HDP'den Cumhurbaşkanı Gül'e cezaevleri raporu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Gürcistan gezisine eşlik eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Sayın Faysal Sarıyıldız, Gül'e cezaevlerindeki hastalarla ilgili bir rapor sundu. Raporda 13 maddelik çözüm önerileri de yer...

Google Haberlere Abone ol
HDP'den Cumhurbaşkanı Gül'e cezaevleri raporu

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Gürcistan gezisine eşlik eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Sayın Faysal Sarıyıldız, Gül'e cezaevlerindeki hastalarla ilgili bir rapor sundu. Raporda 13 maddelik çözüm önerileri de yer aldı.

Cezaevlerinin fiziki yapısı, infaz koşullarının olumsuzlukları, özellikle tecrit uygulamasının fiziki ve psikolojik etkilerinin herkes tarafından bilindiğini belirten Sarıyıldız, "Mahpuslar beslenme, hijyen, sağlığa ulaşım hakkı gibi en temel haklarından, insani yaşam standartlarından yoksun biçimde yaşamak zorunda bırakılıyorlar. Bunun yanı sıra uzun süreli hapis cezalarının ve tecriti had safhaya vardıran hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı kuralların, disiplin cezalarının mahpusların sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de gözler önündedir." dedi.

HDP'NİN 13 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

1-Tutukluların da ağır hastalık hali göz önüne alınarak sağlık durumları gözetilerek tutukluluk halinin sona erdirilmesi ve gerekli görülmesi halinde denetimli serbestlik yöntemlerinden birinden yararlanmasına ilişkin değişiklik yapılmasının insanların sağlık hakkının gözetilmesini sağlayacaktır.

2-Tutuklama kararı verilmesinden sonra maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği veya tedavisi, iyileşmesi, bakımının mümkün olmadığı tam teşekküllü devlet hastanesi sağlık kurulu tarafından verilen raporla tespit edilen tutuklu sanıklar hakkında tutuklama nedenleri ortadan kalkmış kabul edilerek tahliyelerine karar verilmelidir.

3- 4. Yargı Paketi'nde yapılan düzenlemede ağır bir hastalık veya sakatlık nedeni ile ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirilen mahkûmdan bahsedilmektedir. Hasta mahpusların durumlarının günden güne kötüleştiği ve hatta cezaevlerinden ölüm haberlerinin arttığı günümüzde 6411 Sayılı yasa ile yapılan değişikliğin hasta mahpusların derdine derman olmadığı açıktır. Bu nedenle madde yeniden düzenlenerek; sadece maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık ifadesi ile yetinilmelidir. Bilindiği gibi ağır hasta olduğu halde infaz kurumunda yaşamını yalnız idame ettirebilen mahpuslar da vardır. Bu durum gözetilerek ağır hastalık veya sakatlık ifadesi ile yetinilmelidir.

4-Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarındaki tedavi ve bakımının iyileşmesini sağlayamayacağı, ceza infaz kurumunda kalmasının hastalığının ilerlemesine sebebiyet vereceği veya artık tek başına ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığı tam teşekküllü devlet hastanesi sağlık kurulu tarafından verilen rapor üzerine saptanan şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilmemelidir. Tutuklunun ceza infaz kurumunda tedavi edilmesinin mümkün olduğuna ilişkin tam teşekküllü devlet hastanesi tarafından verilen rapora tutuklu veya üçüncü dereceye kadar bir yakının talebi halinde ilk raporu veren sağlık kuruluna bağımsız üç hekimin de dâhil olacağı yeni bir kurul hükümlünün durumu hakkında tekrar karar vermelidir.

5-Mevcut yasaya göre cezaevinde bulunan hasta mahpusun, hastalık durumunun cezaevi koşullarında yaşamını sürdürmeye izin verip vermediğinin tespiti sadece Adli Tıp Kurumu tarafından yapılmaktadır. Adli Tıp Kurumu’nun yanında tutuklu ve hükümlülere ilişkin muayene ve rapor düzenlemenin tam teşekküllü devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ile Eğitim ve Araştırma hastaneleri tarafından da yapılabileceğinin kanun hükmü haline getirilmesi gerekir. Bu durumda hasta mahpuslar hastalıklarıyla ilgili raporun zaman kaybetmeden alabileceklerdir. Bu kanun hükmünün çıkarılması ile hasta mahpuslar ayrıca hastane veya Adli Tıp Kurumu tarafından, kendileri için verilen bir rapora itiraz edebilme hakkına kavuşacak ve farklı bir hastaneden de rapor talep edebilecektir. Bu raporların çatışması durumunda oluşturulacak bağımsız bir doktorlar kurulu nihai kararı vermelidir.

