SAYDER’den ses kaydı açıklaması
Sayıştay Denetçileri Derneği (SAYDER), AK Parti Grup Başkan Vekili ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan arasında geçtiği iddia edilen ve Sayıştay’la ilgili ifadelerin yer aldığı ses k.
Sayıştay Denetçileri Derneği (SAYDER), AK Parti Grup Başkan
Vekili ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli ile Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan arasında geçtiği
iddia edilen ve Sayıştay’la ilgili ifadelerin yer aldığı ses
kaydına ilişkin bir açıklama yaptı. SAYDER, "Sayıştay denetimini
kendi zihin yapıları ve geleneksel algılarına aykırı gören bazı
bürokratik odakların ve uzantılarının, kendilerinden TBMM adına
hesap sorulmasından rahatsız oldukları ve bunu engellemek için
siyasi karar mekanizmalarında yanlış algı oluşturma çabası içinde
oldukları görülmektedir.” ifadelerini kullanarak ses kaydına tepki
gösterdi.
Ses kaydına ilişkin olarak medyada yer alan
çeşitli haber ve yazılar üzerine SAYDER Yönetim Kurulu'nca bir
açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek “150 yıllık
şerefli bir mesleğin üyeleri olan Sayıştay denetçileri, Anayasa ve
yasalarla kendilerine verilen görevleri bağımsız ve tarafsız olarak
yerine getirmektedir. Cumhuriyet kurulduğundan bu yana TBMM adına
kamu kaynağının etkin, verimli, ekonomik ve hukuka uygun olarak
kullanılmasını sağlamak üzere denetim faaliyetlerini yürütmektedir.
Denetçiler görevlerini yaparken farklı siyasi görüşleri temsil eden
TBMM’ye ait olan bütçe hakkını dolayısıyla vergi ödeyen tüm
vatandaşların kamu kaynakları üzerindeki hakkını korumak üzere
çalışır. Bu nedenle kendini taraf olarak görmez.” denildi.
Sayıştay denetçisinin, uluslararası
standartlara uygun bir şekilde kanıtlara dayalı olarak tespit
ettiği hukuka aykırılıkları ve mali işlem hatalarını raporuna alır
ve bunlara dayanarak kamu kurum ve kuruluşlarının mali tablolarının
doğru ve tam olup olmadığına ilişkin bir görüş belirttiğinin altı
çizilen açıklamada "Denetimler sırasında tespit ettiği kamu
zararlarını ise Sayıştay dairelerine yargı raporu halinde sunar ve
Dairelerden bu kamu zararlarının sorumlu ve ilgililerce tazmin
edilmesine karar verilmesini talep eder. Kişisel dünya görüşü ne
olursa olsun Sayıştay denetçileri, TBMM’nin yani milli iradenin
bütçe hakkının korunması dışında bir kaygı ya da öncelik düşüncesi
taşımazlar. Yapılan denetimler sonucu tespit edilen eksiklik ve
aksaklıkların giderilmesi denetlenen kurumların ve bir bütün olarak
yürütmenin yararınadır. Ayrıca kamu idarelerinin hesap verme
sorumluluklarını yerine getirmeleri de ancak Sayıştay denetimi ile
mümkündür.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamaya şöyle devam edildi: "Bu nedenle
dünyada Sayıştay denetiminin olmadığı bir devlet sistemi
bulunmadığı gibi sayıştayların güçlendirilmesi başta gelişmiş
ülkeler olmak üzere tüm dünya devletlerinin ortak çabasıdır. Bu
husus 2011 yılında alınan ve adeta bir manifesto niteliğinde olan
Birleşmiş Milletler kararında da vurgulanmıştır. Ülkemizde Sayıştay
ile ilgili olarak dünyanın aksi yönünde yapılmak istenen bazı yasal
değişiklik girişimlerine ilişkin olarak, gerek Anayasa
Mahkemesi’nin kararında gerekse AB parlamentosu tarafından
yayımlanan raporlar ve alınan kararlarda bu hususlar açık bir
şekilde ifade edilmektedir. Kısacası ileri bir demokrasi ve
gelişmiş bir kamu yönetimi için uluslararası standartlara uygun
Sayıştay denetimi vazgeçilmez bir koşuldur. 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile başlayan ve bu Kanun paralelinde
düzenlenen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile devam eden yeni dönemde;
Sayıştay denetimini kendi zihin yapıları ve geleneksel algılarına
aykırı gören bazı bürokratik odakların ve uzantılarının,
kendilerinden TBMM adına hesap sorulmasından rahatsız oldukları ve
bunu engellemek için siyasi karar mekanizmalarında yanlış algı
oluşturma çabası içinde oldukları görülmektedir. Bu sürece ilişkin
düşüncelerimizi daha önce de çeşitli vesilelerle açıklamıştık.
Ortaya çıkan son gelişmeler daha önce ifade ettiğimiz
düşüncelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha teyit eder
niteliktedir. Kamuoyunca da bilindiği üzere daha önce; 04.07.2012
tarih ve 6353 sayılı Kanun ile Sayıştay’ın yetkileri kısıtlanmaya
çalışılmış olup, Anayasa Mahkemesi'nin 27.12.2012 tarih ve 2012/207
numaralı kararı ile bu düzenleme oybirliği ile iptal edilmiştir.
Söz konusu iptal kararından sonra Kanun yapıcı iradeyi yanlış
yönlendirme faaliyetlerinin devam etmesi sonucu 2013 yılı Nisan
ayında TBMM Başkanlığı’na 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu'nda
değişiklik öngören yeni bir kanun teklifi sunulmuş, bu süreçte
kamuoyundan gelen tepkileri dikkate alan TBMM söz konusu kanun
teklifini yasalaştırmamıştır. Sayıştay denetçileri tıpkı dün olduğu
gibi bugün de Anayasanın ve Kanunların çizdiği sınırlar
çerçevesinde, uluslararası denetim standartlarını gözeterek,
kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yapmaya devam
edecektir.” CİHAN
Yorumlar