Erdoğan'dan ses kaydı yorumu: Dublajını kendileri yaptıkları piyes
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam internette yayınlanan kendisi ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşmalara ilişkin "Dün akşam saatlerinde kendi kurguladıkları, dublajını da kendilerinin yaptıkları piyesi servis ettiler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam internette yayınlanan
kendisi ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen
konuşmalara ilişkin "Dün akşam saatlerinde kendi kurguladıkları,
dublajını da kendilerinin yaptıkları piyesi servis ettiler." dedi.
Erdoğan, "Ben haftalardır bir çağrıda bulunuyorum. Eteğinizde ne
varsa dökün diyorum. Elinizde ne varsa çıkarın diyorum. Ama bunlar
gidiyor alçakça, hayasızca, edepsizce montaj yapıp bunu servis
ediyorlar. Yahu uydurun da uydurmanın da bir ahlakı edebi var. Bu
kadarı da olmaz." şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı
konuşmada '17 Aralık Büyük ve Rüşvet Operasyonu'nu yine komplo
olarak niteledi. Erdoğan, "17 Aralık komplosu tam anlamıyla millet
iradesini gasp etme komplosudur. 12 yıldır AK Parti döneminde
milletle iktidarı paylaşamayanlar, son bir hamle yaparak, iktidarı
çalmak bir kez daha milletin sofrasına ortak olmak istemişlerdir.
İşte biz buna dur dedik. İşte biz bunu engelledik." dedi.
"LOBİLER 17 ARALIK'TA BİR ARAYA GELDİ"
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Burada bir şeyi açık açık
ifade edeceğim. Milletin AK Parti eliyle iktidarda olmasından
sadece bir kesim değil birkaç kesim çok ciddi şekilde rahatsızdı.
İçerde ve dışarıda faiz lobisi rahatsızdı. Çünkü istikrar ve düşük
faiz oranları nedeniyle eskisi gibi kazanamıyorlardı. Terör lobisi,
savaş lobisi rahatsızdı. Çünkü sona ermek üzere olan terör
nedeniyle onlar da rantlarını kaybediyorlardı. CHP, MHP rahatsızdı,
çünkü bir türlü milletten yüz bulamıyor, bir türlü sandıktan
çıkamıyorlardı. Sermaye rahatsızdı, eskisi gibi faizden
kazanamıyor, eskisi gibi tekel oluşturamıyor, eskisi gibi
alternatifsiz güç olarak hareket edip istediklerini yapamıyorlardı.
Medya rahatsızdı, çünkü manşetlerle Türkiye’yi yön veremiyorlardı.
Başka rahatsız olanlar da vardı. Türkiye’nin hakkı söylemesinden,
Filistin demesinden Gazze demesinden, Suriye, Mısır demesinden,
Rabia demesinden, şehit Esma demesinden rahatsız olanlar vardı.
Milletin iktidarda olmasından rahatsız olan bir de vaiz lobisi
vardı. Diledikleri gibi örgütlenemeyen, devletin içinde bir ur gibi
çoğalmaya gayret eden, devleti esir almaya gayret eden, şantajları
komploları ihanetleri ortaya çıkan, çirkin senaryoları ortaya
dökülen vaiz lobisi de milletin iktidarından rahatsızdı. İşte 17
Aralık’ta bütün bu rahatsızlar bir araya geldiler. Milletten yüz
bulamayanlar lobisi, her zaman kaybedenler güruhu. 17 Aralık'ta bir
kez daha ittifak yaptılar. İşte bunlar şu anda Türkiye’yi biz
yöneteceğiz diyorlar. Biz de diyoruz ki hayır Türkiye'yi millet
yönetecek. Var olduğumuz sürece, nefes alıp verdiğimiz sürece
milletin iradesini bunlara teslim etmeyecek, milletin iktidarını
asla bunlarla paylaşmayacağız."
