Merkez Parti: Başbakan Müslümanları birbirine düşürdü

Türkiye’nin 81. partisi olarak siyasi hayata katılan Merkez Parti’nin (MEP) Genel Başkanı Abdürrahim Karslı, Başbakan ve hükümetinin memleketi Kürt-Türk diye ikiye bölmediğini, bin parçaya böldüğünü belirterek, “En son parçası da...

Google Haberlere Abone ol
Merkez Parti: Başbakan Müslümanları birbirine düşürdü

Türkiye’nin 81. partisi olarak siyasi hayata katılan Merkez Parti’nin (MEP) Genel Başkanı Abdürrahim Karslı, Başbakan ve hükümetinin memleketi Kürt-Türk diye ikiye bölmediğini, bin parçaya böldüğünü belirterek, “En son parçası da bu mukaddesatı ve Müslümanları birbirine düşürdü.” dedi.

Ankara’da gazetecilerle iftarda buluşan Abdürrahim Karslı, hükümetin 17-25 Aralık operasyonları sonrasında ortaya atılan ‘paralel’ iddiaları için, “Kabul edelim ki 17-25 Aralıkta ciddi sıkıntılar vardı. Bu memlekette bir paralel devlet var. Nerede bu paralel. Devletin bunu delilleriyle ortaya çıkarması gerekmez mi, söylemesi gerekmez mi? Kimdir bu paralel, nedir bu paralel?” ifadelerini sarf etti.

Hukuk profesörü olan Karslı, 17 Aralık operasyonu sonrasında Başbakan’ın ani tavır değişikliğini ise “Ben şahsen Başbakan'ın yerinde olsam. Bana karşı böyle bir iddia olsa, oğlumun elinden tutar ertesi gün adliyeye giderdim. Çünkü o adliye Başbakan'ın da arzusu üzerine bir sürü insanı muhakeme etmiş. Başbakan ,o insanlar muhakeme edilirken, muhakeme edenlerin arkasında durmuş. İddia kendisine dönünce ortalığı velveleye vermemesi lazımdı. Çünkü o adliyeye itimat etmiş daha önce. Bu kadar hakim ve savcı bu kadar polis değişti niye. Daha önce muhakeme etti, hakkında delil topladı, işlem yaptı. Peki onları yaparken iyi de de kendine dönünce neden kötü oldu. İkincisi böyle sıkıntılarda, hükümetin içinde varsa, bunlar gerçekten suç teşkil eden şeyse, ben de o suçun ortağı olurum. Daha öncekiler suçsa hükümet o suça iştirak edendir. Daha öncekiler suç değilse eğer normal bir işlemse 17-25 Aralık sonrası olan işlemlerin de normal çığırında yürümesi lazımdı.” şeklinde yorumladı.

"NEREDE BU PARALEL DEVLET"

“Kabul edelim ki 17-25 Aralık’ta ciddi sıkıntılar vardı.” diyen Karslı, sözlerine, “Bu memlekette bir paralel devlet var. Nerede bu paralel devlet. Bunun delilleriyle ortaya çıkarması gerekmez mi, söylemesi gerekmez mi? Kimdir bu paralel, nedir bu paralel. Meçhul bir şahıs.” izahını yaptı.

MEP Genel başkanı Karslı, hukukta meçhul şahıs, fail olmayacağına işaret ederek, şöyle devam etti:

“Hukukta şahsı belirlersiniz. Şu suçludur dersiniz. Suçunu da isnat edersiniz, delilini de eklersiniz. O da kendini savunur. Kaç aydan beri delil yok, hepsi meçhul. Böyle iddia olur mu hiç? Hukukta suçta ve cezada kanunilik vardır, şahsilik vardır. Şahsı bulur, suçunu iddia eder ve ispat edersiniz. İslam hukukunda bir hüküm vardır. Birinin hatasıyla başkası mesul olmaz. Camia dediğiniz zaman bir sürü insanlardan müteşekkil, kocaman bir aile, kim suçlu? Oraya yardım eden mi suçlu, hizmeti yapan mı suçlu, organize eden mi suçlu? Hiç birisi mi suçlu değil?”

Hukukun kalbe değil, ele bakar ve delile baktığına dikkat çeken Abdurrahim Karslı, “Bu noktayı ortaya koymadıkça siz müfteri olursunuz, iftira eden durumuna düşersiniz, bu biran önce halledilmeli. Yoksa bu bir umumi musibet ve çok kötü bir noktaya doğru gidiyor.” dedi.

Karslı, AK Parti hükümetinin Müslümanları birbirine düşürdüğünü, nur cemaatlerini birbirine düşürdüğünü belirterek, “Çünkü Hocaefendi'nin fikir esası Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur okuyan başka da bir sürü insanlar var, hepsini birbirine düşürdü. Başbakan'ın bu tutumundan önce nur talebeleri birbirine dua ederlerdi. Ve İslam hukukunun esasıdır, bir başkasına hüsnü zan etmek su-i zan etmemek.

"YOKSA GAYRETULLAHA DOKUNUR"

Başbakan ve hükümetinin, memleketi Kürt-Türk diye ikiye bölmediğini, bin parçaya böldüğünü en son parçasının da bu mukaddesatı ve Müslümanları bir birine düşürdüğüne vurgu yapan Karslı, “Bu mesele biran önce halledilmeli, yoksa gayretullaha dokunur. Kaç yaşındaki insanları da birbirinin aleyhine konuşturmamak lazım.” diye konuştu.

