Kılıçdaroğlu’ndan Başbakan’a: Sen haberlere nasıl müdahale edersin?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın internete düşen ses kaydıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’ın internete düşen ses kaydıyla ilgili değerlendirmelerde
bulundu. Başbakan’ın haberlere müdahale etmesini yanlış bulduğunu
söyleyen Kılıçdaroğlu, “Allah aşkına çağdaş bir demokraside bunu
yapan Başbakan bir saat koltuğunda oturamaz. Sen nasıl haberlere
müdahale edersin?” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cihan TV Network’te
yayınlanan Anadolu’da Sabah programının canlı yayın konuğu oldu.
İnternete sansür getireceği iddia edilen yasal düzenleme hakkında
değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: “Bu hükümet
iktidar olmadan önce söz verdi. ‘Biz 3 Y ile mücadele edeceğiz’
diye. Gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış durumda. İki, ‘Yoksullukla
mücadele edeceğiz’ dedi. En son 45 günlük yoksul bir ailenin çocuğu
Ayaz bebek öldü. Camı kırık tek odalı evde kalıyordu. Sosyal
devletin eli buna ulaşmadı. Nerede? Konya’da. Yoksulluk
bitirilemedi. Biz aile sigortası ile o yoksulluğu bitirecektik. Üç,
‘Yasaklarla ben mücadele edeceğim’ dedi. Şimdi kendisi bir numaralı
yasakçı. Emin olun Kenan Evren 12 Eylül döneminde o da pek çok
yasak getirdi. Bu Kenan Evren’e rahmet okutuyor. Daha dün ses kaydı
düştü internete. Fas’tan Türkiye’deki bir televizyon kanalına
müdahale ediyor. Sayın Devlet Bahçeli konuşma yapmış grupta.
Televizyonlarda bazı önemli cümleleri geçiyorlar. Fas’tan müdahale
ediyor, ‘Niye o cümleyi koyuyorsunuz?’ diye. Televizyonun
yönetmenine telefon ediyor. Allah aşkına çağdaş bir demokraside
bunu yapan Başbakan bir saat koltuğunda oturamaz. Sen nasıl
haberlere müdahale edersin? Ben bir ara demiştim ki, ‘Recep Tayyip
Erdoğan Türkiye’nin en büyük gazete patronudur’ diye. Herkes benim
espri yaptığımı sandı. Türkiye’nin en büyük gazete patronu Recep
Tayyip Erdoğan’dır. Bütün gazetelere istediği sansürü
uyguluyor.”
Siyasetçinin eleştiriye ihtiyaç duyacağını belirten Kılıçdaroğlu,
“Siyasetçi pohpohlanırsa Türkiye için tehlike oluşturur.
Eleştirinin en sağlıklı mekanizması da medyadır, bütün dünyadır.
Medya halk adına sorar. Siz bana kendi keyfiniz için soru
sormuyorsunuz. Sizi izleyen yurttaşın genel başkana şu soruyu
sorması gerekir diye soru soruyorsunuz. Ben de sizin bireysel
olarak bana yönelttiğiniz bir soruyu değil halk adına soruyorsunuz
ve ben de onu cevaplandırıyorum. Medya o açıdan 4. güç olarak
demokrasilerde yer almıştır. Bir de yasama milletvekiline tuzluk
dedi. Siz milletvekillerine tuzluk diyen bir başbakanı dünyanın
hangi ülkesinde gördünüz. Bu vekiller milletin oyu ile seçilmedi
mi? Nasıl dersiniz. Benim Parlamento grubumda bulunan
milletvekillerini ben tanımladım. Onların tamamına tuzluk desem de
onlar alınmazlar. Bu doğru ve ahlaki de değil. Milletin oyu ile
seçilmiş bir milletvekiline siz hakaret edemezsiniz. Bizim partiden
istifa ettiler, o zaman Parlamento'dan da istifa etsinler dedi.
Bizim partiden istifa edip onun partisine geçen oldu. Kardeşim niye
geliyorsa buraya. Senin partiden değil milletvekilliğinden de
istifa etmen gerekir demedi. Çifte standart olmaz. Müslümanlığın
temeli güzel ahlaktır. Siyaset ahlak üzerine inşa edilmelidir.
Siyaseti ahlaktan uzaklaştırırsanız zararı vatandaş görür. Bütün
vatandaşlarım özellikle AK Parti’ye oy veren vatandaşlarım. Siz bu
hükümete yolsuzluklarla, yoksulluklarla, yasaklarla mücadele etsin
diye oy verdiniz. Biz de saygı duyduk. Bugün geldiği noktaya bakın.
Demokratik yollarla bu iktidarın gitmesi lazım. Bu hükümet oldukça
istikrar olmaz. Yeni bir anlayışın, temiz bir siyasetin, vatandaşı
ve sorunlarını düşünen siyasetin bu ülkeye gelmesi lazım. Kendi
cebini değil, vatandaşın cebini düşünecek.” ifadelerini
kullandı.