SES KAYDINA PİYES BENZETMESİ
Erdoğan, dün akşam internette yayınlanan ve kendisi ile oğlu Bilal
Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen konuşma kayıtlarına ilişkin
de açıklamalarda bulundu: "Dün akşam saatlerinde kendi
kurguladıkları, dublajını da kendilerinin yaptıkları piyesi servis
ettiler. Ben haftalardır bir çağrıda bulunuyorum. Eteğinizde ne
varsa dökün diyorum. Elinizde ne varsa çıkarın diyorum. Ama bunlar
gidiyor alçakça hayasızca edepsizce montaj yapıp bunu servis
ediyorlar. Yahu uydurun da uydurmanın da bir ahlakı edebi var. Bu
kadarı da olmaz."
"BU TEKNOLOJİDEN HAREKETLE BİZ DE İZLETECEĞİZ"
Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi bu bir hafta on gün içerisinde
onların karşıtlarını biz de bu teknolojiden hareketle sizlere
izleteceğiz. Kılıçdaroğlu izletiyor ya. Aynısını farklı bir şekilde
biz de sizlere izleteceğiz. Teknolojinin nereye geldiğini görmeniz
bakımından bunlar çok önemli. Senaryo yazmak çok zor bir şey değil.
Dün Başbakanlık'tan gerekli açıklama yapıldı. Bugün de buradan
söylüyorum, yapılan Başbakan’a alçakça bir saldırıdır. Recep Tayyip
Erdoğan’a değil, AK Parti'nin genel başkanına değil, bu Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin Başbakan’ına yapılmış haince bir saldırıdır.
Biz bunu da kimsenin yanına bırakmayız ve bırakmayacağız."
"BUNLARIN HEPSİ ŞANTAJ DOSYALARI"
Erdoğan, dün iki gazetede yer alan 7 bin kişinin dinlendiği
şeklindeki haberlere de değindi: "Dün gazetelerde gördünüz, bugün
devam ediyor. 7 bine aşkın bu ülkenin değişik kesimlerinden sadece
kendileri hariç, kendi kesimleri hariç, bütün insanları nasıl
dinlediklerini gördünüz. Bunların hepsi şantaj dosyalarıdır. Vakti
saati geldiğinde bu şantajlar hemen o insanların karşısına
çıkarılsın diye hazırlanmış dosyalar. Şimdi CHP çok büyük bir
ihtimalle, bugün dün akşamki montajı gerçekmiş gibi lanse edecek,
bu montaj üzerinden dedikodu siyaseti yapacak, belki onu da gelip
kendi grup toplantısında izletir. Peşinen ifade ediyorum. Ey CHP,
siz kendi partinizde kaset siyaseti yapabilirsiniz, siz kendi
partinizi kasetle tanzim edebilir, kasetle genel başkan gönderip
genel başkan olabilirsiniz, ama sizin kaset siyasetiniz AK Parti’ye
sökmez ve sökmeyecek."
"30 MART’A KADAR BUNLARI HİÇ UMURSAMAYACAĞIZ"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye Cumhuriyeti bu ihanete
alçakça saldırıya asla teslim olmaz ve olmayacak. Dün akşam CHP ve
MHP yönetimleri olağanüstü toplantı yapmışlar. Niye? Montaj var ya,
oradan bir şey çıkarabilir miyiz, müşterek hareket ediyorlar, bir
rant nema elde edebilir miyiz? Sandıktan çıkamıyoruz, darbe de
olmuyor. Bari bu okyanus ötesinden atılan yemle durumu idare
edebilir miyiz? Aç tavuk rüyasında görür darı ambarında görürmüş
kendini biliyorsunuz. Bunlar şimdi kendilerini darı ambarında
görüyorlar. Avuçlarını yalarlar, avuçlarını. Bizi buraya millet
getirdi, sadece ve sadece millet götürür. Biz montaj kasetlerle
milletin emanetini yere düşüreceğimizi zannedenler ancak hayalle
yetinir. Şunun da altını çiziyorum. Bugün de söylüyorum. Biz bu
gündeme teslim olmayacağız. Bütün iddialara bütün iftiralara tüm
ithamlara tek tek cevap veririz. Vakti zamanı geldiğinde cevabını
da vereceğiz. Süreç akla karayı ortaya çıkartıyor. Yaşadığımız
süreç oynanan oyunu, kurulan tuzağı yapılmak istenen
itibarsızlaştırma operasyonunu zaten deşifre ediyor. Cevabını
veremeyeceğimiz hiçbir iddia yok. Ama ne ben, ne de AK Parti
teşkilatı bu gündem değiştirme tuzağına düşmeyecek, bunların
gündemine teslim olmayacağız. Eğer teslim olursak bunların kirli
montajlarıyla, tuzaklarıyla uğraşmaktan millete hizmet üretemeyiz.
