Selahattin Demirtaş: Çekilme ya da pazarlık olmayacak

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, 10 Ağustos'taki cumhurbaşkanı seçiminden önce çekileceği ya da başkaları adına çekileceği iddialarını yalanladı. Demirtaş, "25 Ağustos'ta biz Çankaya'da değilsek bu ilkeler savunulmaya devam...

Google Haberlere Abone ol
Selahattin Demirtaş: Çekilme ya da pazarlık olmayacak

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, 10 Ağustos'taki cumhurbaşkanı seçiminden önce çekileceği ya da başkaları adına çekileceği iddialarını yalanladı. Demirtaş, "25 Ağustos'ta biz Çankaya'da değilsek bu ilkeler savunulmaya devam edecek. Geri kalan herşey spekülasyondur, yalandır. Aday benim, net bir şekilde ifade ediyorum, herkesin içi rahat olmalı, tek bir aday lehine imada bile bulunacak tutumum asla olmayacaktır. Onların lehine çekilme, onları destekleme, onlarla pazarlık edip oy yönlendirme, asla böyle bir tutumum olmayacak." dedi.

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Serçeşme Cemevi'nde Alevi kurumları temsilcileriyle bir araya geldi. Burada basına açık gerçekleştirdiği görüşmede değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, bir kaygı ve bir korku havasıyla seçime girildiğini savundu.

'ÖTEKİ KESİMLERİ İNSAN YERİNE KOYMAYAN ANLAYIŞ ÇANKAYA'YA ÇIKMAK İSTİYORUM DİYOR'

Demirtaş, "12 yılık iktidarı boyunca özgürlük lafını kullanarak özgürlükleri gerileten, kardeşlik lafını kullanarak toplumsal kamplaşmayı derinleştiren, demokrasi lafını kullanarak toplumun bütün ötekileştirilmiş kesimlerini köleleştiren, insan yerine koymayan bir anlayış şimdi 'Çankaya'ya başkan olarak çıkmak istiyorum' diyor. Bu anlayış elbette halkta bir kaygıya, bir korkuya yol açıyor. Haklı bir korku bu. Yakın zamana kadar ben bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacağım, ötekiler gibi kimlik siyaseti yapmıyorum diye oy isteyen kişi şimdi aynı üslupla aynı kaygı veren tarzla toplumu kutuplaştırmaya, kamplaştırmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi bile, kampanya bile onun açısından değişime, yeni bir politikaya dönüşmüyor." şeklinde konuştu.

'ORTADA VİZYON FALAN YOK'

Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açıkladığı Vizyon Belgesi'ni de şu sözlerle eleştirdi: "Vizyon adı altında sunulan şey bir özel misyon olarak topluma dayatılıyor. Ortada bir vizyon falan yok. Kendisinin özel bir misyonu var; o da 'tek adam olarak Türkiye'yi yönetirim, Türkiye'yi en iyi ben ileri götürürüm' anlayışıdır. Bu özel misyon Türkiye açısından büyük bir tehlike oluşturmuş durumda."

Kendilerinin de ezilen halkları alternatifsiz bırakmamak için aday olduğunu kaydeden Demirtaş, "Uzun yıllardır bu topraklarda bu coğrafyada köklü büyük bedeller sonucu oluşmuş değerler var. Bu demokratik değerler kolay yaratılmadı. Ne ben tek başıma yarattım, ne de tek başına siz yarattınız. Hep birlikte zorlu bir mücadele verdik. Fakat önümüzde duran en ciddi handikapta ezilenlerin bir arada durmayı başaramıyor olmasıydı. Bu karşımızdaki iktidar güçlerine egemen güçlere her zaman fırsat kendini var etme zeminin sundu. Elbette ki farklarımız, nüanslarımız olacak, ideolojik olarak aynı pencereden bakmıyoruz, bakmak zorunda da değiliz. Kimimiz sosyalisttir, kimimiz sosyal demokrat, kimimiz liberal, kimimiz İslamcı, kimimiz Alevi, kimimiz Ermeni, kimimiz Yahudi, Laz, Çerkez. Ama bütün bu kimliklerimizle birlikte ortak bir demokrasi özlemimiz, köklü bir özgürlük arayışımız, tarih içerisinde yakın geçmişte yaşadığımız ortak acılarımız var. Bunlar mücadele ederken de ortak bir yerde durmamız gerektiğinin tarihsel referanslarıdır." diye ekledi.

