Pervin Buldan: Öcalan'la başlatılan diyalog süreci müzakereye dönüştürülmeli

BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, Kürt sorununun da çözüm imkânlarının her zamankinden çok daha fazla olduğunu belirterek, "Sayın Öcalan'la geçtiğimiz yıl İmralı'da başlatılan diyalog süreci artık müzakereye dönüştürülmeli ve demokratik siyasal çözüm.

Google Haberlere Abone ol
Pervin Buldan: Öcalan'la başlatılan diyalog süreci müzakereye dönüştürülmeli

BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, Kürt sorununun da çözüm imkânlarının her zamankinden çok daha fazla olduğunu belirterek, "Sayın Öcalan'la geçtiğimiz yıl İmralı'da başlatılan diyalog süreci artık müzakereye dönüştürülmeli ve demokratik siyasal çözüm adımları zaman kaybetmeden atılmalıdır. Demokratik çözüm süreci yasal bir statüye ve çerçeveye kavuşturulmalıdır." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) açılışının 94. yıldönümü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın kutlanması ve günün anlam ve öneminin belirtilmesi amacıyla Mecliste özel bir oturum yapıldı. Oturumu Meclis Başkanı Cemil Çiçek yönetiyor. Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grup Başkanı Hakkâri Milletvekili Selahattin Demirtaş'ın yerine konuşan Grup Başkan Vekili Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, buruk da olsa bütün çocukların ve Türkiye halklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladığını ifade etti. Elbette böylesine anlamlı günleri sadece kutlamalarla geçiştirmemek gerektiğini belirten Buldan, demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük bağlamındaki en temel sorunları ve eksiklikleri bütün yönleriyle ele almak, doğru sonuçlar çıkartmanın tarihî bir sorumluluk olduğuna dikkat çekti. Bu 23 Nisanı da öncekilerde olduğu gibi, demokrasi ve özgürlüklerin yeterince yerleşmediği, çoğulcu, sivil, demokratik yeni bir anayasanın yapılmadığı, demokratik siyaset kanallarının tümüyle açılmadığı, çözüm sürecinin henüz barışa evrilmediği bir ortamda karşıladıklarını anlatan Buldan, bundan doksan dört yıl önce Büyük Millet Meclisi'nin, Türkleri, Kürtleri, bütün farklılıkları kucaklayan çoğulcu bir temsiliyet ilkesine göre kurulmuş ve bu ilke 21 Anayasası'yla güvence altına alındığını kaydetti.

"Bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz ademimerkeziyetçilik anlayışı da temel bir prensip olarak 1921 Anayasası'nda açıkça yer almıştı." diyen Buldan, ne var ki 1924 Anayasası'na geçişle birlikte bu çoğulculuk esasının terk edildiğini vurguladı. Bunun yerine tek tipçi, retçi ve inkârcı bir sisteme geçildiğini ifade eden Buldan, bu sistem üzerine inşa edilen katı ulus devlet yapısının bu ülkenin kuruluşunda omuz omuza mücadele veren bütün kimlikleri ve kültürleri dışladığını, farklılıkları birer birer yok etmeye çalıştığını kaydetti.
Bunun faturasının ise çok ağır olduğunu belirten Buldan, ret ve inkâra dayalı sistemin bu ülke halklarına çok büyük felaketler yaşattığını söyledi.

''DEMOKRASİ AÇIĞI GİDEREK BÜYÜYOR''

Demokrasi açığının giderek büyüdüğü bir ortamda demokrasi ve siyaset dışı meşru olmayan yapıların güç kazanacağını da görmek gerektiğini dile getiren Buldan, "Eğer güçlü bir demokrasi, aynı zamanda eşit, adil ve özgür bir ülke hedefleniyorsa bunu yaratmanın yolu cumhuriyetten günümüze kriz ve çatışma üretmekten başka bir sonuç yaratmayan tekçi, milliyetçi, otoriter zihniyetle hesaplaşmaktan geçer. Katı ulus devlet çizgisi aşılıp demokratik katılımcı ulus modeline geçilmediği sürece tarihsel sorunlarımız artarak devam edecek ve çok daha büyük siyasal, sosyal krizleri beraberinde getirecektir." diye konuştu.

Türkiye'nin en temel ihtiyacının çoğulcu, sivil, demokratik, yeni bir anayasaya kavuşmak olduğunu vurgulayan Buldan, Parlamentonun tarihî bu görevle karşı karşıya olduğunu söyledi. Halk iradesinin Parlamentoda temsil edilmesini engelleyen antidemokratik yüzde 10 seçim barajı ve düşünce özgürlüğünün önündeki engel olan TMK kaldırılmasını isteyen Buldan, bu ülkenin kanayan yarası olan cezaevlerindeki hasta tutsaklar başta olmak üzere, düşüncelerinden ve siyasi faaliyetlerinden dolayı tutuklu, hükümlü olan tüm tutsaklar özgürlüklerine kavuşturulması gerektiğini belirtti.

Buldan, şöyle devam etti: "Kürt sorununun da çözüm imkânları her zamankinden çok daha fazladır. Sayın Öcalan'la geçtiğimiz yıl İmralı'da başlatılan diyalog süreci artık müzakereye dönüştürülmeli ve demokratik siyasal çözüm adımları zaman kaybetmeden atılmalıdır. Demokratik çözüm süreci yasal bir statüye ve çerçeveye kavuşturulmalıdır. Aleviler başta olmak üzere, bu ülkedeki tüm farklı inanç ve kimlikler üzerindeki baskılar artık son bulmalı, tüm farklı kültürler anayasal, yasal güvence altına alınmalıdır. Ana dilde eğitim yasağı kaldırılmalı, çocukların kendi ana dillerinde eğitim almaları sağlanmalıdır. Faili meçhuller başta olmak üzere, geçmişte yaşanan tüm karanlık olayların aydınlatılması için hakikat ve adalet komisyonu kurulmalıdır. Kadına yönelik şiddet ve tecavüzü önleyecek etkili politikalar ve çözümler üretilmeli, kadın cinayetleri önlenmelidir. Yolsuzluklarla yüzleşilmeli, yargısal süreç işletilmelidir. Doğayı, çevreyi katleden yağmacı anlayış terk edilmeli, kaynakların eşit ve adil dağılımı için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Çocuklarımıza eşit fırsatlar sunulmalı, kendilerine, özgür bir geleceği hazırlayabilecekleri imkânlar yaratılmalı, güvenli ve barışçıl bir ortam oluşturulmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımıza yönelik her türlü ayrımcı uygulamaya, şiddete, sömürüye, çocuk işçiliğine ve çocuk tutukluluğuna son verilmelidir. Çocuk haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelerdeki çekinceler kaldırılmalıdır." CİHAN

Yorumlar