“PANİK HAVASINI OLUŞTURAN ERDOĞAN’DIR”
Bankalarla ilgili panik havası oluşturulmasını da yorumlayan
Kılıçdaroğlu, “Özellikle panik havasını oluşturan Erdoğan’dır. Bu
yanlış. İş dünyasına hepimizin saygıyla yaklaşması gerekir ve çok
dikkatli bir dil kullanması gerekir iş dünyasıyla ilgili olarak. İş
dünyasında her partiye oy veren vatandaşlarımız vardır. Ama oy
veren vatandaşların hepsi bu ülkenin kalkınmasına katkıda
bulunuyorlar. Kimisi esnaf, çiftçi, bankacı, sanayici, ihracatçı,
ithalatçı hepsine saygı duyacaksınız. Onların önündeki engelleri
kaldıracaksınız. Bir sanayici veya bir tüccar ya da bir esnaf
yanında bir kişiyi istihdam ediyorsa o ülkenin kalkınmasına katkıda
bulunuyor. Bizim eleştirileri yaparken piyasada istikrarı bozmamız
gerekiyor. Ülke kötü gidiyor, ekonomi battı diye bilinçli bir söz
kullanmıyoruz. Karamsar bir tablo çizmek istemiyoruz. Bu ülkenin
kapasitesi, bilgi birikimi, siyaset birikimi bu ülkenin sorunlarını
aşar. Biz güçlü bir ülkeyiz." diye konuştu.
"TÜRKİYE’Yİ BİR DİKTATÖR YÖNETİYOR"
"Biz kalkıp da ekonomide panik havası oluşturursak, istikrarsızlık
oluşturursak ve bunun faturasını başka yere çıkarırsak..." diye
sözlerine devam eden Kılıçdaroğlu, faiz artırımı konusunda da
şunları söyledi: "Faiz lobisi, kim bu. En son Merkez Bankası
faizleri arttırdı. Kimin kontrolünde bu. Erdoğan’ın kontrolünde.
Batılılar bizi istemiyor. İstemeyebilir. İlla herkes bizi savunacak
diye bir kural yok. Ben kendi ülkemde inandığım şeyleri yaparım hiç
kimseyle kavga etmeden. Bu iktidar kendisini kendi coğrafyasına
hapsetti. Suriye, İran, Irak, Mısır, Suriye’ye bakın. Bir soru var
unuttuk onu. Rusya’dan gelen bir uçağı zorla indirdiler. İçinde
mühimmat dediler. Suriye’ye gitmeyecek diye. Ben dedim ki,
‘Mühimmat varsa koyacaksınız ve televizyonlar izleyecek.’ Yapıldı
mı böyle bir şey. Yapılmadı ve hiçbir şey olmadı. Rusya ile Avrupa
ile kötü oldu. Bizi Şangay Beşlisi'ne alın, Avrupa Birliği’ni
reddediyoruz diye. Şangay beşlisi kimdir? Biz 1071’den beri
yüzümüzü Batı'ya, çağdaşlığa, demokrasiye, uygarlığa dönmüşüz. Tam
tersi bir istikamete Türkiye’ye götürüyorlar. Türkiye’yi bir
diktatör yönetiyor. Bunu herkes bilsin.”
“CEBİMDE ANKET YOK”
Yerel seçimlerle ilgili hazırlıkları da anlatan Kılıçdaroğlu,
“Benim cebimde bir anket yok samimi söylemek gerekirse. Çünkü biz
başka türlü anket yapıyoruz. Kendi belediyelerimiz ve diğer
belediyeleri ölçerek bir anket yaptık. Hangileri başarılı hangileri
başarısız ona göre adaylarımızı saptadık. Önümüzdeki süreç içinde
parti meclisi net kararını verecek. 9 Şubat’ta toplanarak kararını
verecek. Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin ve Hatay gibi illere çok
ciddi hazırlanıyoruz. Adaylar ortaya çıktı. Bunlar çalışıyorlar.
Sonuçta takdir vatandaşın. Bütün bu karanlık tabloyu vatandaşların
değerlendirmesi lazım. Türkiye’nin yeni bir anlayışa ve huzura
ihtiyacı var. Ayrışmaya, kavgaya değil, barışa ihtiyacı var
Türkiye’nin. Eğer biz bunu yapabilirsek çok iyi adaylarımız var.
Bunlar halka hesap vermeyi namusu görev bilecekler. Çünkü halka
hesap vermek hakka hesap vermek demektir. Çünkü onun parasını
kullanıyorsunuz. Ben aylık alıyorsam. Milletvekili olarak maaş
alıyorsam onun parasını vatandaş ödüyor. Ben vatandaşın ödediği
paranın hakkını vermek zorundayım. Demokrasi budur. O nedenle
vatandaşlarımın bu gerçeği bilerek sandığa gitmeleri gerekiyor.
Geçmişte A, B, C partileri. Hiç itiraz etmiyorum. Bugün geldiğimiz
noktada Türkiye’nin birliği ve beraberliğe ihtiyaç var. Bizi
denesinler görsünler. Temiz, düzgün, ahlaklı siyaseti görecekler.
Biz bunu Türkiye’de yapacağız.” şeklinde konuştu. CİHAN
Yorumlar