'BEN TEK BAŞIMA HEPİNİZİ KURTARACAĞIM ANLAYIŞI OTORİTER BİR REJİMİ, DİKTATÖRYAL ANLAYIŞI GETİRİR'

Değişimin tek başına bir kişinin başarabileceği bir iş olmadığının altını çizen Demirtaş, "Her kim ki ben sizi kurtarmak için yola çıktım diyorsa en büyük yalancı odur. En tehlikeli olan da odur. Bugün onu görüyoruz işte. Ben tek başıma hepinizi kurtaracağım anlayışı otoriter bir rejimi, diktatöryal anlayışı getirir. Toplum bir yerden sonra artık kendi yarattığı canavarın elinden kurtulamaz. Bugün yaşadığımız da budur. Bu nedenle ben aday olurken, toplumu kurtarma adına aday olmadım. Asla böyle bir patavatsızlık, ciddiyetsizlik içinde aday olmadım. Nereden geldiğimi nereye gideceğimi iyi biliyorum. Kesinlikle kazanan biz olacağız. Mevzu bir koltuk kazanmak değil, mevzu bizim açımızdan bu demokratik değerleri Türkiye toplumuna daha fazla benimsetebilmektir, cepheyi daha da büyütebilmektir. Daha fazla bir arada yaşama isteğini büyütebilmektir. Çünkü artık öyle bir noktaya geldik ki aynı binada aynı partiye oy vermeyen insanlar komşu bile olmak istemiyor, birbirine selam vermek istemiyor. İnsanlar Aleviyim demekten korkuyor, Kürdüm demekten korkuyor, bu kadar derin bir kamplaşma yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

'TEKLEŞMEK ZORUNDA DEĞİLİZ'

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriye'de bu durumun, bu gelişmenin vahşet boyutlarına ulaştığını görüyoruz. IŞİD gibi bir bela örgüt önüne gelen bütün inançları, mezhepleri kimlikleri bir düşman olarak tanımlıyor boğazlıyor. Bu tehlike giderek bizim kapımıza doğru geliyor. Yakın zamanda İstanbul'da Caferi inancına mensupların camileri yakıldı, talan edildi. Bu gelen tehlikeyi oturup izleyip bekleyecek miyiz? Bu tehlikeyi körükleyen anlayışı iktidar anlayışını, kendi cephemizden kendi savunma tedbirimizi alarak önlemeyecek miyiz? O nedenle Alevi toplumunun bütün bu olup bitenleri doğru okuyan, tarihten çıkardığı acı derslerle maalesef önünü çok daha rahat görebilen bir topluluk olarak doğru kararlar vermeniz, bütün ezilenler açısından çok kritik önemdedir. Bu mesele sadece sandık seçim meselesi değil uzun soluklu bir mücadele yürüteceğiz. Bu mücadeleyi hep birlikte yürütmek zorundayız ki aynı duygularla aynı hedefe doğru kilitlenelim. Biz tekleşmek zorunda değiliz. Aynı parti çatısı altında birleşmek zorunda değiliz. Aynı kimlik etrafına birleşmek zorunda değiliz."

Bugün cumhurbaşkanı adayı olarak, tekil bir kişi olarak halkların huzurunda olduğunu dile getiren Demirtaş, "Ama bütün bu kutsal ilkeler evrensel değerler çerçevesinde bütünleşmiş bu evrensel ilkeleri oylamaya sunuyoruz. Bir kişi aday olmak zorundaydı ben aday oldum. Bu benim çok özgün yeteneğimden, üstün yeteneğimden kaynaklanmıyor. Ezilen bir kimlik olarak inkâr edilmiş bir kimlik olarak bir Kürt olarak bu görevi yapmak benim için bir onurdur. Çünkü biz ezilen kimliği, başkalarını ezmek adına değil bütün kimliklerin, inançların, mezheplerin eşitliği ve bir arada adıl bir yaşamı savunma adına bu ilkeleri savunmuş olması bütün kimliklerin ortak gururudur. Biz iktidar olursak, biz yönetime gelirsek sadece bize oy verenler, bize destek verenler kurtulur gibi bir anlayışla yola çıkmayacağız. Biz bir defa bütün bu inanç ve kültürlerin ortak iktidarını oluşturmaya çalışıyoruz. Bu devlet ne bir etnik kimliğin devletidir ne de bir inancın devletidir. Türkiye'de yaşayan her yurttaşın, her topluluğun, her halkın, her inancın eşit olduğu bir devlettir. Bu vatan bu toprakları ne bir etnik kimliğin vatanı toprağıdır ne bir inancın vatanıdır. Bu ülkede yaşayan herkesin ortak vatanıdır. O halde bu devlet bütün bu yurttaşlara eşit yaklaşmak, eşit hizmet sunmak zorundadır. Bu devlet açısından görevdir. Bunu yapmayan devlet suç işler, bunu yapmayan başbakan suç işler, bunu yapmayan cumhurbaşkanı suç işler." şeklinde konuştu.

