Biden'ın gelişiyle Türkiye için ne değişecek?

ABD'nin başkanlık koltuğuna Biden'ın seçilmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler nasıl değişecek, Biden'ın seçilmesi Türkiye için ne ifade ediyor? Biden henüz seçilmeden Türkiye ile ilişkiler konusunda önemli ipuçları vermişti. Bunlardan biri de Türkiye'deki muhalefete destek sözleriydi.

Google Haberlere Abone ol
Biden'ın gelişiyle Türkiye için ne değişecek?

ABD'de seçim süreci sona erdi, seçilen başkan yemin ederek görevine başladı. Gelen başkan öncekinin "En büyük icraatlarım" dediği birçok kararnameyi ilk geceden itibaren iptal etti. Gelen başkanın Türkiye açısından ne anlam ifade edeceği, Türkiye ilişkiler konusunda nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor. Peki, Biden'ın seçilmesi Türkiye için ne ifade ediyor? 

Özellikle Trump döneminde gerilime neden olan sonradan çözüme kavuşturulan konularda Biden'ın nasıl bir yöntem izleyeceği merak ediyor. 

Türkiye ile ABD arasındaki en büyük sorunların ,"Türkiye-Rusya ilişkileri, Suriye'deki YPG'nin ABD tarafından desteklenmesi, Doğu Akdeniz konusu" gibi konular iki ülke arasındaki en büyük sorunların başında geliyor. Biden yönetiminin YPG konusunda Türkiye'yi kızdıracak adımlar atabileceği belirtiliyor. Türkiye'nin Rusya ile olan ilişkisinden rahatsız olan Amerikan yönetiminin bu konuda yeni yaptırımlara imza atabileceğinden endişe ediliyor. 

Biden'ın 8 yıllık başkan yardımcılığının ardından Türkiye'ye ilişkin en çok konuşulan açıklamaları, ocak ayında New York Times (NYT) gazetesinin yayın kuruluyla yaptığı bir röportajda ortaya çıktı.

Bu röportajında, "Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında seçim yoluyla muhalefeti iktidara taşıma" niyetinden söz eden Biden, Ankara'nın büyük tepkisini çekti.

Ayrıca "S-400'ler konusunda Türkiye'ye bedel ödetmekten" bahseden Biden'ın bu açıklaması da başkan seçilmesi halinde bu konuda daha sıcak bir krizin habercisi olabilir.

Diğer yandan, Biden, başkan yardımcısı Kamala Harris ile yaptıkları ortak açıklamalarda, Dağlık Karabağ konusunda Türkiye'yi "Azerbaycan'a silah göndererek çatışmaları körüklemekle" suçladı.

Benzer şekilde, Doğu Akdeniz'deki Türkiye-Yunanistan gerginliğine ilişkin yine Türkiye'yi suçlayan Biden'ın "Ayasofya yeniden müzeye çevrilmeli" şeklindeki açıklaması da öne çıktı.

Tüm bu söylemlere rağmen, Biden'ın seçim öncesindeki Türkiye'ye yönelik negatif açıklamalarının başkan seçilmesi durumunda politikaya ne şekilde dönüşeceğini görmek için beklemek gerekiyor.

TÜRKİYE'NİN İÇ İŞLERİNE ALENİ ŞEKİLDE MÜDAHALE SİNYALİ

Eski Başkan Barack Obama yönetiminde sekiz yıl boyunca ABD Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Biden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Obama arasındaki diyalogun 2013'ten itibaren seyrelmesinin ardından Türkiye ile ilgili dosyalarla doğrudan muhatap olmuştu.

Ocak 2016'da Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret sırasında muhalif gazeteci, akademisyen ve sivil toplum aktivistleri ile görüşerek Ankara'nın tepkisini çeken Biden, ifade özgürlüğü başta olmak insan hakları ve demokrasi konusunda net mesajlar vermişti.

Biden, Ocak 2020'de New York Times editörleri ile yaptığı bir görüşme sırasında Erdoğan'ı suçlayarak, demokratik yollarla görevden uzaklaşması için Türk muhalefetini destekleyebileceklerini ifade etmişti.

Erdoğan ve diğer yetkililer, Biden'ı Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmekle suçlayıp sert bir dille eleştirmişlerdi.

