydaların adil ve hakkaniyetli olarak paylaşılması konularında uluslararası hukuki belge olan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, 1992 yılında Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde düzenlenen Yeryüzü Zirvesi’nde 150 ülke tarafından imzalandı.

4 Temmuz 1993’e kadar imzaya açık tutulan ve o tarihte katılan ülke sayısı 168’e çıkan sözleşme, 29 Aralık 1993’de Birleşmiş Genel Kurulu’nda görüşülerek yürürlüğe girdi. Bu yıl 25. Yıldönümü kutlanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, 196 ülke tarafından onanmış bulunuyor.

Özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine odaklanan Sözleşme; hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin ötesine geçerek, insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş bir perspektiften ele alıyor.

Türkiye, biyolojik çeşitliliğin korunmasını, sürdürülebilir kullanımını ve genetik kaynakların kullanımından doğan faydaların adil bir şekilde paylaşılmasını amaçlayan Sözleşmeyi, 14 Mayıs 1997’de onaylayarak taraf ülkeler arasına katıldı.

Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü

BM Genel Kurulu, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi hakkında halkın eğitilmesi ve sözleşmenin uygulanması konusunda farkındalık sağlamanın önemine dikkat çekmek amacıyla, 20 Aralık 2000 tarihinde aldığı kararla, 22 Mayıs gününü Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü ilan etti.

Deniz ve karada türlerin popülasyonu azalıyor

Uzmanlar Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden bu yana yeterli ilerlemenin sağlanamadığını, biyoçeşitlilik kaybının devam ettiğini vurguluyor. WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:

“WWF’in 2 yılda bir hazırladığı Yaşayan Gezegen Raporu’na göre son 50 yıl içinde karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38, deniz türlerinin popülasyonlarında yüzde 36 azalma olurken, en fazla kayıp yüzde 81 ile sulak alanlarda yaşandı. Ancak bu gidişatı tersine çevirmek için hala fırsat kaçmış değil. Tür koruma programlarıyla birlikte korunan alanların hızla genişletilmesi ve güçlendirilmesi ve doğal kaynak kullanan bütün sektörlerin (enerji, inşaat, üretim, vs), çalışmalarında biyoçeşitliliği dikkate alması gerekiyor.”

Bununla birlikte, başarılı sonuçların alındığı örnekler de olduğunu hatırlatan Kalem, bu konuda kamunun sivil toplumla işbirliğinin önemine dikkat çekerek, “1970’lerden beri yapılan başarılı doğa koruma çalışmalarıyla Çin’de panda sayısının artış göstererek 1.900 bireye yaklaşması; son 20 yılda yapılan sistemli koruma çalışmaları sayesinde Akdeniz’de iri başlı deniz kaplumbağası (Caretta caretta) popülasyonlarının artması ve türün korunma statüsünün iyileşmesi gibi örnekler, kamu-sivil toplum işbirliği ile yeterli bilgi, motivasyon ve enerji seferber edildiğinde doğayla uyumlu bir geleceğin mümkün olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

Cartagena Biyogüvenlik Protokolü

Yine de, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi doğrultusunda 25 yıldır yürütülen çalışmalarda önemli sonuçlar elde edildi. Bunlar arasında, dünyadaki biyomların korunması ve sürdürülebilir olarak kullanılması konusunda bilimsel rehber ilkelerin geliştirilmesi, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ile genetik kaynakların kullanımından doğan yararların adil ve hakkaniyetli paylaşımını öngören Nagoya Protokolünün yürürlüğe girmesi de bulunuyor.

Ekim 2010’da Japonya’nın Nagoya Kentinde toplanan Sözleşmenin 10. Taraflar Konferansı’nda 2011-2020 Biyoçeşitlilik Stratejik Planı ve Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri 2011-2020 kabul edilmişti. Biyoçeşitlilik kaybının önlenmesi için hedef belirleme ve sözleşmeyi uygulamak için temel mekanizmalar üzerinde duran Plan, biyolojik çeşitliliğin kaybolmasını durdurmak için acilen ve etkin olarak harekete geçilmesi çağrısı yapıyor.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 15’incisi olan Karasal Yaşam hedefi içinde biyoçeşitlilik kaybının durdurulması ve karasal ve iç tatlısu ekosistemlerinin sürdürülebilir kullanımı da yer alıyor.

Yorumlar