Kılıçdaroğlu Esed'i telaffuz bile etmedi, Türkiye'yi suçladı
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Suriye'deki kimyasal sadırıyla ilgili uzun uzun bir açıklama daha yaptı; ancak açıklamanın hiçbir yerinde ne Esed'den ne de kınamaktan söz etti. Sık sık 'Sorumlular' diyerek Rusya ve Şam'ın "Biz yapmadık" iddiasına destek çıkan Kılıçdaroğlu, Suriye'nin şu an içinde bulunduğu durumdan da Türkiye'yi sorumlu tuttu.
Sonhaberler | Haber Merkezi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye iç savaşının en büyük sorumlusu Beşar Esad'da yönelik hassasiyeti devam ediyor. Kılıçdaroğlu, kimyasal saldırıyla bebek, çocuk, kadın demeden İdlib'de Suriyelileri katleden Esed rejimine tek kelime etmeden "Kimyasal saldırıya" yönelik görüşlerini ifade etti. Kılıçdaroğlu aynı konuşmasının devamında Suriye'deki durumun sorumlusu olarak da Türkiye'yi gösterdi.
TRT kanallarının ortak yayınında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ilgili bölümü şöyle: “Kimyasal silah kullanılması insanlığa karşı suçtur. Bu suçu kim hangi gerekçe ile işlerse işlesin, bütün dünyanın karşı çıkması gerekir. Bu suçu işleyenlerin süratle yakalanıp, evrensel kurallar içinde yargılanması gerekir. Bütün uluslararası sözleşmelerde kimyasal silah kullanmak yasaktır. Savaşta dahi çoluk çocuk demeden, bütün canlılar için ölümü öngörün silahtır, kimyasal silah. Küçücük çocukların hayatlarını kaybettiğini televizyon ekranlarından izliyoruz. Bu konuda bütün insanlığın ortak davranması lazım.
"FAİLLER ARAŞTIRMAYLA ORTAYA ÇIKARILMALI"
Bizi üzen bir şey var BM Güvenlik Konseyi’nden şu ana kadar ortak bir karar çıkmış değil. Bu ortak kararın mutlaka bir şekilde çıkması lazım. Asıl bu işin sorumluları, failler bütün bunların ortaya konması, uluslararası araştırma için BM’nin görev vermesi ve bunların Suriye’de çalışmaları, artı Suriye hükümetinin de hiçbir engel çıkarmaması gerekir. Olayın bütün safhasının açıklığa kavuşturulması gerekir. ABD’nin Suriye’yi vurmuş olması, Rusya’nın buna karşı farklı bir tedbir göstermesi, iki ülkenin de yapması gereken ortak eylem birlikte bu olayı aydınlığa çıkarmaları ve bunun için çaba harcamaları gerekir. Bu gerçekleşirse kimyasal silahı kullananlar saptanır ve uluslararası mahkemelerde yargılanırlarsa, gerekli cezaları alırlarsa bu konuda insanlık önemli bir adım atmış olacaktır.
Kimyasal silah konusunda Türkiye’nin tepki vermesinden daha doğal bir şey olamaz. Elbette tepki verilmeli. Biz başından beri Suriye’deki savaşın sonlandırılmasını, özellikle egemen iki ayrı devlet var o coğrafyada, Rusya ve ABD artı İran var o coğrafyada söz sahibi olan, Türkiye’nin de olması lazım, bin 100 kilometrelik sınırı var. Dolayısıyla bu olayın üzerine bütün ülkelerin kararlılıkla yürümesi, olayın soruşturulması, varsa faillerinin ki olacağı görülüyor, bilinen bir olay varsa faillerinin ki bilinen bir olay, insanlar hayatlarını kaybettiler, bu faillerin bulunması lazım. Türkiye, Suriye’de barışın sağlanmasını, iki devlete de, hem ABD hem Rusya’ya ortak hareket etmelerini, iç savaşın bir an önce sonlandırmalarını, bu olayın üzerine iki ülkenin kararlıkla gidip faillerin mutlaka uluslararası mahkemelere çıkartılmaları konusundaki düşüncelerini dünyaya duyurabilmeli, bu konuda daha aktif rol üstlenebilir diye düşünüyorum.
"SURİYE'DEKİ DURUMUN SORUMLUSU TÜRKİYE"
Suriye’deki olayların başlangıcına baktığımız zaman, bizim Suriye’de ne işimiz var, şu ya da bu şekilde neden içişlerine müdahale ettik, muhalifleri neden Türkiye’ye getirdik, burada silahlandırdık, Suriye’nin parçalanmasına neden göz yumduk, bunların hepsinin sorgulanması lazım. Keşke mümkün olabilseydi, Dışişleri Bakanı bu konuda, daha sonra Suriye politikasının yanlışlığını vurguladılar zaten. Bu tablonun ortaya çıkmasının temel nedenlerinden birisi de Türkiye’nin Suriye’de izlediği yanış politikadır. Türkiye o yanlış adımları atmasa Suriye ve Ortadoğu’da böyle bir tablo çıkmazdı, çıkmışsa sorumlularından birisi de Türkiye’nin dış politikasıdır.