Candan Balkanlı

Candan Balkanlı

Ah akıllanmayan çenebaz!

Düşünmeden konuşuyoruz ve çok az dinliyoruz. Hızlı ve atik davranıyoruz zira konuşmak aceleye gelmez. Herhangi bir olgu esnasında refleks halinde konuşmayı bir kenara...

Düşünmeden konuşuyoruz ve çok az dinliyoruz. Hızlı ve atik davranıyoruz zira konuşmak aceleye gelmez. Herhangi bir olgu esnasında refleks halinde konuşmayı bir kenara bırakmalıyız. Bazen tepkilerimiz can sıkıcı hatta kalp kırıcı olabilir. Bunu en aza indirmenin yolu ise iyi bir dinleyici olmaktan geçer. Evet, düzgün ve naif bir konuşmanın temelini dinleyerek oluşturmamız gerektiğine inanıyorum. Şunu da iyi biliyoruz ki çok konuşan insandansa, çok dinleyen insanlar daha saygınlık sahibidir. Tabi ki bu sadece sus ve dinle demek değil. Dinlemenin yanı sıra çözüm odaklı, az ve öz konuşan insanlar arasında yerimizi almalıyız.

‘Az söyle, çok dinle’

Ne güzel bir atasözü ‘az söyle, çok dinle’. Dinlemek, öğrenmek demektir. Baktığınız zaman anne karnından itibaren hayatı dinleyerek öğrenmeye başlıyoruz. Sonra dejenere mi oluyoruz acaba da susmak nedir unutup gidiyoruz. Çok dinlesek az söylesek, her şeyi bilen biri gibi değil, öğrenmeye aç dinleyiciler gibi olsak.

Sadece öğrenmek için az konuşalım demiyorum. Sonuçta konuşmak insanların birbirini anlaması ve iletişim kurması için meydana gelmiştir. Fakat konuşurken ölçülü olunması gerektiği kesindir. Karşınızdaki insanı laf kalabalığı ile sıkmanın bir anlamı yok. Derdinizi mi anlatıyorsunuz; bire bin katmadan yaşadıklarınızı anlatın, yalın olun. Böylelikle dinlemekten sıkılmayan dinleyiciniz sizin için bir alternatif bulup bu durumdan sizi çıkarabilecek kudreti kendinde yakalayabilir.

Çok konuşanın akıbeti

Çok konuşan insan seviyeli muhabbet ortamına vakıf olamaz. Çünkü o tabiri caizse hep bir ağızdan konuşulan ortamın insanıdır. Herkesin konuştuğu ve hiç kimsenin birbirini anlamadığı ortamların adamıdır. Bu yüzden yalın insanların arasında kaybolup gider kendisini kültürsüz dahi hissedebilir. Boş konuşan insan, alakasız bir şekilde muhabbetin ortasına bir dinamit yerleştirebilir, ‘Booomm’ sesini duyan yalınlar ise ona boş gözlerle bakıp kaldıkları yerden muhabbetlerine devam edebilir.

Ah akıllanmayan çenebaz! Dikkat çekmeye çalışana kadar, zihnini boşaltıp konuşmacıları dinleseydin, belki kafanın içinde gerçekten vakıf olduğun bir olayın ampulü parlayacaktı ve muhabbete kısa ve öz bir şekilde katılacaktın, insanlar tarafından saygıyla karşılanacaktın.

Çok dinleyenin akıbeti

Çok dinleyenin, dinleyeni de çok olur. İnsanlar az konuşanın muhabbetinden hoşlanır. Aslında insanlar ona bir şeyler anlatmak için değil de ağzının içinden dökülecek olan kelimelere meftundur. Bilirler ya bir yaralarına derman olacak ya da bilmedikleri bir şey öğreneceklerdir. Onunla istişare etmek için sürekli bir araya gelmek isteyeceklerdir.

Bu istişare edilecek insanlar, saygınlık sahibi ve naiflikleri ile ön planda olan insanlardır. İşte bunlar az ve öz konuşan, çokça dinleyenlerdir.
 
Diğer Yazıları

Yorumlar