30 Mart’a kadar bunları hiç umursamayacağız. Bu saldırı Türkiye
Cumhuriyeti’ne ve onun Başbakan’ına yapılan bir saldırıdır. Bugün
eğer buna boyun eğersek, bizden sonra gelecek tüm başbakanlara,
bakanlara haksızlık yapmış oluruz. Merhum Menderes’i idam ederek,
sonra gelen tüm başbakanlara bunlar korku salmak istediler. Hiçbir
şeyden, hiç kimseden hiçbir ülkeden, hiçbir ülkede kurulan
tezgahtan, tuzaktan, hiçbir hainden korkumuz yok."
Kendileri ile hesabı olanları 30 Mart'ta sandığa davet eden
Erdoğan, "Sandık dışındaki her niyet açık şekilde demokrasiye milli
iradeye istiklalimize bir saldırıdır. Değerli arkadaşlar bu bir
istiklal mücadelesidir. İstiklalimiz adına canımızı ortaya
koymaktan da bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Ellerinden geleni
yapsınlar, istedikleri montajı üretsinler. Ne yaparlarsa yapsınlar,
son kararı millet verecek. 17 Aralık’ta yargı ve emniyet içindeki
bir örgüt eliyle milli iradeye milli kurum ve değerlerimize açık
bir saldırı yapıldı. 17 Aralık sürecinin ne kadar hukuksuz olduğunu
ne tür gayeler taşıdığını aziz milletimiz gördü. Görmeye devam
ediyor. Aslında hesapları şuydu. 17 Aralık, ardından 25 Aralık
saldırısıyla hükümeti saf dışı bırakacak AK Parti'yi bölecek
siyaseti yeniden tanzim edecek ve bir kez daha yönetime el
koyacaklardı. Ama bu hesapları tutmadı." diye konuştu.
"ROBOT LOBİSİ TWETLERLE VURACAKLARDI"
Erdoğan, ses kaydına ilişkin değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Kendilerince kusursuz bir senaryo hazırlamışlardı. Vaiz lobisi
emniyet ve yargıyla vuracaktı. Beli bir yapılanma var ya. Medya
lobisi manşetlerle televizyonlarla vuracaktı. Sosyal medyada
kurdukları robot lobisi, Tweetlerle vuracaktı. Rüyalarda görülen
senaryo biliyorsunuz, iki kat artırın, Peygamberimiz öyle
buyuruyor, onlar da artırın tweetleri diyerek bu süreci devam
ettireceklerdi. Faiz lobisi ekonomi kötüye gidiyor yaygarası
koparacaktı. Terör lobisi terör lobisini yeniden kışkırtarak
silahları yeniden devreye sokarak vuracaktı. Uluslararası lobi
kınayarak, eleştirerek, uluslararası medya da haberler çıkarak
vuracaklardı. Marjinal örgütler sokağa dökülecek yine cam çerçeve
kırılacak sokakta anarşi ile vuracaklardır. CHP ve MHP siyaseten
vuracaklardı. AK Parti içinde bazı tuzluklara da emir verilecek
onlar da sırttan vuracak, hançerleyecekti. Kendilerince planları
kusursuzdu. Böylece 17 Aralık’ta büyük bir umutla harekete
geçtiler. Herkes rolünü oynadı. Herkes kendisine yazılan senaryoyu
oynadı. Ama bir şeyi unuttular. Onların bir hesabı varsa, milletin
de bir hesabı var, onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı
var. Hesapları, tuzakları senaryoları alt üst oldu. Aradan iki ay
geçmiş olmasına rağmen başarısızlığı hazmedemiyor, yanlış yaptık
demeyi gururlarına yediremiyor, ayakta duruyormuş gibi yapıyorlar.
