Muhalefetteki partilerin temsilcileri: 17 Aralık'ta hükümet fiilen bitti

Muhalefetteki partilerin temsilcileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim mitinglerinde Hizmet Hareketi'ne ve Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ettiği hakaretlerin temelinde 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olayını örtbas etme gayesi olduğunu vurguladı.

Google Haberlere Abone ol
Muhalefetteki partilerin temsilcileri: 17 Aralık'ta hükümet fiilen bitti

Muhalefetteki partilerin temsilcileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim mitinglerinde Hizmet Hareketi'ne ve Fethullah Gülen Hocaefendi'ye ettiği hakaretlerin temelinde 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olayını örtbas etme gayesi olduğunu vurguladı. Parti temsilcileri, AK Parti hükümetinin aslında fiilen 17 Aralık'ta sona erdiğini, iktidar partisi milletvekillerinin, bakanlarının ve belediye başkan adaylarının bu durum karşısında seslerini çıkarmamalarının da ibret verici olduğunu söyledi.

DSP Antalya Büyükşehir Belediye başkanı adayı avukat Mücahit Gündoğdu, 17 Aralık'ta çıkan tabloda balığın baştan koktuğunu fark edenlerin illüzyonist el çabukluğuyla düşman algısı üretmeye başlandığını söyledi. Gündoğdu, Başbakan Erdoğan ve ekibinin bu süreçte bilinçli bir şekilde Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'ni kurban seçtiğini kaydetti. Gündoğdu, Hocaefendi ve masum Hizmet Hareketi'ne insafsızca saldırı ve hakarette bulunurken, Türkçe Olimpiyatları'nda o ülkenin çocukları ve öğretmenlerini avuçları parçalanıncaya kadar alkışlarlarken şimdi 'in, örgüt, haşhaşi, sülükler, ur, paralel devlet ve örgüt' demelerinin ve buna sessiz kalmalarının insani ve vicdani olmadığını ifade etti. Gündoğdu, "Erdoğan'ın sürekli Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'ne hakaret ettiği bu süreçte bakanlarının ve belediye başkan adaylarının seslerini çıkarmaması ibret verici bir durum. Bu hakaretler karşısında vicdan sahibi sesini gür bir şekilde çıkarmalı. Erdoğan, yalanla, iftira ile karalama ile 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından aklanacağına inanıyor. Onun aklanacağı yer sandık değil, Yüce Divan. Hesap vermemek için de zaten yargıyı 3 aya yakındır hallaç pamuğuna çevirdi. Erdoğan'ı görsem ona soracağım tek soru Hizmet Hareketi'ne ve Hocaefendi'ye en ağır hakaretleri yaparken 'hiç yüreğiniz sızlamadı mı' olacaktır. Bu tür hakaretler ne insanidir ne de vicdanidir. İnsanı ve vicdani olmadığı için de 30 Mart'ta seçmenin sandıkta demokratik hakkını yerine getirerek gereken cevabı en güzel şekilde vereceğine inanıyoruz." dedi.

BBP Manavgat İlçe Başkanı Mehmet Çayır ise AK Parti hükümetinin aslında fiilen 17 Aralık'ta sona erdiğini, bunun tescilinin de 30 Mart'ta olacağına inandığını kaydetti. Başbakan Erdoğan'ın muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ve şahsında Hizmet Hareketi'ne karalama yapmasının bir seçim stratejisi olduğunu belirten Çayır, her zaman sözleri ve eylemleriyle dupduru bir hayat yaşayan Hocaefendi'yi iftira, yalan ve karalama kampanyasıyla itibarsızlaştırma çalışmasıyla 'biz değiliz aslında onlar' algısı oluşturulmaya çalışıldığını dile getirildi. Çayır, Anadolu insanının Erdoğan'ı da Hocaefendi'de iyi bildiğini ve bu tür karalama, hakaret, ağzına geleni konuşma ve ağza alınmayacak sözlerin toplumda hiçbir karşılığı olmadığını kötü sözün sahibine sahip olduğunu bilindiğini kaydetti. Çayır, şunları söyledi: "Masum insanlara yalan, iftira ve akla hayale gelmeyecek sözlerle hakaret etmeler en fazla AKP'nin belediye başkanlarına zarar verecektir. Başbakan'ın bu ağır sözleri AKP'li adayların çalışma yapmasını zorladığına inanıyorum. Onlar da liderlerinin yanlış davranışına dur dememelerinin faturasını sandıkta ödeyecektir. Akıl ve vicdan sahibi olanlar bu hakaretlerinin hiçbirini yapmaz. 30 Mart mahalli seçim sonuçlarının AKP hükümetinin sonunu hazırlayacağına inanıyorum. Yolsuzluk ve rüşvet olayını örtbas etmek için yapılan karalama, yalan, iftira ve ötekileştirme söylemlerine halkımızın sandıkta cevabı en iyi şekilde vereceğine inanıyorum."

