"Trump yalan söylüyor"

Amerikalı senatör Jack Reed, ABD Başkanı Trump'ın Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda CIA'nın hazırladığı rapor hakkında yalan konuştuğunu söyledi

Google Haberlere Abone ol
"Trump yalan söylüyor"

ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi Kıdemli Üyesi, Rhodes Island eyaleti Senatörü Jack Reed, Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin CNN televizyonuna açıklamalarda bulundu. 

CNN muhabirinin "Trump'ın CIA'nın bulguları konusunda yalan söylediğini düşüyor musunuz?" sorusuna Reed, "Evet, CIA Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetiyle doğrudan bağlantılı olduğu sonucuna ulaştı." ifadesini kullandı.

ABD basınındaki, "CIA, Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini Muhammed bin Selman'ın verdiği sonucuna ulaştı" iddialarını doğrulayan Reed, "(CIA'in vardığı sonuç) Bu, gerçeklere ve analizlere dayandı. CIA'nın bir sonuca varmadığını düşünmek doğru değil." diye konuştu.

Reed, Trump'ın Suudi Arabistan ile ilişkilerinde mali çıkarlarını düşündüğünü belirterek, "Trump, Suudiler'in esiri olmuş gibi görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.

Trump, dün Şükran Günü nedeniyle gazetecilere yaptığı açıklamada, CIA'nın, Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini Muhammed bin Selman'ın verdiği sonucuna ulaştığı iddialarına ilişkin, "teşkilatın şüpheleri olduğunu fakat kesin bir sonuca varmadığını" savunmuştu.

"Suudi Arabistan nükleer konusunda güvenilir mi?"

Öte yandan New York Times'da yer alan haberde Cemal Kaşıkçı cinayeti ile tekrar gündeme gelen ABD-Suudi Arabistan nükleer anlaşması masaya yatırıldı ve Suudiler'e bomba yapmayacakları konusunda güvenilip güvenilemeyeceği sorgulandı.

Konuyla ilgili Suudi ve Amerikan yetkililere dayandırılan haberde, "Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Kaşıkçı cinayetiyle ilişkisi sorgulanmadan önce ABD istihbarat teşkilatları başka bir gizemi çözmeye çalışıyorlardı, prens, atom bombası yapmak için kendine zemin hazırlıyor mu?" ifadesine yer verildi.

"Washington yönetimi endişeli"

ABD ile Suudi Arabistan arasında uzun süredir görüşmeleri devam eden nükleer anlaşmanın değerinin 80 milyar doları bulabileceğine işaret edilen haberde, şu görüşlere yer verildi:

"ABD'li ve Suudi yetkililer, Suudi Arabistan'ın çok daha ucuza dışarıdan alabilecekken kendi nükleer yakıtını kendi üretmekte ısrarcı olduğunu söylüyor. Bu da Washington'da Suudilerin nükleer yakıtını bir silah projesine çevirebileceğine dair endişeleri doğuruyor."

Veliaht Prensin bu yılın başında, "İran, nükleer bomba geliştirirse, biz de en yakın zamanda gereken karşılığı veririz" sözlerinin anımsatıldığı haberde, "Bunun üzerine Suudi yetkililer, Trump yönetimine eğer Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin ülkedeki tesislere bakmasına izin verilen bir anlaşma olacaksa, Suudi Arabistan'ın bu anlaşmayı reddedeceğini söyledi. Bunun üzerine endişeler daha da arttı." ifadesi kullanıldı.

Cemal Kaşıkçı cinayeti ve Suudi Arabistan'ın güvenilirliği

Trump yönetiminin, anlaşmanın ne aşamada olduğuna dair bilgi paylaşmadığına işaret edilen haberde, bu durumun Kaşıkçı cinayeti konusunda sürekli çelişkili açıklamalar yapan Suudi Arabistan'ın güvenilirliğinin daha çok sorgulanmasına yol açtığı kaydedildi.

Haberde, ABD Kongresinin hem Senato hem de Temsilciler Meclisinde gerekli çoğunluğu sağlaması durumunda bu tür nükleer anlaşmaları veto etme hakkı olduğu vurgulanarak, Kaşıkçı cinayetinin ardından anlaşmayı destekleyen siyasilerin bile fikrini değiştirdiğine işaret edildi.

