Kılıçdaroğlu: MİT'in silah kaçakçılığı yapmak diye bir görevi yok
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay'da yakalanan TIR'ı hatırlatarak "TIR Başbakanlığa bağlı diyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hatay'da yakalanan TIR'ı
hatırlatarak "TIR Başbakanlığa bağlı diyor. Başbakan'dan izin alman
lazım. Böyle bir devlet olabilir mi? Çete olarak tanımladık zaten.
MİT'e aitmiş. Böyle bir görevi var mı? MİT'in silah kaçakçılığı
yapmak diye bir görevi yok. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası
alanda meşruiyet krizine sokar." dedi.
Partisinin Meclis Grup Toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, yürütme organının doğrudan yargıya müdahale
ederek savcının elini kolunu bağladığını ifade etti. Olay ortaya
çıktığında paniklediklerini ve devletin içinde çete var olduğunu
söylediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Polisi görevden aldılar,
savcıyı görevden aldılar. Yetmedi, tüzüğü değiştirdiler. Anlatırken
sıkılıyorum, yürütme organı yargıya müdahale etti. Yönetmeliği
değiştirdik, artık bize söyleyeceksiniz operasyon yapmadan önce
dediler." sözleriyle süreci eleştirdi.
Deniz Feneri olayını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Hırsıza haber
verirseniz sonucu bu olur. HSYK, yönetmelik doğru değil diye
açıklama yaptı, kıyamet koptu. Vay efendim nasıl konuşursun. Eee
sen sabahtan akşama konuşuyorsun. Demokrasi var, bırak o da
konuşsun." ifadelerini kullandı.
Yolsuzluğun boyutunun 247 milyar lira olduğunu dile getiren
Kılıçdaroğlu, "TÜİK verilerine göre 2 milyon kişi iş arıyor. Bu
para ile 8 yıl asgari ücretten maaş ödenirdi. 300 bin atama
bekleyen öğretmen var. Bunlara 30 yıl maaş verilebilir. 9,5 milyon
emekli var. Her emekliye 25 bin lira ikramiye verirdiniz. Emekliler
geçinemiyoruz diyor, oy verirsen daha çok götürecekler. 6 GAP, 30
Marmaray yapılırdı. Erdoğan'ın neden bu kadar telaşlandığını şimdi
anladınız herhalde. Üstümüze geliyorlar diyor. Niye
telaşlanıyorsun, pisliğe bulaşmadıysan neden korkuyorsun, telaşın
neden? Herkes bırak işini yapsın." şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir konu üzerinde dün ve bugün
söyledikleri sözlerle ilgili alıntılar yapan Kılıçdaroğlu,
sözlerine şöyle devam etti: "Kimse kusura bakmasın bu laf için ama
adam cahil. Egemenlik hakkı millete aittir; doğru ama ilgili
organlar eliyle kullanılır der Anayasa. Kim o organlar yasama,
yürütme, yargı. Yargı Türk milleti adına karar verir. Güçler
ayrılığı ilkesini bilmeyenin başbakan olması ayıp değil mi? Yürütme
olarak yargının karşısına dikiliriz diyor. Sayın Cumhurbaşkanı'na
yürütme organının başkanı olarak soruyorum. Siz de yargının
karşısına dikileceğiz sözüne katılıyor musunuz katılmıyor musunuz?
Dikilecekseniz eyvallah. Dikilmeyecekseniz çıkıp yargıya dokunma
demeniz lazım."
"HAKİMLERİN KARŞISINA ÇIKACAKSIN"
Başbakan'ın "Yetkim olsa HSYK'yı yargılarım" dediğini aktaran
Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi: "Yargılamayı sen yapamazsın,
yargıçlar yapar. Ama eğer bu ülkede bir gün temiz siyaset
yapılacaksa sen de bir gün o hakimlerin karşısına çıkacaksın. HSYK
üyelerinin çoğu seçimle geldi. Onu bile bilmiyor. Cehaletin bu
kadarına pes. Balyoz davasını savunuyor. Yaşananlar demokrasinin
sözde değil özde hayata geçmesidir diyordu dün. Bugün en
yakınındaki adam orduya kumpas kuruldu derken senin yüzün kızarıyor
mu? Yargı güdümlü hareket ediyor diyor bugün. Dün tutukluluğu
'bizim görüş açıklama, yorum yapma lüksümüz, yetkimiz yok' diye
savunuyordu. Bugün 'Egemenlik yetkisini kullanma bana aittir diyen
yargı bunun hesabını vermelidir' diyor. Bunları söyleyen, bir
söylediği ile diğer söylediği arasında; hayatında bu kadar 180
derece farklı konuşan insan yoktur. Dünyada da yoktur."