CHP Manavgat İlçe Başkanı Ahmet Öztürk, AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan için yolun sonunun göründüğünü belirtti. Bunu da 30 Mart mahalli seçimlerinde halkın sandıkta tescilleyeceğini kaydeden Öztürk, Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki itici, kışkırtıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirme dilinin üzüntü verici olduğunu vurguladı. Öztürk, ülkenin ayrıştırmaya ve ötekileştirmeye değil; birleştirmeye ihtiyacının olduğunu söyledi. Öztürk, "İktidar ne yaparsa yapsın 77 milyon Türkiye ayakkabı kutularında bakan çocuklarının ayakkabı kutularında ve çelik kasalarda rüşvet ve yolsuzluğunun gördü. Bu görüntüleri insanların vicdanından silemezsiniz. Yolsuzluk ve rüşvet olayının üstü kapatılamaz. 17 Aralık sonrası maalesef ülkemizde kuvvetler ayrılığı ilkesi yok oldu. Hükümet yürütme eliyle yargıyı kuşatma altına aldı. 30 Mart aynı zamanda hukuksuzluğa da bir dur deme seçimi olacaktır. Hukuk hepimize lazım." ifadelerini kullandı.

DSP Manavgat İlçe Başkanı Ahmet Çakmak, Başbakan Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki söylem dilinin ülkenin birlik ve beraberliğine zarar verdiğini söyledi. Erdoğan'ın, seçim meydanlarında Hizmet Hareketi, diğer sivil toplum kuruluşu ve partilere hakaret ederek 17 Aralık'ya ortaya çıkan tabloyu değiştiremeyeceğini belirten Çakmak, merhum onursal genel başkanları Bülent Ecevit'in sağlığında ortaya koyduğu ve tatbik ettiği 'inançlara saygılı' sözünün arkasında olduğunu, insanların inançları ne olursa olsun hiçbir zaman inanç değerleri üzerinden siyaset yapmayacaklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan'ın bu hakaret diline bakanlarının ve belediye başkanı adaylarının sessiz kalmasının 'ibret verici' bir durum olduğunu anlatan Çakmak, "Ortada bir haksızlık varsa sessiz kalınamaz. Sessiz kalınırsa tuz kokmuş olur. Maalesef 3 aydır ülkemizde yaşananlar tuzun koktuğunu gösteriyor. Rüşvet ve yolsuzluğu örtbas için binlerce masum polis, savcı ve hakim ilden ile sürüldü. Hiç kimse ayakkabı kutularındaki ve para kasalarındaki tabloyu insanların vicdanlarından söküp atamaz. Atmamalı da. Bir bakan, koluna 700 bin liralık saati takmayı kendisine yakıştırıyorsa söyleyecek laf yok. 30 Mart bu sebeple çok önemli. Sandık aklanma yerini değildir, aklanma yeri yargıdır bağımsız mahkemelerdir." diye konuştu.

Saadet Partisi (SP) Manavgat İlçe Başkanı İbrahim Maslak, Başbakan Erdoğan'ın üslubunu üzüntü verici bulduğunu söyledi. Ülkeyi yöneten kişilerin, toplumun hiçbir kesimine ayrım yapmadan adil bir şekilde hizmet vermesi gerektiğini belirten Maslak, idarecilerin ayrıştırıcı, itici, kırıcı, yaralayıcı, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı sözlerinin 'toplumda kutuplaşmayı' tetikleyeceği için tehlikeli bulduklarını kaydetti. Maslak, 17 Aralık sonrası hükümetin ortaya atılan iddiadan kendisini aklamak için yargının yolunu sonuna kadar açması, hukukun üstünlüğü adına yapması gereken en doğru karar olmasına karşın bunu yapılmadığını kaydetti. Maslak, "Ülkemizdeki tablo üzüntü verici. Ülkemiz nereden nereye savruldu. Ülkemizi yönetenlerin söylemleri ötekileştirici değil birleştirici olmalı. 17 Aralık'ta oluşan algıyı hiç kimse değiştiremez." dedi.

MHP Manavgat Belediye başkanı adayı Raşit Enhoş, Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki ötekileştirme dilinin sebebinin 17 Aralık'ta ayakkabı kutularında yakalanma korkusu psikolojisi olduğunu söyledi. Erdoğan ve AKP hükümetinin 17 Aralık'ta yolsuzluk ve rüşvete bulaştıkları ayyuka çıkınca kendilerine biat etmeyeni düşman gördüklerini belirten Enhoş, böylesi pervasızca hakaret etmelerin ülkeyi yönetenlere hiç yakışmadığını kaydetti. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrası Erdoğan ve AKP'lilerin kimyalarının bozulduğunu savunan Enhoş, şunları söyledi: "Partimize, TÜSİAD'a, Hizmet Hareketi ve diğer kuruluşlara saldırının hedefi 17 Aralık algısını değiştirmek. 77 milyon Türkiye 17 Aralık'ta tüyü bitmemiş yetimin hakkının nasıl ayakkabı kutularında yendiğini gördü. Bu algı değişir mi hiç? Elbette değişmez. Yargıyı kuşatılabilir, kanunları değiştirebilirsiniz ama milletin vicdanını değiştiremezsiniz. AKP hükümeti suyu tersine akıtmaya çalışıyor. Erdoğan, 17 Aralık'ta bize darbe yapıldı diyor. Darbeyi kim yaptı ortaya çıkar deyince de sessiz kalıyor. Tek yaptığı iş hırsızı ve rüşveti yakalayanları sürgün etmek. Kendine güveniyorsan niçin hesap vermekten çekiniyorsun. Çıkarsın hakim karşısında kendini savunursun. Örtbas etmek için çalışmazsın." CİHAN

Yorumlar