"Hükûmet, hizmet hareketiyle kavgasını 'ya herro ya merro' noktasına götürdü"

MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, AK Parti Hükûmeti'nin hizmet hareketiyle olan kavgasını artık "ya herro ya merro" noktasına götürdüğünü belirterek, vicdan, insaf, vefa, adalet duygularıyla ilişiğini tamamen kestiğini cümle âleme gösterdiğini söy.

Google Haberlere Abone ol
"Hükûmet, hizmet hareketiyle kavgasını 'ya herro ya merro' noktasına götürdü"

MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, AK Parti Hükûmeti'nin hizmet hareketiyle olan kavgasını artık "ya herro ya merro" noktasına götürdüğünü belirterek, vicdan, insaf, vefa, adalet duygularıyla ilişiğini tamamen kestiğini cümle âleme gösterdiğini söyledi. Dershaneler ile ilgili yeni bir düzenlemenin Meclis'e sevk edildiğini hatırlatan Korkmaz, "Maksat, eğitim, eğitimin ıslahı ya da nesillerin istikbali falan değildir. Bir intikam ve öç yasasıdır gelen, birilerinin burnu sürtülecek ve diz çöktürülecektir." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda, Kamu Görevlilerinin Atama Ve Yer Değiştirmelerine Dair Araştırma Önergesi'nin bugün gündeme alınmasını içeren MHP Grup önerisi görüşüldü ve reddedildi. Öneriye ilişkin söz alan Korkmaz, AK Parti döneminin, kamu bürokrasisi için kayıp ve dejenerasyon yılları olduğunu ifade etti. Kurulduğu günden beri AK Parti Hükûmetinin devlet ile problemi bulunduğunu dile getiren Korkmaz, "Devletin adamlarıyla problemi vardır. Devleti tahrip etmenin yegane yolunun kamu bürokrasisini tahrip etmekten geçtiğini Sayın Erdoğan bilmektedir. Devleti öcü, ceberut gösteren zihniyet devlet memurunu da hırpalamaya devam etmektedir. Devletimizin binlerce yıllık gelenekleri maalesef altüst olmuştur, çiviler yerinden çıkmıştır, sapla saman birbirine karıştırılmıştır." dedi.

"YARGININ BAŞINA ÇUVAL GEÇİRİLDİ"

17 Aralık'taki hırsızlık, yolsuzluk depreminden sonra artık geminin iyice azıya alındığını dile getiren Korkmaz, artık Erdoğan ve tâifesinin başlarının kaygısına düştüğünü kaydetti. Hukukun bile karşısına geçildiğini, hâkim-savcının bizzat Başbakan tarafından tehdit edildiğini, yargının başına çuval geçirildiğini dile getiren Korkmaz, şöyle devam etti: "Devletin kolluk güçleri, adalet güçleri zapturapt altına alınarak yolsuzluk dosyaları kapatılmaya çalışılmıştır. Kamu menfaatleri adına, adalet adına direnen kamu görevlileri ise zulüm süzgecinden geçirilmeye, kıyma makinalarından geçirilmeye başlamıştır. AKP sözcüleri ve Erdoğan kitlelere verdikleri hak, hukuk ve dürüstlük sözlerini unutmuşlar ve bir gecede binlerce insanı ilgilendiren sürgün kararnameleri çıkarmışlardır. Hukuk devletinin en önemli gereklerinden birisi, adalet dağıtan hâkim ve savcıların siyasetten bağımsız bir kurul tarafından atanması ve böylece hâkim, savcı kararlarının üzerine yansıyabilecek bir baskı oluşmasının engellenmesidir. Hükûmet, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu emri altına almak istemiştir. 2010 yılında yaptığı değişikliği vatandaşa anlattığı gerçeklerini inkâr etmede bir beis görmeyerek HSYK'yı kontrol altına almak istemiştir. Bir gecede savcıların ellerindeki dosyalar alınmış, kendine yakın gördüğü savcılar görevlendirilmiştir. Ne için yapılmıştır bu? Kendisini, oğlunu, bakanları, mahdumları, bacanakları ve yoldaş iş adamlarını bizzat ilgilendiren dosyaların hâkim, savcı önüne gelmesinden sonra bu adım atılmıştır. Bir gecede yüzlerce hâkim, savcının yeri değiştirilmiştir. Bu yer değiştirmelerle hâkim ve savcıların bundan sonraki meslek hayatları karalanmış, lekelenmiştir."

"GERÇEKTEN MASUM OLDUĞUNA İNANIYORSAN NEDİR BU TELAŞIN?"

"Sayın Erdoğan, bu işte gerçekten masum olduğuna inanıyorsan nedir bu telaşın?" diyen Korkmaz, "Niye hâkim ve savcı ve ellerindeki dosyalarla uğraşıyorsun? Nedendir bu baskı, bu zulüm? Bu yaptığınız açıkça suçluluk psikolojisinin tezahürü değil midir? Yoksa aklanma bu şekilde olmaz. Çiğ et yemediysen karnının ağrımayacağını bilmelisin. Ama her gün çıkan dinlemeler ve tapeler, üzerinizdeki suçların ağırlığını artırmaktadır. Hâkim, savcı tayinleri, dosyaları alıp, efendim, delil karartmalar, hepsi nafiledir. Adaletten kaçış yok, mutlaka adalet önünde hesap vereceksiniz. Kolluk güçleri üzerinde baskı yapıyorsunuz. Onları hiçbir haklı gerekçe olmadan uzaklaştırıyor, bu karda kışta yollara döküyorsunuz, alınlarına çocuklarına bile izah edemeyecekleri karalar çalıyorsunuz. Hırsızı polis, polisi hırsız, suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu yaptınız. Polisin kabahati çalan çırpanın peşine düşmüş olması mı? Zaten görevi bu değil mi değerli arkadaşlar? Yani, çevremizdeki hırsızlar, haramzadelerin onuru, haysiyeti devletin gücünü temsil eden üniformaların onurundan, haysiyetinden daha mı kıymetlidir?" diye konuştu.