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın yolsuzluk demediğini, yolsuzlukları
ortaya çıkaranlara çete dediğine dikkat çekti.
BAŞBAKAN İÇİN SAAT FIKRASI ANLATTI
Kılıçdaroğlu, Başbakan için saat fıkrası anlattı: "Adamın biri
ölüyor. Öbür dünyaya gidiyor. Bakıyor karşıda bir duvar ve
milyonlarca saat var. Ucu bucağı görünmüyor. Yanındaki meleğe
soruyor: Nedir bu saatler? O da 'Herkesin bir saati var, yalan
söyleyince yelkovan oynar. O nedenle buradan insanları kontrol
ediyoruz' diyor. Karşıda akreple yelkovan 12'nin üstünde durmuş bir
saat görüyor ve 'bu kimin saati' diye soruyor. Melek de 'Mustafa
Kemal Atatürk'ün saati. Hayatında hiç yalan söylemedi, aldık baş
köşeye koyduk' diyor. Sonra kimisi biraz hafif oynuyor, kimisinin
akrep yelkovan farklı yerlerde duruyor ve soruyor. Kanuni Sultan
Süleyman'ın saati hangisi filan diye. Birden aklına geliyor ve
'Bizim ülkede Recep Tayyip Erdoğan var. Onun saati nerede?' diyor.
'Valla onun saatini Zebani aldı, cehennemde vantilatör olarak
kullanıyor' yanıtını alıyor."
Bu fıkra gülüşmelere yol açtı. "Hayatımda hiç bu kadar yalan
söyleyen bir Başbakan görmedim." diyen Kılıçdaroğlu, şunları
söyledi: "Devlette çete var diyor, yolsuzluk ile ilgili konuşmak
yerine. Kendisine 16 soru sordum. Duymuyor. İşine gelmeyeni
duymuyor. Malum dinliyor konuşmalarımızı, raporlar geliyor önüne.
Biz istediğimiz gibi konuşuruz. Korkmuyoruz. Başbakan ayakkabı
kutusundan korkuyor. Yürekli bir kadın ayakkabı kutusu göstermiş.
Polisler geliyor arıyor evi, kadını alıp sorguluyorlar Başbakan'a
neden boş ayakkabı kutusu gösterdin diye. Dolu olsa, içinde para
olsa alacak."
"YATAK ODASINA MÜBAREK SANKİ BANKA ŞUBESİ AÇMIŞ"
Başbakan'ın ayakkabı kutusundan korktuğunu dile getiren
Kılıçdaroğlu, "O paraları çete mi koydu banka müdürünün evine. O
kutunun içindekiler helal para mı? Biz bunu sormayacak mıyız?
Dolmabahçe'deki gazetecilerden biri banka müdürünü arayıp 2 milyon
gönder, çalışanların parasını ödeyeceğim diyor. Başbakan bunu
görmüyor, duymuyor. Görmezsen başbakanlık yapamazsın. Bakan
çocuklarının yatak odasında 7 tane kasa var. Bir değil, iki değil.
Uyurken çeteler mi yerleştirdi. İçindeki parayı da mı çete
yerleştirdi? Çete var çete var. Dünyası çete olmuş. Yatak odasında
para sayma makinesi var. Mübarek sanki banka şubesi açmış. Emin
olun hiçbir bankada 7 kasa yoktur. Bir bakan, kolunda saat var, 700
bin lira... Kim verdi? Niye simitçiye vermiyorlar, bakkala,
çiftçiye neden vermiyorlar. Neden senin bakanına verdiler? Duyuyor
mu duymuyor." şeklinde konuştu.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu,
"Sayın Cemil Çiçek'e sormak isterim. Çöktüğünü söylüyorsun. Acaba o
çökmede senin de payın var mı? Lafı ortaya attım diyor, atamazsın.
