Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni slogan

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben Kemal, geliyorum" sloganına karşılık, "Bay Bay Kemal" sloganı önerisinde bulundu.

Google Haberlere Abone ol
Başkan Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni slogan

Başkan Erdoğan, seçimin ertesinde "Ben Kemal, geliyorum" şeklinde bir tablo ortaya çıkacağını ileri süren Kılıçdaroğlu'na yeni slogan önerisinde bulunarak, "Bay Bay Kemal"i önerdi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Memleketin her işi gibi muhalefetin adayının sloganını bulmak da bize kaldı. Madem 'Bay Kemal' bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse bundan sonra kendisine kullanacağı yeni sloganını da vereyim: bay bay Kemal" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;

Milli iradenin tecelligahı olarak gördüğümüz Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bizim için ülkemiz adına verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin sembolüdür. Her hal ve şart altında Meclis'in temsil ettiği milli iradenin üstünlüğü ilkesine sahip çıktık. 2007 yılında bize cumhurbaşkanı seçtirmemek için Anayasa'yı ve Meclis İçtüzüğü'nü ayaklar altına aldıkları zaman biz çareyi başka yerde değil, yine burada aradık. Anayasa ve yasalarımızı demokrasimizi, hak ve özgürlükleri, kalkınma mücadelemizi destekleyecek adımlarla geliştirmek için her yola çıktığımızda çareyi başka yerde değil hep burada aradık. FETÖ'cü alçakların bombalarıyla sesini ve temsil ettiği iradeyi susturmak istediklerinde bile direnişi burada sürdürdük, çareyi burada aradık. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da Meclisimiz ile birlikte inşa edeceğiz.

Türkiye Yüzyılı destanını da Cumhuriyetimizin ilk asrında, darbelere, vesayete, sistemi kilitleyen nice arızalara rağmen milli iradenin temsili görevini azimle yerine getirmeye çalışan Meclisimiz ile birlikte yazacağız. Yeni yönetim sistemimizle yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkilerin tanımını netleştirip yetki ve sorumluluk alanlarını belirgin hale getirerek bu sürecin en sağlıklı şekilde yürümesi için alt yapıyı zaten kurduk. Seçimlerin ardından yeni yönetim sistemimizin ilk dönemindeki tecrübelerin ışığında sistemi daha ileriye taşıyacak restorasyonları da yine Meclisimiz ile birlikte yapmayı umut ediyoruz. Bu umudun gerisinde 20 yıllık emek ve kazanım vardır.

"MİLLETİMİZİN FERASETİ VE DİRAYETİ GÜÇLENMİŞ, ESKİ SENARYOLAR, ESKİ TEZGAHLAR İŞLEMEMEYE BAŞLAMIŞTIR"

Bundan 20 yıl önce hükümete gelirken milletimize ne söz verdiysek hamdolsun Rabb'im hemen hepsini de yerine getirebilmeyi bizlere nasip etti. Yine bundan 12-13 yıl önce milletimizin huzuruna çıktığımız 2023 hedeflerimizden, dünyada yaşanan onca krize, ülkemizin başına gelen onca hadiseye rağmen asla vazgeçmedik, asla sapmadık, asla geri adım atmadık. Cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlarken, 2023 hedeflerimize de önümüze çıkartılan engellere, kurulan tuzaklara, maruz kaldığımız saldırılara rağmen büyük ölçüde ulaştık. Başka bir ülkenin başına gelse veya ülkemizin farklı bir döneminde yaşansa çok büyük yıkımlara, felaketlere, facialara yol açacak nice badireyi Allah'ın yardımı ve milletimizin desteği ile atlattık. Çünkü Cumhuriyetimiz yaş aldıkça, milletimizin feraseti ve dirayeti güçlenmiş, eski senaryolar, eski tezgahlar işlememeye başlamıştır. Kendi krizleri içinde çırpınıp duran bir Türkiye'den küresel krizlere meydan okuyan bir Türkiye'ye gelmiş olmak bile başlı başına bir başarı hikayesidir.

