Kürkçü:Barış son derece kritik bir biçimde pamuk ipliğine bağlı duruyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adalet dediği şeyin tüm savcı ve yargıçları kendi adalet bakanına bağlamak olduğunu söyledi.

Google Haberlere Abone ol
Kürkçü:Barış son derece kritik bir biçimde pamuk ipliğine bağlı duruyor

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adalet dediği şeyin tüm savcı ve yargıçları kendi adalet bakanına bağlamak olduğunu söyledi. Kürkçü, "Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendini koruma güdüsü, barışın ve adaletin önüne geçmiş durumda. Barış son derece kritik bir biçimde pamuk ipliğine bağlı biçimde duruyor. İlk büyük uyumsuzluktan sonra, neler olacağını kimse bilmiyor, ama buna karşı hükümet son derece rahat bir biçimde önüne gelene saldırmaya devam ediyor.” diye konuştu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Barış ve Demokrasi Partisi Grup toplantısı konuşmasını Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Ertuğrul Kürkçü yaptı. Kürkçü, Çerkezçe, Kürtçe, Gagavuzca, Hemşince, Abazca, Ermenice, Kurmanci ve Lazca’da ‘Ana Dilim Kimliğimdir’ anlamanı gelen sözleri söyleyerek konuşmasına başladı.

İmralı’da Öcalan’la varılan mutabakata göre ve mutabakatın içeriğinin oraya giden HDP ve BDP heyetleri tarafından aktarıldığını kaydeden Kürtçü, “Öcalan’ın mektupları ile hükümetin bilgisi dahilinde KCK yetkililerine aktarıldı. Buna göre 3 aşamadan oluşacak barış ve müzakere sürecinin birinci aşamasında çatışmasızlık ilk adımı olacaktı. Bu Öcalan’ın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, dış dünya ile temasının çoğaltılması, heyetlerin gazetecilerin sivil toplum kuruluşlarını ziyaretlerinin gerçekleşmesi, sürecin yasal ve meclis çatısı altında güvenceye kavuşturulması, çeşitli komisyonlarla sürecin tek taraflı değil çok taraflı çoğul hale getirilmesi, parlamentodaki bütün partilerin sürece dahil edilmesi ile birinci aşama sürecektir. Buna ikinci aşamada bir alan temizliği eşlik edecek. Terörle mücadele yasasında yapılacak değişiklikler, partiler ve seçim yasası değişikliği ile böylelikle seçimlerde ve siyasette katılım mekanizmalarının derinleştirilmesi, ifade özgürlüğünün önünün açılması, tutsak Kürtlerin serbest bırakılması, gazetecilerin serbest bırakılmasının sağlanması. Uluslararası anlaşmalardaki çekincelerin katılım ve temsil özerkliğe giden geniş alanların açılmasının önündeki engellerin kalkması, bir anayasa değişikliği olmadan yapılabilirdi. Üçüncü aşamada anayasanın gerçekleşmesiydi. Ve nihayet, normalleşmeye geçilmesi. Çatışmasının son bulması Türkiye’nin çok kültürlü, çok kimlikli halkların özerkliğini ve demokratik cumhuriyete dayanan yeni bir düzene kavuşmasıydı. Oysa elde var çatışmasızlık, başka hiçbirşey yok. Hükümetin şu ana kadar en önemli meselemiz olan hasta tutsakların salınması için hiçbir yapıcı adım atmadığını biliyoruz. Şu ana kadar 2013 yılı verilerine göre 163’ü ağır olmak üzere toplam 545 hasta tutsak cezaevinde.” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adalet dediği şeyin tüm savcı ve yargıçları kendi adalet bakanına bağlamak olduğunu vurgulayan Kürkçü, “Kendi emrine hukukun mahkemelerin yürütülmesini sağlamak. Bu adaletin sonucu barışa hizmet etmiyor. Barış için gereken hiçbir adım atmıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kendini koruma güdüsü barışın ve adaletin önüne geçmiş durumda. Barış son derce kritik bir biçimde pamuk ipliğine bağlı biçimde duruyor. İlk büyük uyumsuzluktan sonra neler olacağını kimse bilmiyor ama buna karşı hükümet son derece rahat bir biçimde önüne gelene saldırmaya devam ediyor. Bunun sonunu getirecek güç halkta vardır. Halkımız bunun için hazırlanıyor 30 Mart seçimlerini büyük bir arzu ile bekliyor. Biz de HDP olarak bu seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi ile hesaplaşmak ve kozlarımızı görüşmek için gün sayıyoruz.” şeklinde konuştu.

HÜKÜMET SORUŞTURMAYI TAMAMLAMAYARAK O KADINIDA İSTİSMAR ETTİ

Kabataş tartışmaları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kürkçü şunları söyledi; “Hükümet bu soruşturmayı tamamlamayarak o kadını da istismar etti. O kadını da kendi hakları karşısında elsiz, dilsiz, kolsuz bıraktı. Bu soruşturmayı henüz sonuçlanmamış olan bir soruşturmayı kamuoyunun önüne atarak. Henüz sonuçlanmamış olan bir soruşturmadan ötürü binlerce insan, 10 binlerce insanı suçlayarak, bu işin içinden çıkabileceğini zannetti. Ama hakikat ortada, böyle bir taciz ve böyle bir tecavüz olmadığına dair hiçbir somut verinin olmadığı ve elde bir beyandan başka bir şey olmadığı ortada. Bu kadının iddiasının peşinde sonuna kadar gidilebilmesinin destekçisi oluruz. Ama henüz iddia halinde olan bir şeyin Gezi direnişi karşı bir silah olarak kullanılmasına elbette izin vermeyiz. Gezicilerin onuru, onurumuzdur. O onuru sonuna kadar koruyacağız.” açıklamasında bulundu. CİHAN

Yorumlar