Kılıçdaroğlu, WSJ’ye konuştu: Cumhurbaşkanlığında şartlara göre ittifak olabilir
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak yapmalarının mümkün olduğunu ancak bunun bazı şartlara bağlı olduğunu söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki
cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak yapmalarının mümkün olduğunu
ancak bunun bazı şartlara bağlı olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu,
"Siyasi kimliği, bir partiye olan aidiyeti çok öne çıkmamış, ama
toplumun her kesimini kucaklayan, iyi eğitim almış, yabancı dil
bilen, dünyayı ve Türkiye dengelerini iyi bilen bir kişi üzerinde
uzlaşırsak cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda da ittifak
olabilir.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu The Wall Street Journal’dan
(WSJ) Ayşegül Akyarlı Güven’in sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu
röportajında "Halktan yana olan güçler CHP çatısı altında olsun
istiyoruz. Sadece CHP'lilerin oy verdiği bir parti olmak
istemiyoruz. Daha geniş kitlenin, her kesimden temsilin olduğu bir
yapıyı kurmak istiyoruz. Esnaf da işveren de işçi de burada bir
temsilcisi olduğunu bilmeli. Böyle bir yapı içerisinde seçimlere
gideceğiz.” diye belirtti. Kılıçdaroğlu, adaya ilişkin yaptığı
değerlendirmede ise “Siyasi kimliği, bir partiye olan aidiyeti çok
öne çıkmamış ama toplumun her kesimini kucaklayan, iyi eğitim
almış, yabancı dil bilen dünyayı ve Türkiye dengelerini iyi bilen
bir kişi üzerinde uzlaşırsak cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci
turunda da ittifak olabilir.” ifadelerini kullandı.
"TOPLUMUMUZ İKTİDARI KENDİ EKONOMİSİYLE ÖZDEŞLEŞTİRİYOR"
İlk olarak 30 Mart seçimlerini nasıl okuduğu sorulan ana muhalefet
lideri Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Yolsuzluklar konusunda AKP
bir darbe yedi. Oylarında genel seçime göre bir düşüş var ama bu
beklediğimiz kadar değil. Genel seçim gibi bir hava vardı yerel
seçimde. Bizim toplumumuz iktidarı kendi ekonomisiyle
özdeşleştiriyor. Orada ciddi bir kırılma olmazsa istikrarın
sürmesinden yana bir tavır takınıyor. Nedeni de çok borçlu olması
ve AKP'nin 'CHP gelirse faizler ve dolar yükselir. Siz bu borçların
altında kalırsınız' propagandası. Gerçekten de kendine göre tutarlı
ama bize göre son derece yanlış bir propaganda yapıyor. O
propagandanın da şu veya bu şekilde tuttuğunu görüyoruz. Çünkü
yurttaş borçlu ve bir şekilde kendisini riske atmak istemiyor. Ama
hayatın da bir gerçeği var tabii. O gerçek de şudur: Ekonominin çok
iyi yönetilmediğini biz çok iyi biliyoruz. Ekonomi kurmayları da
bunu çok iyi biliyor. Tümüyle sıcak paraya dayalı, Amerika Merkez
Bankası kararlarından çok etkilenen bir ekonomi var. Saygın
çevreler de Türkiye'nin en kırılgan ekonomilerden birisi olduğunu
dile getiriyor. Son 12 yılı dolar bolluğunun bu kadar yüksek olduğu
bir dünyada ekonominin temelleri çok daha sağlam atılabilirdi. Ama
bunu beceremedi AKP hükümeti.”
Halkın kavga üzerinden siyaseti sevmediği hatırlatılarak 'Bu
sonuçlar bundan sonrası için üslubunuza nasıl yansır?' sorusu
yöneltilen Kılıçdaroğlu, şöyle cevap verdi: "Bize yeni yeni
eleştiriler geliyor. 'Efendim siz tümüyle olayları yolsuzluk
üzerine inşa ettiniz' diye. Şimdi siyasal iktidarın bu kadar
kapsamlı yolsuzluk yaptığı bir durumda ana muhalefet partisi olarak
bizim sessiz kalmamız çok yanlış olurdu. Bu bir demokrasi ayıbı
olurdu. Siyasetçinin topluma hizmet etmek gibi temel bir görevi
var. Biz hem daha saydam bir toplum olacağız öte yandan yolsuzluğu
görmeyeceğiz. Belli çevreler böyle bir tavsiye mektubu yazmaya
başladı. Biz bunu kabul etmedik ve etmediğimizi de dile getirdik.
