Vural: Başbakan ve bakanlar 'paralel rüşvet ve yolsuzluk örgütü' kurdu
MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına adı karışan bakanlarla ilgili fezlekeleri değerlendirdi.
MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, 17
Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına adı karışan bakanlarla
ilgili fezlekeleri değerlendirdi. “Literatüre de geçiyor, bu
'fezleke grubu' kendileri çalmış, kendileri oynamışlar. Hem çalıp
hem oynamışlar. Bu rüşvet dansı, dans etmişler. Rıza Sarraf’la
birlikte Başbakan ve bakanları. Fezleke grubu. Bir örgüt şeması
ortaya çıkıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı,
bürokratları ve bakanları paralel bir örgüt kurmuşlar, rüşvet ve
yolsuzluk örgütü kurmuşlar. Rüşvet ve yolsuzluk örgütü, kara para
aklama, vakıf aracılığıyla ihalelerin rüşvetini alma, adam kayırma,
TOKİ ihaleleri vs.” diyen Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
bazı bakanlar ve bürokratların, paralel bir rüşvet ve yolsuzluk
örgütü kurduğunu iddia etti.
Grup Başkan Vekili Vural, MHP İzmir İl Başkanlığı’nda gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan’ın tehlikeli
bir oyun oynayarak kitleleri tahrik ettiğini öne süren Vural, “En
başta ülkeyi yönetenlerin sağduyulu davranması gerekiyor fakat
maalesef Başbakan Erdoğan, milleti sağduyuya davet edeceğine çok
tehlikeli bir oyun oynuyor. Kitleleri tahrik ediyor, düşmanlık
üretiyor. Böylesine tehlikeli, pis bir oyun içinde kendi rüşvet ve
yolsuzluğunu, acziyetinin üzerini örtmek istiyor.” şeklinde
konuştu.
'GEZİ EYLEMLERİNİ DERİN AKP KIŞKIRTTI'
İnternete düşen ses kayıtlarında, Gezi Parkı olayları sırasında
derin AKP’nin olayları bilerek ve isteyerek kışkırttığının
görüldüğünü iddia eden Oktay Vural, İçişleri eski Bakanı ile bir
işadamı arasında geçen telefon görüşmesini gazetecilere dinletti:
“Tapelere göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gezi eylemleri henüz
küçük bir eylemken, sadece parkta bir eylem yapılırken, ‘Gezicileri
o parktan sökün atın. Çıkarmasını bilmiyorsanız ben gelip çıkarayım
atayım.’ diye talimat veriyor. Orada barışçı bir şekilde
bulunanlara, parkta oturanlara, "Çadırları yakın', polislere de,
'Gazı basın, buradan sökün atın' diye talimatı Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan vermiş. Görülmektedir ki Gezi Parkı ekseninde
tırmandırılan şiddet olayları ve orantısız güç kullanımı, doğrudan
doğruya derin AKP tarafından planlanmış ve yönlendirilmiştir.”
Başbakan Erdoğan’ın, kendisi gibi düşünmeyenlerin hepsini düşman
olarak gördüğünü öne süren Vural, “Başbakan, kendisi gibi
konuşmayanların tümüne de örgüt demektedir. Bu zehirli dilini her
yerde kullanmaktadır. Özellikle MHP’ye yönelik de haddini bilmeden,
izansız ve mizansız bir şekilde bu dilini bir karış uzatan Recep
Tayyip Erdoğan’a, genel başkanımız hakettiği cevabı verdi. Şeref ve
haysiyet iddiasını PKK’yla görüşmede bırakanlar, şimdi yine genel
başkanımızın ortaya koyduğu gibi MHP’yi utanmadan, sıkılmadan,
arsızca DHKP-C ile aynı eksene getiren bu ifadeleri tekrarlıyorum;
ispatlamazsan yargı önünde şerefsizsin, haysiyetsizsin.” dedi.
'MİLLETİN YARGISINDAN KİMSE KAÇAMAZ'
Bakanlarla ilgili hazırlanan fezlekelere de değinen MHP Grup Başkan
Vekili, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e seslenerek, “Ey Meclis
Başkanı, Türk milleti adına, hukuk adına soruşturma yapan savcı,
fezlekesini hazırlamış ve göndermiştir. Savcı diyor ki, ‘Ben bu
bakanları sorgulayamıyorum, artık yargı yetkisi milletvekillerine
aittir.’ diyor. Yargı yetkisi olan milletvekilleri için bu
dosyaların gizliliği diye bir şey sözkonusu olamaz. Milletvekilleri
hukuku çalıştırmalı. AKP, eğer yüreğiniz yetiyorsa Meclis
soruşturmasının önünü açın. Hodri meydan, Yüce Dîvan’a gönderelim,
orada hesap versinler. Milletin yargısından, milletin hukukundan
kimse kaçamaz.” diye konuştu. Fezlekelerde rüşvet listeleri ortaya
çıktığını savunan Vural, “Belli ki AKP döneminde yapılan iş
karşılığı bir rüşvet listesi var. 1,5 milyon dolar, trafikte özel
plaka çıkartıp güvenli şeritten geçmek için. 1 milyon dolar,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı için. 500 bin dolar, engel olan
kamu görevlilerinin tayini için. Liste yapmışlar. Eski Ekonomi
Bakanı’nın saat alma meselesi gazete manşetlerine her şeyi düştü,
inkar da etmiyor. Sizin hiç 300 bin franklık saatiniz oldu mu? 300
bin frank, 765 bin lira ediyor. Saat kolunda. Böyle inkar edeceğine
gidip diyeceksin ki, ‘Evet bu saat benim, parasını da tıkır tıkır
verdim,’ ve de faturasını getireceksin. Bu kadar net.” dedi.
CİHAN
Yorumlar