MHP: Ekonomi yönetimi ipotekli hayatları daha da artırdı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ekonomi yönetiminin ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı memnun edeceğim’ diye ipotekli hayatları daha da artırdığını söyledi.Ülke ekonomisinin Başbakan’ın moralinden...

Google Haberlere Abone ol
MHP: Ekonomi yönetimi ipotekli hayatları daha da artırdı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu ekonomi yönetiminin ‘Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı memnun edeceğim’ diye ipotekli hayatları daha da artırdığını söyledi.

Ülke ekonomisinin Başbakan’ın moralinden daha önemli olduğunu dile getiren Ahmet Kenan Tanrıkulu yazılı değerlendirmesinde, Başbakan Erdoğan’ın ekonomi ile ilgili rakamlar, kurumlar ve bürokratlar üzerinden siyaset yaparak, Cumhurbaşkanlığı adaylığını pekiştirmeye çalıştığını ifade etti.

“Kendi sorumluluklarını göz ardı ederek, görmezden ve bilmezden geldiği ekonomimizin dile getirilmeyen rakamlarını her geçen gün istismar etmektedir.” diye devam eden MHP’li Tanrıkulu, şöyle dedi:

“Son günlerde bunların başında gelen faiz tartışması tamamen suni ve temelsiz bir tartışma olup, şirin bir Cumhurbaşkanı adayı görünmek için kullanılmaktadır. Daha yılın başında başarısız ekonomik öngörüler, politikalar nedeniyle faizler artırılmıştı. Dışarıda ve daha çok içeride gelişen ekonomik ve politik olaylar bu fiyatlamayı zorunlu hale getirmiştir.

Bu söylemlerin neden olduğu kur artışının etkilediği fiyat artışları ve son 2 yılın en yüksek rakamına çıkan enflasyon ortamında faizlerin indirilmesi söylemi ekonomi bilgisi yetersizliğini de beraberinde getirmiştir.”

“YÜKSEK REEL FAİZ SUNAN BU AKP YÖNETİMİ DEĞİL MİYDİ?”

“2003-2009 döneminde gerek Hazine borçlanma senetleri (DİBS), gerekse Merkez Bankası politika faizleri aracılığıyla yüksek reel faiz sunan bu AKP yönetimi değil miydi?” diye soran Tanrıkulu, “Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın faiz politikasını o günlerden bu yana sürekli eleştirmesi ve son günlerde “faiz indirimi” baskısı yapmasından sonra, kurlardaki yukarı doğru hareketin bedeli için Merkez Bankası’nın sığ net rezervleri, yani milletimizin birikimleri eritilmektedir.

Bugünkü küresel şartlarda Türkiye enflasyon ve cari açık rakamlarını düşünmeden faiz indirimini sırf Başbakan tatmin olsun diye yaparsa, bir ekonomik çalkantı içine girilebilecek, kur ile faizde tekrar hızlı bir yükseliş başlayacak ve sermaye çıkışları daha da hızlanabilecektir. Faizlerin inmeme nedenini her zaman yürüttükleri suçu, başarısızlığı başkasına yükleme politikası çerçevesinde Merkez Bankası’na yükleyenler, bu konuda en az Banka kadar sorumludurlar.” izahını yaptı.

“ÖNGÖRÜSÜZ ENFLASYON HEDEFLERİ GİRİŞİMCİLERİ MAĞDUR EDİYOR”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu, öngörüsüz bir tahminle doların 2013 yılı sonunda 1,92 TL olacağını iddia eden Merkez Bankası Başkanı’nın enflasyon hedeflerinin de görevde olduğu süre içinde tutmadığını belirterek, “Merkez Bankası son 8 yılda 5 kez hükümete, enflasyon hedefinden yukarı yönlü sapmalar için mektup yazmıştır. Bu öngörüsüz enflasyon hedefleri nedeniyle girişimcilerimiz de mağdur olmaktadır. Çünkü hedef yıl içinde sürekli yukarı yönde revize edilmekte, buna bağlı olarak diğer ekonomik rakamlar da etkilenmektedir. Bu nedenle inandırıcılığını ve piyasaya güven telkin edemediğini düşündüğümüz Merkez Bankası Başkanı’nın Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunum güvenilir bir öngörüden çok temenni niteliğindedir ve dualara çok ihtiyacı vardır. “ diye konuştu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı Mayıs ayı enflasyon rakamlarının çift haneye dayanmış durumda olduğuna işaret eden Tanrıkulu, yıllardır dar gelirli vatandaşların yüksek enflasyon karşısında mağdur olmasına seyirci kalanların, bunun hesabını siyaseten millete vermeleri gerektiğini kaydetti.

