"Vahyin Kutsandığı Şehir: Kudüs" toplantısı

- Başbakan Yardımcısı Bozdağ: (3) - "Bu adım (Zeytin Dalı Harekatı), Türkiye'nin ihtiyari bir tercihi değildir, zorunlu tercihidir. Türkiye'ye, başka çare bırakmamışlardır. Diplomatik bütün kanallar denendikten sonra Türkiye bu adımı atmak zorunda kalmıştır ve bu adım nihai hedefler gerçekleştirilinceye kadar devam edecektir" - "Bu harekatın hedefi Kürt kardeşlerimiz değildir. PKK terör örgütü ve Türkiye'nin aleyhine çalışan başkaca terör örgütleri ve uluslararası bazı karanlık çevreler, 'Türkler Kürtleri öldürüyor.' şeklinde haberler yapıyorlar. 'Sivillere vuruyor.' şeklinde haberler yapıyorlar. Bunların tamamı yalan haberlerdir. Türkiye, Kürt kardeşlerimizin de devletidir" - "Biz bölgedeki Kürtleri, Türkmenleri ve Arapları, diğer etnik unsurları ve farklı inanç mensuplarını, PYD, PKK, YPG terör örgütlerinin baskısından ve zulmünden kurtarmak için oradayız ve kurtaracağız Allah'ın izniyle. Terör örgütünün ve teröristlerin o bölgede kökünü kazıyacağız, o bölgeyi güvenli hale getireceğiz" - "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sivillere zarar vermesi düşünülemez. Bizim dinimiz, ahlakımız, ordumuzun geleneği kadınlara, çocuklara, yaşlılara, sivillere, alimlere masumlara zarar vermeye manidir. Türkiye uluslararası toplumun eleştirilerinden çekindiği için değil, doğru olduğuna inandığı, inancının, kültürünün, ahlakının, ordu geleneğinin kendisine emri olduğu için sivilleri korumaktadır, onların kılına zarar gelmemesi için büyük bir dikkat, itina ve hassasiyet göstermektedir. Kılı kırk yaran bir hassasiyetle operasyon sürdürülmektedir" - "Türkiye'nin başlattığı Zeytin Dalı Harekatı ne kadar sürecek herkes bunu tartışıyor. Biz çok net söylüyoruz. 'Sınırlı olsun, süreli olsun.' diyenlere de net söylüyoruz. Zaten bu harekat sınırlı bir harekat. Kapsamı belli bir harekat. Nedir? Kapsamı Afrin bölgesinin sınırları içerisindeki terör örgütleri ve teröristlerdir. Yani bu bölgedir. Ne kadar sürecek? O da bu bölgedeki terör örgütleri ve son terörist etkisiz hale getirilinceye, bölgede huzur, güven ve istikrar sağlanıncaya ve oradaki insanlar barışın ve hürriyetin tadını tadıncaya kadar bu devam edecektir. Buna bizim bir süre tayin etmemiz mümkün değildir" - "Harekatın kısa bitmesini isteyenlerden bizim de isteğimiz var. O zaman bu beslediğiniz teröristlere verdiğiniz silahları derhal toplayın. Bir daha silah vermeyin" - "Harekat başarıya ulaştıktan sonra Türkiye oradan ayrılacaktır. Türkiye işgalci değildir, bölgede kalıcı hiç değildir. Bölge huzur ve güvene kavuştuktan sonra Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde olduğu gibi bölgenin yönetimi bu teröristlerin elinden alındıktan sonra bölgede yaşayan gerçek sahiplerine bırakılacak" - "NATO ülkesini ve NATO'nun sınırlarını koruyan Türkiye'yi, NATO'nun silahlarıyla bir terör örgütünün daha fazla vurmasına göz yummayın. Böyle bir şey olabilir mi? Bir NATO ülkesi bir başka NATO ülkesinin verdiği silahlarla vuruluyor ve kimse çıkıp 'Sen bunu yapmazsın.' demiyor"

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Bu adım (Zeytin Dalı Harekatı), Türkiye'nin ihtiyari bir tercihi değildir, zorunlu tercihidir. Türkiye'ye, başka çare bırakmamışlardır. Diplomatik bütün kanallar denendikten sonra Türkiye bu adımı atmak zorunda kalmıştır ve bu adım nihai hedefler gerçekleştirilinceye kadar devam edecektir." dedi.