AK Parti ülkemize ve milletimize işte bu özgüveni işte bu mücadele etme ve zafere yürüme azmini kazandırmıştır. Türkiye'nin sadece 20 yılda asırlık demokrasi ve kalkınma atılımlarını hayata geçirmiş olmasının gerisinde böyle bir arka plan vardır. Son 20 yılda ülkemizin demokrasi ve kalkınma yürüyüşü öylesine hızlı oldu ki muhalefet bile bunun gerisinde kaldı. Biliyorsunuz, önceki gün altı parti, güya aylarca çalışıp uğraşıp, didinip hazırladıkları bir ortak politikalar metni yayımladı. Ülkemizin altı güzide partisi bir araya gelip böyle bir metin hazırlayınca insan ister istemez, şöyle bir beklentiye giriyor; neyin nesidir? Öyle ya, biz 20 yıldır gece gündüz çalışmaktan ola ki bazı şeyleri gözden kaçırmış, ihmal etmiş; hatta bazı konularda hata yapmış olabiliriz.

Netice itibarıyla hepimiz beşeriz yani hepsi mümkün. Gerçi karşımızda henüz bir cumhurbaşkanı adayı bile belirlemekten aciz bir masa olduğu hakikatini unutmuyoruz. Bu masanın, bizim yaptıklarımızı, hedeflerimizi ve vizyonumuzu aşacak bir belge ortaya koyabilmesine de pek ihtimal vermiyoruz ama yine de 'Ne yapmışlar, bir bakalım' dedik. Keşke bakmaz olaydık. Kendimiz adına değil ama bu partilere umut bağlayanlar adına gerçekten çok üzüldük. İçimizden 'buradan ülkenin ve milletin hayrına bir şey sadır olmaz ama gençlerimize güzel eğlence malzemesi çıkar' dedik. Karşımızdaki kafadan, memleketin herhangi bir derdine derman olacak, sadra şifa bir şeyler beklemenin beyhudeliğini az çok tahmin etmemize rağmen yine de milletimiz adına üzüntü duyduk.

Muhalefetin açıkladığı metinde yer alan başlıkların ayrıntıları ile ilgili değerlendirmeyi genel merkezimiz ve bakanlıklarımız yeri geldikçe milletimiz ile paylaşacaktır. Burada sadece şu kadarını söyleyeyim ki bunlar bırakın yeni projeler için kafa yormayı, ülkede ne yapılıp edildiğine bile hiç bakmamışlar. Baksalar, 'ortak politikalar' diye açıkladıkları metindeki hususlardan çoğunun, vadettiklerinin daha fazlasıyla zaten yapılmış veya yapılmakta olduğunu herhalde görürlerdi. Gözleri var görmüyor; ağzı var konuşmuyor, çünkü kalpler tamamen mühürlenmiş. Bunlar, milletin onur kapısı haline gelen dünyanın takdirini kazanmış şehir hastanelerini kapatmayı, bünyesindeki kütüphanesi, kongre merkezi, sergi salonu, camisi ve diğer birimleriyle milletin malı olan Külliye'nin kapısına kilit varmayı, 3-5 muhterise koltuk ayarlamak için yeni bakanlıklar icat etmeyi, yapacakları zırvaları vaat diye oraya yazdılar.

Açıkladıkları metinde güya herkese selam veriyorlar. Kayyumu kaldıracağız, belediyelere özerklik vereceğiz diyerek masa altı ortakları HDP'ye selam veriyorlar. 'OHAL kararnamelerini iptal edeceğiz.' diyerek kamudan uzaklaştırılan kapı arkası ortakları PKK'lılara ve FETÖ'cülere selam veriyorlar. Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Başkanlığına sataşarak bu kurumlarımızın sınırlarımız dışında bile tepelerine binip başlarını ezdiği tüm terör örgütleriyle onları kullananlara selam veriyorlar. Milletime özellikle sesleniyorum, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne, savunma sanayii projelerine, kamu özel ortaklığı yatırımlarına dokunacağız diyerek kendilerine rakip istemeyen, ülkemizin bu alanlarda güçlenmesinden rahatsız olan batıya selam veriyorlar.  

