Ertuğrul Günay'dan yeni siyasi oluşum sinyali (2)
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra AK Parti’den istifa eden İzmir milletvekilleri Ertuğrul Günay, İlhan İşbilen ve Erdal Kalkan ortak basın toplantısı düzenledi.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra AK
Parti’den istifa eden İzmir milletvekilleri Ertuğrul Günay, İlhan
İşbilen ve Erdal Kalkan ortak basın toplantısı düzenledi. Yeni bir
siyasi oluşumun sinyalinin verildiği basın toplantısına bir grup AK
Partili baskın yaparak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lehinde
slogan attı. Ertuğrul Günay, protestoyla ilgili olarak, “Kadın
kolları, gençlik kolları, bir siyasi söz olarak sadece liderinin
ismini benimserse onların gideceği yer vahimdir demiştim.
Otobüslere doldurup getirmişler. Kişileri ve kişilerin iktidardaki
gücünü tabulaştıran insanların Türkiye’yi getireceği yerin ne
olacağını hep birlikte görüyoruz.” dedi. Günay, yeni bir siyasi
oluşumla ilgili olarak, “Bir ihtiyacın altının çizilmesi. Mevcut
siyasi partilere söylüyorum, bu boşluğu doldurmazlarsa bir yeni
çocuğun doğması kaçınılmazdır. Bunu da herkese müjdeliyorum. Biz bu
ülkeyi askerî darbecilere bırakmadık, sivil darbecilere de
bırakmayız. Bunu herkes bilsin. Bize emir veren tek makam vardır, o
da bizim vicdanımızdır. Bizim talimat aldığımız yer cüzdan değil,
vicdandır.” diye konuştu.
‘ÜLKEYİ SİVİL DARBECİLERE DE BIRAKMAYACAĞIZ’
Milletvekilleri Günay, İşbilen ve Kalkan, İzmir'deki Tarihi
Havagazı Fabrikası’nda kameraların karşısına geçti. Toplantıda
konuşan Günay, “Demek ki tüm renkler kirlenmiş ve birinciliği beyaz
almış. Demek ki tüm renkler kirlenirken onlar da birinciliği
almışlar ama biz iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Biz temiz siyaset,
temiz toplum, adalet ve hürriyet anlayışımızı her koşulda
sürdüreceğiz. Onların ağa babaları 12 Eylül'cülerin karşısında
topuk vururken ve yaranmaya çalışırken biz onlarla mücadele ettik.
Bu ülkeyi askerî darbecilere bırakmadık, sivil darbecilere de
bırakmayız, bunu herkes bilsin.” diye konuştu.
‘BOŞLUK DOLMAZSA ÇOCUĞUN DOĞMASI KAÇINILMAZDIR’
Türkiye’de yeni bir siyasi oluşum konusuna değinen Ertuğrul Günay,
Türkiye’de yeni bir siyasete ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Günay,
“Bunu mevcut siyasi partilerden herhangi birini karalayarak
söylemiyorum. Bütün siyasi partilerin kendilerine bakması
gerekiyor. Türkiye toplumunun 1946’dan bu yana bir doğrultusu var.
Türkiye toplumu, demokratikleşme istiyor. Demokratikleşme
insanımızın insan yerine konması, insanımızın horlanmaması anlamına
geliyor. Türkiye toplumu ekonomik gelişme istiyor, çünkü ekonomik
gelişme çocuklarının kendisinden daha iyi yaşaması anlamına
geliyor. Türkiye toplumu adalet istiyor, çünkü biz, ‘Komşusu açken
tok yatan benden değildir.’ felsefesine iman etmiş bir gelenekten
geliyoruz. Onun için demokratikleşme, ekonomik gelişme ve adalet
bizim vazgeçilmez düsturlarımızdır. Tüm siyasi partiler buna
bakacaklar, bu konuda kendilerini revize edecekler, bu konuda
kendilerini topluma anlatacaklar. Toplumun beklediği siyasi arayışı
karşılarlarsa yollarına devam edecekler, karşılamazlarsa toplum
yeni bir siyasi hareketi bağrından, evlatlarından mutlaka
çıkaracak. Bu toplumsal bir gerçekliğin ifadesi. Benim tarif
ettiğim yeni bir siyasi hareket değil ama bir ihtiyacın altının
çizilmesi. Mevcutlara da söylüyorum, bu boşluğu doldurmazlarsa bir
yeni çocuğun doğması kaçınılmazdır. Bunu da herkese müjdeliyorum.”
dedi.
