MİT TIR'ları ne taşıyordu ?
Yıldıray Oğur, büyük tartışmalara neden olan MİT TIR'ları baskınıyla ilgili gözden kaçan detayları yazdı
Türkiye'yi uluslararası arenada zor durumda bırakan MİT TIR'larına yönelik baskınlarla ilgili tartışmalar hala devam ediyor. Son olarak aynı davadan yargılanan Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliye edilmesinden sonra konu tekrar gündeme geldi.
Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur, TIR baskınlarıyla ilgili bilinmeyen detayları yazdı. İşte o yazı:
Genelde bilinenin aksine iki MİT tırları durdurma olayı vardı.
İlki yılın ilk günü 1 Ocak 2014’te yaşandı. Resmî kurumların
tatilde olduğu, yılın en tenha günü seçilmişti. İhbara göre tırlar
‘bölücü terör örgütüne’ yani PKK’ya silah götürmekteydi.
X1 rumuzuyla savcılığa ifade veren MİT mensubunun ifadesinden
okuyalım:
“Kara Kuvvetlerinden müstafi binbaşı olarak Millî İstihbarat
Teşkilatı'nda çalışmaya başladığını, olay tarihinde Reyhanlı'da
görevli olduğunu, 31 Aralık 2013 günü Ankara'dan Halep
Türkmenleri'ne Kilis'teki hudut hattından verilmek üzere insani
yardım malzemesi götürme emri aldığını, 1 Ocak 2014 günü gerekli
hazırlıklarını tamamladıklarını, saat 15:50 sularında Reyhanlı'dan
Kırıkhan istikametine 1 tır ve 1 binek araçla toplam 4 teşkilat
personeli ile birlikte hareket ettiklerini, yaklaşık 10-15
kilometre gitmelerini müteakip trafik ekibi olduğunu beyan eden bir
polis tarafından durdurulduklarını, teşkilat personeli olduklarını
beyan etmeleri ve kimliklerini göstermeleri üzerine polis memurunun
araçlarla ilgili bölücü örgüte silah götürüldüğü yönünde İl
Jandarma'ya ihbar yapıldığını, bu yönde kendilerine telsizden anons
geçilmesini müteakip en yakın ekip olarak kendilerini durdurduğunu,
MİT mensubu olduklarını bilmediklerini, durumu sıralı amirlerine
ileteceğini, yolun durmak için müsait olmadığını, tırı biraz
ileriye alalım dediğini...”
Şimdi burada biraz duralım. İfadedeki en ilginç ayrıntı şu cümlede:
“Ankara'dan Halep Türkmenleri'ne Kilis'teki hudut hattından
verilmek üzere insani yardım malzemesi götürme emri
aldığını...”
Kilis’in karşı tarafında bugünlerde gündemde olan Azez var.
Öncüpınar ve Çobanbey sınır kapıları burada. Peki Ocak 2014’te
orada neler oluyordu?
Kapı kimin elindeydi? Kim kiminle savaşıyordu? Gazete arşivlerine
girmek yeterli.
O tarihlerde Özgür Suriye Ordusu’nun elinde bulunan Azez ve sınır
kapıları 2013’ün son aylarından itibaren DAEŞ saldırıları
altındaydı. Saldırılar yılın son günleri ve ocak ayının başında
arttı. DAEŞ’e karşı Azez ve sınır kapılarını Türkmen Sultan
Muhammed Fatih Tugayları, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket
eden Liva Tevhid gibi muhalif gruplar koruyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=-O7rw4SXCqs
(Suriye Türkmen Meclisi Başkan Yardımcısı Tarık Sulo Cevizci: 2014
yılının Ocak ayında Halep merkezde ilk çatışma yaşandı. Ondan sonra
Halep’in Çobanbey kasabasında DAEŞ ile çatıştık. DAEŞ, Türkmenlerin
çoğunlukta olduğu Çobanbey’i işgal etti.
http://rudaw.net/mobile/turkish/interview/07062015#sthash.2G4AKQiX.dpuf)
Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı 12 bin nüfuslu Çobanbey’e
yönelik DAEŞ saldırıları sonucu Türkmen köyler boşalmış, Türkiye’ye
doğru göç etmeye başlamışlardı.
http://www.aljazeera.com.tr/haber/suriyede-turkmen-koyleri-bosaliyor
Türkmen gruplar-ÖSO ile DAEŞ arasındaki çatışmalar sırasında
Türkiye tarafına düşen bir havan nedeniyle 29 Ocak 2014 günü Türk
Silahlı Kuvvetleri sınırın karşı tarafındaki DAEŞ hedeflerini
vurmuştu.
