MHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk: Küfürle birlikte bıçak kemiğe dayandı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, rüşvet soruşturması kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan iş adamları Mehmet Cengiz ve Celal Koloğlu arasındaki görüşmede kullanılan küfürlü ifadelere göz yumduğu ve ses çıkartma.

Google Haberlere Abone ol
MHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk: Küfürle birlikte bıçak kemiğe dayandı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, rüşvet soruşturması kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan iş adamları Mehmet Cengiz ve Celal Koloğlu arasındaki görüşmede kullanılan küfürlü ifadelere göz yumduğu ve ses çıkartmadığı gerekçesiyle Başbakan Erdoğan'a tepki gösterdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, Erzurum'da bir kahvaltı salonunda ülke gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Öztürk, milletin anasına küfür olayı ile ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a cevaplandırması talebiyle 8 maddelik soru önergesi sunduklarını dile getirdi. Milletin anasına küfür olayının yaşanan süreçte bıçağın kemiğe dayandığı son olay olduğuna dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk, Başbakan'a seslenerek, "Bir evlat anasına küfredildiği vakit, bir koca karısına küfredildiği vakit hangi tepkiyi gösterir. Bu millet senin anandır, evladındır, bacındır. Bunlara küfredildiği vakit seni harekete geçirebilecek şeref, haysiyetin nerede bunu soruyorum. Bunu çok açık olarak soruyoruz. Hiçbir şey yetmiyor çaldın, çırptın utanmadan yanına aldıklarınla bu milletin anasına küfrediyorsun. 'El haya-i vel iman' derler. Edep ya hu, edep ya hu diye dilinden düşürmediği laflar var, ama kendi ayakkabı kutusuna girenler pahasına bu edep ya huyu da unutanlara da biz bunu hatırlatıyoruz. Artık bıçak kemiğe dayandı, herhalde yarın şunu yapacağız, yani bir tek benim anama sövmüyor ki hepimizin anasına sövüyor o zaman koro halinde Havuzbaşı'na çıkalım, bütün milleti de toplayalım, herkes de bu küfür karşısında tepkisini nasıl gösterecekse onu göstersin. Bir daha böyle ağzı mayası olmuş, lağım çukuruna dönmüş ağızlara ders olur. Kimsenin anasına haysiyetine, kutsiyetine küfretmeye cesaret edemeler, başlarında Başbakan da olsa." dedi.

"AKP ÇALAN ÇIRPAN YALAN SÖYLEYEN BİR PARTİ HALİNE DÖNÜŞTÜ"

MHP Genel Başkan Yardımcısı, milli irade söylemiyle 2002 yılında iş başına gelen AK Parti'nin özgürlükleri kısıtlayan, otoriter tek parti haline dönüştüğüne vurgu yaparak, sözlerine şöyle devam etti: "2002 yılında demokrasi, özgürlük söylemleri ile iş başına gelmiş olan AKP, bugün tamamen baskıcı ve otoriter yandaşlarını zengin eden, çalan, çarpan, yalan söyleyen bir iktidar haline gelmiş bulunuyor. Türkiye'de bugün yargı yürütme tarafından rehin alındı. Muhalefet liderinin sözleri bizzat Başbakan tarafından sansürlenir olmuş. Ve bunu yaparken de dikkatle baktığımızda yüzünde zerre kadar kızarıklık olmuyor. İnternet engellenmiş, basın yayın organları AKP'nin ilan tablosuna dönüştürülmüş, zinde kuvvetler üniversiteler susturulmuş. Türkiye'de AKP iktidarı otoriterleşmede sınır tanımamaktadır. Öyle ki iktidar hayatın her alanına, bütün özgürlüklerin üzerine müdahaleyi kendi üzerine görev ve hak olarak görmektedir. İş adamından, gazetecisinden, kürtajdan, dizi filminden atılan manşetlere kadar hayatın her alanına bizzat Sayın Başbakan müdahale etmektedir. Köşe yazarların satır arasına bile müdahalesi söz konusudur. Bu otoriterleşme, toplumu tek tipleştirme milletin haber alma kaynaklarına müdahale etmektedir. Millete 30 Mart'ta gereken cevabı verecek."

"AKP İÇİNDE FİLİZLENEN DERİN YAPI"

AK Parti içinde devrin devletin filizlendiğini ve hükümetin icraatlarında bunun gözlendiğine belirten Öztürk, "AKP içinde filizlenen derin paranoya hali devletin asli vazifelerine ifa etmesine mani olmakta. Milli kurumlarımızı kemirmektedir. Anladığımız kadarıyla hükümet yetkilileri emniyet teşkilatı ve yargı mensuplarının çalışmalarını istememektedir. Savcıların da, polislerin de suç ve suçluyu takip etme yakalama ve adalete teslim etme yükümlülükleri vardır. Adli süreçlerde komploya yer yoktur. Olmamalıdır da. Savcı soruşturma başlatır, komplo olur. Polis arama yapar komplo olur. İktidara yakın çevreler hakkında dosya teşkil edilir komplo olur. Uluslararası terör örgütleriyle mücadele yürütülür komplo olur. Açıkça ifade ediyoruz suç varsa üzerine gidilir, gidilmelidir. Suçlu varsa yakalanır, yakalanmak zorundadır." diye konuştu.

"BU OLAN BİTEN DEMOKRASİ CİNAYETİDİR"

Öztürk, Başbakan'ın medya üzerindeki etkisinin de son gelişmeler ile tescillendiğine işaret ederek, "Son günlerde Başbakan'ın medya yöneticiliği de tescillendi. MHP'nin görüş ve düşüncelerinin alt yazı ile geçmesine bile tahammül edemeyen Başbakan Erdoğan benzerlerine dikta yönetimlerinde rastlanacak bir hazımsızlıkla müdahale etmektedir. AKP'nin Pravda'sına dönen medyanın MHP'ye uyguladığı sansür fikirlerinin kamuoyuna ulaşmasına uyguladığı şerh, ileri tek adam Başbakan'ın gözetim ve denetiminde tezahür etmiştir. Bu olan biten bir demokrasi cinayetidir. İleri demokrasilerde dördüncü güç olarak ifade edilen medyanın dirayetini elinden almaktadır. Özgür ve tarafsız olması gereken medya organları Başbakan'ın tahakkümü altına alınmış. Çok sesliliğe imkan verilmeyecek şekilde müdahaleler yapılmıştır. Bu süreçte Başbakan'ın moral bozan maalesef işinden atılmış, ekmeğinden edilmiştir." dedi. CİHAN

Yorumlar