Kamalak: Başbakan su alan gemiye delik açmakla meşgul
Sadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, iktidarın ülkeyi kamplaştırdığını belirterek, “Devlet böyle yönetilemez, böyle devlet yönetimi olamaz.
Sadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, iktidarın
ülkeyi kamplaştırdığını belirterek, “Devlet böyle yönetilemez,
böyle devlet yönetimi olamaz.” dedi. Türkiye’nin içinde bulunduğu
durumu su almaya başlayan gemiye benzeten Kamalak, geminin kaptanı
dediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da su almakta olan gemiye
bir delikte kendisinin açmakla meşgul olduğunu söyledi.
Mahalle seçim çalışmaları kapsamında Atatürk Alanı’nda düzenlenen
mitingde vatandaşlara hitap eden Kamalak, belediyecilik
hizmetlerinin halkın en iyi Milli Görüş iktidarlarında gördüğünü
söyledi. Bu seçimde milletin bir karar vereceğini anlatan Kamalak,
“İktidar partisini görüyorsunuz; kavga, kavga, kavga. Ülkeyi
kamplaştırıyorlar. Asil milletimizi birbirine düşürüyorlar. Yeni
bir İstiklâl mücadelesinden bahsediyorlar. Biz de soruyoruz;
kiminle bu savaş, kiminle mücadele, düşmanımız kim? 55 yıldır
Avrupa kapısından içeriye girebilmek için hazırolda beklettiniz bu
aziz milletimiz Avrupa ile mi savaştıracaksınız? Hayır, buna
telaffuz etmeye bile güçleri yetmez. O halde soruyoruz; aziz
milletimiz, şehitler torunlarını birbirine mi kırdıracaksınız,
yazık değil mi?” diye sordu.
Her seçimde milletli yönlendirmek için bir takım suni olaylar ihdas
edildiğini kaydeden SP Lideri Kamalak, bu seçimin birinci olayının
17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk skandalı ve “paralel devlet”
kavgası olduğunu söyledi. Bu kavganın ahlaki bir kavga olmadığına
vurgu yapan Kamalak, sözlerine şöyle devam etti: “Maalesef şuanda
ülkede kin ve kaset siyaseti hakim. Kavga adeta güç gösterisine
düşmüş vaziyette. ‘Sen şöyle yaparsan, ben de böyle yaparım’
deniyor. Devlet böyle yönetilemez, böyle devlet yönetimi
olamaz.”
‘Bu kavganın galibi olamaz’ diyen Kamalak, “Türkiye geniş bir
ailedir. Bir ailedeki kavga aileye fayda getirir mi, bir ülkedeki
kavga o ülkeye hayır getiri mi? Bu kavganın kazananı olmaz ama
kaybedeni çok olur. Herşeyden önce millet kaybediyor. Döviz 90
yıllık Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı, faiz üçe katlandı, iç
barış bozuldu. Bir Gezi olayı münasebetiyle 100 milyarlarca dolar
zarar meydana getirildi. O yöredeki dükkanlar talan edildi,
kırıldı. Yetmiyormuş gibi 8 tane vatan evladı toprağa verildi. Bu
strese dayanamayan bir polis kardeşimiz kalp sektesinden gitti.
Yine bu olay münasebetiyle Giresun Alucralı Burak Can kardeşimiz
haksız bir şekilde şehit edildi. Yazık, günah değil mi? Bu
insanların yaşamaya hakkı yok mu? Bu gerilimler hiç kimseye bir
fayda getirmez. Yanlışa dur demek lazım. Yanlışı destekleyen
kardeşlerime sormak lazım; Allah korusun yarın benzer bir ateşin
sizin ocağınıza düşmeyeceğinden emin misiniz? Sonra biz bir bütün
değil miyiz? Hepimiz bu ülkenin evlatları değil miyiz? Hepimiz
Çanakkale vücutlarımız birbirine siper etmedik mi? İstiklâl Savaşı
bu şekilde yapılmadı mı?” ifadelerini kullandı.
Sorumluğun iktidar mevkiinde olanlara ait olduğunu belirten
Kamalak, Başbakanı şu sözlerle eleştirdi: “Kaptan fırtınalı havada
gemisin sağ salim limanı ulaştırandır. Şuanda gemi batıyor, gemi su
alıyor, yazık ki kaptan su almakta olan gemiye bir delikte kendisi
açmakla meşgul, olmaz böyle bir şey.” dedi.
‘BERAATİ ZİMMİ SADECE İKTİDAR SAHİPLERİ İÇİN Mİ?”
Yolsuzluk ve rüşvetle ilgili ortaya atılan iddiaların yenilir
yutulur cinsten olmadığına dikkatleri çeken Kamalak, “Elbette
beraatı zimmet asıldır ama iktidara düşen görev, bu iddiaları
örtbas etmek değildir. Şeffaf bir şekilde her bir iddianın
yargılanmasını sağlamaktır. Siyasi kirlilikler, hukuk ihlalleri
ancak ve ancak yargıda temizlenir. Bağımsız mahkemeler huzurunda
temizlenir. Ayrıca iktidar ağlama yeri değildir, çözüm yeridir.
Sayın başbakanımız üzülerek ifade ediyorum ki, çoğu zaman Başbakan
olduğunu unutuyor, bir muhalefet lideri gibi konuşuyor. Sayın
Başbakan siz icra makamındasınız. Problem çözmek asıl olarak sizin
görevinizdir. Siz haftalardır paralel yapıdan bahsediyorsunuz. Bu
yapıyı ‘Haşhaşi, vampir, sülük, virüs, çete’ diyerek tarihin en
karanlık terör örgütlerinden birine benzetiyorsunuz. Öbür taraftan
da ‘beraati zimmet asıldır’ diyorsunuz. Bu beraati zimmet kuralı
Allah aşkına sadece iktidar sahipleri için mi geçerlidir? Başkaları
için aynı kuralın uygulanması gerekmez mi? Peki soruyorum; bu
‘Haşhaşi, vampir, Şia’dan daha beter’ dediğin kişiler için ortada
açılmış bir tek soruşturma var mı; yok. Hüküm giymiş bir kişi var
mı; yok. 10 binlerce polisi kış ortasında oradan oraya sürdün.
Bunların bir tekinin yolsuzluğa bulaştığına dair elinizde bir tek
belge var mı; yok. O halde bu insanlara yazık değil mi? Bu
polislerimize yazık değil mi? Yüzlerce hakimi, savcıyı Halaç pamuğu
gibi savurdunuz. İktidar benim diyorsunuz. Sayın başbakan iktidar
sahibi olmak keyfi davranmak anlamına gelmez. 12 yıldır
iktidardasın, sen geldiğinde gerçekten böyle bir paralel yapı
vardıysa, 12 yıldır önlemediysen sana daha kaç yıl daha lazım? Sen
iktidarı geldiğinde, 12 yıl önce böyle bir yapı yoksa o zaman bu
yapı senin döneminde oluşmuş demektir. Sebebi sensin, sorumlusu
sensin.” diye konuştu. CİHAN
Yorumlar