ÇEKİLECEĞİ İDDİALARI

Demirtaş, adaylıktan çekileceği iddialarına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu: "Tek bir kişiden büyük topluluğa kadar bu ilkelere inanmış ve benim şahsımda bunu somutlaştırmış hiç kimseyi mahcup etmeyecek bir duruşu sonuna kadar sürdüreceğiz. Birinci turda şöyle yapacak, ikinci turda şununla pazarlık edecek gibi tartışmalar tümüyle bu ilkeleri bir tarafa bırakıp işi spekülatif bir şekilde başka yerlere çekmek isteyenlerin tartışmasıdır. Asla bu ilkeler ucuz siyaset arenasında pazarlık konusu olmayacak kadar değerlidir. Biz Hallac-ı Mansur'u da biliyoruz, pazarlık etseydi canını da kurtarırdı. Ama o ilkeleri savunma adına canından vazgeçecek insanların siyasetini devraldıysak ucuz siyasetten, ucuz pazarlıklardan uzak duracağız. Çünkü bu ilkeler bir aylığına savunabileceğimiz ilkeler değil. Köklü bir insanlık tarihinin mücadelesinin bize miras olarak bıraktığı ilkelerdir. Bu ilkeler HDP'den de kıymetlidir, benden de kıymetlidir. Bu ilkeler biz olsak da vardır olmasak da vardır. Biz siyasette kazansak da bu ilkeler vardır, kaybetsek de vardır. Baki kalacak olan bu ilkelerdir. Bizden sonrakiler bu ilkelere sahip çıkarak insanlığı yaşatacaklar. Eğer insanlık adına bir duruş sergileyeceksek bu ilkeleri 24 Ağustos Cumhurbaşkanı Seçimi netleşinceye kadar savunmaktan asla geri durmayacağız. Aldığımız oy oranı elbette önemlidir fakat tek başına belirleyici değildir. Bu ilkeler meşrudur, haklıdır. Cumhurbaşkanı olamasak bile bu ilkeleri savunmaya devam edeceğiz. 25 Ağustos'ta biz Çankaya'da değilsek bu ilkeler savunulmaya devam edecek. Geri kalan herşey spekülasyondur yalandır. Aday benim, net bir şekilde ifade ediyorum, herkesin içi rahat olmalı, tek bir aday lehine imada bile bulunacak tutumum asla olmayacaktır. Onların lehine çekilme, onları destekleme, onlarla pazarlık edip oy yönlendirme, asla böyle bir tutumum olmayacak. Çünkü bu benim meselem değildir. Benim meselem olmadığı için bu tartışmayı sürdürüyoruz. Bu ilkeleri temsil edecek bizim dışımızda aday da yoktur. Bu ilkelerin yüzde birini bile dile getirecek savunabilecek yaşayabilecek aday da yoktur. O olsaydı onun üzerine tartışabilirdik. Geri kalan iki aday da bu ilkelerin tersi adaydır. Bu ilkelerin aleyhine ortaya çıkmış, bu ilkeleri ortadan kaldırmak üzere bina edilmiş felsefenin adaylarıdır. Ne birinci turda ne ikinci turda asla böyle bir tartışmaya girmeyeceğiz. Bu ilkelerimize, bize güvenen insanların duygularına, bize inanmış insanlara, annelerin temiz yüreklerine ihanet olur. Böyle bir tutumumuz asla olmayacak. Asıl mücadele 24 Ağustos sonrasıdır."

Demirtaş ve Alevi temsilcileri ardından birlikte binadaki cemevini gezdi. CİHAN

Yorumlar