6- 4.Yargı Paketi'yle İnfaz Yasası'nın 16. Maddesi’ne eklenen; hasta mahpusun cezasının infazının geri bırakılması için Adli Tıp Kurumu’nun verdiği rapor yanında ‘toplum için tehlikeli olmama’ kriterinin derhal kaldırılması gerekir. Mevcut düzenlemede Adli Tıp Kurumu olumlu yönde görüş bildirse bile Cumhuriyet savcısının, hasta mahpusun toplum için tehlikeli olmadığı yönünde karar vermesi gerekir. Kendi başına yaşamını devam ettiremeyen kişinin toplum bakımından tehlikelilik durumunun değerlendirilmesi abesle iştigaldir. Bir kişinin toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturup oluşturmayacağı gibi ağır bir sorumluluğun Cumhuriyet Savcısına bırakılması karşısında savcılar böyle bir sorumluluk altına girmeyeceklerdir/girmemektedirler. Kaldı ki bir kişinin toplum güvenliği bakımından tehlike yaratıp yaratmadığına ancak yapılacak bir yargılama sonucunda mahkeme karar verebilir. Halihazırda gelinen noktada da bu hükmün geniş yorumlandığı ve keyfiyete varan ölçüde yapılan değerlendirmeler neticesinde 'tahliye/infaz ertelemesi' kararları verilmemektedir. Bu nedenle bu ibarenin madde metninden çıkartılması gerekmektedir.

7-Önemli bir diğer sorun ise hasta mahpusların sürgün ve sevklere tabi tutulması hastalık durumlarının ilerlemesine sebep olan uygulamalardır. Sürgün politikalarından ve hasta tutsaklara yönelik sevk zorunluluğundan vazgeçilmesi gerekir. Hasta mahpusların öncelikle ailelerinin bulunduğu yere en yakın ve tedavilerinin de mümkün olduğu illere sevk edilmeleri gerekir. Hasta mahpusların büyük kısmı Türkçeyi iyi kullanamadıklarından şikâyetlerini tam anlamı ile aktaramamaktadır. Bu durum, tanının konmasına ve tedavinin sağlıklı olarak gerçekleşmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir. Bu sorunun ortadan kaldırılması için Türkçe bilmeyen hasta mahpuslara tercüman verilmelidir.

8- Bakanlık sürekli kendilerine bir başvuru olmadığını söyleyerek süreci uzatmaktadır. Oysa hasta mahpusların listeleri ellerindedir, bu meseleyi bürokratik engeller ile ötelemek manasızdır, meydana gelecek olası sonuçlar düşünüldüğünde bu insanları açıkça ölüme terk etmektir. (Öneri: Bakanın bu yönde bir talebi varsa eğer ailelere çağrı yapılarak mahpusların bir de bakanlığa başvuru yapması istenebilir)

9-Cezaevindeki kişilerin yaşadığı ağır sağlık sorunlarından biri olan kanser hastalığı örneğinde hastalığın tedavisi psikolojik, sosyal ve bedensel destek gerektiren bir süreçtir. Tanı ve tedavinin gecikmeden zamanında ve doğru yapıldığına dair güvencenin hastaya, ailesine, kamuoyuna verilmesinin sağlanması çok önemlidir. Kanser hastalarının ideal tanı ve tedavisi özel uzmanlık gerektiren disiplinli bir yaklaşımla cerrahi, radyasyon onkolojisi ve tıbbi onkoloji birimleri bulunan referans onkoloji merkezlerinde mümkün olabilir. Adli Tıp Kurumu’nun bu ölümcül olabilecek hastalığın tedavi ve takip sürecindeki sorumluluğunun ağırlığından kurtarılması gerekmektedir. Bu amaçla hastaların kısa sürede bu merkezlere sevki, tanı ve tedavisinin yapılması, hastalığın seyrinin bu merkezlerden alınan raporlarla belirlenmesi resmi kurumları insan hakları ihlali iddialarının odağı olmaktan koruyacaktır.

10- Cezaevlerindeki hasta mahpus kapasitesini karşılayacak sayıda ve nitelikte sağlık personeli faaliyet göstermeli, temel insani haklardan biri olan sağlık hakkı çerçevesinde cezaevlerinde sağlık hizmeti tüm mahpuslar için ulaşılabilir olmalı.

11-Çoğu zaman keyfi gerekçeler ile engellenen hastaneye sevkler zaman kaybetmeden yapılmalı, hastalar hastaneye ring aracıyla değil ambulansla taşınmalı.

12- Muayene ve tedavi sırasında jandarmanın odada bulunması, mahpusun kelepçeli olması çok özel istisnalarda uygulanacak bir tedbirdir. Tüm mahpusların rutin olarak kelepçeli muayeneye tabi tutulmasına son verilmeli, hasta mahremiyetine saygı gösterilmeli.

13-Ameliyat olmak gibi nedenlerle hastaneye yatırılması gereken mahpuslar, bulundukları ildeki hastanelerde “mahkûm koğuşu” olmadığı gerekçesiyle tedavi edilemiyor veya başka illere götürülüyorlar. Güvenlik tedbiri alınarak mahpuslar da her insan gibi normal odalarda kalma hakkına sahip olmalıdır. CİHAN

Yorumlar