"Yolsuzluğa karşı çıkmamız, dalga dalga partiye yayılır diye disiplin dediler"

Eski Kültür ve Turizm Bakanı, İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, yolsuzluk ve rüşvete karşı çıkmaları ve bunu cesaretle savunmaları sebebiyle bunun dalga dalga partiye yayılacak diye disipline sevk edildiklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol
"Yolsuzluğa karşı çıkmamız, dalga dalga partiye yayılır diye disiplin dediler"

Eski Kültür ve Turizm Bakanı, İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, yolsuzluk ve rüşvete karşı çıkmaları ve bunu cesaretle savunmaları sebebiyle bunun dalga dalga partiye yayılacak diye disipline sevk edildiklerini söyledi. Siviller eliyle bir darbe yaşandığını düşündüğünü dile getiren Günay, yaşanan darbeleri halkın sandıkta temizlediğini, bunu da temizleyeceğini vurguladı.

    Cihan TV Network 'Anadolu'da Sabah' programı 'Başkent Konuğu' olan Ertuğrul Günay, yerel seçimlerle ilgili Türkiye'nin 1946'dan bu yana çok partili bir siyasal deneyim içinde olunduğunu hatırlattı. Zaman zaman kesintilere uğradığını dile getiren Günay, "Birkaç sefer askeriyle kesintiye uğradı. Bu sefer de 'bu iktidar benimdir ve burdan katiyen gitmem' anlayışına kendisini kaptırmış olan siviller eliyle kesintiye uğratılmaya çalışılıyor. Bir anlamda işte 27 Mayıs'ta bir darbe yaşadık, 12 Mart'ta bir darbe yaşadık, 12 Eylül'de bir darbe yaşadık, 28 Şubat'ta yaşadık, 17 Aralık'tan sonra da 17 Aralık'ın önünü kesmek için Aralık sonundan itibaren de yeni bir darbe, bu sefer siviller eliyle bir darbe yaşadığımızı düşünüyorum. Bundan önceki bütün darbeleri sandık önüne geldiğinde halk temizledi. Bunu da temizleyecek diye umut ediyorum. İktidar partisinin oyları ciddi bir biçimde ki bu geride bıraktığımız süreç içinde partilerle özel olarak meşgul olmadım ama gözlemler yaptım. Akdeniz'e, Karadeniz'e gittim, gözlemler yaptım ve Ege'ye gittim. Ankara'da da sokaktayım ben, öteki arkadaşlarımız gibi 20 korumayla falan gezmiyorum, sokaktayım. Benim gördüğüm iktidar ciddi bir biçimde, yarı yarıya oranda oy kaybedecek. 49 almışsa yarısını hesap edin, oralarda bir yerde oy kaybedecek gördüğüm. Muhalefetin, bütün partilerin bir kıpırdanma var. Saadet Partisi başta olmak üzere teşkilatlı eski partiler bir ölçüde yükseliyorlar; MHP ve CHP'de ciddi kıpırdanışlar var. Ege ve İç Anadolu'da MHP'nin ciddi bir oy artışı olacağını görüyorum. Gördüğüm, muhalefetin oy toplaması karşısında iktidarın ciddi bir gerileme yaşayacak ve tek başına iktidar olma umudunu bitirdiğini bu seçimde görecek. Ondan sonra inşallah esenlikli bir seçime doğru hep birlikte gideriz." diye konuştu.

    "BİZİM DERDİMİZ SEL ÖNÜNDEN KÜTÜK KAPMAK DEĞİL"

    Yeni bir parti kurma girişimleriyle ilgili ise Günay, "Yeni bir partiye ihtiyaç var mı; bunu 30 Mart'tan sonra göreceğiz. Arkadaşlarımızla birlikte böyle düşünüyoruz. Benim veya bir başka arkadaşın öncülüğünde şuanda parti kurmak gibi bir ön hazırlığımız, bir kararımız yok. Ama Türkiye'nin siyasi yapısını ciddi bir biçimde gözlüyoruz. 30 Mart'ta biz her seçim biriminde iktidarın karşında; çünkü iktidar şuanda otoriteyi temsil ediyor, gittikçe totolatirleşmeyi temsil ediyor. Hafif diktatörlüğe doğru giden bir çizgi. Başbakan 'diktatör olsam böyle mi yaparım' diyor ama işte o öyle yapar. Twitter yasaklar, Twitter veya internetin kökünü kazırız der, verilen mahkeme kararını uygulamaz, seçim kurulu bir yasak verir 'biz de yasağı yasaklıyoruz' der; diktatörler böyle başlar. Yol verirseniz yükselir; yol vermezseniz yaşken eğilir rahatlıkla. Onun için otoriterleşmeyle demokratikleşme tercihi yapılacak bu seçimde. İktidar partisi dışındaki bütün partiler, demokratikleşmeyi temsil ediyor. Türkiye'nin çoğulcu sistem içinde yürümesini temsil ediyor. O yüzden biz diyoruz ki her seçim biriminde güçlü alternatif ne ise iktidarın karşısında orada toplanın. Burada MHP ise MHP; CHP ise CHP; başka parti ise bunlar. Orada toplanın çünkü önce demokrasiyi savunacağız. 30 Mart'ı bir görelim; millet mevcut siyasi hareketlerin birinde ciddi bir kümeleşme gösteriyorsa amenna biz de onu alkışlarız. Millet için iyi olan bizim için iyidir. Hayır iktidarın bütün bu yıpranmışlığına rağmen, bir kafa karışıklığı, muhalefette sınırlı bir gelişme var ise o zaman toplumun yeni bir dil, yeni bir siyasi söylem, yeni bir çıkış aradığı konusunda yeni bir değerlendirmenin eşiğindeyiz demektir. Otururuz o zaman hep beraber, biz içinde olur muyuz; olabiliriz, önünde mi oluruz; olabiliriz, şart değil; tarif edici oluruz, kucaklayıcı oluruz, önünde olabiliriz, her şey olabilir ama 30 Mart'ı görelim. Bizim derdimiz sel önünden kütük kapmak değil. Acele bir parti kuralım, biz burdan fırsat; böyle bir şey değil. Türkiye demokrasi, özgürlük içinde, inançlara, düşüncelere saygılı bir anlayış içinde, adalet içinde gelişsin ve kalkınsın istiyoruz." şeklinde konuştu.

