Cuma yasaklanmıştı, vakit namazı da yasaklandı

Hindistan'da bulunan Tac Mahal'de daha önce "dışarıdan gelenlerin türbede Cuma namazı kılması" yasaklanmıştı. Şimdi de dışarıdan gelenlere vakit namazları da yasaklandı. Peki Tac Mahal nedir? Cami mi, mescit mi türbe mi yoksa mezar mı? İşte Tac Mahal ile ilgili detaylar:

Google Haberlere Abone ol
Cuma yasaklanmıştı, vakit namazı da yasaklandı

Hindistan'da Tac Mahal'deki namaz yasağı yeni bir boyut kazandı. Daha önce Cuma namazına getirilen yasak şimdi de vakit namazlarına getirildi. Tac Mahal'de namaz, türbenin hemen yanı başında bulunan Mescid'de kılınıyor. Tac Mahal'in kendisi ne cami ne de mesciddir. Tac Mahal bir türbe olarak inşa edilmişti. Sonradan yan tarafına da bir mescit inşa edildi. Türbeyi ziyarete gidenler bu tarihi mescidde namaz kılabiliyordu. İşte getirilen yasak bu mescidle ilgili.

Hindistan Arkeolojik Araştırmalar Kurumu, Tac Mahal Türbesi'nde vakit namazların kılınmasını yasakladı. Times of India gazetesinde yer alan habere göre, Yüksek Mahkemenin, temmuz ayında Tac Mahal Türbesi'ndeki mescitte şehir dışından gelen Müslümanların cuma namazı kılmasını yasaklayan kararının ardından Hindistan Arkeolojik Araştırmalar Kurumunun (ASI), Tac Mahal'de vakit namazlarının kılınmasının da yasaklandığını duyurdu.

ASI yetkilileri, dün türbede abdest için almak için kullanılan su tankını mühürledi. Namaz kıldırmak için camiye gelen İmam Seyit Sadık Ali, sebebini anlayamadığı tedbire şaşırdığını söyledi.

Tac Mahal İntizam Komitesi Başkanı Seyit İbrahim Hüseyin de Tac Mahal'de uzun yıllardır namaz kılındığını, bunu engellemek için ortada bir neden olmadığını belirterek, ASI'ye şikayette bulunacaklarını ifade etti.

Hüseyin, gerek merkezi hükümetin gerek Agra yerel yönetiminin, Müslüman karşıtı bir zihniyete sahip olmasının söz konusu kararda etkili olduğunu savundu. 

ASI Agra Dairesi'nde arkeolog Vasant Swarankar ise kararın, mahkemenin emri uyarınca alındığını, buna göre mabette sadece yerel halkın cuma namazı kılabileceğini söyledi.

Yüksek Mahkemenin kararının ardından Tac Mahal'deki mescitte temmuz ayından bu yana yalnız Agra'da ikamet eden Müslümanlar cuma ve vakit namazları kılabiliyordu.


- Namaz yasağı getirilen Tac Mahal Mescid

TAC MAHAL MESCİD Mİ TÜRBE Mİ, MEZAR MI?

Tac Mahal, Hindistan'ın Agra şehrinde, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş anıt mezar.

İslâm türbe mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir.

Babür İmparatorluğunun 5. hükümdarı Şah Cihan'ın 17 Haziran 1631 tarihinde genç yaşta ölen eşi Ercümend Bânû Begüm için o zamanki imparatorluğun başkenti olan Agra'da Yamuna Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştı.

Mümtaz Mahal'in ve 1666'da ölen imparator Şah Cihan'ın mezarlarını barındırır.

Yapı, Şah Cihan'ın hâkimiyeti süresinde en parlak dönemini yaşayan Bâbürlüler'in güç ve kudretini temsil eder. Hanedanın güç ve kudreti kadar, Şah Cihan ile eşi Ercümend Bânû Begüm arasındaki sevginin de sembolü olarak bilinir.

Şah Cihan'ın tahta çıkması üzerine Mümtaz Mahal adını alan Ercümend Banu, on dördüncü çocuğunu doğururken hayatını kaybetmişti. Hükümdarın, eşine duyduğu sevginin hatırasına görkemli bir anıt mezar yaptırarak teselliyi sanat ve mimaride bulduğu anlatılır.

1983'ten bu yana UNESCO'nun Dünya Miras Listesi'nde yer alan eser, yılda tahmini 3 milyon kişi tarafından ziyaret edilir

1601 yılında Babürlüler tarafından fethedilen Burhanpur şehri, Dekkan Sultanlarına karşı girişilen askeri harekatlarda üs olarak kullanılmaktaydı. Eşine seferlerde eşlik eden Mümtaz Mahal, 1631 yılında bir ayaklanmayı bastırmak için çıktığı sefer sırasında da Burhanpur'a eşi ile birlikte gitmişti. On dördüncü çocuğuna hamile olan Mümtaz Mahal, 17 Haziran 1634'te çocuğun doğumu sırasında hayatını kaybetti. Cenazesi altı ay sonra Agra'ya taşınmıştı.

Türbe, iki yanında simetrik yapılar olarak inşa edilmiş cami ve konuk evi ile anıtsal giriş kapısından olan yapılar bütünü içinde yer alır. 1632'de inşasına başlanan eser, çevre düzenlemesi ve diğer yapılarla birlikte 1652'de tamamlanmıştı.

Türbenin inşaatı için mimar ve ustalardan oluşan bir heyet kuran hükümdar, Osmanlı, İranlı, Suriyeli usta ve sanatkârlarla birlikte mahallî Hint ustalara da görev vermişti. Bağdat'tan hattat, Buhara'dan kakma ustası, İstanbul'dan kubbe ustası, Semerkand'dan minare yapımcısı, Kandahar'dan taş ustası, Şiraz'dan çizim ustası getirilmişti.[4] Tac Mahal'in esas mimarının kim olduğu hakkında birçok görüş ileri sürülmüştür. Kimileri Venedikli Jeromino Veroneo adlı bir İtalyan'ın veya Bordeauxlu Augistin adlı bir Fransız'ın, kimileri de Osmanlı mimarı Mehmet İsa Efendi'nin yapının esas mimarı olduğunu ileri sürmüşlerdir. 17. yüzyıldan kalma "Divan-ı Mühendis" adlı bir el yazmasında Lutfullah Mühendis el-Lâhûrî, babası Üstad Ahmed'in Tac Mahal'in mimarı olduğundan bahseder. Bu el yazmasının bulunuşundan sonra 1930'larda "Nâdirü'l-asr" Üstad Ahmed'in yapının asıl mimarı olduğu görüşü kabul görmüştür. Şah Cihan'ın gözde mimarı Üstad Ahmed, Tac Mahal'e ilişkin efsanelerde sıklıkla anlatıldığı gibi gözleri kör edilip, elleri kesilerek işkence görmemiş; yapının tamamlanışından 9 yıl sonra Lahor'da hayatını kaybetmişti.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ

Tac Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmıştı. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmıştı. Yapıdaki yazıları yazan Hattat Settâr Efendi'dir. 

Kubbe üzerinde altınlı bir alem var. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat Settâr Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştı.

İnşaatta çok sayıda ustanın da yanı sıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643'te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649'da bitirildi. Tac Mahal, 20 yılda 1652'de bütünüyle tamamlandı.

Yorumlar