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığınca Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen, dünyanın muhtelif bölgelerinden Müslüman ilim adamlarının katılacağı "Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs" toplantısının açılışındaki konuşmasında, güney sınırında 700'ü aşkın saldırı olduğunu, pek çok vatandaşın hayatını kaybettiğini, askere, polise saldırılar yapıldığını anlattı.

Türkiye'nin bütün bunlara ilişkin uyarılarını yaptığını ama dinlemediklerini dile getiren Bozdağ, Türkiye'nin bu adımı (Zeytin Dalı Harekatı) atmak zorunda kaldığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Bu adım (Zeytin Dalı Harekatı), Türkiye'nin ihtiyari bir tercihi değildir, zorunlu tercihidir. Türkiye'ye, başka çare bırakmamışlardır. Diplomatik bütün kanallar denendikten sonra Türkiye bu adımı atmak zorunda kalmıştır ve bu adım nihai hedefler gerçekleştirilinceye kadar devam edecektir." diye konuştu.

Her ülkenin teröre, terör örgütlerine karşı kendisini savunmasının doğal ve meşru hakkı olduğunu, Türkiye'nin de bu doğal ve meşru hakkını kullandığını ve teröre, teröristlere müdahale için harekatı başlattığını belirten Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bu harekatın hedefi Kürt kardeşlerimiz değildir. PKK terör örgütü ve Türkiye'nin aleyhine çalışan başkaca terör örgütleri ve uluslararası bazı karanlık çevreler, 'Türkler Kürtleri öldürüyor.' şeklinde haberler yapıyorlar. 'Sivillere vuruyor.' şeklinde haberler yapıyorlar. Bunların tamamı yalan haberlerdir. Türkiye, Kürt kardeşlerimizin de devletidir. Ne zaman Kürtler, Araplar, Türkmenler bölgede yaşayan kardeşlerimiz dara ve zora düşse Türkiye daima onların imdadına koşmuştur. Halepçe'de Saddam döneminde Kürtlere kimyasal silah kullanıldığında kapıyı açan Türkiye oldu. Suriye'de yaşanan çatışmalar sonucunda can ve mal emniyetini sağlamak için 'imdat' diyen Suriyeli kardeşlerimizin imdadına yetişen yine Türkiye oldu. 3,5 milyon Suriyeli kardeşimiz bugün Türkiye'dedir. Bunların içerisinde 370 bin de Kürt kardeşimiz var. Onlara da kapıyı açan, yardım elini uzatan, canını, malını kurtaran yine Türkiye olmuştur. Onun için Türkiye, Kürt kardeşlerinin can ve mal emniyeti için bugüne kadar yaptığı mücadeleye bundan sonra da devam edecektir. Biz bölgedeki Kürtleri, Türkmenleri ve Arapları, diğer etnik unsurları ve farklı inanç mensuplarını, PYD, PKK, YPG terör örgütlerinin baskısından ve zulmünden kurtarmak için oradayız ve kurtaracağız Allah'ın izniyle. Terör örgütünün ve teröristlerin o bölgede kökünü kazıyacağız, o bölgeyi güvenli hale getireceğiz. Orada Kürt kardeşlerimiz, Türkmen kardeşlerimiz, Arap kardeşlerimiz ve diğer unsurlardan oluşan kardeşlerimiz asırlardır nasıl bir arada, hür ve kardeşçe yaşadılarsa bundan sonra da aynı şekilde yaşamaya devam edeceklerdir."

