Afiye Sıddıki kimdir, nerelidir, ne ile suçlanıyor?

Afiye Sıddıki kimdir, nerelidir, ne ile suçlanıyor, ne zaman tutuklandı, şimdi nerede tutuluyor?

Google Haberlere Abone ol
Afiye Sıddıki kimdir, nerelidir, ne ile suçlanıyor

Afiye Sıddıki kimdir, nerelidir, ne ile suçlanıyor, ne zaman tutuklandı, şimdi nerede tutuluyor soruları ABD'de yaşanan son rehine olayıyla birlikte bir kez daha gündeme geldi. 

ABD'de yaşanan rehine olayını gerçekleştiren şahsın Afiyye Sıddıki'nin kardeşi olduğu söylentileri Sıddıki'yi ister istemez yeniden gündeme getirdi.

ABD'nin İslam dünyasındaki operasyonlarının, El Kaide bahaneli ameliyatlarının ve Guantanamo denilen yüz yılın utancına giden yollarda adı en çok duyulan isimlerden biri aslında Afiye Sıddıki'ydi. Çünkü Sıddıki, ABD tarafından kırmızı listeyle en uzun süre aranan tek Müslüman kadındı. El Kaide bahaneli operasyonların bir halkası olarak tutuklanan Sıddıki, uzun yıllardır Amerikan hapishanelerinde tutuluyor. Peki, Afiye Sıddıki kimdir, nerelidir, ne ile suçlanıyor?

Afiye Sıddıki 2 Mart 1972’de Pakistan'da ülkenin önde gelen, varlıklı ailelerinden birinin kızı olarak dünyaya geldi. Oldukça varlıklı ve eğitimli bir aileye mensup olan Sıddıki, 2002 yılında üç çocuğunun babası olan ilk eşinden boşandı. İlk eşi Emcad Muhammed Han, Sıddıki'nin son zamanlarda 'radikalleştiğini' öne sürdü ve Sıddıki'ye karşı ABD ile işbirliği yaptığı, Sıddıki'nin tutuklanmasında rol oynadığı ifade edildi.

2004’te yapılan bir basın konferansında dönemin Adalet Bakanı John Ashcroft ve FBI şefi Robert Mueller, Sıddıki’nin FBI’ın şüpheliler listesindeki “yedi isimden birisi” olduğunu açıklamıştı.

Amerikan basını ise Sıddıki’yi "El Kaide'nin kadın dehası" olmakla suçladı. Ancak bu iddialara dair herhangi bir kanıt bulunmuyordu.

Sıddıki’nin davası hakkında bilinen tek şey, herhangi bir eyleme katılmadığı veya destek olmadığı, fakat Afganistan’daki Amerikan askerlerini ve FBI ajanlarını öldürmeye çalışmakla yargılandığı.

New York bölgesi savcısı Michail Garcia, Pakistan uyruklu kadının, 17 Temmuz’da Afgan polisi tarafından Gazni ilinde yakalandığını açıkladı.

Kabil hükümeti ve ABD, Sıddıki'nin üzerinde suç materyalleri bulunduğunu iddia etse de söz konusu iddialar da ispatlanamadı.

Savcı Garcia’nın yaptığı açıklamaya göre, yakalanmasının ertesi günü Amerikalı FBI ajanları kendisini görmek ve sorgulamak için Sıddıki’nin yanına gitti. Ajanlar odaya girdiği sırada bir tüfek ele geçiren kadın “kan istiyorum” diye bağırarak Amerikalıları vurmak istedi. Ancak odada bulunan bir tercümanın kadının elindeki tüfeği çekmesi nedeniyle kadın iki el ateş ettiği halde kimseyi yaralayamadı. Buna karşılık ajanlardan biri şüpheliye ateş ederek göğsünden yaraladı. Sıddıki, yaralı olduğu halde kendisini zapt etmeye çalışan askerlerle boğuşmaya devam etti ve “Amerikalıları öldürmek istiyorum” diye bağırdı. Kısa süre sonra askerler tarafından etkisiz hale getirildi. Ve karnındaki kurşun yaraları da böyle oluştu.

Sıddıki'nin ABD askerlerini öldürmeye çalıştığı iddialarının yalan olduğunu, Müslüman İngiliz gazeteci Yvonne Ridley Mepa News ile yaptığı röportajda şu ifadelerle açıklamıştı:

"Afganistan’da işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle asla New York’ta yargılanmamalıydı. Amerika sürekli Afganistan’da bir işgalci olduğunu reddediyor, fakat onu yasadışı şekilde ABD’ye götürmekle Afganistan’ın egemenliğini ihlal ediyorlar.