Hatta içlerinden birisi 'Batı bize aferin diyecek', yazıklar olsun. Sen Batı'nın 'Aferin.' demesine bu kadar muhtaç mıydın? Düştükleri hale bak. Ülkemizin pek çok konuda egemenlik haklarından vazgeçmesi şartına bağlanan F35 projesine geri döneceğiz diyerek en yetkili ağızları üzerinden bilinçli ve sistematik Türkiye düşmanlığı yaptığı itiraf edenlere selam veriyorlar. Ege'deki haklarımızı koruma mücadelemizden vazgeçeceklerini söyleyerek Yunanistan'a selam veriyorlar. Eski Türkiye'ye dair ne varsa hepsini canlandırma vaadiyle darbecilere, vesayetçilere selam veriyorlar. Bir tek, herhalde ihtiyaç duymadıkları için olacak, kazanımları ve hayalleriyle aziz milletimizin kendisine selam vermemişler.

"KAFAYI DEĞİŞTİRMEYENLER BİNA DEĞİŞTİREREK SORUN ÇÖZECEKLERİNİ SANIYORLAR"

Tamam Cumhurbaşkanı adayını belirlemekte tembellik ediyorsunuz orasını anladık da bari vaatlerinizi oluştururken azıcık ders çalışsaydınız. Ülkenin en önemli sorunu ekonomi diyorlar. Tek çözüm önerileri, Merkez Bankasının İstanbul'daki Dünya Finans Merkezine giden birimlerini tekrar Ankara'ya döndürmek. Siz dün benim yanımda değil miydiniz? Biz Merkez Bankasının, Ziraat Bankasının İstanbul'a gidişini konuşmadık mı? O gün siz ne iş yapıyordunuz? Herhalde bunlar uykudaydı. Milleti anlamak için zerre kadar gayret göstermeyenler 1990'ların Türkiye'sinden bir adım öteye geçemeyenler velhasıl kafayı değiştirmeyenler bina değiştirerek sorun çözeceklerini sanıyorlar.

"TEL TEL DÖKÜLEN DERME ÇATMA BİR PROGRAMLA MİLLETİN KARŞISINA ÇIKIYORLAR"

Türkiye'nin son 20 yılda ortalama yüzde 5,5 büyüdüğünden haberleri yok. Önümüzdeki 5 yılda yıllık yüzde 5 büyüme vaadinde bulunuyorlar. Sadece 2020'den 2022'ye istihdamın 5 milyona yakın arttığından bihaberler. Önümüzdeki 5 yılda 5 milyon istihdam sözü veriyorlar. Her tarafı dökülen derme çatma bir programla milletin karşısına çıkıyorlar. Yazık. Demokrasilerde iktidar kadar muhalefette önemlidir. Türkiye böyle sakil bir muhalefeti hak etmiyor. Ülkeye de millete de yazık.

Daha vaatlerini kağıda dökme aşamasında bu kadar pespayece davrananların Allah muhafaza yarın öbür gün sorumluluk üstlendiklerinde ülkeyi ne hale getireceklerini varın siz düşünün. Bir kısım eski bürokrat, teknokrat tayfası bunların kanına girmiş, bir şeyler çiziktirip ortak politika diye önlerine koymuş. Masa tayfası da Kılıçdaroğlu da başta olmak üzere bildikleri tek somut icraat eski Türkiye'nin yokluk, yasak, kriz devrinde yaşananlar olduğu için matah bir şey sandıkları önlerine gelen metne sarılıp milletin huzuruna çıkmışlar.

Aday tantanasından politika metni fiyaskosuna kadar, bir dönem ülkemizde tam da bu konuları işleyen komedi dizisinde yer alan bir bölümü hatırladım. Orada 'Muhalefetin amacı iktidara gelmek değil midir?' diyen bir oyuncuya bir diğer oyuncunun verdiği ibretlik cevap şöyle; 'O dediğin başka ülkelerde olabilir ama Türkiye'de muhalefetin amacı iktidar olmak değil, muhalefetten düşmemektir.' Bu sözü bir diğer oyuncu da 'Muhalefette olmak, iktidarda olmaktan daha iyidir, aynı maaşı alırsın, sorumluluk altına girmezsin.

