Anayasa Mahkemesinde yemin töreni düzenlendi

Başkan Arslan: "Darbelerin ve darbe girişimlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimse veya hiçbir kurum şu ya da bu metinden, seküler ya da dini kökenli herhangi bir ideolojiden darbelere gerekçe çıkaramaz. Türkiye'de demokratik anayasal rejimin asıl koruyucusu milletin kendisidir" dedi.

Google Haberlere Abone ol
Anayasa Mahkemesinde yemin töreni düzenlendi
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Darbelerin ve darbe girişimlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimse veya hiçbir kurum şu ya da bu metinden, seküler ya da dini kökenli herhangi bir ideolojiden darbelere gerekçe çıkaramaz. Türkiye'de demokratik anayasal rejimin asıl koruyucusu milletin kendisidir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen eski Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ile eski Sayıştay Başkanı Recai Akyel için Yüce Divan Salonu'nda yemin töreni düzenlendi.

Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, YSK Başkanı Sadi Güven, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca, Askeri Yargıtay Başkanı Ahmet Zeki Liman, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Arslan, HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, eski TBMM Başkanları Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, Köksal Toptan, yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve başkanvekilleri ile yeni üyeler konukları kapıda karşıladı.

Törende konuşan Arslan, ülkelerin ve milletlerin tarihinde kader anları, kırılma noktaları bulunduğunu, 15 Temmuz 2016 tarihinin de bu ülke için böyle bir gün olduğunu söyledi.
Arslan, 15 Temmuz'da sadece Türk siyasi tarihinin değil, modern demokrasi tarihinin en önemli olaylarından birine tanıklık edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"O gece zıt duyguları yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örgütlenmiş bir cunta bize önce zilleti yaşattı. Onca çabayı, demokratik birikimi yok etmeye çalışarak, tarihimizin karanlık sayfaları olarak andığımız dönemlere dönme ihtimalinin utancını yaşattılar. Ancak aynı gece aziz milletimiz kahramanca bir direniş göstererek bu zilleti kaldırdı ve bize yaşattı. Karanlık başlayan o gece, demokratik bir direnişe şahit oldu ve gelecek nesillere gururla aktaracağımız bir demokrasi destanı yazıldı. O gece merhum Aliya İzzetbegoviç'in 'Tarih daima aynı hikayeyi tekrarlar, ölmeye hazır olan insanlar, ölmeye hazır olmayanlara karşı galip gelirler' sözü bir kez daha doğrulandı. Bu vesileyle bu izzeti ve onuru bize yaşatan başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm devlet adamlarına, iktidar ve muhalefet partilerinin liderlerine, vatanperver Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet mensuplarına, demokratik ve kararlı bir tavır sergileyen medyaya ve her şeyin ötesinde ellerinde bayraklarından başka bir şey olmadan canları pahasına tankların karşısına dikilen cesur ve yürekli milletimize mahkememiz ve şahsım adına şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum."
- Anayasa Mahkemesi'nin varlık nedeni
Anayasa Mahkemesi'nin varlık nedeninin, anayasayı ve onun güvenceye aldığı temel hak ve özgürlükleri korumak olduğunu vurgulayan Arslan, bu nedenle Anayasa Mahkemesi üyelerinin, görevlerine başlarken "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve temel hak ve özgürlükleri" koruyacaklarına namusları ve şerefleri üzerine yemin ettiklerini söyledi. Arslan, mahkemenin de anayasayı ve hakları koruma görevini yine anayasanın kendisine tanıdığı yetkiler çerçevesinde yerine getirdiğini belirtti.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün asıl amacının, esas itibarıyla demokratik anayasal düzeni ve onun koruduğu temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak olduğunu dile getiren Başkan Arslan, bu teşebbüs sonuç almış olsaydı daha önce olduğu gibi Anayasa Mahkemesinin anayasayı ve temel hakları koruma görevinin anlamsız hale geleceğine dikkati çekti.
Tam da bu nedenle o meşum gecede karanlığın en koyu noktasında anayasa yargısı tarihinde ilk kez Anayasa Mahkemesinin bir açıklama yaparak, anayasal düzene karşı her türlü demokrasi dışı müdahaleyi reddettiğini hatırlatan Arslan, bu açıklamayı anayasa ve temel hakları koruma görevlerinin bir gereği olarak gördüklerini anlattı.
Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi üyelerinin, yaptıkları yemine sadık kalarak her türlü antidemokratik ve anayasa dışı saldırı karşısında anayasa ile temel hak ve özgürlükleri koruma görevini hakkıyla yerine getireceklerine inandığını dile getirdi.
- "Toplumu, 'adam etme' hezeyanı"
Bu darbe teşebbüsünün arakasındaki anlayışı, zihniyeti ve yapısal sorunları iyi okumak gerektiğine işaret eden Arslan, tüm darbelerde ve darbe girişimlerinde olduğu gibi 15 Temmuz'un arkasında da "vesayetçi" anlayışın yattığını belirtti. Başkan Arslan, şöyle devam etti:
"Bu anlayış, hakikatin sihirli küresini elinde tuttuğunu düşünen bir zümrenin toplumu, devleti şekillendirme ve yola getirme, tabir yerindeyse 'adam etme' hezeyanını ifade etmektedir. Farklı zamanlarda farklı ideolojik payandalara yaslanan sivil-askeri bürokratik vesayetçilik, kurumsal düzeyde demokratik siyasi aklın yetersiz olduğu varsayımına dayanır. Bireysel düzeyde ise kişinin kendi haline bırakılmaması, yönlendirilmesi gerektiği, aksi halde doğru karar veremeyeceği düşüncesinden beslenir. Her iki durumda da kurumsal ve bireysel akla ipotek koyma söz konusudur. Tam da bu nedenle ünlü filozof Kant, vesayetçiliği 'tasavvur edilebilen en büyük despotizm' olarak nitelendirir. 15 Temmuz'un arkasındaki vesayetçiliği daha da koyu ve tehlikeli kılan, vasilerin sivil ve siyasal toplumun tüm katmanlarını ele geçirmeye çalışan ve bu amaçla faaliyet gösteren bir yapılanma içinde olmalarıdır. Bu da karşı karşıya kalınan tehlikeyi önceliklerle karşılaştırılmayacak kadar ağırlaştırmaktadır."
Anayasa Mahkemesi üyeleri Alparslan Altan ve Erdal Tercan'ın meslekten çıkarılmalarına ilişkin Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun oy birliğiyle verdiği kararda bu hususa dikkatin çekildiğini ifade eden Arslan, kararda, "FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarının neredeyse tamamında örgütlenmesi ve somut darbe teşebbüsünün bu yapılanmadan kaynaklanmış olması, potansiyel (olası) tehdidi, var olan (mevcut) tehlikeye dönüştürmüş, demokratik, anayasal düzeni sürdürmek bakımından olağanüstü tedbirler alınmasını zorunlu kılmıştır" denildiğini hatırlattı.
Vesayetçiliğin bu topraklardaki varlığının yeni olmadığını, 1913 Babıali baskınından bu yana milli iradeyi ortadan kaldırmaya yönelen vesayetçiliğin klasik, modern ve postmodern türlerine tanık olunduğunu anlatan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, "Bu tanıklığın ulaştığı sonuç şudur; Darbelerin ve darbe girişimlerinin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hiç kimse veya hiçbir kurum şu ya da bu metinden, seküler ya da dini kökenli herhangi bir ideolojiden darbelere gerekçe çıkaramaz. Türkiye'de demokratik anayasal rejimin asıl koruyucusu milletin kendisidir." diye konuştu.
(Sürecek)
 

Yorumlar