AK Parti Geleneksel Büyükelçiler İftarı

- Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: (1) - "Nasıl dünyanın 31 ülkesindeki 450 nükleer santral bizim için tehdit değilse, çok sıkı denetlendiği sürece başkalarınınki de tehdit oluşturmayacaktır. Ülkemiz ve bölgemiz için asıl tehdit nükleer silahlardır. Ortadoğu öncelikle bu silahlardan temizlenmelidir, daha ileri gidiyorum tüm dünya nükleer silahlardan temizlenmelidir" - "Enerjiden barışçıl amaçlarla faydalanılmasını sonuna kadar savunuyoruz. Her ülkenin buna hakkı olduğunu düşünüyoruz. Enerji ihtiyacını bu yoldan karşılamak isteyen ülkelerin hakkına da herkesin saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz" - "Son dönemde krizlere çözüm vasıtası olarak diplomasinin ciddi anlamda erozyona uğradığını, uğratıldığını görüyoruz"

Google Haberlere Abone ol
AK Parti Geleneksel Büyükelçiler İftarı

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nasıl dünyanın 31 ülkesindeki 450 nükleer santral bizim için tehdit değilse, çok sıkı denetlendiği sürece başkalarınınki de tehdit oluşturmayacaktır. Ülkemiz ve bölgemiz için asıl tehdit nükleer silahlardır. Ortadoğu öncelikle bu silahlardan temizlenmelidir, daha ileri gidiyorum tüm dünya nükleer silahlardan temizlenmelidir." dedi.

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Geleneksel Büyükelçiler İftarı'nda yaptığı konuşmaya, tüm katılımcıları selamlayarak başladı.

Ramazan ayının tüm insanlık için barışa, huzura ve esenliğe vesile olmasını dileyen Erdoğan, ramazanın yardımlaşma ve dayanışma ayı olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ramazanın yoksul, garip, mazlum ve mağdurların sevindiği, sevindirildiği bir ay olduğuna işaret ederek, iftar sofrasının, bütün statülerin anlamını yitirdiği, herkesin Hak katında eşitlendiği bir muhabbet sofrası olduğunu ifade etti.

Oruç ibadetinin bir süre aç ve susuz kalmanın ötesinde kendileri için nefis terbiyesinin, bu dünyadaki var oluş gayelerini sorgulamanın aracı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Müslümanlar olarak her ramazan ayında murakabe, muhasebe ve tefekkürle insani taraflarımızı tekrar keşfediyor, kendi iç dünyamızı yeniliyor, kul olmanın şuuruna varıyoruz." diye konuştu.

Geleneksel hale getirdikleri iftar buluşmasını, ramazan ayının manasına ve ihtiva ettiği değerlere her zamankinden fazla muhtaç oldukları bir zaman diliminde gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, "Rabbim hepimize ramazanın ruhuna uygun bir şekilde bu ayı idrak etmeyi, bu mukaddes günlerden istifade etmeyi nasip eylesin diyorum." ifadesini kullandı.

- "Kimse kendini tam anlamda güvende hissedemiyor"

Erdoğan, dünyanın zorlu ve sancılı bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Karşı karşıya olduğumuz sorunlar sadece belirli bir bölge için değil, küresel anlamda herkes için farklı düzeylerde de olsa tehditler arz ediyor. Terör, şiddet, ırkçılık, ayrımcılık, açlık, yoksulluk, düzensiz göç, insani krizler, doğal felaketler tüm insanlığı büyük sınamalarla karşı karşıya bırakıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun hiç kimse kendini tam anlamda güvende hissedemiyor. Geleceğe dönük umutlar bilhassa gerilim, fakirlik ve kaosun hakim olduğu ülkelerde giderek yok oluyor. Belirsizlik ve güvensizlik uluslararası sistemin adeta alameti farikası, yani belirleyici niteliği haline geldi."

Dünyanın adeta kendi içinde hastalıklarla kıvranan, ızdırap çeken dev bir organizmaya dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, "Biz ise tüm insanlık olarak sosyal, siyasal ve beşeri hayatımızı giderek daha fazla saran bu hastalıklara şifa bulmakta yeterli başarıyı halen gösteremiyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel anlamda barış ve istikrarın anahtarının diplomasi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Dünyadaki mevcut krizleri çözmenin, yenilerinin de önüne geçmenin yolu öncelikle diplomasiden geçiyor. Fakat son dönemde krizlere çözüm vasıtası olarak diplomasinin ciddi anlamda erozyona uğradığını, uğratıldığını görüyoruz. Diplomasinin imkanlarına daha çok başvurmamız gereken bir dönemde ne yazık ki bunlardan yeterince istifade edemiyoruz. Diplomasinin ikili ve çok taraflı sorunları çözmeye, iş birliği ve diyaloğu geliştirmeye, dünyamızı herkese veya herkes için daha yaşanılır bir yer kılmaya dönük araçlarını etkin şekilde kullanamıyoruz.