Trump yönetiminin İran'a nükleer konusunda güvenilmeyeceğini açıkladığına işaret edilen haberde, "Şimdi Trump yönetimi Suudiler hakkında da benzeri bir sonuca varma zamanı." ifadesi kullanıldı. 

"Trump'a bir tomar para göster..."

Öte yandan Washington Post gazetesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesine tepkisizliğinin "dünyanın dört bir yanındaki otokratlara tatil hediyesi" olduğu görüşüne yer veren bir yazı yayımladı. Yazıda, "Trump'ı övgüye boğ, ona kral gibi davran, bir tomar para göster ve rahatsız olduğun bir gazeteciyi öldürmek istediğini söyle, yüzünü diğer tarafa çevirir." ifadesi kullanıldı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın insan hakları ve özgürlüklere bakışının eleştirildiği yazıda, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, İran, Çin ve Rusya gibi ülkelerin Washington'a baktıklarında ''insan hakları ve özgürlüklerden bihaber kedi gibi tüylerini yalayan bir palyaçoyu'' izleyip Trump'a güldükleri yorumuna yer verildi.

Trump'a biraz övgüler dizip, ABD yapımı ürün alımı sözü verilirse cinayeti görmezden geleceği belirtilen yazıda, ABD Başkanının Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesine verdiği tepkinin, diğer bir deyişle tepkisizliğinin "dünyanın dört bir yanındaki otokratlara tatil hediyesi" olarak değerlendirildi.

Yazıda, "Trump'ı övgüye boğ, ona kral gibi davran, bir tomar para göster ve rahatsız olduğun bir gazeteciyi öldürmek istediğini söyle, yüzünü diğer tarafa çevirir.'' ifadesi kullanıldı.

Haftalar süren ''kıvırma ve gevelemenin'' ardından Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, Suudi rejiminin ''hafif de olsa bir fırça dahi yemediğine'' dikkat çekilen yazıda, CIA'in Kaçıkçı'yı öldürme emrini Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın verdiği değerlendirmesine rağmen Trump'ın ''Suudi Arabistan'ın yanındayız" yönündeki açıklamaları eleştirildi.

ABD ve Suudi Arabistan ilişkilerinde tüm kartların ABD'nin elinde olduğuna işaret edilen yazıda, ABD'nin Suudi petrolüne ihtiyaç duymadığı, Suudiler ABD'den silah satın almasa da sorun olmayacağı ancak ABD'nin askeri yardımı ve ABD yapımı silah parçaları olmadan Suudi silahlı kuvvetlerin işlevsiz kalacağı yorumu yapıldı.

KAŞIKÇI'NIN KIZLARI BABASINI ANLATTI

Cemal Kaşıkçı'nın kızları Noha ve Razan Cemal Kaşıkçı, Washington Post gazetesi için kaleme aldıkları makalede babalarını anlattı. Noha ve Razan kardeşler, Washington Post gazetesi için "Biz Cemal Kaşıkçı'nın kızlarıyız: Işığının asla sönmeyeceğine söz veriyoruz" başlıklı bir makale kaleme aldı. AA'nın haberine göre; Cemal Kaşıkçı'nın "karmaşık" bir adam olduğunu belirten kız kardeşler, "O, bizim hayatlarımızda o kocaman kalbiyle sevgi dolu bir babaydı." ifadesini kullandı.

Noha ve Razan, babalarının kendilerini çocukken her hafta sonu kitapçıya götürdüğünü belirtti. Kitapçıda güzel vakit geçirdiklerini kaydeden kardeşler, "Çocukken babamızın bir seyyah olduğunu da bilirdik. İşi nedeniyle her yere giderdi ama ellerinde hediyeler ve etkileyici hikayeleriyle bize geri dönerdi." yazdı.

"KİTAP AŞKI ONA KENDİ DÜŞÜNCELERİNİ OLUŞTURMAYI ÖĞRETTİ"

Cemal Kaşıkçı'nın çıktığı yolculuk nereye olursa olsun bir gün onu yeniden göreceklerine güvendiklerini anlatan kardeşler, "Genç yaşlardan itibaren babamızın işinin bizim ailemizin çok ötesinde olduğunu ve babamızın, kelimeleri çok uzaklardaki insanlar üzerinde bile etkili olan önemli bir adam olduğunu biliyorduk." sözlerini kullandı.

