Erdoğan, HDP'ye 26 milyon liralık yardımı ne yaptığını sordu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT 1'den ve birçok kanal tarafından ortak yayınla ile yayınlanan programda konşuyor. Erdoğan, konuşmasında anayasa değişikliği referandumuyla ilgili iddialara tek tek cevap verirken, Pazar günü yapılacak seçimlere bütün vatandaşların katılımı için çağrıda bulundu. Erdoğan, HDP'ye de devletten aldığı yardımı nereye gönderdiğini sordu. HDP'nin ocak ayında devletten 26 milyon lira devlet desteği aldığı biliniyor.
Sonhaberler | Haber Merkezi
Anayasa değişikliği referandumu için son 24 saate girilmek üzereyken liderler televizyonlardaki son açıklamalarından bazılarını bu akşam yaptı. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'nin ortak yayınında açıklamalarda bulundu. Anayasa değişiklik referandumunda oylanacak maddelerle ilgili iddialara tek tek cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP tarafından ortaya atılan asılsız iddiaları da yalanladı. Erdoğan, özellikle 'tek adam'lık konusundaki tartışmalara karşı çıkarak, böyle bir şeyin olmayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP ve CHP'nin 'Hayır' kampanyasını ciddiye alarak bir çalışma yürütmediğini, her yıl düzenli bir şekilde partilere yapılan yardımlar kapsamında HDP'ye bu yıl yapılan 26 milyon liralık yardımın nereye harcandığını sordu.
TRT1 Haber Sunucusu Erhan Çelik'in sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: "(Halk oylaması anketleri) Şu an itibarıyla tüm araştırma gruplarından bize gelenler, hepsi de hemen hemen olumsuzu hiç yok, hepsi 'evet' istikametinde. Ama bakıyorsunuz aralarında birer, ikişer, üçer puan var. Bunların içerisinde açık ara olanlar da var. Pazar günü öyle zannediyorum ki, çok çok farklı bir netice de 'evet' lehinde gelebilir. 'Evet' lehinde çıkacak olan bu netice, milli iradenin bu yeni yönetim sistemini ne denli benimsediğini de ortaya koyacaktır. Oran, 55'in altında gösterenler de var, 55-60 aralığında gösterenler de var."
"(AGİT İnsan Hakları Ofisi Direktörü Michael Link'in Die Welt Gazetesi'ne yaptığı açıklamalar) Sen bir defa HDP'nin üyesi misin? Devlet CHP'ye de para yardımı yapıyor, aynı oran olarak eşit oranda, diğer partilere de HDP'ye de ciddi manada para veriyor. Birinci derecede para alan devletten AK Parti'dir, ikinci derecede CHP'dir, üçüncü derecede HDP'dir. Bunlar aldıkları parayı nerede kullandılar? Seçim kampanyasında mı kullandılar? Bunlar aldıkları paraları dolaylı yollarla dağa gönderiyorlar, sıkıntı burada. Kampanyada harca... Ben hiçbir yerde onların propaganda şeylerini görmüyorum. Niye? Harcamıyorlar, çünkü başka yerlere gitmesi lazım o paranın."
"Şimdi son dönemlerde ekonomide bile Avrupa Birliğinin ortalamasına bakıyorsunuz onlarda 1.8, 1.9 buralarda. Ama Türkiye'ye bakıyorsunuz Türkiye şu anda 2,9. Bu tabii bunları 'Ya biz nereye gidiyoruz?' diye ister istemez düşündürüyor. Çünkü Türkiye burada kalmayacak, Türkiye daha ileriye gidecek. Malum sipariş üzere kredi derecelendirme kuruluşlarının notları vardı değil mi? Ne oldu? Şimdi aynı notu verebiliyorlar mı? Hepsi bu noktada geri adım atmaya başladılar, şimdi daha hakkaniyete yaklaşır duruma geldiler. Çünkü isteseler de istemeseler de gerçek ortaya çıkacak. Türkiye ekonomide de tavan yapacak, daha iyi bir yere geleceğiz. Biz yatırımlarımızı durdurmayacağız, aynı kararlılıkla yatırımlarımız devam edecek."
"(Fetullah Gülen'in iadesi) Ümidimi kaybetmek istemiyorum, yani hala ben bu ümidimi koruyorum. Ve biz elimizden gelen nedir? Onlara sürekli olarak tüm bakanlarımızla, başbakanımız, şahsım, muhataplarımızla bunları hep kendilerine iletiyoruz. Temennim odur ki, Amerika bu yanlışı görmüştür. Dolayısıyla artık bu şarlatanı ülkesinde barındırıp, başına bela etmemeli. Tabii bu şarlatanla beraber, bu şarlatanın bütün yavruları da orada. Orada karargahı kurmuşlar. Charter School'lardan 750 milyon dolar yılda gelir elde ediyor. Ve bunların hepsi muvazaalı gelirler. Bütün bunlar nereye harcanıyor? İşte bakıyorsunuz, kongre üyelerine bunların paralar verdiğini, bunların tespit edilerek, biz bunların hepsini kendilerine ilettik. Dosyalar, vesaire bunların hepsi, 80-85 koli evrak gönderdik. Ama nedense bunları idari bir tasarrufla dahi bu adamı hala içeri almayışları düşündürücü."