TÜRKİYE'NİN SAVUNMADA GÜÇLENME ÖZGRÜLÜĞÜNE MÜDAHALE (S-400)

Trump yönetiminde olduğu gibi Joe Biden ve ekibi de Türkiye ilişkilerde en önemli sorun olarak Rusya Federasyonu'ndan alınan S-400 hava savunma sistemlerini görüyor. Biden'ın Dışişleri Bakanlığına aday gösterdiği Anthony Blinken'ın Kongre'de Türkiye ile ilişkiler hakkında yaptığı değerlendirmeler bunu somut bir şekilde ortaya koydu.

Blinken'ın Türkiye'den "sözde stratejik ortak" olarak bahsetmesi, bir müttefik gibi davranmamakla ve hatta Rusya ile aynı çizgide olmakla suçlaması, Ankara'ya dönük olumsuz bakış açısının S-400'leri topraklarında konuşlandırmasının da ötesinde bir çerçeveye dayandığını gösterdi.

Blinken, Trump yönetiminin Aralık ayında açıkladığı S-400 yaptırımlarının yaratacağı etkiye göre daha fazlasına gerek olup olmadığına karar vereceklerini belirterek, yaptırım kartının Biden yönetiminin de masasında kalmaya devam edeceğini ortaya koymuş oldu.

Erdoğan'ın geçen hafta S-400 konusunda ikinci batarya için Rusya ile görüşmelerin devam edeceğini açıklaması ise Ankara'nın Washington'un bu konudaki yaklaşımını çok önemsemediği ve geri adım atmayacağı değerlendirmelerine yol açtı. Taraflardan yapılan açıklamalar, S-400 konusunun Biden yönetimi sırasında da Türkiye-ABD ilişkilerinin en zorlu başlıklarından biri olacağını gösteriyor.

TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİNE TEHDİT UNSURLARIYLA İŞBİRLİĞİ (YPG)

Türkiye açısından ABD ile ilişkilerdeki en temel sorun, Washington'un IŞİD ile mücadelede YPG'yi sahadaki silahlı ortağı olarak kullanmaya devam etmesi ve askeri-siyasi desteğini sürdürmesi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir demecinde, taraflar arasındaki en önemli sorunun YPG olduğunu kaydetmiş ve sorunun çözülmemesi durumunda ilişkilerdeki güven bunalımının devam edeceği mesajını vermişti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da IŞİD'e karşı YPG'nin desteklenmesi politikasının Biden'ın da içinde yer aldığı Obama döneminde oluşturulduğunu anımsatıp, Ankara'nın beklentisinin "Biden yönetiminin bu hatadan dönmesi" olduğunu kayda geçirmişti.Ancak ABD yönetiminin mevcut politikayı değiştirmesi beklenmiyor. IŞİD'in hala bir terör ağına sahip olduğunu, saldırı yeteneğinin tamamen yok edilmediğini kaydeden ABD'ye göre, özellikle doğu Suriye'de yerel Kürt yönetimlerini desteklenmesi IŞİD ve benzeri radikal örgütlerinin yeniden güç toplamasını engellemek için büyük önem taşıyor.

LİBYA VE AKDENİZ'DE NELER OLACAK?

Yeni dönemde Türk ve ABD diplomasilerini meşgul edecek önemli konuların başında bölgesel sorunlar geliyor. Trump yönetiminin aksine Biden ekibinin, başta NATO müttefikleri olmak üzere, bu sorunları çok taraflı ortamlarda ele alması öngörülüyor.

Suriye'de YPG konusu dışında benzer politikalara sahip olan Türkiye ve ABD, Libya bunalımından da önemli ölçüde örtüşüyorlar. Son dönemde gerilim azalsa da ABD'nin Doğu Akdeniz bunalımında Türkiye'yi daha fazla sorumlu tutuyor olması ileriki süreçte Türk-Yunan yumuşamasının bozulması durumunda Washington'u daha net pozisyon almaya itebilir değerlendirmeleri yapılıyor.

Washington açısından bir diğer önemli süreç ise Kıbrıs sorunu. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın iki devletli bir çözüme yönelmesi ve kapalı Maraş'ın statüsünün değiştirilmesi gibi adımların ABD'de rahatsızlık yaratacağı değerlendiriliyor. Türkiye'nin Azerbaycan-Ermenistan çatışması sırasında Bakü yönetiminin yanından yer alması, askeri ve siyasi destek vermesi de Washington tarafından olumsuz bir adım olarak not edildi.