"6 BİNE YAKIN POLİS ATAMA ADI ALTINDA HİCRETE TABİ TUTULDU"

Son dönemlerde 750 kadar polis amiri ile 6 bine yakın polis memurunun "atama" adı altında bu karda kışta âdeta hicrete tabi tutulduğunu ifade eden Korkmaz, "Yüklerini omuzlamışlar, çocuklarını okullarından alarak karda kıyamette, eşlerine bile olan biteni izah edemeden, gözyaşlarını içlerine akıtarak yola düşmüşlerdir. Bu gözyaşı, bu ah, bu vebal sizi ve Sayın Başbakan, en başta seni yakacaktır. Ağlamalardan sorumlu Sayın Devlet Bakanı, Sayın Arınç, olur olmaz her şeye gözyaşı dökerken bu masumlara dökecek iki damla gözyaşın kalmadı mı? Bu insanlara yapılan zulüm aslında insanımızın devlete olan inanç ve güvenini ortadan kaldırmıştır. Hırsızın, yolsuzun peşine düşerek yakalamak konusunda artık insanlar isteksizdir çünkü her birinin altından AKP Hükûmeti ve yakın çevreleri çıkmaktadır. 'Durmak yok, yola devam.' derken yolunu bulan AKP'nin bakan ve yetkili sözcüleri artık 'Yolun Sonu Görünüyor' türküsünü bir kez daha hatırlamalıdırlar. Bu hesap mutlaka sorulacaktır; bu dünyada da, ruzimahşerde de bu zulmün mutlaka karşılığı görülecektir." şeklinde konuştu.

"DERSHANELER DÜZENLEMESİ BİR İNTİKAM VE ÖÇ YASASIDIR"

AK Parti Hükûmetinin hizmet hareketiyle olan kavgasını artık "ya herro ya merro" noktasına götürdüğünü dile getiren Korkmaz, vicdan, insaf, vefa, adalet duygularıyla ilişiğini tamamen kestiğini cümle âleme gösterdiğini vurguladı. Korkmaz, "Şimdi, dershaneler ile ilgili yeni bir düzenleme Meclise sevk edilmiştir. Maksat, eğitim, eğitimin ıslahı ya da nesillerin istikbali falan değildir. Bir intikam ve öç yasasıdır gelen, birilerinin burnu sürtülecek ve diz çöktürülecektir. Binlerce müdür, öğretmen, öğrenci ve velinin ne olacağının hiçbir önemi yoktur AKP için. 'Hizmet hareketinin inleri'nden kastettiği herhâlde bu olmalıdır. Buradan hesaplaşmak istemektedirler, buradan vurmak istemektedirler darbeyi. Bu yasa ile birlikte, senelerini eğitim yöneticiliğine vermiş 100 bin okul müdürü boşa çıkmaktadır. Maksat, kendi adamlarını yerleştirmek; maksat, kendince oralardaki hizmet hareketine mensup müdürleri, öğretmenleri cezalandırmaktır. Sonra? Sonra AKP'nin militanı hâline gelmiş öğretmenlerle bu kadroları doldurup Millî Eğitimi tamamen teslim almaktır. Soruyorum sizlere değerli milletvekilleri: Hangi dönemde parti devlet olmuştur, parti ve devlet aynı tüzel kişilikte birleşmiştir? Sürekli eleştirdiğiniz, değerli AKP milletvekilleri, tek parti döneminde. Vali, kaymakam, partinin il ve ilçe başkanlarıdır; memurlar, partinin hizmet ajanlarıdır. Bir de komünist, faşist diktatörlüklerde bu mevzubahistir. Mao'nun Çin'inde, Stalin'in Rusya'sında, Mussolini'nin İtalya'sında ve Führer Almanya'sında görülebilmektedir bu hayal ettiğiniz sistem. Muhalif, farklı, çoğulcu görüşlere kesinlikle tahammülü yoktur Adalet ve Kalkınma Partisinin. Devleti parti devleti, milleti de otokrat devletin hizmetkârı hâline getirmek istemektedir. Beyler, aciz ve komik duruma düşüyor ve bu diktatörlüğe özenmenizle yıllar sonra bile milletin dilinden kurtulamayacağınızı hatırlatmak istiyorum. Lideri Führer'leştiriyorsunuz; yetmiyor, evliyalaştırıyor; yetmiyor, haşa, peygamber ve Tanrı konumuna getiriyorsunuz. Bunu milletin kabullenmeyeceğini göreceksiniz. Herkes bilmektedir ki demokrasilerde suç işleyen bedelini öder, hata yapan gider. Faturayı bürokrasiye, sağa sola kesmez, üstlenir." dedi.


CİHAN

Yorumlar