- "Kılı kırk yaran bir hassasiyetle operasyon sürdürülmektedir"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sivillere zarar vermesinin düşünülemeyeceğini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Bizim dinimiz, ahlakımız, ordumuzun geleneği kadınlara, çocuklara, yaşlılara, sivillere, alimlere masumlara zarar vermeye manidir. Türkiye uluslararası toplumun eleştirilerinden çekindiği için değil, doğru olduğuna inandığı, inancının, kültürünün, ahlakının, ordu geleneğinin kendisine emri olduğu için sivilleri korumaktadır, onların kılına zarar gelmemesi için büyük bir dikkat, itina ve hassasiyet göstermektedir. Kılı kırk yaran bir hassasiyetle operasyon sürdürülmektedir. Fırat Kalkanı Harekatı sırasında o bölgeyi DEAŞ'lı teröristlerden arındırırken de bölgede yaşayan sivil Arap, Türk, Türkmen, Kürt kardeşlerimiz vardı. Orada da aynı titizlik gösterildi. Tek bir sivilin burnu kanamadan harekatın başarıyla neticelenmesi için uğraşıldı. Harekat daha kısa sürede bitebilirdi ama sivillerin zarar görmemesi konusunda gösterdiğimiz hassasiyetten dolayı harekat uzadı.

Bugün, sivillerin hayatı hakkında hiçbir endişesi olmayanlar şimdi Türkiye'ye kalkmışlar bu konuda ders vermeye kalkıyorlar. Peki ben soruyorum; Halepçe'de siviller katledilirken neredeydi bugün sivillerle ilgili konuşanlar? Suriye'de kimyasal silah kullanıldı, 700 bin, 800 bin sivil öldürülürken neredeydiniz beyefendiler? Irak'ta 2003'ten sonra 3 milyona yakın insan öldürülürken bu uluslararası hukuk, BM sivillerin hakkı hukuku diye bugün Türkiye'yi eleştirenler neredeydi? Afganistan'da her gün siviller ölürken neredesiniz? Türkiye'de bu PKK, DEAŞ terör örgütleri okulların olduğu yerlere, hastanelere pek çok yerlere bomba atarken, öğretmenleri, imamları pek çok sivil masum insanları şehit ederken, bu terör örgütlerine dönüp, neden sivillere zarar vermeyin demediniz? Demediler. Niye uluslararası hukuku işletmediniz, işletmediler."

Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeliye kapısını açtığını, 30 milyar dolardan fazla para harcadığını, bunu övünmek için değil, bir gerçeği ifade etmek için söylediğini dile getiren Bozdağ, Avrupalıların ise "Aman Suriye'den mülteci gelmesin." diye duvar ördüğünü, tel örgü koyduğunu, askerleri üzerilerine saldığını anlattı.

- "Türkiye'yi hiç kimse bu konuda suçlayamaz"

Bozdağ, "Sivile kim değer veriyor, kim değer vermiyor, tarihe bakın, bugün yaşadıklarımıza bakın. Türkiye'yi hiç kimse bu konuda suçlayamaz. Türkiye, bugüne kadar sivillerin zarar görmemesi için gösterdiği hassasiyetin aynısını bundan sonra da gösterecek, sivilleri yaşatmak, onları terör örgütlerinin ve teröristlerin baskısından kurtarmak için elinden geleni yapacaktır." ifadelerini kullandı.

Fırat'ın doğusunda Münbiç'te, Rakka'da, Deylizor'da, Afrin'de Araplar, Türkmenler öldürülürken, bu terör örgütü tarafından sürgüne gönderilerken bu terör örgütüne silah verenlerin "Niye bu sivillere bu zulmü yapıyorsunuz?" demediğini ifade eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Demediler, kendi siyasal hedeflerine uygun olduğu zaman sivil asker fark etmiyor, her türlü şeye bunlar göz yumabiliyorlar. Ama Türkiye söz konusu olduğu zaman başka bir noktada. Bunu söylerken Türkiye sivillere zarar veriyor zarar veriyor anlamında söylemiyorum. Hamdolsun bizim tarihimizde sivillere zarar veren bir mücadele örneği yoktur. Bizim askerimizin, devletimizin elinde sivillerin, masumların kanı hiç olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Kim sivillere zarar vermek isterse Türkiye Devleti bütün güç ve imkanıyla onların karşısında olacaktır. Bundan da hiç kimsenin endişesi olmasın."