“YOLSUZLUK ARTTIKÇA, KAMU BORCU VE HARCAMALARI DAHA DA ARTIYOR”

Yolsuzlukları örtme, kapatma girişimleri yabancı kuruluşlar tarafından da yakından takip edildiğini söyleyen MHP’li Tanrıkulu, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2013 Dünya Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde yer alan 176 ülkeden, Türkiye’nin 53. sırada yolsuzluk vakalarının bir önceki yıla göre artış gösterdiği ülkeler arasında yerini aldığı verisini paylaştı.

Tanrıkulu, “Yolsuzluk arttıkça, kamu borcu ve harcamalarının artmasını daha da körükleyen başta Kamu İhale Kanunu’nda yapılan değişiklikler olmak üzere, birçok uygulama AKP döneminde hız kazanmıştır. Ülkemizi Merkez Bankası’nın yetersiz net rezerviyle dış finansman ihtiyacını karşılayamayacak duruma getirenler, yap-işlet-devret projelerine Hazine garantisi vererek, esas amaçlarını da ortaya koymaktadırlar.

Dürüst bir şekilde vergisini ödeyen, cezalarını yatıran vatandaşımız bir kez daha iktidar eliyle cezalandırılacaktır. Kamuoyu gündeminde olan Torba olarak adlandırılan tasarıyla bir çok ceza, vergi, prim affı ve yapılandırması tekrar gündeme gelmiştir. Bugüne kadar neredeyse 3 yılda bir af ve yapılandırma uygulamasını hayata geçiren iktidar, hiçbirinde beklediği sonucu alamamıştır. Vergisini, primini, cezasını zamanında ödeyenin mükafatlandırılacağı, ödemeyenlerin ise cezalandırılacağı bir sistem hayata geçirilememiştir. Tüm bu beyhude çabalar Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde fazla oy alabilmesine yetmeyecektir. “ görüşünü belirtti.

“ÇARPIK VERGİ SİSTEMİNİ TAMAMEN BORDROLU ÇALIŞANLARININ ÜZERİNE YÜKLEDİ”

Tüm bu başarısız uygulamaların sonucunda yıllardır ülkenin vergi gelirlerinde kaçaklar oluştuğunu, vergiyi tabana yayamama başarısızlığını gösteren Maliye yönetiminin ise çarpık vergi sistemini tamamen bordrolu çalışanlarının üzerine yüklediğini vurgulayan Tanrıkulu, şöyle devam etti:

“Ülkemizdeki politik istikrarsızlık nedeniyle artan ekonomik tedirginlik ‘döviz kaçışlarına’ sebep olmakta ve ülke olarak, bizim kırılgan ülkeler arasında sürekli en ön sıralarda yer almamıza neden olmaktadır. Devamında da ülkemiz ve milletimiz sefalet endeksinde (Misery Index) yüksek enflasyon, faiz, işsizlik, düşük büyüme ile en sefil ülkelerin 13’üncüsü olarak gösterilmektedir.

Faiz tartışmasında söylenenler faizlerin düşürülmesinde ısrar edenleri ikna edemiyorsa, düşük tasarruf sorunumuzu ve bunun enflasyonla ilişkisini düşünmeleri gerekmektedir.

Türkiye’nin tasarruf oranı 2002 yılından bu yana sürekli düşmüş ve yüzde 12-13 düzeyine gerilemiştir. Bu oran gelişmekte olan ülkelerde ortalama yüzde 33’tür. Düşük tasarruf oranı kalkınmamız için ihtiyacımız olan yatırımları yapmamıza engeldir. Yatırım yapılmayınca üretim de yerinde saymakta işsizlik oranları düşürülememektedir. “

“MİLLETİMİZİN İPOTEKLİ HAYATLAR SÜRMESİ VE GELECEĞİNİN KARARTILMASINA KARŞIYIZ”

Tanrıkulu, açıklanan verilere bakıldığında ülkenin son on yılının ortalama büyüme hızının yüzde 4,9 olduğunun görüldüğüne işaret ederek, “Bu rakam tüm Cumhuriyet tarihimizin ortalamasına ancak ulaşabilmiştir. Oysa bu ortalama ülkemiz benzeri gelişmekte olan yükselen ekonomilerin söz konusu dönem boyunca sergilediği büyüme performansının çok altındadır.

Ekonomik ve sosyal alandaki başarısızlıklarını algı yönetimleriyle perdelemeye çalışanlara karşı, tüm sorumluluk sahibi kişi, kurum ve kuruluşları büyük bir görev beklemektedir. Artık bu rakamların düzeltilmesi için gereken yapısal reformlar, istikbal mücadelesinin önünde görülmeli ve ülke olarak daha fazla zarar görmemeliyiz. MHP olarak; milletimizin ipotekli hayatlar sürmesini ve geleceğinin karartılmasına karşı olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.

CİHAN

Yorumlar