    "17 ARALIK'TAN BERİ BAŞBAKAN MECLİS'E GELMİYOR"

    Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları karşısında AK Parti'deki sessizliği de değerlendiren Günay, iddialarda adı geçenlerin aylardır basının önüne çıkıp 'işin gerçeği budur' deyip bir basın toplantısı yapamadıklarına dikkat çekti. Meclis'in önüne gelip böyle bir tavır sergilenemediğini anlatan Günay, şöyle devam etti: "17 Aralık'tan beri Başbakan Meclise gelmiyor. Bunu ciddiye alın, bunu bir yere yazın. 17 Aralık'tan beri bu arkadaşların hiçbirisi, özgürce soru sorulacak bir platformun önüne çıkmıyor. Bu görmezden gelinebilecek bir olay değil, üzüntüyle söylüyorum. Bu arkadaşlarla oturdum bir sofrada yemek yedim, onları karalamak katiyen istemem. Gerçekten aklanmalarını isterim ama manzara öyle değil. Aynı zamanda hukukçuyum, tablo öyle değil. Tablo, ikna edici değil, bunların tavırları ikna edici değil. Miting meydanlarında, bin polisin ve stoplanmış bir kalabalığın önünde bağırıyorlar arada sırada. Ama onun dışında bir tek ikna edici bir savunmayı ne Başbakan, ne arkadaşlar yapmadılar. Bu herkesin vicdanını rahatsız ediyor."

    "BİZ PARTİDEN ÇIKTIK AMA HALA İÇERDE O SANCI DEVAM EDİYOR"

    İlk günler 'canım koyalım bunları kapının önüne, gitsin aklansınlar, temizlensinler gelsinler' anlayışının çok hakim olduğunu dile getiren Günay, kendilerinin de zaten bunu savunduğunu vurguladı. "Bizim bunu cesaretle savunmamız, dalga dalga partiye yayılacak diye bize disiplin dediler." diyen Günay, "Biz yolsuzluk yapmadık ki; yolsuzluklar bu partinin üzerine gölge düşürmesin dedik. Susmaktansa ayrılmayı tercih ettik. Şundan korktular; biz içerde kaldığımız takdirde bakanlığımın ertesini günü grubun ortasına oturmuş insanım. Grupla ilişkilerim fevkalade iyi, diğer arkadaşlar da öyle. Biz orada oturduğumuz zaman, bizim düşüncelerimiz orada büyük bir muhalefet grubu, büyük bir yolsuzluklara karşı çıkan grup oluşacaktı AK Parti içinde. Hala tabanla, teşkilatlarla temastayım. Hala birçok insan 'haklısınız ama işte ne yapalım Başbakan böyle yapıyor, biz de bu eşikte buna katlanıyoruz' diye günah çıkarıyor. Bir 2 yeni atanmış bakan, bir 2 tane fedai milletvekili, birkaç tane de bu iktidar döneminde köşe kapmış yazar; onun dışında ciddi bir savunucusu yok bu olup bitenlerin. Bundan rahatsız oldukları için bizden parti dışına çıkmamızı istediler. Çıktık bizde ama içerde hala o sancı devam ediyor. AK Parti tabanının bu yolsuzlukla, bu kutularla, bu kasalarla, bu tapelerle bir ilgisi yok ki. Onlar mütedeyyin, masum, temiz insanlar. Daha iyi olacak diye oy vermişler. Daha iyi şeyler oldu mu; oldu ama bu arada iktidarı ellerinde tutanlar, inanılmaz bir biçimde kendileri için çalışmışlar. Tabanda birçok insan, onların günahını çekmek istemiyor. Onların bir kısmı kerhen oy verecek, bir kısmı vermeyecek, bir kısmı başka partiye verecek. Bunun bir bedeli olduğunu 30 Mart'ta herkes görecek." dedi. CİHAN

Yorumlar