AK Parti Milletvekili ve İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı
Binali Yıldırım’ın, kendisiyle ilgili, “Bakanken neden
konuşmuyordu?” şeklindeki eleştirisine de cevap veren Ertuğrul
Günay, “Bakanken neler söylediğim en önce Sayın Başbakan biliyor,
sonra bütün Bakanlar Kurulu biliyor. Sonra belki duyulmaz diye bazı
önemli konuları basına da çıkardım. Elimde 2012 Nisan ayındaki
gazete kupürleri var. Ben o zaman bakandım, bundan sonra bir yıl
daha bakanlık yaptım.” diyerek, o dönemde yaptığı açıklamaların yer
aldığı gazete kupürlerini gösterdi. Günay, “İstanbul’u durduralım
dedim. Öyle bir zihniyet oluştu ki İstanbul’da, öyle bir rant
açgözlülüğü oluştu ki değil Taksim’e, bıraksak Sultanahmet
Meydanı’na AVM yapacaklar dedik. Buna izin vermeyeceğiz,
vermemeliyiz dedim. Bakanken söylediğim sözler bunlar.” diye
konuştu.
’16 ARALIK GÜNÜNDE BU SUÇLAMALAR VAR MIYDI?’
Başbakan Erdoğan’ın, Hizmet Hareketi ve Muhterem Fethullah Gülen
Hocaefendi’ye yönelik ağır hakaret ve iftiralarına değinen Günay,
“Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın.
16 Aralık günü suçlamaların hiçbirisi var mıydı? Oraya dönelim,
cevap bu bence. Temmuz ayında ABD’ye gittiğinizde bir kanaat
önderine, o kanaat önderinin de yaptığı nedir Allah aşkına? Herkes
elini vicdanına koysun. Ne kanaat önderleri görüyoruz, milletin
sırtından zengin olurken o, Türkiye’nin zenginlerine, ‘Ya
Fransızların kaç yıl önce, İngilizlerin kaç yıl önce, ABD’nin kaç
yıl önce yaptığını bu koca devlet, biz de yapalım, devlet
yapmıyorsa millet yapsın.’ dedi. Bakın ülkede bir avuç ABD’li
yokken Robert Kolej'ler var. 50-60 yıldır biz Almanya’ya
yurttaşlarımızı göndermişiz, daha bir Türk koleji kuramamışız. Ben
gittim bu okullara. Orada duvarda Atatürk resmi, bir tarafta
Gençliğe Hitabe, bir tarafta İstiklâl Marşı, yani devletin
yıllardan beri yapması gerekeni yapıyor bu insanlar. Siz de bunu
şimdiye kadar saygıyla karşılamışsınız, alkışlamışsınız. Türkçe
Olimpiyatları’nda, ‘ben konuşacağım’ diye yarışmışsınız. 17
Aralık’tan sonra bu mütedeyyin, masum insanların bir kısmı,
yolsuzluğa yapılan operasyonun içinde hakim olarak, savcı olarak,
emniyet mensubu olarak yer almışlar, ‘Bunları görmeyin.’
demişsiniz. Onlar ise, ‘Allah’tan korkarım.’ demişler. Allah’tan
korktukları için bunları suçluyorsanız, Allah müstehakınızı versin.
