Numan Kurtulmuş: Siyaset düşmanlık dili üzerinden konuşulamaz
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, siyasetin kullandığı dil, kullandığı yöntem itibarı ile gelişmekte olan Türkiye'ye uygun uyumlu hale gelmesi gerektiğini söyledi.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, siyasetin
kullandığı dil, kullandığı yöntem itibarı ile gelişmekte olan
Türkiye'ye uygun uyumlu hale gelmesi gerektiğini söyledi. Numan
Kurtulmuş, "Siyaset düşmanlık dili üzerinden konuşulamaz."
dedi.
Kurtulmuş, Çanakkale'de bir otelde STK
temsilcileri ile yemekte bir araya geldi. Burada bir konuşma yapan
Kurtulmuş, siyasetin diline vurgu yaptı. Siyasetin de
demokratikleşebilmesi için gerçekten önemli üzerine vazifeler
düştüğünü belirten Kurtulmuş, "Siyaset nihayetinde bir araçtır.
Siyaset milletin sorunlarını çözmek, milleti ileriye taşımanın bir
aracıdır. Dolayısı ile siyasi partiler bir birlerinin düşmanı
değil, siyasi partiler birbirinin rakibidir. Projeleri ile
fikirleri ile ortaya koydukları programları ile önümüzde bir
mahalli seçim geliyor. Biz bu seçimlerde ancak yarışan rakipler
olabiliriz. Bu seçimler dolayısı ile siyasette bir düşmanlık dili
üzerinden konuşulamaz. Ve maalesef anti demokratik yöntemlerle de
siyaset yapılamaz. Eğer bu yapılırsa Türkiye'ye yapılacak en önemli
yanlışlıklardan biridir. Dolayısı ile siyasetin vazifesi bu dili
kullanarak bu dilin üzerinden milletin önündeki tüm engelleri
kaldırmaktır." şeklinde konuştu.
Meşruiyetin kaynağının halkın oyu olduğunu
da belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "1964 yılda bir
sürü engellerden bahsettim. Bu salonda bulunan hepiniz geçmiş
dönemlerde bir sürü vesayetlerden bahsetti. Bizim demokrasiye
inanmış ve Türkiye'de halkın önündeki engelleri kaldırmakla
kendisini yükümlü hisseden siyasetçiler olarak üzerimize düşen en
önemli vazifelerden birisi bize demokratik meşruiyetin ne olduğunu
tam bilerek hareket etmektir. Çünkü demokrasilerin bir numaralı
sorusu meşruiyetin kaynağı nedir sorusu. Meşruiyetin kaynağı halkın
oyudur. Milletin iradesidir. Demokrasilerden milletin iradesinden
başka meşruiyete ölçüsü olamaz. Bu sadece 4 yıldan 4 yıla oy vermek
olarak göremiyorum. Orada tabi ki meşruiyeti, demokratik meşruiyeti
seçtiği birilerine verecek. Ama sivil toplumun sesinin sözünün
kuvvetli olması, sivil toplumun iyi organize olması, siyasetin
sivil toplumun söylediklerine itibar etmesi de demokratik
meşruiyetin parçasıdır. Ama şunu size ifade etmek isterim ki
dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir demokratik hükümet kendisine millet
tarafından verilen meşruiyeti paylaşmaz. Paylaşırsa ayakta duramaz.
Dolayısı ile demokratik meşruiyetin vermiş olduğu bir emanettir.
Bölünemez, bu meşruiyetin üzerine verdiği siyasi iktidar, bu
meşruiyeti bir kısmını parça parça başka güç odaklarına devredemez.
Türkiye'de geçmişte bunlar olmuştu. Ya da bazı güç odakları
siyaseti yönlendirmek üzere yola çıkmış, maalesef başarılı
oldukları da olmuştur. Bu salonda bulunanların önemli bir kısmı
hatırlayacağı gibi, 1978'de Türkiye'nin en etkin işadamlarından,
gruplarından biri olan bir derneğin yöneticileri aldıkları
kararları biliyorsunuz, gazetelere boy boy ilanlar verdiler. Ve bir
hafta içerisinde meşru hükümet ve o hükümetin başbakanı olan
rahmetli Bülent Ecevit o iktidardan edildi. İlanlar vasıtasıyla
elindeki meşruiyet alındı. Gelin 1997'ye aynı şekilde seçilmiş
meşru bir hükümet maalesef bazı güç odakları tarafından altından
zorla Başbakan Erbakan'ın koltuğu alınarak saf dışı edildi. Gidin
daha öncelere. 12 Eylül dönemlerine gidin. 12 Mart dönemlerine
gidin, 27 Mayıs dönemine gidin. Türkiye bunları çok yaşadı.
Dolayısı ile demokratik meşruiyet sahibi olan hiçbir hükümet bu
meşruiyetini paylaştırmaz." CİHAN
Yorumlar