Murat Başesgioğlu: Olağanüstü dönemlerde olmamış bir idari tasarruftur

MHP İstanbul Milletvekili ve eski İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, emniyet teşkilatında henüz daha terfilerin açıklanmadığını belirterek "Bu, belki de emniyet teşkilatında karşılaştığımız tek örnektir. Bunun gibi başka kurumlardaki...

Google Haberlere Abone ol
Murat Başesgioğlu: Olağanüstü dönemlerde olmamış bir idari tasarruftur

MHP İstanbul Milletvekili ve eski İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, emniyet teşkilatında henüz daha terfilerin açıklanmadığını belirterek "Bu, belki de emniyet teşkilatında karşılaştığımız tek örnektir. Bunun gibi başka kurumlardaki kamu personelinin görev yerleri değiştirildi, bunu on binlerle, yirmi binlerle ifade ediyoruz ki; bu çok olağanüstü dönemlerde olmamış bir idari tasarruftur." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 97. birleşimi saat 14.00'da yoklama yapılmaksızın açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Sadık Yakut yönetiyor. Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü görüşülüyor.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, "Yargıtay Kanunu'nda değişiklik oldu, Danıştay Kanunu'nda değişiklik oldu, MİT Kanunu çıktı. Hepsi, bütün bunlar yargıyı kontrol etme saikiyle çıkartılan yasalardır. 17 ve 25 Aralık travmasından sonra çok hızlı bir şekilde tepki veren iktidar, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı maalesef hukukumuzun güvenliğini, istikrarını bozmuş ve ileride tamiri mümkün olmayan çok kalıcı hasarlar meydana getirmiştir. Sadece yasalarda mı? İdare olarak da çok büyük kalıcı hasarlar yapmıştır. Artık sayısını bilmiyoruz, kaç bin polis bir şekilde yerlerinden edildi, görevlerinden alındı. Emniyet teşkilatında henüz daha terfiler açıklanmadı, bu, belki de emniyet teşkilatında karşılaştığımız tek örnektir. Yasaya göre terfi etmesi gereken 3'üncü, 4'üncü sınıf polis amirleri, 1'inci sınıf polis amirlerinin bugün terfileri açıklanmadı. Bunun gibi başka kurumlardaki kamu personelinin görev yerleri değiştirildi, bunu on binlerle, yirmi binlerle ifade ediyoruz ki; bu çok olağanüstü dönemlerde olmamış bir idari tasarruftur." diye konuştu.

"HÜKÜMET, KAYBOLAN ÇOCUKLARI ANALARINA KAVUŞTURMAKLA SORUMLUDUR"

Sözde açılım sürecini tahkim etmek üzere yasal düzenlemeleri anlatan Başesgioğlu, kaçırılan çocuklar mevzusunun anaların yüreğini 2012 yılından beri yaktığını ifade etti. Ankara'ya ulaşmasının daha yeni olduğunu belirten Başesgioğlu, şöyle devam etti: "2012'den bu tarafa, sadece Diyarbakır ve Hakkâri'de kaçırılan çocuk sayısı 500'den fazla, öyle 15-25 değil, 500'den fazla. 13 yaşında var, 18 yaşından büyük çocuklar var. Bu büyük bir sayı -ki Sayın Başbakan da grup konuşmasında ifade etti- 20'ye yakın vilayette çocuk kaçırma olayı var. Bunun sayısının nerelere gittiğini bilmiyoruz. Şimdi, çocuk kaçırmak suç, yani münferit bir çocuğu kaçırsan suç. Bu toplu çocuk kaçırmanın cezası daha başka müeyyidelere bağlı bir şey. Şimdi, burada tabii bu işle mücadele tarzı son derece enteresan. Hükümetimiz diyor ki; 'Çocuklar kaçırılmıştır. Anaların göz yaşına, ıstırabına saygı duyuyorum.' Peki. Kimden medet umuyorsun? Bir siyasi parti milletvekillerinden... 'Hadi, siz bunların yerini gidip bulun, alın, gelin.' diyor. Arkadaşlar, hükümet, sivil toplum örgütü değildir. Sivil toplum örgütleri partilere giderler, ricada bulunurlar ama hükûmet dert yanma yeri değildir. Hükümet bu kaybolan çocukları analarına kavuşturmakla sorumludur, bu millet onun için oy vermiştir. Ama bir şey var; 'Aman, bir şey yaparsak açılıma zarar gelir -sözde- açılıma zarar gelir.' Böyle bir hâlet-i ruhiye içerisindeyiz. Oradaki kamu görevlileri de bu hâlet-i ruhiye içerisinde, seyrediyorlar, 'Şunu yaparsak sözde açılım sürecine zarar veririz.' diyorlar. Hükümetin bu acziyetini kabul etmek mümkün değil. Övünülüyordu, deniyordu ki; 'İşte, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı'nı, kuvvet komutanlarını tutuklayan, yargılayan, İsrail Genelkurmay Başkanı'na ve kuvvet komutanlarına yakalama emri çıkaran bir iktidar.' Bununla övünen bir iktidar Hakkâri'de, Diyarbakır'da ve diğer vilayetlerde kaçırılan çocukları bulup getirmek zorundadır. Bunu ricayla, diğer siyasi partilerden medet umarak yapamaz, bunu yapmak bir acziyet ifadesidir. Hani deniyor ki; 'Dicle kenarında bir kurt kuzuyu kaparsa bundan sorumluyuz.' Peki adalet anlayışınızın kapsama alanına Lice girmiyor mu, Diyarbakır girmiyor mu, Hakkâri girmiyor mu? Sadece kıyıda mı, kumda mı bu adalet anlayışı gerçekleşiyor? Lice'de sadece çocuklar kaçırılmıyor, işçiler kaçırılıyor, askerler kaçırılıyor, siyasi partilerin temsilcileri kaçırılıyor. Rica ediliyor ve Sayın Hükûmet tarafından 'Bu arkadaşları bulup getirin…' Hayır, bu olmaz. Buna Parlamento olarak hiçbirimizin 'evet' dememesi lazım. Bunun meşru bir mazereti yok değerli arkadaşlarım."

Sözde açılım sürecinin ne Kürt'e ne Türk'e faydası olduğunu dile getiren Başesgioğlu, bir samimiyet, bir güven ilişkisi olmadığını ifade etti. HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın "Sizin projeniz ne peki? Bu sorunun çözümüne projenizi anlatabilir misiniz?" sorusuna ise Başesgioğlu, "Onun da çözümü var. Bakın, en çok bu iş olursa 'Bölgesel özerklik' diyorsunuz. 'Bölgesel özerklik' demek Kürt vatandaşının özgürlüğünden vazgeçmesi demek. En büyük göç, en büyük kaçış sizin bu bölgesel özgürlük planınızdan sonra olacaktır." karşılığını verdi. CİHAN

Yorumlar