'Türk futbolunun kalitesini yabancı futbolcuların performansı belirliyor'

İran Azadegan Ligi'nde Gostaresh Foolad takımını çalıştıran Engin Fırat, Türk futbolunun kalitesini artık yabancı futbolcuların performansının belirlediğini ve milli takımın kadrosunun bile artık ağırlıklı olarak gurbetçi futbolculardan oluştuğunu söyled.

Google Haberlere Abone ol
'Türk futbolunun kalitesini yabancı futbolcuların performansı belirliyor'

İran Azadegan Ligi'nde Gostaresh Foolad takımını çalıştıran Engin Fırat, Türk futbolunun kalitesini artık yabancı futbolcuların performansının belirlediğini ve milli takımın kadrosunun bile artık ağırlıklı olarak gurbetçi futbolculardan oluştuğunu söyledi.

Türkiye'yi ve Türk futbolunu yurt dışında temsil eden teknik direktör Engin Fırat, Futbol Plus Dergisi'nin nisan sayısına açıklamalarda bulundu. Fırat, "Futbolumuzun gidişatı iyi değil, sportif anlamda neler yaşandığını hep birlikte görüyoruz." sözleriyle gündemi değerlendirdiği röportajında, Türk futbolunun kalitesini artık yabancı futbolcuların performansının belirlediğini ve milli takımın kadrosunun bile artık ağırlıklı olarak gurbetçi futbolculardan oluştuğunu kaydetti.

Milli takımda da Fatih Terim'in önümüzdeki süreçte işinin bir hayli zor olduğunu dile getiren Engin Fırat, yaşanan doping ve şike olaylarından dolayı yurt dışında, Türk sporunun olumsuz etkilendiğini ve bu nedenle de olimpiyat düzenlemenin Türkiye için hayalden öteye gitmediğini vurguladı. Ayrıca başarılı teknik adam, ne kadar büyük bir bütçe olsa da, yaşananların Türkiye’nin sicilini bozduğunu vurguladı.

Engin Fırat'ın röportajın ayrıntısı ise şöyle:

İran'da lig tamamlanmak üzere, sezonun kısaca bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Bu sezon, İran Ligi'nin organizasyon anlamında çok dağınık geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun en önemli sebebi de Brezilya'da yapılacak olan 2014 FIFA Dünya Kupası'dır. İran Futbol Federasyonu'nun dünya kupası kapsamında yaptığı hazırlıklar nedeniyle ligimiz, çok problemli bir süreç yaşadı. Bu ligin kalitesini bir hayli etkiledi. Yani bazen 3 gün sonra ki programı bile bilemiyorduk. Bu yüzden antrenman programımız çok etkilendi. Yani 10 günde 3 maç oynayıp sonra 21 gün maç yapmadığımız dönemler yaşadık.

Diğer taraftan da, bir Türk olarak keşke Türkiye'de dünya kupasında yer alsaydı ve böyle problemleri yaşasaydı diye düşündüm kendi kendime ve Türk milli takımının dünyanın en önemli organizasyonunda yer almamasının burukluğunu yaşadım diyebilirim. Bu sene ligde önemli sürprizler olmadı, yüksek bütçeye sahip kulüpler ön sıralarda ki yerini aldı. Benim takımım Saipa düşük bütçele aralarına girdi. Benim idarem de ki Saipa takımı bu ligin en genç ve tecrübesiz takımı olarak yarışa başladı. İran futbolunda bir ilki başardık, çünkü İran'da genç oyunculara çok fazla şans verilmiyor.

Lig'in kalitesi de Asya'nın en iyi liglerden biri, zaten Asya Şampiyonlar Ligi'nde İran takımları yarı final veya final oynuyor. Bu sene Esteghlal yarı finale kadar yükselmeyi başardı. Arap ülkelerinde veya Çin'deki gibi yüksek rakamlara, ismi dünyaca bilinen yabancı oyunculara sahip değil İran Ligi. Bu ligin kalitesini, bünyesinden çıkardığı İranlı oyuncular belirliyor. Bu sene şampiyonluk yarışı da son haftaya kadar sürecek. Her sene gibi bu sene de 5 takımın şansı var, yani bu ligde erken kopmaların yaşanmadığını söyleyebilirim. Küme düşme hattı içinde aynı şeyler söz konusu.

Ligin finaline doğru talihsiz bir olay yaşadınız ve çok ağır bir sakatlık geçirdiniz. Ayağı alçılı olarak teknik direktörlük yapmak zorunda kaldınız, zor olmadı mı?
Çok zor oldu. Bu şekilde idmanlara katılamadım. Ama en önemlisi müsabakalarda saha kenarındaki yerimi alamadım. Bu yaşadığım talihsiz olay yani aşil tendonumun kopması, benim için çok zorlu günler anlamına geliyordu. Sakatlığımdan takım çok etkilendi. Beklediğimden daha çok etkilendi. Zaten bu süreçte Asya Ligi yarışından koptuk. Sonuçta teknik direktör takımın lideri ve onun boşluğunu yardımcı antrenörler ne kadar iyi niyetli olsa da, dolduramıyor. Şimdi özel bir ayakkabı (Vacoped) ile ancak yürüyebiliyorum. Tahmin ediyorum 10-15 gün sonra yürümeye başlayabileceğim.