Bunun ötesinde, bir üst düzey askeri personel bana Dr. Afiye’nin bir Amerikan askerini tepeleyip yarı otomatik silahını almasının, emniyetini açmasının, doldurmasının ve ateş etmesinin imkansız olduğunu söyledi. Bu “teröre karşı savaş” tarihi boyunca hiçbir ABD askerinin başına gelmedi ancak Dr. Afiye’ye karşı yargılama uyduruldu. Herhangi bir ABD silahına hiç dokunmadığına dair bilimsel kanıtları hikayesini destekliyor olmasına rağmen, adil bir yargılamaya tabi tutulma şansı olmadı. Elbiselerinde yahut ellerinde, saldırıyı gerçekleştirdiğini belirtecek şekilde bir barut izi de kesinlikle yoktu.

Meselenin içerisinde olan ABD askerlerinin yapabileceği en iyi ve duyarlı şey, (Sıddıki’nin) vurulduğu gün polis odasında gerçekte neler olduğuna bir açıklama getirmektir."

BİR ANDA ORTADAN KAYBOLDU

Pakistanlı üst sınıf bir aileden gelen Sıddıki, Amerika’daki önemli üniversitelerde 10 yıl eğitim gördü. Sıddıki Amerika’nın en saygın üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technologhy’de biyoloji okuyarak daha sonra Pakistan’a dönmeden önce Brandeis Üniversitesi’nde nörolojik bilimler üzerine bir doktora yaptı.

Bazıları 1 Mart 2003’de yakalanan 11 Eylül saldırılarını planlayan Halid Şeyh Muhammed’in Pakistan’ın Ravalpindi şehrinde tutuklandıktan sonra gizli bir yerde yapılan sorguda bazı üst düzey El Kaide mensupları birlikte Sıddıki’nin ismini de verdiğini söylese de hem CIA, hem uzmanlar hem de insan hakları savunucuları bunun doğru olmadığını vurguluyor.

FBI, 2003 yılında Sıddıki'yi sorgulamak istediklerine dair bir açıklama yayınladı. Bu kararın ardından kısa bir süre sonra Karaçi'den İslamabad'a gitmekte olan Sıddıki ortadan kayboldu.

2003 yılında Pakistan'da ortadan kaybolan Sıddıki'nin ABD tarafından kesin olarak yakalandığı ve aralıksız olarak hapiste tutulmaya başlandığı tarih ise 2008. İki tarih arasındaki 5 yıllık dönemde ise Sıddıki'nin Bagram ve Guantanamo'da gizlice tutulduğu tahmin ediliyor.

CIA tarafından 2002 yılında Bagram Hapishanesi'ne kapatılan İngiltere vatandaşı bir Müslüman olan insan hakları aktivisti Muazzam Begg de Sıddıki meselesinin yakın şahitlerinden.

23 Eylül 2010 tarihinde Sıddıki 86 yıl hapse mahkum edildi. Bu kararın gerekçesi ise ABD askerlerine ateş açtığı iddiasıydı.

Afiye Sıddıki'nin durumuyla ilgili en son Fevziye Sıddıki açıklamalarda bulunmuştu. Fevziye Sıddıki, kardeşinin durumuyla ilgili olarak, “Son beş yıldır hiç bir aile ferdi onun sesini duymadı. Onunla hiçbir şekilde iletişime geçemiyoruz. Korona virüs sebebiyle hapishanedeki şartların daha da ağırlaştığını duyduk. Teksas eyaletinde çok sert bir kış yaşanıyor ve mahkumların soğukta nedeniyle hayatlarını kaybettiğin duyduk. Ne halde olduğunu bilmiyoruz. Yetkililere ulaşmak ve sesimizi duyurmak için çabalıyoruz. Türkiye’den de bu konuda destek bekliyoruz.” demişti. 

Fevziye Sıddıki, kardeşinin suçlandığı konuyla alakalı olarak ise, “Gördüğü işkencelerden bir deri bir kemik kalan Afiye’nin altı askerin arasından tüfeği alıp ateş ettiğini söylediler ve onu vurdular. Karnından yaralandı ve Allah’a şükürler olsun ki öldüremediler. Elinde ateş ettiğine dair barut izi yok, ateş ettiği iddia edilen silahta parmak izi yok. Şahitlerin ifadeleri birbirini tutmuyor. Avukatları delilleri ortaya koydular. Amerika’nın onu adaletli yargılamayacaktı elbette. Onlar da bu davanın haksız bir dava olduğunu biliyor." demişti. 

Sıddıki'nin kaçırıldığında yanında biri 6 aylık üç çocuğunun da bulunduğunu belirten Fevziye Sıddıki şunları söylemişti: Kaçırılırken yanında Ahmet, Meryem ve Süleyman vardı. 2008 yılında Ahmet’i Afganistan’da bir kampta bulduk. Meryem’i 2011’de teslim ettiler. Süleyman henüz altı aylıktı ve başına ne geldi bilmiyoruz.


 

Yorumlar