Ayrıca kendi projelerimizi de anlattık. Yerel yönetimlerin CHP'nin
işi olduğunu anlattık. 'Metronun kilometre maliyetini İzmir, Ankara
ve İstanbul arasında karşılaştırın. İzmir 60, Ankara 100, İstanbul
140 milyona yapılıyor' dedik. CHP'li belediyelerin avantajlarını
topluma sergiledik. İlk okul sütü, metro, tercihli yol hep bizim
projelerimizdir. İnsanların, kentsel dönüşümün olduğu yerde
bunların yapılacağını, kentin varoşuna sürüklenmeyeceklerini
anlattık. Defalarca dile getirdik ama bu bölümler medyada çok
yankılanmadı. Medyada da yolsuzluk yankı buldu çünkü her gün yeni
bir ses kaydı düşüyordu. Böyle bir deprem olurken bizim bunu
görmezden gelmemiz elbette beklenemez.”
Kemal Kılıçdaroğlu, "Şöyle bir algı var. CHP eleştirir, ama hiçbir
proje üretmez. Oysa biz hayatın her anlamıyla ilgili proje ürettik.
Bu seçimlerde de ağırlığımızı projelere verip onları anlatacağız.
Sadece insana yönelik değil saydam devletin oluşumuna yönelik de
projelerimiz olacak. İki ayrı ayağı olacak. Bunlardan birisi çağdaş
bir demokrasi, bireysel hak ve özgürlüklerin işletilmesi. Öte
yandan doğrudan yurttaşa yönelik sosyal projeler.” diye ekledi.
Bir erken seçim beklentisi olup olmadığı yönündeki soruya ise
Kılıçdaroğlu şu cevabı verdi: "Halktan yana olan güçler CHP çatısı
altında olsun istiyoruz. Sadece CHP'lilerin oy verdiği bir parti
olmak istemiyoruz. Daha geniş kitlenin, her kesimden temsilin
olduğu bir yapıyı kurmak istiyoruz. Esnaf da işveren de işçi de
burada bir temsilcisi olduğu bilmeli. Böyle bir yapı içerisinde
seçimlere gideceğiz. Ön seçim ile belirlenecek milletvekili
adayları.”
Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecinin 'Muhalif seçmenin bu kadar
konsolide olduğu bir ortamda muhalif partiler için işbirliği yapmak
neden bu kadar zor?' şeklinde yönelttiği soruya ise “Siyasi
partiler yasası zaten buna engel. Yasanın izin vermediği bir şeye
bir siyasi parti yetkilisi yapacağız derse suç işlemiş olacaktır.”
cevabını verdi.
"İKİNCİ TURDA İSTER İSTEMEZ İTTİFAK OLACAK"
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin sorular yöneltilen Kılıçdaroğlu,
şu değerlendirmelerde bulundu: "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük
bir olasılıkla o olabilir. Zaten iki turlu bir seçim. İlk turda
yüzde 51 aşılmadığı zaman ikinci turda ister istemez bu birliktelik
kendiliğinden olacaktır. Bizim kafamızda da birkaç isim var. Ama
takdir ederseniz şimdi deklare edecek bir şey yok.”
'İlk turdan işbirliği ihtimaliniz olabilir mi?' sorusuna ise "Onu
biraz zaman gösterecek. Önce şu noktada bizim bir uzlaşmamız lazım.
Siyasi kimliği çok öne çıkmamış, bir partiye olan aidiyeti çok öne
çıkmamış ama toplumun her kesimini kucaklayan, iyi eğitim almış,
yabancı dil bilen dünyayı ve Türkiye dengelerini iyi bilen bir kişi
üzerinde uzlaşırsak birinci turda da olabilir tabi.” diye cevap
verdi.
"DEVLETİN KURUMLARI YANSIZ ÇALIŞMALI"
Ankara'daki seçimler sorulan Kılıçdaroğlu, "Yüksek Seçim Kuruluna
itirazımızı yaptık. Elbette bazı haksızlıkların olduğunu çok iyi
biliyoruz. Bunlar yüksek seçim kurulu tarafından ne kadar dikkate
alınır onu bilmiyoruz tabi. Tümü dikkate alınırsa dengelerin
değişebileceğine inanıyorum. Demokratik yollardan mücadeleyi
sürdüreceğiz. Biz dün basın toplantısında da söyledik. Bu daha
başlangıç. Bugüne kadar sokaklara inmedik. İnmeyi de pek
düşünmüyoruz ama istiyoruz ki devletin kurumları yansız
çalışabilsin. Yargı olabilir, yasama ve diğer kurumlar da olabilir.
Bunlar tüm topluma hizmet etmeliler. AKP'nin arka bahçesine
dönüşmemeliler. Bu kurumlar iktidarın arka bahçesine dönüşürse
Türkiye'de kaos çıkar ve çok büyük olaylar olur.” dedi.