Son haftalarda sizin Türkiye'ye dönüşünüz ve transfer dedikoduları Türk ve dünya basınında yazıldı, çizildi. Nedir son durum?
Tabi ki doğal olarak benim gibi başarılı bir hocaya teklifler geldi, gelmeye de devam ediyor. Türkiye'den, Arap ülkelerinden ve Uzak Doğu'dan teklifler geldi son aylarda. Medyada yazılan tekliflerin çoğu da doğru ama bunların gerçekleşmeleri, o dönem için mümkün değildi. Benim sözleşmem devam ederken, kafama göre çekip gidemezdim. Bu profesyonel bir hareket, bana yakışan bir davranış olmazdı. Sonra zaten bildiğiniz gibi benim aşil tendonum koptu ve ameliyat olmak zorunda kaldım. Bu süreçte idman dahi yapamadım. Zaten durum yeni bir kulüple anlaşmamı imkansız bir hale getirdi. 12 Nisan'da İran'da ligler sona eriyor ve sözleşmem bitiyor. Ondan sonra da gelen teklifleri tabiki değerlendireceğim. O tarihe kadar da ayağımla ilgili hiçbir sıkıntım kalmayacak.

Türkiye Ligleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Açıkçası gidişat iyi değil, sportif anlamda neler yaşandığını hep birlikte görüyoruz. Bizde yani İran'da yukarıda belirttiğim gibi kaliteyi yerli oyuncular belirlerken, Türkiye'de özellikle Süper Lig'de hatta 4 büyük kulübün kalitesini yabancı oyuncuların performansı belirliyor. Gerçekten çok kaliteli yabancı oyuncular var Süper Lig'de. Ama Türk futbolcuların genel performansı için aynı şeyleri söyleyemiyorum.
Bir alt lig olan PTT 1. Ligi tamamen mücadelenin ön plana çıktığı bir kategoriye dönüştü. Yani futbol adına her iki lig içinde gidişat bence iyi değil. Bunun en önemli sebebi ise alt yapılara yeteri kadar yatırım yapmıyoruz ve iyi futbol eğitimi veremiyoruz. Bu şekilde devam ettiği sürece Türk milli takımı daha uzun süre sorun yaşamaya devam edecek. Fatih Terim'in işini zorlaştıran en önemli unsur bu. Zaten genç milli takımlara bakın, büyük bir bölümü gurbetçi oyunculardan oluşuyor. Bu yukarıda izah etmeye çalıştığım asıl sorunu açıkça gösteriyor. Ve de maalesef son aylarda Türk futbolunda hep olaylar ve kavgalar ön plana çıkıyor. Bu da gidişatın iyi olmadığı, sorunların devam ettiğinin tescili gibi çıkıyor karşımıza.

Potekizli, Brezilyalı hatta ve hatta Hırvat teknik direktörleri dünyanın dört bir yanında çeşitli ülkelerin lig ve milli takımlarının başında görebiliyoruz. Ancak Türk teknik direktörler bu konuda sınıfta kalıyor. Temsil sayısı bir elin parmağı kadar sayıyı geçmiyor, sizce neden?
Bunun bir çok sebebi var. Tabiiki Türk hocaların en azından %90'ı iyi derecede yabancı dil bilmiyor, öğrenmeye de çalışmıyor. Bu en önemli eksik gibi görünse de bence asıl sorun öz güvenden kaynaklanıyor. Kendini geliştiren ve kendi yeteneğine inanan yurt dışında da başarılı olabilir. Ama yurt dışında hocalık yapabilecek CV'ye sahip Türk hocaların çoğunun daha kolay gibi görünen bir seçenek olan Türkiye Süper Ligi'ni tercih ettiğini görüyoruz. Ve de Türkiye'nin de sistemi buna müsait, yani hem çok ciddi paralar ödeniyor ki -bu paraları sizin saydığınız Portekiz, Hırvatistan veya Brezilya'da yerli hocalara hiç kimse vermez- hem de rekabet sistemi yok Türkiye'de.

Başka ülkelerde 2 defa başarısız (eskiden başarılı olduğu halde) olan hoca bir daha teklif gelmez bunun sonucu olarak da bu isimler şansını yurt dışında dener. Çünkü arkadan yeni nesil hocalar geliyor. Türkiye'de 10 takımla üst üstte başarısız olan hoca yine de takım buluyor. O zaman yurt dışı gibi düşüncesi de olmaz tabii ki. Çünkü Türkiye'deki rekabetsiz ortamı nerede bulacak.

