AK Parti İl Başkanlığı Genişletilmiş Danışma Meclisi Toplantısı

- Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım: (3) - "15 Temmuz gecesi Türkiye büyük bir tehlike atlattı. Şehitlerimiz var, gazilerimiz var. Olağanüstü günlerden geçtiğimiz böyle bir dönemde siyasetin gerilmesini, kutuplaşmasını, elektriklenmesini istemek bu ülkeyi sevmek demek değildir. Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu zamanlarda siyasetin gerilim üretmesini asla istemiyoruz. Cumhurbaşkanımıza bu haksız, yakışıksız, çirkin ithamı yapan ana muhalefet partisi genel başkanının, Cumhurbaşkanımıza karşı en azından bir özür borcu var, özür dilemelidir. Çünkü Cumhurbaşkanımızın o gece nerede olduğunu cümle alem herkes biliyor. O gece darbecilerin ilk olarak Cumhurbaşkanımızı almaya, onun hayatına kastetmeye gittiklerini de bütün Türkiye biliyor" - "Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız o gece her saniye milletiyle beraberdi. Peki o gece siz neredeydiniz, bunun cevabın verin, siz neredeydiniz? Darbe oldu, CHP Genel Merkezi FETÖ'cülerin ağlama duvarına döndü. Mağdur edebiyatıyla her fırsatta FETÖ'cülere moral veriyorsunuz"

Google Haberlere Abone ol
AK Parti İl Başkanlığı Genişletilmiş Danışma Meclisi Toplantısı

İSTANBUL (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz gecesi Türkiye'nin büyük bir tehlike atlattığını, şehitlerin, gazilerin olduğunu belirterek, "Olağanüstü günlerden geçtiğimiz böyle bir dönemde siyasetin gerilmesini, kutuplaşmasını, elektriklenmesini istemek bu ülkeyi sevmek demek değildir. Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu zamanlarda siyasetin gerilim üretmesini asla istemiyoruz. Cumhurbaşkanımıza bu haksız, yakışıksız, çirkin ithamı yapan ana muhalefet partisi genel başkanının, Cumhurbaşkanımıza karşı en azından bir özür borcu var, özür dilemelidir. Çünkü Cumhurbaşkanımızın o gece nerede olduğunu cümle alem herkes biliyor. O gece darbecilerin ilk olarak Cumhurbaşkanımızı almaya, onun hayatına kastetmeye gittiklerini de bütün Türkiye biliyor." dedi.

Yıldırım, partisince Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İl Başkanlığı Genişletilmiş Danışma Meclisi Toplantısı'ndaki konuşmasında, Gezi olaylarında milletin evladı, vatanını milletini canından daha çok seven Recep Tayyip Erdoğan'ın çıkıp, "Gezicilere papuç bırakmayacağız. Yol da yapacağız, havaalanı da yapacağız, milletimizin gönlünü de yapacağız." dediğini anlattı.

Ancak bunların yine durmadığını, bu sefer FETÖ'cülerle el ele vererek 17-25 Aralık'ı tezgahladıklarını, 17-25 Aralık'ın Türkiye'nin demokrasisine yargı yoluyla yapılan bir darbe kalkışması olduğunu dile getiren Yıldırım, ancak orada da sert kayaya çarptıklarını, onlara dersini 17 Aralık sabahı o dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en gür sesiyle "Bu ülkeyi darbecilere asla teslim etmeyeceğiz." dediğini ve onların heveslerini de kursaklarında bıraktıklarını kaydetti.

Yıldırım, o gün FETÖ'ye ve bu tehlikeye dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, maalesef sesini tam olarak duyuramadığını, birçok siyasi partinin yanında, birçok arkadaşlarının bile bu meselenin ciddiyetinin ne kadar derin olduğunu, tehlikenin ne kadar büyük olduğunu idrak edemediğini söyledi.

AK Parti iktidarının önüne en büyük sınamanın 15 Temmuz'da geldiğini ifade eden Yıldırım, "15 Temmuz alçak darbe girişimi FETÖ'nün artık son kozuydu. Ölüm kalım meselesiydi. 40 yıllık birikimlerini, bütün marifetlerini bir gecede ortaya koyacaklar, bir milleti esir alacaklardı. Milletin tankıyla, topuyla, uçağıyla, helikopteriyle, milletin üzerine ateş ederek, akılları sıra seçilmiş hükümeti iş başından uzaklaştıracaklar, seçilmiş Cumhurbaşkanının hayatına kast edecekler ve hayallerindeki iktidarı zahmetsiz ele geçireceklerdi." şeklinde konuştu.