Muhalefetin en üst düzey temsilcisi ve en güçlü aday alternatifi olan Kılıçdaroğlu'nun idrak derecesinin boyutunu gösteren şu örnek bile adeta bir kara mizah içinde yaşadığımızın işaretidir. Biliyorsunuz, CHP'nin başındaki zata zaman zaman istiza ile yerli ve milli vasıflara sahip olmadığına işaretle bay Kemal diye hitap ediyoruz. Bu zat Cumhurbaşkanı adaylığına niyetlenince kendine akıllı uslu bir sıfat aramak yerine sonundaki ünlemi anlamadan bay Kemal ifadesini sloganı haline getirmiş. Biz muhatabımızı tanıyoruz. Adaylığını zor yetiştirecek, slogan, program, vizyon onları hiç yetiştiremez. Memleketin her işi gibi muhalefetin adayının sloganını bulmak da bize kaldı. Madem 'Bay Kemal' bu ifadeyi o kadar sevdi, öyleyse bundan sonra kendisine kullanacağı yeni sloganını da vereyim: bay bay Kemal. Alsın tepe tepe kullansın telifini de istemeyiz. Bizden yana helal hoş olsun.

Biz bunları söyleyince vay efendim Tayyip Erdoğan bizimle maytap geçiyor diye feveran ediyorlar. Siz dalga geçilecek iş yaparsanız elbette biz de dalgımızı geçeriz. Memleketin gülmeye, eğlenmeye de ihtiyacı var. Hiç bir işe yaramıyorsunuz bari o işe yarayın. Eğer siz dikkate alınacak, kulak verilecek iş yapar, söz söylerseniz biz de size o nazarla bakarız. Şimdi soruyorum, şu fotoğraf karşısında başka nasıl davranabiliriz? Esasen yaptığı siyaset değil, alenen hasisliktir. Daha geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesinde aynı hisisliğin bir örneğini sergilediler. Biz Cumhurbaşkanı adayı çıkaramayıyoruz öyleyse Cumhur İttifakı'nın da adayı olmasın. Halbuki bizim adaylığımız bir yıldır belli. Anayasa ortada, seçim kanunu ortada, geçen haftaya kadar adaylığımız meselesi hiç aklınıza gelmedi mi? Madem böyle düşünüyordunuz niye aylardır bizimle yarışacak aday belirlemek için toplantı üstüne toplantı yapıyorsunuz. Gördüğünüz gibi öyle bir muhalefetimiz var ki, neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Bunları görünce aklımıza farklı anlatımları da olan eskilerden bir hikaye geldi. Fi tarihinde memleketin birinde hasisliği ile kıskançlığı ile çekememezliği ile meşhur bir adam varmış. Bu kişi hasisliği yüzünden bilhassa komşusu ile her konuda kavga edermiş. Adamın namı öylesine alıp yürümüş ki, ülkenin padişahının kulağına kadar gitmiş. Padişah hele şu adamı buraya getirin de denildiği kadar hasis mi bir bakalım demiş. Adamı bulup padişahın önüne getirmişler. Şöyle bir baştan aşağı süzdüğü adama padişah dile benden ne dilersen, hiç eksiltmeden istediğini vereceğim demiş. Ardından devam etmiş, ama bir şartla sana verdiğimin iki katını da komşuna vereceğim. Adam ilk şaşkınlığı üzerinden attıktan sonra kısa bir süre düşünmüş ve padişaha sizden talebim bir gözümün kör edilmesidir demiş. Bu defa padişah şaşkınlıkla adama ben sana ne dilersen vereceğimi söylüyorum, sen bir gözünün kör edilmesini istiyorsun sebebi nedir diye sormuş. Adam cevap vermiş, maksat komşunun iki gözü çıksın. 