Yurt dışında takım çalıştırmak isteyen teknik direktörlerin öncelikle performansına bakılıyor. Bülent Uygun'un Katar'a gitmesine çok sevindim, zaten Bülent'in öz güveni çok yüksek ve bunun devamında da başarılı olacak. Umarım Tolunay Kafkas da yurt dışına açılır. Yeni nesil bunu başaracak kapasite de bence.

Yardımcılarınız arasında Türk var mıydı?
Evet, hep başka bir Türk hocayı yanımda yabancı ülkede tecrübe kazanma şansı veriyorum. Şu an Şener Akay yanımda. Ondan önce Yozgat ve Ünyespor'da çalışan Şenol Kaba ile çalıştım. Yanımda muhakkak bir yardımcımı Türk olarak belirliyor ve ekibime dahil etmeye çalışıyorum.

İran futbolu hakkında neler düşünüyorsunuz, yetenekli futbolcular ve İran futbol altyapısının durumu hakkında neler söylersiniz?
İran futbolu Türk futboluna benziyor. Yani performanstan ve profesyonellikten önce şov çok ön planda. Alt yapıya yatırım yapılmıyor gibi bir çok benzerlik var. Ama açıkçası İran, Türkiye'den daha yetenekli gençlere sahip. Zaten geçen sene İran'ın U-22 Milli Takımı Türkiye A-2 Milli Takımı'nı çok rahat geçti. Başka bir ülkede çalışırsam İranlı oyuncuları muhakkak yanıma alırım. Örnek veriyim, ben bu sene takımımda 21 yaşındaki Kaveh Rezaie oynatmaya başladım, şu an ona Türkiye dahil bir çok ülkeden teklif geliyor, hatta Asya'nın bu yaş grubunda en yetenekli forveti diyebilirim. Onu hiç düşünmeden her yere götürüm. Oyuncunun yeteneğine ve karakterine güveniyorsanız her yerde yanınıza alırsınız.

Şike, teşvik ve doping vs. Bu konulara ve Türk sporuna etkileri dış basında nasıl yankılandı?
Türk sporu için ciddi darbeler bunlar. Aslında sorun hep hatalarımızı düzeltmeye çalışmak yerine, hatalarımızı savunmak veya yok kabul etmek oluyor. Bundan dolayı yurt dışında; Türk sporuna olumsuz bakmaya başlıyorlar. Bu şekilde de olimpiyat düzenlemek bizim için hayalden öteye gitmiyor. Ne kadar büyük bir bütçemiz olsa da, bunlar sicilimizi bozuyor. Bizim kendi insanımız bile bunları görünce spordan soğumaya başlıyor. Hep olumsuz haberler, hep kavgalar, hep suçlamalar havada uçuşuyor, sporu, futbolu konuşmaya oynamaya zaman ve fırsat kalmıyor. Buna Türk futbolunda yaşanan taraftar şiddetini ve bunu savunan kulüp yöneticilerini de ilave edebilirsiniz.

Bunun için nasıl tedbirler alınmalı?
Art niyetin tedbiri nasıl olsun ki? Sporun içinde sporla alakası olmayan bir çok insan var. İşe önce bunları temizlemekten başlamalıyız.

Sezonu kendi açınızdan nasıl değerlendirirsiniz?
Benim için sezon çok iyi geçti. Çok büyük risk alarak çok genç ve tecrübesiz bir takım kurdum. Çoğu oyuncu ya 2. Lig'den ya da alt yapıdan seçtim, aldım. Bu sene 4 oyuncum ilk defa A Milli Takım'a gitti. Yani bu sene hem çok iyi futbol oynadık hem de İran futboluna 9 tane 22 yaş altı oyuncu kazandırdım. Saipa'nın geleceğini kurtardık ve aynı anda oyuncuların değerini maddi anlamda da beşe katladık. Belki bu sene bir kupa kazanmadım ama İran Ligi'nin en başarılı yabancı hocası olarak gösteriliyorsam, bu bile bir kupaya eşdeğerdir diye düşünüyorum.

Zaten bunun devamında da teklifler almaya başladım. Ve gelecek sene açıkçası ilk hedefim Avrupa'da bir takım çalıştırmak olacak. Tayfun Korkut'un Hannover 96'ın başına gelmesine çok sevindim. Benim de Avrupa'ya konsantre olmam gerektiğini düşünmeme yol açtı. Tabiiki Türkiye vatanım ve orada da çalışmak isterim ama ilk tercihim Avrupa olacak. İran'dan bir çok kulüpten teklif var ama açıkçası İran'da yeterince görev aldığımı düşünüyorum. Yeni hedefler lazım bana. Uzak doğu da futbol çok gelişiyor ve bu benim de ilgimi çekmeye başladı. Arap ülkelerinde de imkanlar genişledi ve cazip hale geldi. Kısaca benim kafama yatan her yerde çalışabilirim.
CİHAN

Yorumlar