"Soruşturma dosyasındaki dinlemeler hukuken değersiz hale getirilmek isteniyor"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Başbakan ve AK Parti hükümetinin Türkiye'nin istikrarının ve büyümesinin önündeki en önemli risk unsuru olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Başbakan ve AK Parti
hükümetinin Türkiye'nin istikrarının ve büyümesinin önündeki en
önemli risk unsuru olduğunu söyledi. Başbakan'ın oğlu hakkında
dinleme kararı bulunmadığına yönelik İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'ndan açıklama geldiğini hatırlatan Öztrak, soruşturma
dosyasındaki dinlemelerin hukuken değersiz hale getirilmek
istendiğini vurguladı.
Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Öztrak, Türkiye'de 17
Aralık'ta başlayan devlet krizinin bir rejim krizine dönüştüğünü
ifade etti. Türkiye'nin 26 Şubat'tan beri bir demokratik hukuk
devleti olmadığını belirten Öztrak, Türkiye'nin bu tarih itibariyle
bir 'parti devleti' olduğunu vurguladı.
"AKP hükümeti Meclisteki çoğunluğuna dayanarak yargıç güvencesini
bitirmiş, yargıyı da kendine bağlayarak Tayyip Erdoğan'ın çok
şikayet ettiği güçler ayrılığına nokta koymuştur." diyen Öztrak,
şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanı da 26 Şubat tarihinde HSYK
yasasına attığı imza ile Türkiye'deki rejim değişikliğini sessizce
tasdik etmiştir. Türkiye hızla hibrit demokrasiden, otoriter bir
rejime doğru savrulmaktadır. Hükümet, 17 Aralık'tan bu yana muhatap
olduğu yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üzerini, hukukun
üstünlüğünü, hukuk devletini rafa kaldırarak örtmeye
çabalamaktadır. Her gün ayrı bir rezalete tanıklık ediyoruz.
Başbakan'ın, internete düşen ve oğlu ile arasında geçen evdeki
paraları yok etmeye yönelik ses kayıtları insanın kanını donduracak
niteliktedir. bu ülkede 41 milyon insan iki günde bir, bir kap et
yemeği yiyecek parayı bulamazken mahdumun evindeki paralar harca
harca bitmemekte, İstanbulda villalar alınarak tüketilmeye
çalışılmaktadır. Başbakan bu kayıtlar montajdır, dublajdır diye
bağırmakta, ancak tarafsız bir soruşturmanın önünü açmamaktadır.
Son HSYK değişikliğinden sonra bunu yapsa da, yargıç güvencesinin
bitirildiği bir ortamda, artık inandırıcı olmayacaktır. Kayıtların
yayımlanmasının hemen ardından başbakanın içine düştüğü panik,
kriptolu telefonu da dinlemişler söylemi ve meydanlarda aşırı güç
gösterme çabası başbakan'ın iddialarına inanmamızı
güçleştirmektedir. Nitekim Başbakan internete düşen ses kaydı için
montaj dedi, dublaj dedi ama 'ben yolsuzluk ve rüşvete bulaşmadım'
diyemedi."
Başbakan'ın esip gürlediğini ancak sorulara cevap veremediğini
belirten Öztrak, sorularını şöyle sıraladı:
"Herşeyden önce bir başbakan oğlu ile neden kriptolu telefon ile
görüşür? Başbakan evladına hangi gizli devlet görevini vermiştir de
aralarındaki konuşmayı gizleme ihtiyacı doğmuştur? Böyle bir resmi
görevi yoksa devletin kriptolu telefonu Başbakanın oğlunun elinde
ne gezmektedir? Başbakan ses kaydının montaj olduğunu iddia ediyor
sonra da kriptolu telefonumu bile dinlemişler deyip TÜBİTAK'ta bu
telefonlardan sorumlu 5 uzmana neden işten el çektiriliyor? Montaj
idiası mı, kriptolu telefonun dinlendiği iddiası mı doğru?"
Başbakan'ın adının karıştığı yolsuzluk ve
rüşvet iddialarını yer aldığı soruşturmada delillerin karartılmak
istendiğine gösteren 2 önemli gelişme yaşandığına dikkat çeken
Öztrak, "Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürüten savcılara
dosyadan el çektirilmişti. bakanlar hakkındaki fezlekeler hala
Meclise gelmedi. Dosyaya yeni savcılar atandıktan sonra Deniz
Feneri davasında gördüğümüz bazı garip uygulamaları burada da
görmeye başlamıştık. Dün bu uygulamalara yenileri eklendi. ilkin
başbakan'ın oğlu hakkında dinleme kararı bulunmadığına yönelik
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından açıklama geldi. Böylece,
soruşturma dosyasındaki dinlemeler hukuken değersiz hale getirilmek
isteniyor. Delillerin karartılması şüphesini uyandıran ikinci
uygulama daha da vahim. 15 Aralık'tan sonra yapılan dinlemeler ve
fiziki takibe ilişkin kayıtların imha edilmesine karar verilmiş. Bu
doğrudan 17-18 Aralık tarihlerinde Başbakan ile oğlu arasında
gerçekleşen ses kayıtlarının imha edilmesi anlamına gelmektedir. Bu
ses kayıtları Başbakan'ın söylediği gibi montaj, dublaj veya
hukuksuz ise yok etmek için bu telaş niye? Ne yapılırsa, yapılsın
gerçeklerin ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu vardır. 'Yükü çamur
olan, her gittiği yerde iz bırakır' Ben tüm kamu görevlilerini
uyarıyorum; hiç bir kamu görevlisi onun veya bunun fedailiğine
soyunmasın. Herkes Türkiye Cumhuriyeti devletinin memuru gibi
davransın. Aksi takdirde üzülen kendileri olur. Hukuku tepeleyerek
ülkeyi yönetebileceğini zannedenler büyük yanılgı içindedir.
Demokrasiyi sadece sandık zanneden; hukukun üstünlüğünü, kuvvetler
ayrımını, hükümetin hesap verme zorunluluğunu yok sayan bu malul
anlayış meşruiyetini yitirmiştir. Artık bu Başbakan ve hükümet
siyaseten de topal ördektir. Bu hükümet için yolun sonu gelmiştir.
Başbakan ve AKP hükümeti Türkiye'nin istikrarının ve büyümesinin
önündeki en önemli risk unsurudur." şeklinde konuştu. CİHAN
Yorumlar