Merkez Parti’nin (MEP) Genel Başkanı Abdürrahim Karslı, hükümetin Hizmet Hareketi’ne operasyon düzenleyebilmek için delil ürettiği iddiasına işe şu cevabı verdi: “Ne delil üretiliyor, nasıl delil üretiliyor onu bilemiyoruz. Bizim mesleğimizin esası şudur; delile bakar, ona göre karar verirsiniz. Böyle iddialar olması bile üzüntü verici. Hatta hükümetin; kendine suçlu kabul ettiği, içeri koyduğu insanlarla şimdi birbirleriyle konuşmaları, sohbetleri, yardımcı olmaları, fikir beyan etmeleri, hükümete yakın gazetelerin, TV’lerin bunların beyanları ve delillerini allayıp, pullayıp, süsleyip delilmiş gibi kabul etmeleri, bunlar da sıkıntılı şeyler. Bu insanlar içeriye girdi 4-5 yıl. Acaba niye kaldı? Suçsuz ise o zaman 4-5 yıl nasıl telafi edilecek? Şimdi çıktı, bunların beyanları delil kabul edildi. Acaba niye kabul edildi? Bütün bu suallerin ciddi objektif, tarafsız değerlendirilmesi lazım. Bunlar bizim hukukumuzda yanlış. Şu anda HSYK için devamlı toplantılar yapılıyor. Neyin toplantısı yapılıyor. HSYK’ya kimi, nasıl seçeceğiz diye. Hakimlik ve savcılığın esası olan bir mesleğe bu kadar siyaset girmişse o memlekette sıkıntı var demektir. Bütün bunların tarafsız ve objektif bir nazarla yeniden halledilmesi lazımdı.”

Abdurrahim Karslı, hukukta ‘acaba’ olmayacağını belirterek, hukukta acaba varsa toplumda rahatsızlık olduğunu söyledi. Türkiye’de hukuktaki acabaların sadece 17 Aralık yolsuzluklarıyla başlamadığını, ondan önce de hukukta acabalıklar olduğuna dikkat çeken Karslı, “Bu memlekette son zamanlarda cereyan eden davaları düşünün. Bunlar yeni de değil, eskiden kaynaklanan acabalıklar var. Öyle bir memleket yaşıyoruz ki kendi başbakanını asmış, 40 yıl sonra özür dilemiş, kemiklerini türbe yapmış bir memlekette yaşıyoruz. Böyle bir şey olur mu? Cevaplandırılmamış bir sürü sorularımız var hukukta. Bu hükümet zamanında bunlar azalır diye arzu ettik. Çünkü bu hükümetin bir iddiası vardı, ‘Türkiye geçmişiyle yüzleşiyor’ demişti. Bunu derken acabaları katmerleştirdi, artırdı. Hukukta bilinmeyenler, meçhuller çoğaldı. Bir sürü davalar oldu son zamanda, bir sürü içeriye alındı, sonra bir sürü insanlar bırakıldı. Hatta bunların bırakılmasının en önemli sebeplerinden biri 17-25 Aralık operasyonları. Bu operasyonlar olmasaydı Ergenekon ve Balyoz davalarında verilen kararlar değişmeyecekti. Anayasa Mahkemesi, son zamanlarda verdiği kararlar gibi kararlar vermeyecekti.“ dedi.

"HAKİM KENDİ HUKUKUNA HAKİM DEĞİL, KOMİK BİR DURAM GELDİK"

"Öncekiler mi sonrakiler mi doğru?" Türkiye’de bunun hukuk çerçevesinde cevaplandırılması gerektiğine dile getiren Karslı, “En son mahalli seçim yaşadık. Mahalli seçimde projeler, adaylar, yapılacak olan hizmetler tartışılır. Mahalli seçimde biz 17-25 Aralık operasyonları ve paralel yapıyı konuştuk. Böyle bir mahalli seçim olur mu? Şimdi bir cumhurbaşkanı seçimi yaşıyoruz, hala bu iddiaların gölgesinde. Bir devlet olur mu ki içinde başka bir devlet iddiası var, onu hukuk çerçevesinde ortaya koymuyor. Hukuk dediğiniz kalbe bakmaz delile ve ele bakar. Bu memlekete şimdiye kadar insanlar hep kalbindeki duygularla muhakeme edildi. Böyle bir hukuk olmaz, hukuk müşahhastır. Hukukta delil esastır, delil ise gaybı zahire çıkarmak içindir. Bizde delil olmadan insanları mahkum ediyorlar. Bakın kendinizi koyun bu sıkıntı çeken insanların yerine, hangi camiadan olursa olsun. Bir gün size yanlış bir itham gelse moraliniz bozulur, sabaha kadar karakolda bekletilseniz canınız sıkılır, kaç yıldır bu hukuktan muzdarip olan, kim olursa olsun böyle bir devlet insanları rahatsız etmez mi? “ görüşünü aktardı.

MEP Genel Başkanı, hakimin kendi hukukuna hakim olmadığını, adliyelerde dalga konusu olduğuna işaret ederek, “Filan hakim nerede dediğiniz zaman. Hakimler kendi arasında diyor ki ‘HSYK’ya sorun, belki bu gece almışlardır onu bu görevden.’ Komik bir duruma geldik. Adliyedekiler bile adalet dağıttığına inanmıyor. “ dedi.

Karslı hakimin tarifini ise şöyle yaptı: “Hakimini tarifi Sokrat’tan bu yana; hakim nezaketle dinler, hakim akıllıca sual sorar, hakim delillere tereddütlü yaklaşır, hakim tarafsız ve objektif bir karar verir. Böyle bir hakim bugün Türkiye’de bulsak ben elini değil ayağını öperim. Çünkü hakim kendi yerine hakim değil ki bunu yapabilsin.”

CİHAN

Yorumlar