"(AB ile ilişkiler) Pazardan sonra Sayın Başbakanla, hükümetimizle oturup konuşacağız bunları. Çünkü Avrupa Birliği'nin 54 senedir bize çektirdiği çile yeter. 54 sene, böyle bir ülke yok. Hiçbir ülkeye bunlar böyle çile çektirmediler. Türkiye herhalde bunların şamar oğlanı değil, herkes haddini bilecek."
"(Suriyelilerin Türk vatandaşlığına alınması) Şunu görmek lazım. Bu insanların içinde çadır kentlerde kalanlar var. Konteyner kentlerde kalanlar var. Bir de şehirlerde kalanlar var. Tabii bunların içinde gerçekten çok ciddi meslek sahibi olanlar var. Doktor olanlar var, öğretmen olanlar var, eczacı olanı var, avukat olanı var. Değişik mesleklerde aralarında binlerce, on binlerce insan var. Şimdi diyoruz ki, birinci derecede bu insanlardan biz niye istifade etmiyoruz? Bir defa bizim şu andaki işçi çalıştırma anlayışımız veya bu konudaki yasal düzenlemelerimize baktığımız zaman, tabii ki biz vatandaş olmadığı sürece çalıştıramayız. O zaman ne olur bu? Kaçak işçi çalıştırma anlayışı içerisinde suç? Öyleyse bu adımı atmak, bunların içerisinde önce kalifiye olanları değerlendirme imkanı var. Bu kalifiye olanlar değerlendirilebilir mi? Bakın bunun altını çiziyorum. Kalifiye. Yeter ki kalifiye eleman olsun. Ve bu kalifiye elemanlardan istifade etmek suretiyle bu kaçak işçiliği bir tarafa koymak. Ve kendi imkanlarıyla bunu yapmak."
"Ben faniyim, benim kalkıp da 2019'a kadar ömrümün olacağını bana kimse garanti edemez, böyle bir şey söz konusu değil. Kaldı ki, biz faniler üzerinde inşa edilen bir sistem kurmuyoruz. Biz herhangi bir faninin samimiyetle, başarılı bir şekilde yürütebileceği, milli iradenin tecellisiyle ortaya çıkmış bir sistem inşa ediyoruz. Yani biz darbecilerin hazırladığı bir Anayasa'ya mahkum olduk değil mi? Biz Türkiye'yi onunla yönetiyoruz. Şimdi diyoruz ki darbecilerin hazırladığı değil, sivil iradenin hazırladığı 18 madde ile bu işi devam ettirelim."
"Sandığın olduğu yerde tek adamlık olmaz. Sandığın olduğu yerde demokrasi vardır. Gidersin sen de ey Kılıçdaroğlu, yüzde 50 artı biri aldığın anda sen gelirsin iş başına, niye korkuyorsun? Niye çekiniyorsun? Milli irade bu."
"(Rejim değişikliği iddiaları) Bu, çok üzücü bir şey. Yıllardır, 40 yıllık siyasi hayatımda benim böyle bir iddiam; 'rejim değişecek.' diye olmamıştır. Rejim, 1923'te bitmiştir ve bu Cumhuriyet'tir. Şu anda bizler Cumhuriyet'in özellikle içindeki aktörler olarak bugüne kadar bu sistemi öyle veya böyle aldık geldik. Ama bu sistem ihtiyaçlara cevap vermiyor. Bu vücuda bu sistem dar geliyor. Tabii burada dert başka. Şimdi işte son zamanlarda ortaya çıkardıkları bu eyalet falan vesaire gibi şeyler; hepsi buralardan neşet ediyor. Bakın bir defa Türkiye'nin eyalet sistemi vesaire gibi problemi, derdi yok. Gündemde böyle bir şey yok. Şimdi bu 18 madde, bunun içinde böyle bir şey var mı? Yok. Nereden çıkıyor bu, kim uyduruyor bunu? Bozukluk burada. Böyle bir şey olmadığına göre bunu söyleyecek birisi varsa meydanlarda ya ben söyleyeceğim ya da AK Parti'nin genel başkanı, başbakan söyleyecek. Böyle bir şey bizden çıktı mı? Yok. Efendim şu söylemiş, bu söylemiş, bırakın bu işleri. Kimden söz sadır oluyor, onun bir kıymeti harbiyesi var mı yok mu? Buna bakılacak. 14 senedir bu işi yapıyoruz. Hiçbir zaman böyle bir şeye teşebbüsümüz olmamıştır. Biz ülkemiz için böyle bir şeyi gündeme getirmedik. Biz hep neyi savunduk? Üniter yapıyı savunduk."
Sürecek