Bunu tüm millet görüyor. 16 Aralık, 17 Aralık, eğer bu yolsuzluk
soruşturmaları olmasaydı veya bu insanlar onu örtmeye çalışsalardı
sırtlarını sıvazlayacaktınız, ellerini öpecektiniz, hürmetlerinizi
sunacaktınız ama insanlar demiş ki, ‘Ben iktidardan değil,
Allah’tan korkarım ancak.’ demiş. Bu alkışlanacak bir tavırdır.”
dedi.
‘EGEMEN BAĞIŞ’IN YAPTIĞI DİNEN GÜNAH, ÖRFEN AYIP, KANUNEN SUÇ’
Ertuğrul Günay’a, adı yolsuzluk operasyonunda geçen ve hakkında
fezleke hazırlanan dört eski bakandan biri olan Egemen Bağış’ın,
bir gazeteciyle yaptığı iddia edilen telefon görüşmesinde Kur'ân'a
saygısızlık yaptığı yönündeki iddialar da soruldu. Günay,
“Meclis’te bir arkadaşımız, şu yaşananlar için, ‘Dinen günah, örfen
ayıp, kanunen suç ve siz bunları örtmeye çalışıyorsunuz.’ dedi. Bu
yeteri kadar ağır bir şey. Dinen günah, örfen ayıp ve kanunen suç.
Bu arkadaşımızla ilgili iddia edilen kayıt kendisine ait midir?
Değildir demeye çalıştı ama telefondaki muhatabı, özür dileyerek
bunun gerçekleştiğini doğruladı. Bu arkadaşımız, birkaç gün önce
Türkiye’de gencecik bir çocuk bir kaza olayında, diyelim taş
atarken, diyelim ekmek almaya giderken ama bizim evladımız. Hepsi
yoksul. Tunceli’de ölen polis Ahmet de yoksuldu, Okmeydanı’nda
öldürülen Burak Can da yoksuldu. Bir kere sen devlet yöneticisiyken
bu yoksulluğun arkasından ileri geri konuşmayacaksın. ‘Bu ülkeyi
biz yönetiyoruz, bu yoksul çocuklar niye ölüyor?’ demelisin. O
cenazenin arkasından gözü yaşlı giden insanlara, burada tekrar
etmekten hicap ettiğim bir ithamla hakaret edeceksin, iğrenç bir
kavramla hakaret edeceksin, üç gün sonra senin bu görüşmen
beklemediğin bir şekilde ortaya çıkacak. İnanan insanlar bilirler,
Allah’ın hesabı çabuktur.” dedi. Günay, bir soru üzerine de, “Bize
emir veren tek makam vardır, o da vicdanımızdır. Bizim talimat
aldığımız yer cüzdan değil, vicdan. Biz onun dışında bazı
arkadaşlarımız bir şeyler söylüyorlar, biz onlara cevap vererek
çıtayı aşağılara doğru çekmeyiz.” dedi.
Toplantıda konuşan Milletvekili İşbilen ise, “İnsanın ensesinde bir
akrep olsa, bir el de gelse bunu alsa, atsa, çekse ki bu eli öper
misiniz, tükürür müsünüz? Soruyorum size, tabii ki öpeceksiniz. Biz
bunu ikaz ettik, konuştuk bunları, anlattık hep.” dedi.
Milletvekili Kalkan da, "Ben yılların ceza avukatıyım. Sayın
Erdoğan kendisini bütün hukukun üzerinde, bütün kurumların
üzerinde, Parlamento'nun üzerinde görmeye başladı. Herkesin
kaçtığı, korktuğu bir ortamda AK Parti'ye katıldık. Yedi yıldır da
buradaki arkadaşlarımla daha aydınlık günler için, daha zengin bir
toplum için, daha demokrat bir yapı için birlikte mücadele ettik.
Öyle garip süreçten geçiyoruz ki ben de 40 küsur yıldan beri, yani
bugün piyasada bakan olarak gezinen kişiler kısa pantolonla
gezerken Türkiye Cumhuriyeti'nin milletvekiliydim. Bir şey öğrendim
ki siyasi iktidar mensupları ve onun başı, halka doğruları
söylemiyorlar." dedi. CİHAN
Yorumlar