Bu saldırıda her kim yer alıyorsa, şu anda zaten rezil olmuştur,
çok daha rezil olacaktır."
Darbe girişimi olarak nitelediği 17 Aralık için "hesapsız kalmaz,
hesapsız kalmayacak." diyen Erdoğan, "27 Mayıs hesapsız kalmış
olabilir, 12 Eylül ancak 30 yıl sonra yargıya intikal etmiş
olabilir, 28 Şubat 15 yıl sonra yargılanmış olabilir, 17 Aralık
darbesi inşallah o kadar gecikmeyecek. Önce millet, sonra yargı bu
darbe girişiminin hesabını mutlaka soracaktır." diye kaydetti.
"TEK DOSYADA 2 BİN 287 KİŞİYİ DİNLEMİŞLER"
Erdoğan, dinleme iddialarına ilişkin "Dün iki gazetede tarihimizin
en büyük dinleme skandalı deşifre edildi. Bir tek dosya içinde her
görüşten, her fikirden, her partiden 2 bin 287 kişiyi dinlemişler.
Bu liste sadece bir dosyaya ait. Daha onlarca dosyanın binlerce
dinleme klasörünün olduğu tahmin ediliyor. Bakanlarımızı,
danışmanlarımızı, herkesin ailesini, parti genel merkezlerini,
gazeteleri, yazarları, yıllarca dinlemişler, üç yıl asgari.
Birbiriyle hiçbir alakası olmayan isimleri, sözde terör örgütü
altına koyup yıllarca özel hayatları takip etmişler. Bunların çoğu
hukuksuz, hukukta yeri yok. Böyle bir dinleme. Skandal, hukuksuz
olarak başlamış, hukuksuz olarak devam etmiş, hukuk usulü
çiğnenmiş. Eğer HSYK son değişimi İstanbul’da yapmamış olsaydı
bunlar meydana çıkmayacaktı. Bu değişim neticesinde bu klasörler
görülünce gerçek ortaya çıktı. Geçmişte CHP ve MHP'ye işte bu
usulsüz kayıtlarla şantaj yapıldı. Ama ne CHP ne MHP bunun
idrakinde olmadı. Şu anda bize yapıyorlar. Zaten ben dinleniyordum,
bunu zaten söyledim. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili söyledim. Ama
nedense birileri bunu anlamamakta direndi. 'Hükümetsiniz çözün.'
Hükümetsiniz çözün dediğiniz kişiler, devletin içerisinde memur
olarak görev yapmaya başlamış kişiler. Biz niye İnternet Yasası'nı
getirdik önünüze? İşte bunun için getirildi. Niye MİT’le ilgili
düzenlemeyi getirdik? İşte bunun için getirdik." ifadelerini
kullandı.