http://www.haber7.com/guncel/haber/1122305-tsk-isidi-vurdu-sinir-rahatladi
Çobanbey’i korumak isteyen Türkmen gruplarla DAEŞ arasındaki
çatışmalar üç gün sürdü.
http://www.milliyet.com.tr/turkmenler-isid-i-puskurttu/gundem/detay/1829635/default.htm
Çatışmaların sonucunu 3 Şubat 2014 tarihli Zaman gazetesinden
okuyalım: Çobanbey DAEŞ’in kontrolüne geçti.
http://www.zaman.com.tr/dunya_cobanbey-isidin-kontrolune-gecti_2197417.html
Ama bu işgal kısa ömürlü oldu ve bir ay sonra DAEŞ bölgeden
çekilmek zorunda kaldı. Böylece Azez ve Kilis’teki sınır kapıları
muhaliflerin elinde kaldı.
İşte “DAEŞ’e gidiyor” denen meşhur MİT tırları, Kilis’te sınırın
karşı tarafında DAEŞ’e karşı savaşan Türkmenlere ve Özgür Suriye
Ordusu’na gidiyordu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin DAEŞ’i vurduğu
günlerdi. Tırlar zamanında ya da yeterince gidemediği için
Türkmenlerin yaşadığı Çobanbey düşmüş, binlerce Türkmen göçmen
olmuştu.
Peki ilk MİT tırı nasıl durdurulmuştu? Yine iddianameden okuyalım.
1 Ocak 2014 günü Hatay İl Jandarma Komutanlığı’nın Alo 156 hattına
15.29’da bir ihbar telefonu geldi:
"06 B. 8... tır, 06 D. 3... dorse, 31 . 5... plakalı Linea marka
otomobil ile Reyhanlı ilçesinden Kilis iline giden plakası
belirtilen araçlar ile terör örgütüne silah götürüleceği..."
İhbarı yapan kişinin adı Tahir Kaya’ydı. Peki Tahir Kaya kimdi?
Yine iddianameden:
“Jandarma 156 ihbar hattı kayıtlarından alınan ihbar ses kaydı ile
şüphelinin ses örneğinin karşılaştırılması sonucu Ankara Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nce düzenlenen ANK-SGD-15-00581
numaralı uzmanlık raporu içeriğine göre; 'Tahir Kaya ismiyle ihbarı
yapan kişinin, suç tarihi itibariyle Hatay İl Jandarma Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinde astsubay olarak görev yapan
şüpheli Halil Alp olduğunun' tespit edildiği...”
İhbarın yapılış şekli ise her şeyden çok şüphe çekiciydi.
“Halil Alp'in, HTS kayıtlarından ihbardan bir dakika önce saat
15:28:06'da görüştüğü tespit edilen Hatay İl Jandarma İstihbarat
Müdürlüğü'nde görevli şüpheli Gökhan Bakışkan ile irtibatlı olarak,
Hatay İli Köprübaşı Semti Künefeciler Meydanı'nda, sabit MOBESE
kamerasının arızalı olup kayıt yapmadığı ve hareketli kameranın ise
başka tarafların görüntülerini kaydettiği esnada görüntü alma
kapsamı dışında bulunan bir yerden telefon kulübesine
girerek...”
Hatay Jandarma İstihbaratı’nın kendi kendine ihbarının gereğini kim
getirmişti peki? Tabii ki;
“Şüpheli Halil Alp'in yaptığı sahte ihbar üzerine aralarında daha
önceden anlaşan Hatay İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube
Müdürü şüpheli Mehmet Fırat ile şüpheliler Gökhan Bakışkan ve
Hayati Özcan'ın harekete geçtikleri, birlikte olay yerine
gittikleri...”
Tırlar Hatay Valisi’nin “MİT tırları, bırakın” yazısıyla bırakıldı
ama geri dönerken tekrar önü kesildi:
“Talimatın saat 20.30'da Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanı'na tebliğ
edildiği, Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanı ve personelinin arama
ısrarına son vererek olay yerini terk ettikleri, MİT Hatay Bölge
Başkanlığı'nda görevli personelin olay yerinde kaldığı ve Millî
İstihbarat Teşkilatı'na ait yardım tırının yoluna devam ettiği, Bir
süre sonra Hatay Bölge Başkanlığında görevli MİT mensubunun,
tırların Reyhanlı'da bulunan Millî İstihbarat Teşkilatı'na ait üsse
dönmesi yönündeki talimatıyla tırların geri döndüğü, hiçbir adli
görevinin bulunmamasına rağmen olay yerinden ayrılmayarak arama
konusundaki ısrarlarını devam ettiren Hatay İl Jandarma Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürü şüpheli Mehmet Fırat ile şüpheliler Gökhan
Bakışkan ve Hayati Özcan'ın, olay yerine gelen Cumhuriyet Savcısı
Özcan Şişman ile birlikte geri dönmekte olan tırı tekrar
durdurdukları ve arama yapmak için ısrarlarını devam
ettirdikleri...”