Lafı muhatabına söylüyorsun. Yürütme organının başına söyle. O
yanlış anladı tabi yürütme diyince. Sayıştay TBMM adına kamu
harcamalarını denetler. Parlamento'ya sunar raporları. Sen o
raporları getirtmediysen en büyük suç senindir. Neden gelmiyor o
raporlar? Yolsuzluklar anlaşılmasın diye. Kimse kusura bakmasın. O
Meclis Başkanı engelliyorsa raporları suç ondadır. Saygı, halkına
hesap vermekle başlar. Onun ötesi saygısızlıktır. Çıkıp
konuşacaksın. Başbakan kürsüden 'bunları sen mi susturacaksın,
yoksa ben mi susturayım' diyor. Sen kimsin ki susturacaksın.
Söylemiyor 'burası yasama organı' diyemiyor. Niye, çünkü koltuğunu
ona borçlu." ifadelerini kullandı.
Mal varlığına el konulanlardan birinin gazetenin yeni patronu
olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "O gazeteyi, o televizyonu terk
et. Mal varlığına el konulan biri medya patronu olamaz." dedi.
Hatay'da bir TIR yakalandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Daha önce de
yakalanmıştı. Uyuşturucu var demişlerdi, silah çıktı. O bölge El
Kaide bölgesi. Radikal güçlere silah yardımı yapılıyor. Bir ihbar
geliyor, silah var diye. İçişleri Bakanı herkes işine baksın diyor
ya. Savcı da bir yerde suç varsa gidecek. Polise jandarmaya talimat
veriyor. Gidiyor. Arama yapamazsın deniyor. Vali yazı yazıyor.
Polisi ve jandarmayı geri çekiyor. TIR Başbakanlığa bağlı diyor.
Başbakan'dan izin alman lazım. Böyle bir devlet olabilir mi? Çete
olarak tanımladık zaten. MİT'e aitmiş. Böyle bir görevi var mı?
MİT'in silah kaçakçılığı yapmak diye bir görevi yok. Bu Türkiye
Cumhuriyeti'ni uluslararası alanda meşruiyet krizine sokar. İnsani
yardım varmış. Açar gösterirsin. Türkmenler bize hiç TIR gelmedi
diyor. Bir bakan da diyor ki o TIR henüz gümrüğü geçmedi. Allah
akıl fikir versin." şeklinde konuştu.
"FİX'İN OYUNUNA GELMEYİN"
Yeniden yargılanma tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Fix'in
oyununa gelmeyin. Yolsuzluk davalarını örtmeyeceksiniz. Yolsuzluk
ve rüşvet davalarında aynı duyarlılığı gösterin. Silivri toplama
kampını en ağır eleştiren benim. Fezleke düzenlendi toplama kampı
dedim diye. Ne dedim ben? Dokunulmazlığımı kaldırın. Kaldırmazsanız
namertsiniz dedim. Sen ne yapıyorsun? Korkuyorsun. Oğlun gelip
ifade verecek, onu engelliyorsun." dedi.
Başbakan'a açık çağrı yapan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Rüşvet ve
yolsuzluk dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılsın. Kamu İhale
Yasası'nı AB standartına getirelim. Siyasi ahlak yasası çıkaralım.
Siyasi Partiler Yasası ile finansmanı şeffaf hale getirelim. Adli
kolluk yasasını çıkartalım. Sayıştay'ı daha da güçlendirelim.
Ticari sır kavramını yeniden düzenleyelim. Parlamento'da kesin
hesap komisyonu kuralım. Kamu harcamalarını denetlesin. Başkanı
muhalefet partisinden olsun. Dağınık bir mevzuatımız var yolsuzluk
konusunda. Tümünü toparlayalım. Gelir İdaresi Başkanlığı'nı özerk
hale getirelim. SPK, BDDK gibi kurumları siyasetten arındıralım.
Bunların bir kısmı 2002 yılında kendisinin ilan ettiği
Demokratikleşme Raporu'nda da var. Gelin yapalım diyoruz. Gelir mi?
Gelmesi için ar damarının olması lazım." CİHAN
Yorumlar