Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali

Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali nedir, bu ayette anlatılan konu neyle alakalı, ne zaman inmiştir? Arapça ve Türkçe okunuşu...

Google Haberlere Abone ol
Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali

Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali nedir, Tefsir yorumu nedir, bu ayette anlatılan konu neyle alakalı, ne zaman inmiştir? Arapça ve Türkçe okunuşu...

Hak dini İslam'ın elçisi Peygamber efendimize inen Kur'an-ı Kerim'de birbirinden değerli ayetler ve sureler vardır.

Bu ayet ve surelerin bazıları son derece dikkat çekicidir.

Onlardan biri de Ahzab Suresi'dir. 

Ahzab'ın kelime anlamı, "Gruplar" demektir.

Ahzab Suresi Kur'an'ın 33. Suresidir.

Sure 73 ayetten oluşur.

Sûre, ismini 20 ve 22. âyetlerinde geçen ve gruplar anlamına gelen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır.

Surede Müslümanlar İslamiyet'i yıkmaya çalışanlara karşı uyarılmakta ve Hendek Savaşı ile Muhammed'in Zeynep binti Cahş ile evliliği konu edilmektedir.

Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali
Ahzab Surezi 21. Ayet Anlamı ve Meali

 

﴾21﴿ İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.

﴾22﴿ Müminler düşman kuvvetlerini karşılarında görünce, “Bu, Allah’ın ve resulünün bize vaad ettiği durumdur, Allah ve resulü hep doğru söyler” dediler; bu onların ancak imanlarını ve teslimiyet duygularını ­arttırdı.

﴾23﴿ Müminlerden bazı kimseler Allah’a verdikleri sözü yerine getirdiler, kimileri onun yolunda can verdiler, kimileri de ecellerini bekliyorlar; (vaadlerini) asla ­değiştirmediler.

﴾24﴿ (Böyle oldu ki) Allah, sözünde duranları sadakatleri sebebiyle ödüllendirsin, münafıkları da dilerse cezalandırsın, dilerse bağışlasın! Allah çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.

AHZAB SURESİNİN TEFSİRİ

Ahzab Suresi'nin Diyanet tarafından yapılan tefsiri şöyledir:

İnsanlar dünyada amaçlarına ulaşabilmek için uygun örnek ve rehberler edinirler, bunların yollarını izleyerek, tavsiyelerine uyarak hareket edip istediklerini elde etmeye çalışırlar. Allah’a iman edip O’nun rızâsını isteyen, âhirette lutfedeceği emsalsiz nimetlere mazhar olmayı uman ve daima Allah sevgisiyle yaşamak isteyen insanlar için eşi bulunmaz örnek, O’nun sevgili kulu, elçisi, rahmeti, şahidi, müjdecisi, davetçisi, ışığı olan Muhammed Mustafa’dır. Onun örnekliği yalnızca Hendek Savaşı’ndaki davranışlarında değil müminlerin bütün hayatlarında geçerlidir. İlgili kaynaklarda onun yaptıklarını yapmanın, izinden gitmenin hükmü üzerinde durulmuş, ortaya üç görüş çıkmıştır: 1. Onu örnek almak farzdır, aksine bir delil bulunmadıkça her yaptığı yapılmalıdır. 2. Onun örnekliği, aksine bir delil bulunmadıkça müstehaptır (tavsiye edilmiştir). 3. Dinî konularda birincisi, dünya işlerinde ikincisi doğrudur (Kurtubî, XIV, 154). Bize göre Hz. Peygamber’in bütün yaptıkları ve söyledikleri tek bir hüküm çerçevesi içine alınamaz. Başta Kur’an olmak üzere diğer delil ve karîneler de göz önüne alınarak her fiili ve sözü ayrı ayrı değerlendirilir, bağlayıcı olup olmadığı tayin edilir. Genellikle tefsir ve fıkıh âlimleri de böyle yapmışlardır.

Hendek Savaşı’nda müminler, Hz. Peygamber’i örnek almışlar, ona itaat ederek dünyada önemli bir zafer kazanmışlar, âhirette ise büyük bir ödülü hak etmişlerdir.

“Münafıkları da dilerse cezalandırsın, dilerse bağışlasın” lafzından, münafıkların da affedilebileceği manası çıkarılabilir; ancak Kur’an âyetleri bir bütün olarak göz önüne alındığında cümleyi, “Tövbe ettikleri takdirde bağışlasın” şeklinde anlamak gerekecektir.


 

Yorumlar