TBMM Başkanvekili Akşener: Seçim yapılmaması için Suriye ile savaş çıkarılabilir

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Meral Akşener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Mart mahalli seçimleri yaptırmamak için iç karışıklık çıkarmaya çalıştığını, bu tutmayınca da Suriye ile göstermelik bir savaşa girebileceğini savundu.

Google Haberlere Abone ol
TBMM Başkanvekili Akşener: Seçim yapılmaması için Suriye ile savaş çıkarılabilir

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Meral Akşener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 Mart mahalli seçimleri yaptırmamak için iç karışıklık çıkarmaya çalıştığını, bu tutmayınca da Suriye ile göstermelik bir savaşa girebileceğini savundu. Akşener ayrıca Şanlıurfa, Mardin, Muş ve Bitlis'in teslim edildiğini, 30 Mart'tan sonra bunun ortaya çıkacağını öne sürdü.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya İl Yönetimi tarafından Su Otel’de ‘Yerel İktidara Yürüyüş’ toplantısı düzenlendi. MHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener’in başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya genel merkez yöneticilerinin yanı sıra Antalya Milletvekili Mehmet Günal, İl Başkanı Osman Çetin, MHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kemal Çelik ile ilçe adayları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Toplantıda partililere seslenen Akşener, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın internete düşen ses kayıtları, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ve CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın geçmişte internete düşen görüntüleriyle ilgili konuştu. 30 Mart mahalli seçimler öncesi MHP ve ülkücülerin sokağa çekilmeye çalışıldığına değinen Akşener, bunun Devlet Bahçeli'nin sağduyulu tavrıyla önlendiğini söyledi. "Başbakan bu 30 Mart seçimlerinin sanki olmaması için elinden gayreti gösteriyor." diyen Akşener, şöyle konuştu: "MHP her bir hareketlenmeyi yani bizim dışımızda gelişen hareketlenmeyi de bir şekilde sağduyuyu konuşturarak çözüyor. Şimdi içteki bu talep tükendiği taktirde Suriye örneğinde olduğu gibi bir göstermelik savaş söz konusu olabilir. Hatta Zaytung diye bir internet sitesi var. Orada: 'Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye'nin etrafındaki ülkeleri uyardı, Sayın Başbakan'a uymayın 30 Mart'a kadar.' diye bir şey vardı. Her şey olabilir."

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın internete düşen ses kayıtlarına da değinen Akşener, büyükşehirlerde istihdam edilmek üzere iktidar partisinden 10 bin kadro istendiği iddiasına dikkat çekti. Bu iddialara yönelik hükümet kanadından hiçbir yalanlama gelmediğini belirten Akşener, "Bu 10 bin kadro neyin karşılığıdır? Kandil'deki teröristlerin karşılığıdır. Bir taraftan bir gruba terörist diyeceksin, diğer taraftan asıl dünyaca terörist örgüt olduğu kabul edilmiş teröristbaşının talebine evet diyeceksin. Bir tarafta bir grubu terörizmle suçlayacaksın, diğer tarafta asıl terör örgütüyle sarmaş dolaş olacaksın. BDP'nin eş başkanları 31'den itibaren 15 ili aldıklarını, alacaklarını ve özerklik ilan edeceklerini söylüyorlar. Bir cevap duydunuz mu bugüne kadar. 'Böyle bir şey olamaz, hadi oradan.' diyen kuvvetli ses duydunuz mu? Hayır, duymadınız. Çünkü anlaşma odur." şeklinde konuştu. Akşener, Şanlıurfa, Mardin, Muş ve Bitlis'in teslim edildiğini, 30 Mart'tan sonra bunun ortaya çıkacağını söyledi.