"MERHUM MENDERES'İN BUGÜN DE SLOGANINI ÇALARAK GENEL MERKEZLERİNE ASMIŞLAR"

Evet 6'lı masanın geldiği yer ülkenin ve milletin hayrına herhangi bir işe talip olmak yerine bizim yaptıklarımızı yıkmak, yok etmek, tersine çevirmek vaadine saplanıp kalmaktır. Madem biz Cumhurbaşkanı adayı çıkaramıyoruz, Cumhur İttifakı da çıkarmasın demenin başka anlamı olabilir mi? Madem bizim vizyonumuz yok, Cumhur İttifakı'nın da olmasın demenin başka manası olabilir mi? Madem biz iş yapmayacağız, öyleyse AK Parti'nin yaptıkları da yıkılsın demenin başka hükmü olabilir mi? Aslında bunların tarihleri hep benzer işlerle dolu olduğu için bugün yaptıklarına şaşırmamak lazım. Milletten alamadıkları iktidara kimi zaman darbecilerin, kimi zaman vesayetçilerin ihsanı olarak konmak bunların tarihinde var. Dün hayallerini ve hayatını çaldıkları merhum Menderes'in bugün de sloganını çalarak genel merkezlerine asmışlar. Bunların Allah'tan korkularını bilmeyiz ama milletten utanmadıkları da kesin. Onun için bugün burada sadece Türk siyasetini bu hale getirenler utansın demekle iktifa ediyoruz. 

"BİRİLERİ KENDİ SIRÇA KÖŞKLERİNDE SİYASETÇİLİK OYNAYA DURSUN, BİZ HER FIRSATTA MİLLETİMİZE GİTTİK, GİDİYORUZ"

İnşallah milletimiz 14 Mayıs'ta bir kez daha bu hasis siyasetine, bu muhteris siyasetine, bu utanmazlık siyasetine yeter diyecektir. Biz sözü de, kararı da milletimize bırakarak 14 Mayıs için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Hamdolsun milletimizle rabıtamızı hiç koparmadık, günül bağımızı hiç zayıflatmadık. Birileri kendi sırça köşklerinde siyasetçilik oynaya dursun biz her fırsatta milletimize gittik, gidiyoruz. Sadece 2022 yıl başından bu yana diğer devlet ve parti programınlarının yanı sıra tam 49 il ziyareti yaptık. Ziyaret ettiğimiz her ilimizde vatandaşlarımızla coşkulu şekilde buluştuk, hasret giderdik, hasbihal ettik. Toplu açılış törenleriyle milletimizle beraber eser ve hizmet ziyareti gerçekleştirdik. Hayatın her alanında tüm gücümüzle desteklediğimiz kadınlarımızla geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizle doyumsuz sohbetler yaptık. Daha bu hafta Denizli'de 2 bin 500 tekstil konfeksiyon sektöründe hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Her biri ekonomimizi, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla ile büyütme hedefimize katkı veren fabrikaların hizmete açılış sevincini, iş insanlarımızla, iş kadınlarımızla beraber yaşadık. Togg fabrikasından Yusufeli Barajı'na nice dev eseri içimiz içimize sığmayarak ülkemize kazandırdık.

Bay Kemal heralde Yusufeli Barajı'nı da kapatırsın. Bay Kemal heralde Togg'u da kapatırsın. Bay Kemal senin gücün bunlara yetmez. Bu millet seni öyle kovalar ki kaçacak delik ararsın. O yanındakilerden de sana hiç bir fayda gelmez. Karadeniz'de yeni keşifler ve yeni değerlendirmelerle 1 trilyon dolarlık gaz rezervine ulaşmanın gururunu milletimizle paylaştık. Hani kapatacağız dedikleri şehir hastaneleri var ya işte onların en büyüğünü Ankara Etlik'te hizmete açtık. Bay Kemal sen SSK'nın genel müdürlüğünü yapmışdın. Ne haldeydi SSK biliriz. Seni oradan tanırız. Ne hale getirdin oraları biliriz. Rahmetli Savaş Ay, hayatta olsa da sana o yaptığın genel müdürlüğü tekrar bir anlatsa. İşte biz bunları yaparken 6'lı masanın tek yaptığı hiç bir sonuç çıkmayan toplantılardır. 