- "Bu süreyi Zeytin Dalı Harekatı'nın başarıyla hedeflere ulaşması belirleyecektir"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Zeytin Dalı Harekatı'nın süresine ilişkin de şunları söyledi:

"Türkiye'nin başlattığı Zeytin Dalı Harekatı ne kadar sürecek herkes bunu tartışıyor. Biz çok net söylüyoruz. 'Sınırlı olsun, süreli olsun.' diyenlere de net söylüyoruz. Zaten bu harekat sınırlı bir harekat. Kapsamı belli bir harekat. Nedir? Kapsamı Afrin bölgesinin sınırları içerisindeki terör örgütleri ve teröristlerdir. Yani bu bölgedir. Ne kadar sürecek? O da bu bölgedeki terör örgütleri ve son terörist etkisiz hale getirilinceye, bölgede huzur, güven ve istikrar sağlanıncaya ve oradaki insanlar barışın ve hürriyetin tadını tadıncaya kadar bu devam edecektir. Buna bizim bir süre tayin etmemiz mümkün değildir. Bu süreyi ne belirleyecek? Bu süreyi Zeytin Dalı Harekatı'nın başarıyla hedeflere ulaşması belirleyecektir. Hava şartları, arazi şartları, mücadele sırasında yaşanan hadiselerin hepsi bu harekatın süresini etkileyici şeylerdir. Harekatın kısa bitmesini isteyenlerden bizim de isteğimiz var. O zaman bu beslediğiniz teröristlere verdiğiniz silahları derhal toplayın. Bir daha silah vermeyin."

Türkiye'nin NATO ülkesi olduğunu hatırlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Türkiye aynı zamanda NATO'nun sınırlarını korumaktadır. NATO ülkesini ve NATO'nun sınırlarını koruyan Türkiye'yi, NATO'nun silahlarıyla bir terör örgütünün daha fazla vurmasına göz yummayın. Böyle bir şey olabilir mi? Bir NATO ülkesi bir başka NATO ülkesinin verdiği silahlarla vuruluyor ve kimse çıkıp 'Sen bunu yapmazsın.' demiyor. Onun içinde bunun süresi ve sınırı konusunda Türkiye'nin kimsenin aklına ihtiyacı yoktur. Çok net söylüyoruz. Süre teröristlerin sonuncusu etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir. Bu bir gün olur, on gün olur, bilemeyiz kaç gün olur. Ama budur. Bunu biz de tam belirleyemeyiz. Dediğimiz gibi bunu şartlar belirleyecektir. Başarıya ulaştı harekat, o zaman ne olacak? O zaman da bölgeden Türk Silahlı Kuvvetleri çekilecektir. Bizim bu harekatı toprak kazanmak için yapmadığımızı herkes biliyor. Açıkladık. Türkiye Zeytin Dalı Harekatı'nı Suriye devletine, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, Suriye'nin siyasi birliğine ve egemenliğine saygı ilkesi içinde yapmıştır. Hiçbir ülkenin başka bir ülkeden zorla toprak edinmesini Türkiye bugüne kadar asla tasvip etmemiştir. Bundan sonra da tasvip etmeyecektir. Harekat başarıya ulaştıktan sonra Türkiye oradan ayrılacaktır. Türkiye işgalci değildir, bölgede kalıcı hiç değildir. Bölge huzur ve güvene kavuştuktan sonra Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde olduğu gibi bölgenin yönetimi bu teröristlerin elinden alındıktan sonra bölgede yaşayan gerçek sahiplerine bırakılacak. Bu terör örgütlerine bulaşmamış Kürt kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize bırakılacak ve onlar kendi kurdukları meclislerle kendi bölgelerini yöneteceklerdir. O nedenle de buradan Türkiye'nin burada kalıcı olmadığını terörün işgalini sona erdirip, güven ortamı sağladıktan sonra çıkacağını da bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum. Allah askerimize muhafız olsun, askerimizin yardımcısı olsun. Rabbim terör örgütlerine teröristlere, Müslümanlara ve İslam ülkelerine düşmanlık yapanlara fırsat vermesin. Bunları attıkları her adımda perişan etsin diyorum. "

(Sürecek)

Savcının "basit" dediği olay 2 cinayetle bitti Abdullah Öcalan'dan videolu mesaj Kontrolden çıkan Grok'a ChatGPT'den tepki Elon Musk'ın yapay zekası kontrolden çıktı İletişim Başkanlığı’nda Burhanettin Duran dönemi 4 trilyon dolar değere ulaşan ilk şirket NVIDIA