Diyarbakır Barosu, Sur kararının iptali için dava açtı

Diyarbakır Barosu, Bakanlar Kurulu kararıyla Diyarbakır ili Sur ilçesine getirilen acele kamulaştırma kararına karşı, kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay'a dava açtı

Google Haberlere Abone ol
Diyarbakır Barosu, Sur kararının iptali için dava açtı

Diyarbakır Barosu, Bakanlar Kurulu kararıyla Diyarbakır ili Sur ilçesine getirilen acele kamulaştırma kararına karşı Danıştay’da kararın iptali için dava açtı. 

Sur ilçesinde 16 ve Yenişehir İlçesinde ise 2 mahalle olmak üzere toplam 18 mahalle için Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesine göre acele kamulaştırılma kararı verildi. Kamulaştırılmasına karar verilen parsel sayısı 6642, kamulaştırmaya tabi tutulan mahallelerde yaşayan nüfus ise 50 bin civarında.

Kamulaştırılan parseller arasında, üzerinde kamu kuruluşlarına, yerel yönetimlere, baroya ait yapılar bulunduğu gibi tarihi ve kültür mirası niteliğinde ibadethane ve meskenler de bulunuyor.

Diyarbakır Barosu yaptığı açıklamada, acele kamulaştırma kararının mülkiyet hakkını ağır bir şekilde ihlal ettiği, mülkiyet hakkını koruma altına alan Anayasaya, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de açıkça aykırı olduğunu ifade etti.

Açıklamada “Sur ilçesinde yapılmak istenenin kent ve toplum yararına bir ihya çalışması olmadığı, “askeri/güvenlikçi imar” çalışması olduğu yönünde büyük kaygılar taşımaktayız” dendi.

Açıklamada Sur’da ortaya çıkan ağır tahribatların giderilesi için güvenlikçi çözüm yöntemlerinden uzak durulması; oluşan tahribatın kentlerin tarihi, kültürel ve sosyal dokusuna zarar vermeyecek şekilde ve hak sahiplerinin mağduriyeti esas alınarak çözümlerin geliştirilmesi; karar ve uygulama süreçlerinde yurttaşların, yerel yönetimlerin, meslek ve sivil toplum örgütlerinin müdahilliğinin sağlanması talep edildi.

Acele kamulaştırma kararına karşı açılan dava dilekçesinde, Bakanlar Kurulu’nun acele kamulaştırma yönünde tesis etmiş olduğu işlemin yasal bir sebebi bulunmadığı gibi kararda, İdareyi işlemi tesis etmeye iten “kamu yararı” ve “kamu düzenine” ilişkin bir gerekçeye de yer verilmediği ifade edildi.

Yorumlar