Ailelerinin bilgiye olan sevgisiyle büyüdüklerine işaret eden Noha ve Razan, "Babamız, çevresini kitaplarla doldurmuştu ve hep daha fazlasına sahip olmanın hayalini kurardı. Okuduklarında hiç ayrımcılık yapmazdı, her okuduğu kitaptaki fikirleri tamamen kendine alırdı. Kitap aşkı ona kendi düşüncelerini oluşturmayı öğretti. O da bize aynısını yapmayı öğretti." ifadelerine yer verdi.

İki kardeş, babalarının hayatının beklenmeyen ayrıntılarla dolu olduğuna değinerek, "Ama her ne olursa olsun, o iyimserdi, her zorluğu yeni bir fırsat olarak görürdü." görüşünü paylaştı.

"YAZMAK ONU HAYATTA TUTUYORDU"

Babalarının pragmatik bir tarafı da olduğuna da değinen kız kardeşler, Cemal Kaşıkçı'yı şu ifadelerle anlattı:

"Onun için, ne düşündüğünü söylemek, düşüncelerini paylaşmak, samimi konuşmalar yapmak çok önemliydi. Yazmak onun için sadece bir iş değil, bir zorunluluktu, kişiliğinin merkezine yerleşmişti ve yazmak onu hayatta tutuyordu. Şimdi babamızın kelimeleri onun ruhunu bizimle tutuyor; bunun için minnettarız. Onun kelimeleri, 'Hayatını dopdolu yaşamış bir adamdı' diyorlar."

Geçen yıl ramazan ayında babalarının yanına Virginia'ya gittiklerini, Kaşıkçı'nın kendilerine arkadaşlarını ve gezdiği yerleri gösterdiğini belirten kardeşler, Suudi gazetecinin Virginia'daki hayatı konforlu olmasına rağmen ailesini, evini ve sevdiklerini görmek için can attığını aktardı.

İki kız kardeş, "Yaşadığı hayat ne kadar rahat olursa olsun, evini, ailesini ve sevdiklerini görmek için ne kadar can attığını anlatıyordu." bilgisini verdi.

"ÜLKESİ İÇİN UMUT ETMEYİ BIRAKMADI"

Makalede, "Tüm mahkemeleri ve seyahatleri boyunca, ülkesi için umut etmeyi asla bırakmadı. Çünkü aslında, babam bir muhalif değildi." görüşü de Noha ve Razan tarafından paylaşıldı.

Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim'de ortadan kaybolmasının ardından, ailenin yeniden Virginia'daki evi ziyaret ettiğini bildiren kız kardeşler, o evde yaşadıklarını şu ifadelerle kaleme döktü:

"Bunun en zor kısmı boş koltuğunu görmekti. Onun yokluğu, sağır ediciydi. Onu orada otururken, gözlüklerini alnına koymuş, bir şeyler yazarken ya da okurken görebilirdik. Tüm eşyalarına baktık. Suudi Arabistan'a döndüğünde buranın kendisi ve tüm Suudiler için daha iyi bir yer olması umuduyla yılmadan, yorulmadan yazmayı seçtiğini biliyorduk.."

."BU YAZI ONUN IŞIĞININ ASLA SÖNMEMESİ İÇİN VERİLMİŞ BİR SÖZ"

Yazdıklarının bir övgü yazısı olmadığını vurgulayan kız kardeşler, makaleye şu ifadelerle son verdi:

"Bu yazı onun ışığının asla sönmemesi için verilmiş bir söz, onun mirasını her zaman koruyacağız. Babamız, 'Bazı gitmeler, kalmaktır' diyerek en doğrusunu söylemiş, şimdi bu kulağa mantıklı geliyor. Onun ahlaki pusulası, bilgiye ve gerçeğe olan saygısı ve aşkıyla büyümüş olmaktan dolayı kendimizi mutlu hissediyoruz.

Bir sonraki hayatta yeniden karşılaşıncaya kadar."

Ayrıca makalenin görseli olarak, Razan Kaşıkçı'nın çizdiği, Cemal Kaşıkçı'nın boş bir koltuğu ve sehpanın üzerinde Washington Post gazetesinin tasvir edildiği illüstrasyon kullanıldı.

Yorumlar