'Hükümette enaniyet, Nemrutlaşma, nefis zehirlenmesi var'

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliler, Başbakan Erdoğan'ın, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ve hizmet camiasını 'haşhaşin, örgüt, in, alim müsveddesi' gibi ağır ithamlarla nitelendirmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak,"Bir.

Google Haberlere Abone ol
'Hükümette enaniyet, Nemrutlaşma, nefis zehirlenmesi var'

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Şenliler, Başbakan Erdoğan'ın, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi ve hizmet camiasını 'haşhaşin, örgüt, in, alim müsveddesi' gibi ağır ithamlarla nitelendirmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak,"Bir milletvekili çıkıp da 'biz varsak siz varsınız, biz yoksak siz yoksunuz' şeklinde ifadede bulunuyorsa, bunu da hükümetin içinden bir başbakan yardımcısı söylüyorsa, burada haşa bir enaniyet, Nemrutlaşma, nefis zehirlenmesi olduğunu görmekteyiz." şeklinde konuştu.



BBP Genel Başkan Yardımcısı Şenliler, partisinin belediye başkan adaylarının tanıtımı amacıyla Erzurum'a geldi. Partisinin il teşkilatı binasında ülke gündemine ilişkin açıkmalarda bulunan Şenliler, kamuya personel alımında fişleme yapılmasının demokratik ülkelerde söz konusu olamayacağını ifade etti. BBP Genel Başkan Yardımcısı, despotik ve faşizmle yönetilen ülkelerde fişlemelerin olabileceğine dikkat çekerek,"Biz hiçbir kişinin, zümrenin, siyasi fikirlerinden, düşünceleriden, etnik kökeninden, meşrebinden dolayı fişlenmesini, ayrıştırılmasını kabul etmeyiz. Bu ülkede yaşayan 75 milyon bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Böyle bir uygulama faşist ülkelerde, faşist idarelerde, polis devletinde, despotik idarelerde olur. Doğru bulmuyoruz varsa ,bunun müsebbiplerinin derhal yargı önünde hesaba çekilmesi gerektiğine inanıyoruz. Fişleyerek, ötekileştirme, bölücülükten başka bir şey değildir." dedi.

BU SEÇİM İSTİKLAL SAVAŞI DEĞİL

Şenliler, 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerin, iktidar partisi tarafından Kurtuluş Savaşı havasına sokulmasının toplumu kutuplaşmaya sevk edeceğini belirterek,"Böylesine yerel yönetime endekslenmiş bir seçimi bu muhtevadan çıkartıp referandum havasına sokan siyasi iktidar AKP'nin bunun bir İstiklal Savaşı olarak tanımlaması. Seçimlerin bir var olma, yok olma olarak tanımlaması, kamuoyuna sunulmasını Büyük Birlik Partisi olarak anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu millet geçmişte İstiklal mücadelesi verdi. Bir tarihde verdiğimiz İstiklal Mücadalesi'ni şimdi Başbakan'ın ifadesiyle neye kime karşı veriyoruz. Sayın Başbakan'ın 'bu seçim bir İstiklal Savaşı'dır demesini' anlamakta güçlük çekiyoruz. Siyasi partilerin birbirine düşman gibi gösterilmesini, doğru bulmamız mümkün değil. Bu seçim bir İstiklal Savaşı değildir, siyasi partiler birbirinin düşmanı değildir." diye konuştu.

BAŞBAKAN'IN ÜSLUBU DOĞRU DEĞİL

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümet üyelerinin son zamanlarda hizmet camiasına yönelik ifadelerin doğru olmadığını da dile getiren BBP GenelBaşkan Yardımcısı,"Üslup fevkalede önemlidir, hele başta olanların, idarecilerin toplumun önüne çıkmış olanların, kanaat önderlerinin topluma hitap ederken, toplumu yönlendirirken, topluma mesaj verirken kullandığı üslup, beden dili önemlidir. Başbakan'ın 'Bu İstiklal Savaşı'dır' dedi. Toplumda anız ile kız, okulda öğretmen ile öğrenci arasında kavgalara çekişmelere sebep olmaktadır. Siyasi iktidarın Başbakan'ın toplumu bu şekilde ayrıştırması, kamplara bölmesi, hiçbir şekilde kabul ve tasvip edilemez. Biz 12 Eylül hukuksuzluğunu, ihtilalini yaşadık, iliklerimizi kadar yaşadık. Bizler 12 Eylül faşist cuntasının bütün hukuksuzluğunu, yudum yudum hisseden bir nesiliz. Ülkenin kaosa gittiği günleri biliyoruz. Sokakların bölündüğünü, okulların, fabrikaların bölündüğünü, şehirlerin kurtarılmış mahaller altında bölündüğünü bizler yaşadık. Sayın Başbaban'a söylüyorum, rica ediyorum, istirham ediyorum, lütfen toplumu 12 Eylül öncesinde yaşadığımız ortama sürükleyici üsluptan, beden dilinden, ifade şeklinden, germekten, bölmekten lütfen kaçınsın." Şenliler, İslam dünyasını derinden sarsan Emevi dönemindeki fitne ortamınının günümüzde yaşananları da andırdığına vurgu yaptı.

MİT YASASI 12 EYLÜL BİR POLİS DEVLETİ ANLAYIŞI
MİT Yasası'nın antidemokratik olduğunun ve bireysel hak ve özgürlükleri kısıtladığına dikkat çeken Şenliler,"MİT yasası yine bu memlekette 12 Eylül döneminden daha ağır bir polis devleti, jurnalcilik uygulamaları, hafiye devleti gibi bir anlayışla, idarenin insanların hal ve hareketlerini kontrol altına alma, onları takip etme gibi bir uygulamaya gireceğini anlamaktayız. Biz bir taraftan bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesini, en ileri medeni ülkeler seviyesine çıkarmasını arzu edip beklerken, bir taraftan insanların hak ve hürriyetinin kısıtlama uygulamasının, anayasayla ve mevzuatla nasıl örtüştüreceğiz. Bunu doğru bulmuyoruz."

CİHAN

Yorumlar