"KRİPTOLU TELEFONLAR DİNLENİYOR"
Erdoğan ardından şöyle devam etti: "İşte en son TÜBİTAK olayı,
aynen bu durumda. TÜBİTAK’ta yeni bir yapılanmaya bakanımız şu anda
gidiyor. Çok enteresan, devletin kriptolu telefonlarını bile oradan
dinliyorlar, bu kadar bunlar alçak. Yani bir cumhurbaşkanı
başbakanla konuşamaz, başbakan bakanlarıyla konuşamaz, konuştuğu
anda dinleniyor. Nerede? Orada, merkezi orada. Bakın değişiklik
yapıldığı anda hopladılar. Hemen kendi gazeteleriyle bunu farklı
yere çekmeye başladılar. Niye, çünkü ucu oraya dayanıyor. Bunlarla
ilgili hepsiyle ilgili yasal süreci işleteceğiz. Bunların izini
süreceğiz. Bunlar bu şekilde kalamaz. Kaldığı sürece bu ülkede
inanın ailelerin mahremi diye bir şey kalmaz. Devletin mahremi diye
bir şey kalmaz. Bu hukuksuz kayıtlarla binlerce kişiye bunlar bu
şantajı yapabilirlerdi. Yine de yapabilirler. Daha henüz durmuş
değiller. Eğer 17 Aralık darbesi gerçekleşseydi belki de bütün bu
isimleri toplayıp içeri atacaklardı. Dün o gazetelerde çıkan
isimlerin belki de kahir ekseriyeti içeride olacaktı. Şimdi dün,
gün boyunca darbe medyasından çıt çıkmadı. Çıktı mı? 17 Aralık
darbesinin figüranı olan gazetecilerden yazarlardan çıt çıkmadı.
CHP ve MHP çıkıp da ciddi bir iki cümle bile kuramadı. Neden
susuyorlar, konuşmuyorlar? Bu dinlemeleri yapanlara arkasındaki
paralel örgüte neden bir çift söz söyleyemiyorlar? Üç maymun
oyununu daha ne kadar sürdürecekler." dedi.
YARGIYA SESLENDİ
Erdoğan, "Bakın dün bazı gazetelerin internet sayfalarında, tarihin
en büyük dinleme skandalıyla ilgili bir tek satır haber yer almadı.
Ama bu dinlemelerin arkasındaki paralel yapının ele başı bir
açıklama yaptı. Bütün o gazeteler manşetten haber verdi. Paralel
yapının ele başı çıkmış biz yapmadık diyor. Yahu, kapalı kapıların
ardındakini duyduk diyen siz değil miydiniz? Birilerini takip eden,
alufteye gideceğini öğrenen, orada komplo sezen, sonra o kişiyi
uyaran siz değil miydiniz? Elinde bunun gibi başka vakaların
olduğunu itiraf eden siz değil miydiniz? Bizim dışımızda bir siyasi
parti daha çıkıp sen bu kapalı kapının ardındakileri nasıl
duyuyorsun, haberleri nasıl alıyorsun, sana bu bilgiyi kim
ulaştırıyor diye sordu mu, sormayacak mı? Buradan ben bu yargıya
sesleniyorum. Bu suç itirafını nasıl duymazdan geleceksiniz? Bu
röntgenciliğin daha ne kadar görmezden geleceksiniz?" şeklinde
konuştu.
BAYKAL'A ÇAĞRI
Erdoğan, "Ben şimdi CHP’ye de sesleniyorum. Senin genel başkanıyla
ilgili bu ahlaki olmayan görüntüleri verenler de bunlar. Daha ne
kadar sessiz kalacaksınız? Sayın Baykal sana da sesleniyorum. Bütün
bu olanlardan sonra hala sen daha neyi bekleyeceksin? Aynı şeyi
MHP’ye de söylüyorum, sizin de o genel başkan yardımcıları ile
ilgili çıkan yayınlar işte onlar da yine aynen bu yapının
görüntüleridir. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Her şey ortaya açık
net çıkmaya başladı." dedi.
"MİLLETTEN EMİR ALAN YARGIYA GÜVENİYORUM"
Erdoğan, şöyle devam etti: "Yargı içinde bu paralel örgüte,
yargının tümünü kastetmiyorum tabi, bir kısım yargı diyorum, bu
paralel örgüte bu çeteye karşı yüreklice mücadele verecek, bu
hukuksuzluğun dinlemelerin hesabını soracak, örgüt liderlerinden
değil milletinden emir alan hakim ve savcıların olduğunu biliyorum
ve onlara güveniyorum. Susan herkes bu insanlık dışı suça ortak
olur. Dinlendiğini bile bile sessiz kalan bu skandalın paydaşı
olur. Ben bu ülkede hakimlerin savcıların dinlendiğini de
biliyorum. Kendileri de biliyor. Çünkü onlara da kumpas yaptılar.