Başbakan Yıldırım, FETÖ'nün orduya sızdığını, yeterince palazlandıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yargıda yeterince iyi noktalara gelmişlerdi. Bürokraside, iş hayatında, eğitimde artık her yerde onlar vardı. Akılları sıra işte tam zamanıydı. 'Hükümeti alaşağı edelim, zahmetsiz şekilde iş başına gelelim.' Akıl hocaları da 'Şimdi tam zamanı' demişti ama bir şeyi hesap edemediler. Hesap edemedikleri şey, Hakkın ve halkın gücüdür. Bunu hesap edemediler. Halkın gücü tankın gücünü 15 Temmuz'da yenmiştir. Cuntacılar contayı 15 Temmuz'da yaktılar. Kendilerini de yaktılar ama memleketin yiğit evlatları o gece canını ortaya koyarak demokrasiyi de yaşattılar, Türkiye'nin geleceğini de asla ve asla bu alçaklara teslim etmediler. Gençler o günün kahramanları sizlersiniz. Türkiye'de gençliğin siyasetle ilgilenmediğini, Türkiye'deki gençliğin memleket işleriyle ilgilenmediğini düşünenler 15 Temmuz'da yanıldılar. O gün meydanların yarısını dolduranlar da kadınlarımızdı. Kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla ihtiyarıyla, meydanları doldurduk ve bu alçaklara dersini verdik."

- "Ana muhalefet partisi genel başkanının Cumhurbaşkanımıza bir özür borcu var"

Tüm bunlar olduktan sonra Yenikapı ruhuyla 79 milyonun birliğini, beraberliğini, kardeşliğini dost düşman cümle aleme ilan ettiklerine işaret eden Yıldırım, AK Parti olarak orada, partinin genel başkanı olarak o meydanda "Yenikapı ruhuna gözümüz gibi sahip çıkacağız" diyerek, söz verdiklerini belirtti.

Yıldırım, bugün bu sözlerinin arkasında olduklarını, değişen hiçbir şeyin olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Ama görüyorum ki ana muhalefet partisi, fırsat buldukça bu ruhu ortadan kaldırmak, yine bildik ayrılıkçı, ayrıştırıcı, çatışmacı siyaset alışkanlığına dönmek istiyor. Önceki gün ana muhalefet partisi genel başkanının son derece talihsiz, son derece çirkin bir açıklaması oldu. Ne diyor, 'Beyefendi Marmaris'te tatildeyken Meclis topa tutuluyordu.' Bu son derece haksız ve yakışıksız bir açıklamadır. 15 Temmuz gecesi Türkiye büyük bir tehlike atlattı. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Olağanüstü günlerden geçtiğimiz böyle bir dönemde, siyasetin gerilmesini, kutuplaşmasını, elektriklenmesini istemek, bu ülkeyi sevmek demek değildir. Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği bu zamanlarda, siyasetin gerilim üretmesini asla istemiyoruz. Cumhurbaşkanımıza bu haksız, yakışıksız, çirkin ithamı yapan ana muhalefet partisi genel başkanının, Cumhurbaşkanımıza karşı en azından bir özür borcu var, özür dilemelidir. Çünkü Cumhurbaşkanımızın o gece nerede olduğunu cümle alem herkes biliyor. O gece darbecilerin ilk olarak Cumhurbaşkanımızı almaya, onun hayatına kastetmeye gittiklerini de bütün Türkiye biliyor. Üstelik Cumhurbaşkanımızın o gece gösterdiği dirayet ve cesaret tüm dünyada hayranlıkla karşılanıyor. "

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kendilerinin de geçmiş dönemlerde olduğu gibi şapkalarını, ceketlerini alıp kaybolmadıklarını, tankların, tüfeklerin karşısına göğsüyle siper olan aziz milletin karşısında şapka çıkardıklarını dile getiren Yıldırım, teslim olmayı bir an bile düşünmediklerini, güzel Türkiye'yi terk etmeyi bir an bile akıllarından geçirmediklerini söyledi.

- "Peki o gece siz neredeydiniz? Bunun cevabını verin"

Başbakan Yıldırım, "Darbecilere meydan okuduk, milletimizi sokağa davet ettik ve hep milletin yanında olduk. Tehditlere rağmen, ölümden, öldürülmekten, suikastten, uçağın düşürülmesinden asla tereddüt etmeden, o tehlikeler içerisinde Cumhurbaşkanımız İstanbul'a geldi. Üzerinde jetler uçarken, yanında bombalar patlarken, kurşunlar atılırken saklanmayı, kaçmayı asla aklından geçirmedi. Gizlenmek, saklanmak, darbecilere alkış tutmak AK Parti geleneğinde yoktur. AK Parti'de darbeye karşı göğsünü siper etmek vardır. Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız o gece her saniye milletiyle beraberdi. Peki o gece siz neredeydiniz? Bunun cevabını verin. Siz neredeydiniz? Darbe oldu, CHP Genel Merkezi FETÖ'cülerin ağlama duvarına döndü. Mağdur edebiyatıyla her fırsatta FETÖ'cülere moral veriyorsunuz." diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, şunları kaydetti:

"Mağdur edebiyatıyla her fırsatta FETÖ'cülere moral veriyorsunuz. İnsanın diliyle vicdanı arasında irtibat olması lazım. O irtibat koparsa dil vicdansız olur, çirkinleşir. Şimdi Türkiye'de bir anayasa değişikliği gündemi var. Türkiye'de fırsat buldukça vesayetçiler, darbeciler harekete geçiyor, millet iradesiyle seçilmiş hükümetleri alaşağı etmeye çalışıyor. En son 1980 darbesiyle yapılan bu darbe anayasası, artık Türkiye'nin bugünkü ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzakta. Bunu biliyoruz ve bunu sadece biz söylemiyoruz. Tüm siyasi partiler geçtiğimiz tüm seçimlerde Türkiye'de anayasayı değiştirme sözünü verdiler. Türkiye'nin, gelişen demokrasisine uygun, halkın iradesinin tam olarak yansıdığı, kuvvetler ayrılığının eksiksiz, kusursuz çalıştığı ve bütün vatandaşları kapsayan bir anayasaya ihtiyacı var. Bu ihtiyacı seçimler öncesinde tüm partiler söz vermesine rağmen maalesef seçim bittikten sonra bunlar unutuluyor ve tekrar bir seçime kadar işi uyutuyorlar."

- "Başkanlıkta dahil anayasamızda ihtiyaç duyulan değişiklikleri birlikte gerçekleştirelim"

Yıldırım, "AK Parti sorunları, torunlara bırakmayan, sorunları çöze çöze, dağ gibi sorunları dağ gibi hizmetlere dönüştürerek gelen bir parti olduğu için artık biz diyoruz ki 'Gelin şu anayasa meselesini halledelim. Millet bize bu görevi verdi. AK Parti'ye, CHP'ye, MHP'ye bu görevi verdi. Şimdi bir araya gelelim.' dedik." ifadelerini kullanarak, bu çağrıyı yaptıklarını söyledi.

Bunun üzerine üç partinin temsilcilerinin bir araya geldiğini, bu anayasayla ilgili gerekli ortak çalışmayı yaptıklarını vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:

"7 maddelik bir metinde anlaşıldı. Benim buradan teklifim şudur, en azından anlaşılan bu 7 maddeyi AK Parti, CHP ve MHP olarak birlikte geçirelim, bu meseleyi halledelim. Ancak bu yetmez. Bu arada bu üçlü çalışmada yer alan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'a, dün Aydın'da çirkin bir saldırı yapıldı ve yaralandı. Kendisine Allah'tan şifa diliyorum. Genel Başkanıyla Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Tezcan ile görüştüm, sağlık durumu iyi. Siyaset silahla olmaz. Siyaset hizmetle olur, vatandaşın işini görmekle, vatandaşın önündeki sorunları çözmekle olur. Siyasette şiddete asla ve asla yer yoktur. Bu gibi yollara girenleri biz AK Parti olarak siyasetçi dahi kabul etmiyoruz. Bu 7 maddeyi hallettikten sonra işimiz bitmiyor. Asıl milletin beklediği, gündemi meşgul eden, kamuoyunu meşgul eden yeni anayasayı ve hükümet sistemini de ele alıp çözmemiz lazım. Bu konuya Cumhurbaşkanının, millet tarafından seçildiği günden beri AK Parti olarak dikkati çekiyoruz. Diyoruz ki Cumhurbaşkanı artık halk tarafından seçilmiştir. Dolayısıyla siyasi sorumluluğu vardır. Mecut anayasada 'sorumsuz' diye yazılmış olması bu gerçeği değiştirmez. O halde yapılacak olan mevcut durumu, mevcut anayasayla uygun hale getirmektir. Bunun için başkanlık sistemi de dahil anayasamızda ihtiyaç duyulan yargıyla, yürütmeyle, yasamayla ilgili değişiklikleri gelin birlikte gerçekleştirelim. Meclis'te konuşalım ama yetmez işi sahibine götürelim."

Daha sonra Yıldırım, salondaki katılımcıların "Gençlik başkanlık istiyor" şeklindeki sloganları üzerine, "Gençler, sizi kıracak halimiz yok ya. Sizi kıracağımıza kafamızı kırarız daha iyi. Gençler geleceğimizdir. Siz Türkiye'nin geleceğisiniz. Ne istiyorsanız onu yapacağız." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Yorumlar