"BU HAFTA AYDIN'DAYIZ"

Onlar varsın 6'lı masada devam etsinler biz meydanlarda devam ediyoruz. Nasip olursa bu hafta da Aydın'dayız. Durmak yok. Rahmetli Özal'ın dediği gibi bizim icraatlarımıza onların hayalleri bile yetişemiyor. Bu vesileyle ziyaret ettiğimiz illerimizde bizi sevgi ve coşku ile bağırlarına basan tüm vatandaşlarımıza tekrar şükranlarımı sunuyorum. Teker teker saymaya kalksam değil saatler günler sürecek bu eser ve hizmet siyasetimizle 14 Mayıs seçimlerinde de bizimle yarışacak rakip bulamayacağımız anlaşıldı. Biz sözümüzü yine milletimize söyleyecek, yarışımızı yine kendi projelerimizle, kendi icraatlarımızla yapacağız. Onlar ülkelerini emperyalistlere peşkeş çekmek için sağa sola göz kırpa dursun.

Biz Türkiye Yüzyılı'nın inşasına başlayacağız. Açıkladıkları programı ülkenin meselelerini çözmek, millete hizmet etmek için değil batılı efendilerinden aferin almak için hazırladıklarını açıkça ikrar etmekten çekinmiyorlar. Dün göbeğini kaşıyan adam diyerek değerlerine hakaret ettikleri milletin bugün tıpış tıpış gidip bize oy vereceksiniz diyerek iradesini hiçe sayıyorlar. Esasen biz politika metni diye kamuoyunun önüne çıkarlan beyanların gerisindeki rövanşist zihniyete yabancı değiliz. Hükümete geldiğimizde vesayet güçlerinin bize dayattığı Gezi olaylarında şart olarak önümüze konan terör örgütlerinin saldırılarının hedefinde olan, uluslararası mecralarda diplomatik dille hep karşımıza çıkartılan, kendilerinin siyasi ve hukuki mecralarda engellemek için uğraştıkları ne varsa hepsi de bu metnin ruhunda mevcuttur. Biz Türkiye Yüzyılı hayali ve hazırlığı ile geleceğe bakarken bunların milletin kazanımlarına göz dikmek dışında hiç bir niyetlerinin ve heveslerinin olmadığını bu vesileyle bir kez daha gördük.

Devlete ve millete ait olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni şahsımızın mali, halen Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılan Çankaya Köşkü'nü atıl bir yer olarak tasavvur eden zihniyetin çapı işte bu kadardır. Biz partimizi kurduğumuz günden beri katıldığımız 15 seçimin tamamını da kazandığımız halde her seçime olduğu gibi 14 Mayıs seçimine de ilk günkü ciddiyetle, ilk günkü azimle, ilk günkü inançla, ilk günkü heyecanla hazırlanıyoruz. Bay Kemal, hiç üzülme bu akşam TRT yayınını Çankaya Köşkü'nde yapacağım. Çankaya Köşkü bizim şahsi malımız değil. Tamamıyla milletin malıdır, aynı şekilde Külliyemizde milletin malıdır. Bunlar seni niye bu kadar rahatsız etti? Ne kadar bu rahatsızlığını sürekli dışa vurdun. Buraya gelen dünya liderleri burayı gördükleri zaman hep burayla iftihar ettiler ve tam aksine güçlü devletler büyük devletler bu eserlerle büyürler ifadesini kullandılar. 

Milletimiz 14 Mayıs'ta bir kez daha bu yağmacılara 'yeter' diyecek; sözün de kararın da kendisine ait olduğunu ortaya koyacağı iradeyle gösterecektir. "(Anayasa değişikliği) Meclis Genel Kurulunda kimin yasakların devamından kimin de özgürlüklerin genişletilmesinden yana olduğu bir kez daha ortaya çıkacak.

İsveç, boşuna uğraşma. Sen benim mukaddes kitabım Kuran'ın yakılmasına, yırtılmasına müsaade ettiğin sürece biz sizin NATO'ya girmenize 'evet' demeyiz. Finlandiya konusunda bakışımız olumludur ama İsveç konusunda olumlu değildir.

Yorumlar