Israrın boyutları, yine iddianameden:
“Savcı Özcan Şişman'ın aracından iner inmez 'bunlara kelepçe takın,
cep telefonlarını toplayın üstleriyle görüşmesinler, tırın şoförünü
bulun, tırın kapağını açsın' şeklinde polislere talimatlar
verdiğini...”
“Kırıkhan Başsavcısı Yaşar Bey'in 'ben buranın kralıyım, hepiniz
benim kölemsiniz' ifadesini kullanarak tırı durdurun diye
bağırdığını...”
Ve tabii esas büyük arzunun tırların yükünü görüntülemek ve medyaya
vermek olduğu;
“Saat 18:14'te İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli şüpheli Gökhan
Bakışkan'ın, herhangi bir adli görevinin bulunmamasına rağmen 156
çağrı hattını arayarak "sağlam bakılması için" olay yeri inceleme
timini çağırdığı, 295 no'lu çağrı kaydında; olayla ilgili
haberlerin internete düştüğüne ilişkin konuşmaların olduğu ses
kayıt dökümlerinin bulunduğu...”
Tırlara baskının nasıl cemaate yakın bir İstanbul Emniyeti muhabiri
üzerinden, “İHH tırı” denerek haber yapıldığının hikâyesi bu köşede
daha önce anlatılmıştı.
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/586958.aspx.
Haber sızdırıldığı saatlerde artık tırların ne tırı olduğunun
bilinmesine rağmen, haberin İHH tırı diye sızdırılmasındaki kötü
niyetin altını bir daha çizelim.
Zaten tırlar hikâyesi bir kötü niyet hikâyesi.
İlk deneme başarısız oldu, tırların dorseleri açılıp malzemelerin
fotoğrafı çekilemedi.
Ama Azez’de DAEŞ’e karşı savaşan Türkmenler ve ÖSO’ya yardımlar
gidecekti yine. Ve birileri o yardımın ne zaman ve kim tarafından
götürüleceğini biliyordu.
İddianameden;
“Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde
jandarma astsubay olarak görev yapan şüpheliler Halil İbrahim Köse
ve Mahmut Özcan'ın, Millî İstihbarat Teşkilatı'nın söz konusu
yardım faaliyetini ve bu faaliyette görev alacak MİT mensuplarının
açık kimlik ve adres bilgileri ile kullandıkları cep telefon
numaralarını Millî İstihbarat Teşkilatı aleyhine casusluk faaliyeti
yürüttüğü anlaşılan bir şüpheliden temin ettikleri...”
7 Ocak 2014’te adları ve telefon numaraları “Uyuşturucu ve Uyarıcı
Madde Ticareti ve Kaçakçılık'' soruşturmasının içine
serpiştirilerek mahkemeden dinleme kararları alındı.
11 Ocak 2014 tarihli "Şefkat Tepe" dizisinin 21. bölümündeki
"Karanlık Kurul"da şöyle bir diyalog geçti; "Bir taraftan ülkenin
kılcallarına kadar sızarak genleriyle oynuyoruz diğer taraftan
aldığımız paralarla Suriye'deki katliamı arttırıyoruz. Stratejimiz
her şeye rağmen korku, panik, kaçırma, TIR-latma olacak. Her şey
MİT haline sokulursa olaylar da bitleşecek..."
14 Ekim 2014 günü, ilk denemede başarılamayan İHH-MİT-El Kaide
ilişkisi için bu kez Van’da düğmeye basıldı. Van’a sürülmüş DHKP-C
uzmanı emniyetçi Serdar Bayraktutan'ın başında olduğu Van Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri El-Kaide
soruşturması kapsamında Kilis’teki İHH Vakfı bürosunda arama
yapılarak bürodaki bilgisayarlara el koydu. Cemaate yakın medyada
İHH binasında El Kaide operasyonu haberleri yapıldı.
Ve esas bingo. Şu ana kadar olan kısım bile tırların ne
taşıdığından daha büyük bir haber. Ama nedense tırların ne taşıdığı
haberini üç kez yapanların ilgisini filmi yapılsa Oscar alacak
böylesine devlet içi organize bir çete faaliyeti hiç çekmedi...
Son tır baskını, haberler, aleni yalanlar ve iddianamenin bir
değerlendirmesi ise yarına...
Yorumlar