"BAŞBAKAN, BİR GRUBU SUÇLAYARAK, YOLSUZLUĞUN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR"

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna değinen Meral Akşener, bu süreçten sonra Başbakan'ın paralel yapı söylemine tutunduğunu, bu grubun içinde yer alan insanları tek tek haşhaşilik ve teröristlikle suçladığını belirtti. Operasyonun ardından emniyet ve yargıda yaşanan tasfiye sürecini hatırlatan Akşener, sonuç olarak rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla iddiaların hiçbirinin cevaplanmadığını ifade etti.

İnternete düşen ses kayıtlarına dikkat çeken Akşener, sözlerine şöyle devam etti: "İşi gücü olmayan bir gencin evinden 1 trilyon lira çıkıyorsa burada bir sorun var demektir. Kimse ahmak değil. Dolayısıyla bu soruların cevabı verilmemiştir. Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet yapıldı mı? Yapılmadı mı? Bu sorunun cevabı belli mi? Hayır belli değil. Bu konuda herhangi bir aydınlatıcı cümle yönetici sınıfından geldi mi? Gelmedi. Bu işin muhataplarından geldi mi? Gelmedi. İşi laf kalabalığına getirerek bir gurubu haşhaşilikle, suçlayarak teröristlikle suçlayarak, kumpasçılık, paralelcilikle suçlayarak, yüksek sesle bağırarak burada yolsuzluk fiilini örtmek mümkün olmaz. Bu soruya cevap veremeyen Sayın Başbakan'ın üst perdeden bağıra çağıra... Mitinglerdeki yüz ifadesini, ses tonunu görüyor musunuz? Türkiye korku filmi izliyor. Bu gürültünün sebebi nedir diye baktığınız zaman; ortaya çıkan hırsızlık şaibesinin üstünü örten bir şal gibi bu gürültüyü kullandığını görüyoruz. 30 Mart'ta da milletten oy isteyerek; mahkeme, savcılık hukukta değil, diyecek ki; 'Ben X miktar oy aldım. Bu oyla da aklandım geldim.' Şimdi oy kullanırken vereceğiniz karar genel anlamıyla budur."

"DİYANET'E SAYGIM BİTTİ"

17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonun ardından AK Parti içinden bazı milletvekili ile partilerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik şirk içeren ifadeler kullandığını ve 'günah işleme özgürlüğü vardır' açıklamasını hatırlatan Akşener, Başbakan'ın bunlara hiç itiraz etmediğini söyledi.

Eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın internete düşen ses kayıtlarında Bakara Suresi'yle dalga geçmesine de değinen Akşener, "Başbakan bunların hiçbirine laf etmedi, hoşuna gitti. Ey İslam uleması, ey Diyanet İşleri, ey müftüler, ey ilahiyat fakültesindeki hocalar; yok mudur bu konuda bir sözünüz. Bakara Suresi'yle makara yapanlar hakkında yok mudur bir sözünüz. Ey Sayın Başbakan yok mudur bir sözünüz?" diye sordu.

BAYKAL KASETİ YORUMU: 'BEN KALDIRTTIM’ DEMESİ ABESLE İŞTİGAL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Deniz Baykal'ın kasetini ben kaldırttım.' şeklindeki sözlerini de değerlendiren Meral Akşener, şunları ekledi: "Sayın Başbakan'ın 'ben kaldırttım' demesi abesle iştigal. Çünkü bütün seçim meydanı boyunca, referandum süresince ve miting alanlarında 'ne özeli, ne özeli genel genel' diye bağırdı. İlkeler üzerinden gittiğiniz zaman kaldırmak ne kelime köpürttü işi. Bu kasetleri özel hayat olarak görmeyip alabildiğine köpürterek ve her bir miting meydanında bağıra bağıra ortaya getiren, duymayanın duymasını sağlayan, görmeyenin görmesini sağlayan Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Canı yandıktan sonra bağırmak yok. Başkasınınkinde köpürte köpürte gezeceksiniz ki şimdi çıkan ses kayıtlarının içinde de özel hayat diye bir şey yok, hırsızlık var, hırsızlık var." CİHAN

Yorumlar