Yakın coğrafyamız başta olmak üzere maalesef bu yetersizliğin pek çok acı örneği vardır. Mesela Rum tarafının kaprisleri sebebiyle Kıbrıs sorununda bir türlü mesafe alınamıyor, Filistin meselesi giderek daha çok masum insanın hayatını kaybettiği bir trajediye dönüşüyor, 7 yıldır 13 milyon Suriyeli'yi evinden eden, 1 milyondan fazla insanın hayatına mal olan Suriye krizinde çözüm yolları birileri tarafından hep tıkanıyor. Yemen'de devam eden kaos, Libya'daki sıkıntılar, Ukrayna'daki malum durum diğer örneklerdir."

- "Masum insanlar bedel ödemeye devam ediyor"

Tüm bu krizlerde yeterli irade gösterilmediği ve diplomatik çabalar sabote edildiği için masum insanların bedel ödemeye devam ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Diplomasiyi kullanmama, özellikle bu sorundan çok daha büyüğü çok uzun uğraşlar sonucu elde edilen diplomatik kazanımların dinamitlenmesi sorunudur. Özellikle popülist kaygılarla hareket eden kimi politikacıların bu konuda züccaciye dükkanına giren fil misali hareket ettiğini görüyoruz. Yerleşik teamüller ve uluslararası hukuk ayaklar altına alınırken bölgesel barışın dinamosu olan çok taraflı anlaşmalar bir çırpıda rafa kaldırılabiliyor. Irkçı, göçmen karşıtı, İslam düşmanı, çatışmacı ve aşırı sağcı akımların siyaset üzerindeki baskıları ve talepleri ise bu ateşe adeta benzin döküyor."

Popülizm eksenli iç ve dış politikanın Batılı devletler başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesini giderek daha fazla esir aldığını dile getiren Erdoğan, "Özellikle küresel barışa zarar veren bu yıkıcı dış politika anlayışının tezahürlerinden biri de İran Nükleer Anlaşması ve Kudüs meselesinde atılan adımlardır." diye konuştu.

Katılımcıların Türkiye'nin nükleer enerji ve nükleer silahlar konusundaki tavrını yakından izlediğini belirten Erdoğan, "Enerji açığı olan bir ülke olarak biz nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla faydalanılmasını sonuna kadar savunuyoruz. Her ülkenin buna hakkı olduğunu düşünüyoruz. Enerji ihtiyacını bu yoldan karşılamak isteyen ülkelerin hakkına da herkesin saygı göstermesi gerektiğine inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Rusya Federasyonu ile geçen ay inşasına başladıkları Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin Türkiye'nin artan enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayacağını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'yi nükleer enerji konusunda bir üst lige taşıyacak bu önemli santralin ilk reaktörünü Cumhuriyet'in 100'üncü yılı olan 2023 yılında hizmete alacaklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Nasıl dünyanın 31 ülkesindeki 450 nükleer santral bizim için tehdit değilse, çok sıkı denetlendiği sürece başkalarınınki de tehdit oluşturmayacaktır. Ülkemiz ve bölgemiz için asıl tehdit nükleer silahlardır. Ortadoğu öncelikle bu silahlardan temizlenmelidir, daha ileri gidiyorum tüm dünya nükleer silahlardan temizlenmelidir.

Kendi ellerinde 15 bini aşkın nükleer başlıklı silah bulunduranlar şu anda dünyayı tehdit etmektedirler. Onlar rahatlıkla bunu kullanırken farklı ülkelerde nükleer başlıklı silahı olanlar, onlar için niye tehdit oluşturuyor. Eğer adil davranacaksak, adil yaklaşım göstereceksek o zaman nükleer silaha sahip olduğu bilinen ülkelerin nükleer güç santrallerini tehdit olarak göstermesinin dünya kamuoyunda hiçbir inandırıcılığı yoktur. Biz Türkiye olarak İran nükleer meselesi dahil, hal yoluna koyulmuş krizlerin yeniden köpürtülmesini kabul etmiyoruz. Amerikan yönetiminin kararı karşısında diğer imzacı ülkelerin anlaşmaya bağlılıklarını ifade etmelerini de son derece olumlu buluyoruz."

(Sürecek)




Yorumlar