Ancak bu sorunların da ötesinde Türkiye'nin tüm bölgesel sorunlarda süreçleri Rusya ile kurduğu işbirliği çerçevesinde yürütüyor olması, Ankara-Moskova arasında savunma sanayini de kapsayacak şekilde bağların güçlenmesi ABD'nin tepkisini çekecek bir olgu olarak öne çıkıyor. Blinken'ın Kongre onayı sürecinde Türkiye'nin Rusya çizgisinde olduğunu, bir müttefik gibi davranmadığını kayda geçirmesi bu noktada verilmiş önemli bir mesaj olarak okunuyor.

FETÖ'YE EV SAHİPLİ KONUSU

Trump yönetiminin görevden ayrılmasının ikili ilişkilerdeki en somut yansıması Halkbank davası kapsamında olabilir. Trump, Erdoğan'ın talebi üzerinde İran yaptırımlarını delmekle suçlanan Halkbank'a karşı izlenen idari ve adli süreçleri yavaşlatmaya çalışmakla suçlanmıştı.

Yeni yönetimin ise bu süreçte siyasi etkisini kullanmayacağı ve karar alıcıların daha rahat süreci sonlandıracağı yapılan değerlendirmeler arasında. 2021 bahar aylarında sonlanması beklenen mahkeme sürecinde Halkbank'ın suçlu bulunması ve buna bağlı olarak önemli bir para cezasına çarptırılması Ankara-Washington diyalogunu olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak görülüyor.Yeni dönemde önemli bir ilerleme beklenmeyen konuların başında Fethullah Gülen'in iadesi geliyor.

Türkiye, Gülen'in iadesiyle ilgili girişimlerini 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Biden'ın da içinde olduğu Obama yönetimine yapmış ama yanıt alamamıştı. Joe Biden yönetiminin Gülen konusunda pozisyon değiştireceği öngörülmüyor.

YORUMCULAR NE DİYOR?

ABD Kongresi eski üyesi Toby Moffett, ABD'nin yeni başkanı Joe Biden'ın Türkiye'nin önemini çok iyi bildiğini belirterek, "Biden ise çok uluslu bir bakış açısında sahip. Eminim, müttefiklerimizle ABD'yi en kısa sürede bir araya getirecektir" ifadelerini kullanmıştı.

"ABD SEÇİMLERİ, TÜRKİYE'DE HİÇ BU KADAR YAKINDAN TAKİP EDİLMEDİ"

TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ Türkiye yönetiminin Trump yönetimiyle iyi ilişki içinde olduğu, Biden ile iyi ilişki içine giremeyeceği şeklinde bir ön algı oluşturulduğunu söyledi.

ABD seçimlerinin Türkiye'de hiç bu kadar yakından takip edilmediğine dikkati çeken Yalçındağ, şunları kaydetti: "Türkiye, her istenileni yapan bir ülke değil. Bu olmayınca ABD zaman zaman bozuluyor. Bazı askeri ve siyasi konularda her şey iyi gitmiyor. Hepimiz bunu biliyoruz. Siyaseti, diplomasiyi, Türkiye'nin önemini biliyor olması nedeniyle hiç görmedik birinin ABD başkanı olması yerine Biden'ın olmasını bir iş adamı olarak tercih ediyorum. Bizim görevimiz ticari diplomasi. Trump hükümetiyle iyi bir ilişki kurduk. Baktık ki Trump bir iş adamı ve politikadan gelmiyor. ABD'nin Ticaret Bakanı da bir iş adamıydı. Bir iş adamı gibi yaklaştık. Mektuplar yazdık, araştırmalar yaptık ve bizi çok ciddiye aldılar. Böyle bir ilişki kurduk. İki ülke arasında ticaret gelişsin diye uğraşıyoruz."

"TÜRKİYE, ABD İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"

ABD Kongresi eski üyesi Toby Moffett ise ABD ve Türkiye arasında bazı zorlukların söz konusu olduğunu belirterek, "Herkes biliyor ki ABD'de siyasi bir aktör söz konusu. Kimi zaman bu durum ikili ilişkilerde Türkiye'nin aleyhine olabiliyor. Bu bilinen bir gerçek." değerlendirmesinde bulundu.