Onları da istedikleri istikamette kullanmak üzere zaman zaman
şantajla üzerilerine gittiler. CHP ve MHP susarak, sessiz kalarak
korkarak işte bu paralel örgütün vagonu olarak bir bilinmeze bir
uçuruma doğru hızla ilerliyor. Biz korkmayacağız. Topla tüfekle
silahla işgalle alınamayan bu güzel ülkeyi, dinleme skandallarına,
tehdide ve şantaja teslim etmeyeceğiz. Milletin desteği ile bu
paralel örgütün paralel yapının bütün rezilliklerini tek tek ortaya
dökecek, bunları da bunlarla birlikte yürüyenleri de sokağa
çıkamayacak kadar mahcup hale getireceğiz. 40 yıldır kandırdıkları,
duygularını istismar ettikleri, emeklerini çaldıkları, kendi
tabanlarının dahi yüzüne bakamaz hale gelecekler. Müslümanlara ve
kendi ülkelerine yaptıkları büyük ihanetten dolayı inanın aynaya
bakamayacak, kendi yüzleriyle yüzleşemeyecek duruma düşecekler.
Milletim, dinlenen tüm vatandaşlarım da müsterih olsun. Biz yeni
İnternet Yasası'nı işte bu şantajın, bu tehdidin önüne geçmek için
çıkardık. Niyetimiz buydu. Ama bunu ne CHP ne MHP ne BDP anladı.
Bunların yayınlanmasına, dağılmasına, insanımızı rencide etmesine
izin vermeyeceğiz, bu skandaldan ülkemizi düzlüğe yine biz
çıkaracağız."
MİT YASASI
Erdoğan, konuşmasının sonlarında MİT Yasası'na da değindi:
"Gündemimizde biliyorsunuz şu anda torba yasada kalan bazı maddeler
var, MİT Yasa Tasarısı, Dershaneler Tasarısı ve demokratikleşme
paketi var. 1983’te müdahale döneminde hazırlanan MİT Yasası artık
dünya şartlarına uymuyor. Kim ne derse desin. Arkadaşlar MİT Yasası
ABD, Avrupa tüm buralardaki istihbarat örgütü yasaları incelenerek,
onlardan daha ağır değil, onların tam aksine onların gerisinde olan
bir yasa tasarısıdır. Bunu da bilmenizi istiyorum. Bazıları ileri
geri yazıyor. MİT şöyle oluyor böyle oluyor. MİT Başbakan’a bağlı
olur mu? Dünyada nereye bağlı ya? Bunu öğrenmek lazım. İstihbarat
dünyada nereye bağlı? Bunlar nasıl siyasetçi, nasıl köşe yazarı.
Hiçbir yere bakmadan ileri geri konuşuyorlar. Dünyada MİT dediğiniz
örgüt ya devlet başkanına ya da Başbakan'a bağlıdır. Tamamen
bunların dışında bağımsız değildir. MİT gibi örgütü olmayan devlet
devlet değildir ya. Bunlar bu kadar cahil ya, bu kadar zavallı.
Büyük Türkiye'nin ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalıyor. Onun
için MİT’i güçlendirmemiz gerekiyor. Geniş ufkumuz çerçevesinde MİT
Yasası'nı yeniden ele alıyoruz. Dershaneler konusunda aynı şekilde
milletin üzerine gençlerimizin üzerine adeta karabasan gibi çöken
sorunu inşallah ortadan kaldırıyoruz. Bununla ilgili adımı istedik
ki seçim öncesi atalım. Bu iş artık masamızın üzerinden kalksın.
Çünkü bunun içinde de paralel yapının farklı hesapları vardı. Bu
hesabın da bir an önce bozulması gerekiyordu. Demokratikleşme
paketinde de atacağımız adımlarla seçim öncesinde ülkemize nefes
aldıracak, ülkemizin yolunu aydınlatacak adımlar atıyoruz."
CİHAN
Yorumlar