"BALKON KONUŞMASINDA BAŞBAKAN TEHDİT ETTİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmasını nasıl bulduğu
sorulan Kılıçdaroğlu, "Ülkenin medya kurumlarını, demokratik
kurumlarını bir başbakan ilk kez tehdit etti. O tehdide boyun
eğmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ayşegül Akyarlı Güven'in 'Bu bir genel seçim olsaydı CHP oranı
yüzde 22'lerde olurdu yorumu yapılıyor. Çünkü MHP'li seçmen de
İzmir ve Ankara'da sizi destekledi. Sizce ne olurdu oran?' sorusuna
da Kılıçdaroğlu "Kaymaların olduğunu biliyoruz ama bu kaymalar
sadece MHP'den CHP'ye olmadı. CHP'den MHP'ye de oldu. Örneğin
Manisa. Manisa'da genel seçimlerde ikinci partiydik. Yerelde üçüncü
olduk. Aynı şey Adana ve Mersin'de de oldu. Biz yerel seçimin
altında bir oy beklemeyiz.” şeklinde cevap verdi.
"ERDOĞAN MUHALEFETİN SÖYLEMLERİNE TÜMÜYLE KAPALI"
'AKP seçmenine nasıl ulaşacaksınız?' sorusuna ise Kılıçdaroğlu,
"Bunu ne kadar artırabileceği konusunda sosyolog arkadaşlardan bir
isteğim oldu. Erdoğan muhalefetin söylemlerine tümüyle kapalı bir
taban oluşturdu. Belli bir taban bizim söylemlerimizi dinlemiyor
bile. Tek kanaldan besleniyor. O taban da Erdoğan. Şimdi bizim
onların bizi dinleyebilecekleri kanallar açmamız gerekiyor ve bunun
için çalışmamız gerekiyor. Bunu çözecek olan da sosyologlar. Biz o
kitlelere nasıl kendi fikirlerimizi aktarabiliriz konulu özel bir
çalışma yapıyoruz. Bir ay içinde sonuçlanır. Biz de tahmin ediyoruz
oralara nasıl ulaşacağımızı. CHP örgütlerinin de buna hazır olması
lazım. Sadece genel başkanın ve yardımcılarının söylemleri değil,
il başkanı ilçe başkanının da bu bağlamda o kitlelerle ilişki
kurarken belli bir üslubu yakalamaları gerekiyor.” şeklinde yorum
yaptı.
YÜZDE 10 SEÇİM BARAJI
'Yüzde 1'in altında kaldığınız yerler oldu. Bunu neye
bağlıyorsunuz?' sorusuna da muhatap olan Kılıçdaroğlu, "Kürtlere
yeteri kadar güven vermediğimiz kanısındayım. Çok güzel söylemler
geliştirdik o bölgeyle ilgili olarak. Bizim o bölgedeki tabanımız,
geçmişte bizim taban BDP'nin içinde. Bir de böyle bir gerçek de
var. Biz olabildiğince o bölgeye çok fazla gittik. Yeni
projelerimizle gittik, öneriler götürdük. Çözüm sürecinin AKP
tekelinde olmadığını, CHP iktidarında da sorunun çözümü için
olağanüstü çaba harcayacağımızı ifade ettik. Yüzde 10 seçim
barajını kaldırabileceğimizi, kaldırmak istediğimizi ve BDP'nin
hülle yoluyla değil de doğrudan BDP kimliği ile Parlamento'ya
girebileceğini defalarca söyledik. Ama Diyarbakır ve Hakkari'de
yokuz. Kars, Ardahan, Elazığ, Adıyaman'da aldığımız sonuçlar fena
sayılmaz.” dedi.
'İktidarın CHP'de olduğu, köşkte Erdoğan'ın olduğu bir senaryoda
cumhurbaşkanının artan yetkileri de düşünülecek olursa ülke
kilitlenir mi?' diye ilginç bir soru yöneltilen Kılıçdaroğlu, "Her
şeye karşın toplum vicdanı kabul etmez. Seçileceğini düşünmüyorum.”
şeklinde konuştu. BDP’nin Erdoğan’a destek vereceğini sanmadığını
belirten Kılıçdaroğlu, "BDP'yi biz de zaman zaman eleştiriyoruz ama
BDP'nin de yolsuzluklar konusunda duyarlı bir parti olduğuna
inanıyorum.” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu’na son olarak 'Siz mitinglerde hep 'İş adamlarını
ayırmayacağız. Hepsi bizim dönemimizde iş alabilecekler dediniz.
Son dönemlerde tapelerde adı anılan işadamları, örneğin Mehmet
Cengiz sizin döneminizde ihale alabilir mi?' diye soruldu. CHP
Genel Başkanı da "Ben cümleyi şöyle bağladım: Her işadamına karşı
eşit davranacağız. Bizi rahatlıkla eleştirebilirler. Onlardan tek
isteğimiz var. Ahlaki temelleri esas alarak hukuk içinde işlerini
yapmaları. Ama bunun dışına çıkarlarsa onlarla iş yapma ihtimalimiz
olmaz.” cevabını verdi. 'Geçmişinde çıkmışsa, sizin döneminizde
sizinle barışma ihtimalleri yok mu yani?' diye eklenmesi üzerine
ise Kılıçdaroğlu, “Yoktur.” dedi. CİHAN
Yorumlar