Toby Moffett, şöyle devam etti: "Türkiye, ABD için çok önemli. Sağlam ilişki kurulmayacak bir ülke değil. Biden bu durumu çok daha iyi biliyor. Biden'ı uzun zamandır tanıyorum. Kendisi bu ilişkilere çok değer verir. ABD'nin dünyada oynadığı role de büyük önem verir.

Trump'ın görüşü ise biraz daha tek taraflı ve ABD'nin yalnızlaşmasına doğru giden bir görüş. Biden ise çok uluslu bir bakış açısında sahip. Eminim Biden, mümkün olan en kısa sürede müttefiklerimizle ABD'yi bir araya getirecektir. Öte yandan Biden, Türkiye'nin Afrika'daki rolünü de anlayacaktır ve bunu iki ülkeye faydası olacak şekilde daha da yükseğe çıkarmaya çalışacaktır."

"DAHA FAZLA GERİLİM SÖZ KONUSU OLABİLİR"

ABD eski Senatörü David Vitter de ABD'de Senatoda Cumhuriyetçilerin ağırlığını korumasının beklendiğini aktararak, "Bu çok ciddi bir faktör. Bu durum, Demokrat Partinin zorlayacağı bütün senaryoları frenleme anlamına geliyor." dedi.

Vitter, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bütün ülkelerin, hem Demokratlarla hem Cumhuriyetçilerle uzun vadede sağlam ve pozitif ilişkiler tesis etmek durumunda olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Eğer Biden Başkan seçilirse özellikle dış politika konusunda büyük değişiklikler olacaktır. Biden yönetimi Türkiye'ye karşı daha güçlü bir pozisyon sergileyecek. Son 10 yıllık dönemde ABD-Türkiye ilişkilerinde kayda değer zorluklar yaşandı ve bunlar bazı sorunlara sebep oldu. 15 yıl öncesindeki kadar sağlam bir ilişki yok. Trump bu negatif dönüşleri biraz idare etti. Örneğin, S400'ler konusunda bürokratlar Türkiye'ye karşı birçok yaptırım tavsiyesinde bulunmuştu, bu gerçekleşmedi. Biden, bu durumu daha az idare eder ve daha fazla gerilim söz konusu olabilir."

"ORTA DOĞU İLE İLGİLİ YAKLAŞIMLARDA TEMEL BİR DEĞİŞİM OLACAK"

ABD İç Güvenlik Bakanlığı Kıdemli Danışmanı Harris Tarin ise Biden ile birlikte Orta Doğu ile ilgili yaklaşımlarda temel bir değişim olacağını ileri sürerek, "Potansiyel Biden yönetimi, İran anlaşmasıyla ilgilenecektir. Sadece İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer aktörlerle çalışmakla yetinmeyecek, Filistin'i de sürece dahil edecektir." ifadelerini kullandı.

Bir ABD hükümetinin herhangi bir şekilde bir NATO müttefiğinin hükümetini sabote etmeyeceğinin altını çizen Tarin, "Biden'ın bir geçmişi var, yeni bir siyasi oyuncu değil. Türkiye-ABD ilişkilerinin çok kuvvetli olduğu dönemde Obama hükümetinde Başkan Yardımcılığı yaptı. ABD-Türkiye ilişkileri açısından temel bir değişiklik olmayacaktır." diye konuştu.

"BİDEN KAZANIRSA TÜRKİYE'YE YUMUŞAK YAKLAŞMAK BİRAZ ZOR OLABİLİR"

ABD Kongresi eski üyesi Vin Weber de Biden'ın Başkan olmasını beklediğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Biden, Türkiye ile ilişkilere biraz daha sert yaklaşacaktır fakat fazla zarar veremez. Türkiye, NATO'nun bir parçası. Belki gergin ama bu ilişki devam ediyor. Biden, NATO gibi çok uluslu organizasyonlara bağlılık gösteriyor. Ayrıca Biden, Türkiye-ABD ilişkilerine zarar vermeye kalkarsa, kongredeki Cumhuriyetçiler fren yapacak. Biden kazanırsa çok büyük bir olay olmaz. Sadece Türkiye'ye yumuşak yaklaşmak biraz zor olabilir."

 

Yorumlar