20 Eylül 2019 Cuma Hutbesi konusu neydi?
20 Eylül 2019 Cuma Hutbesi konusu belli oldu. Buna göre bugünkü hutbede "tevazu" konusu işlendi.
Cuma namazı bu hafta da büyük bir katılımla kılınacak. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı 20 Eylül Cuma Hutbesinin konusunu "Tevazu insanı yüceltir" olarak belirledi.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı bu haftaki Cuma Hutbesinin konusu "Tevazu insanı yüceltir" olacak.
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Rahmân’ın
has kulları o kimselerdir ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler…”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kim Allah için huşûundan dolayı tevazu gösterirse, Allah onu kıyamet gününde yüceltir. Her kim kibrinden dolayı böbürlenirse Allah da onu kıyamet gününde alçaltır.”
Aziz Müminler!
Kamil bir imanın hayatımızdaki en büyük tezahürü, salih amelle
birlikte güzel ahlak sahibi olmaktır. Zira güzel ahlak, dünyamızı
aydınlatan ve ahiretimizi cennete çeviren en kıymetli
sermayemizdir. Bizler, sonu cennet olan bir hayatın ancak güzel
ahlakla tamamlanacağına inanırız. Rabbimiz katında bizleri
yüceltecek olan bu ahlaki güzelliklerin başında ise tevazu
gelir.
Tevazu, alçakgönüllü olmaktır. Kendini beğenmişlikten ve böbürlenmekten uzak durmaktır. Gurur ve kibirden arınmış bir hayatı benimsemektir. Yaratılmış her bir canlıya saygı, şefkat ve merhamet göstermek, kibar davranmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
Biz müminler, tevazuu Peygamber Efendimizden öğrendik. O, daima
sade bir hayat sürdü. İnsana, insan olduğu için değer verdi.
Mütevazı olmanın, cennet ehlinin özelliklerinden biri olduğunu
bildirdi. Müslüman bir kardeşimizi küçük görmenin kötülük olarak
bizlere yeteceğini hatırlattı. Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadis-i
şeriflerinde tevazu sahibi olmanın insanı Allah katında yücelten
bir vasıf olduğunu bizlere şöyle haber vermiştir: “…Allah, bir
kulun hoşgörülü olması sebebiyle izzetini artırır, Allah için
tevazu gösteren kişiyi ise yüceltir.”
Değerli Müminler!
Sevgili Peygamberimizi kendisine örnek alan mütevazı bir mümin,
bütün nimetlerin asıl sahibinin Yüce Rabbimiz olduğunun
bilincindedir.
Sahip olduğu her bir nimetin aynı zamanda kendisinin bir imtihanı olduğunun farkındadır. Mümin, elindeki bütün imkânları Allah’ın rızasını kazanmak için seferber eder. Makam ve mevkii, şöhret ve zenginliği ne olursa olsun kendini diğer insanlardan farklı bir konumda görmez. Allah katında üstünlüğün ancak takvada olduğuna inanır.
Aziz Müslümanlar!
İslam, bir yandan müminin ruhuna alçak gönüllü olmayı nakşederken,
diğer taraftan kibirden olabildiğince uzaklaşmasını hedefler. Çünkü
kibir, Peygamberimizin ifadesiyle “Hakikati inkâr etmek ve
insanları küçük görmektir.”
Kibirli insan, dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneder. İnsanları küçümseyerek onlardan yüz çevirir. Oysa mümin, hangi sebeple olursa olsun hiç kimseyi hakir görmemelidir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s) bu konuda bizleri şöyle uyarmıştır: “Allah bana, mütevazı olup birbirinize karşı övünmemenizi ve birbirinize karşı haddi aşan davranışlarda bulunmamanızı vahyetti.”
Kıymetli Müminler!
Mümin, her işinde olduğu gibi tevazuda da aşırıya kaçmaz. Zira
mümin, tevazu içinde bir hayat yaşamakla yükümlü olduğu kadar
kendisinin ve Müslüman kardeşlerinin şeref ve haysiyetini korumakla
da görevlidir. O, müminleri hakir görenlere karşı asil ve vakur
duruşunu muhafaza eder. Müslümanların şeref ve izzetini korumak
için var gücüyle çalışır. Yüce Rabbimizin “Muhammed, Allah’ın
Resûlü’dür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı kararlı ve
tavizsiz, birbirlerine karşı da merhametlidirler...” buyruğuna
gönülden bağlanır.
Muhterem Müminler!
Hayatımızın her alanında tevazuu kuşanalım. Hiç kimseyi
incitmeyelim. Fani dünyanın geçici heveslerine aldanarak
birbirimizi üzmeyelim. Dünyamızı zindana, ahiretimizi cehenneme
çevirecek olan kibirden, gururdan ve riyadan sakınalım. İnsanları
küçümseyerek onlara surat asmayalım. Yeryüzünde böbürlenerek
yürümeyelim. Unutmayalım ki Yüce Rabbimiz, kibirlenen ve kendisiyle
övünen kimseleri sevmez.
Yorumlar