Erdoğan'dan gazeteciye: Sen vicdanından nasibini almamışsın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada da Soma’da yaşanan maden kazasından sonra bazı köşe yazarlarının tutumunu eleştirmeyi sürdürdü. Bir köşe yazarının “Bunlara...

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan'dan gazeteciye: Sen vicdanından nasibini almamışsın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada da Soma’da yaşanan maden kazasından sonra bazı köşe yazarlarının tutumunu eleştirmeyi sürdürdü.

Bir köşe yazarının “Bunlara yardım etmeyin, Soma’ya yardım etmeyin, bunların hepsinin evleri var” sözlerini eleştiren Başbakan Erdoğan, “Şuna bak ya sen kimsin ya? Sende zaten vicdan yok. Sen vicdanından nasibini almamışsın. Kurulu bir tezgahın var demek ki orada rahat rahat üflüyorsun, üfürüyorsun veya üfleniyorsun. Ama kalkıp sıkılmadan, utanmadan ‘Soma’ya yardım etmeyin’ diyorsun. Onların ne ücret aldığını, nasıl bir yaşam içinde olduğunu biliyor musunuz? İzmir Milletvekili Binali Yıldırım Bey, evleri ziyaret ederken bana bir evin havasını anlattı ve anlatınca ben de kendisine hemen duygularımı ilettim. Dedim ‘Hiç bekleme sen adımı at.’ Çünkü o köyde 19 kişi ölmüş. Zaten talepler var, hazırlıklar var süratle biz o kardeşlerimize, daha önce bizim birçok deneyimlerimiz var. Sitede mi oturmak isterler veya müstakil evlerde mi oturmak isterler nasıl istiyorlarsa biz onlara insanca yaşayabilecekleri, hiçbir zaman o şehidimizin bir defa o boşluğu dolmaz, o ayrı bir konu ama hiç olmazsa ailesi, çocukları, bundan sonraki hayatlarını bu şekilde değil çok daha farklı şekilde yaşayabilsinler diye biz elimizden geleni yapmak zorundayız. Çünkü onların varisiyiz, onları korumak durumundayız. Onlara sahip çıkmak durumundayız. Bu adımı atmak durumundayız.” diye konuştu.

Bu anlayışın ve zihniyetin Gezi Olayları'nda bir zamanlar “tüketmeyin, ekonomi dursun” diye yazdığını söyleyen Başbakan Erdoğan, emeği değil onurunu satanların AK Parti iktidarı olmadığını savundu. Erdoğan, “AK Parti’ye oy verdiler, başlarına musibet geldi’ diyor bir terbiyesiz. Şu lafa bak ya. Yani ‘hakimi mutlak olan Allah’ın iradesini kendinde görecek kadar aşağılık birisi. Sen kimsin. Sen böyle bir şeyi nasıl söylersin. Ondan dolayı musibet gelmiş. Lafa bak. Demek ki yaşanan her musibet bir siyasi irade sebebi öyle mi? Sormak lazım acaba siz bundan önce bu ülkede meydana gelen musibetlerde oyunuzu nereye vermiştiniz o zaman? Sormak lazım bunlar ne akılsız adamlar ya. Bunlar ne densiz adamlar ya. Ellerinde kalem, çala kalem gidiyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama zihniyet bu anlayış bu. Ne olacak bütün meselesi kılavuzu karga olan meselesi. Mesele bu. Kargaya da hareket etmeyelim. Böyle bir durum var.” diye ekledi.

Hiçbir gerilimin tarafı olmadıklarını savunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir gerilimin kaynağı değiliz. Şu anda medya yoluyla, sosyal medya yoluyla estirilen ırkçılığın, ayrımcılığın şiddet çağrılarının içinde asla değiliz. 301 şehidimizin acısı taze iken hep sustuk. Yürekler yanarken sustuk. Şehitlerimizin üzerinden sokaklarda terör estirilirken sustuk. Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kusura bakmasın. Şımarıklık karşısında, had bilmezlik karşısında, nefret suçları karşısında daha fazla susacak değiliz. Soma’ya bahane edip vuran, kıran, tahrip eden, polise saldıran, yeni cinayetler işleyen kan tacirleri karşısında elbette susmayacağız. İşte bakın dün iye bir olay oldu İstanbul’da. Neymiş, Berkin Elvan’ı anmak için okulda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak ya. Yani biz bu ülkede kusura bakmayın her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz? O zaman bütün işleri bırakalım törene bakalım. Kılıçdaroğlu’na göre bu tabi ki ekmek almaya giderken ölen bir gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol, dürüst. Kimi aldatıyorsun. Gerçek ortada. Her şey ortada. Kayıtlarla her şey ortada. Ama o evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada. Şimdi bakın dün ölüm yıl dönümüymüş. Ölüm yıl dönümü değil. Olayların olduğu yıl dönümü, bunu gerekçe tuttular ve ne yaptılar orayı adeta terörize ettiler. Molotof kokteyleriyle, maskeler her şeyiyle havai fişekler bütün bunlarla saldırdılar. Bakın bir molotof kokteyli polis aracının içine düştü ve polis aracının içinde polislerimiz yanmaya başladı. Kendilerini zor dışarı attılar. Nitekim kollarının ve vücudunun bazı yerleri yandı, şu anda tedavi görüyorlar. Arkadan gelen diğer polis aracı tabi orada olaya müdahale etme noktasına gitti ama onları da tabiki yakıyorlar. Düşünebiliyor musunuz, bütün bu araçların üzerine bu teröristler çıkarak orada camları kırmaya çalışıyorlar. Şimdi Allah aşkına bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak. Bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar bunlara, ben bunları anlamıyorum. Ama hiçbir medya grubu hala kalkıp da yani burada yaralanan polislerin durumu ne olacak, işte geçenlerde bir kızımız güneydoğuda maalesef yine böyle bir polis aracının içerisinde yandı, hala yoğun bakımda yatıyor. Şuuru kapalıydı. Şu anda açık mı bilmiyorum. Allah şifalar versin. Kendisini camı kırarak zor attı bu kardeşimiz. Ama ondan hiç gazetelerde bir haber duydunuz mu? Onu ananları hiç gördünüz mü, duydunuz mu? Bunları bu ülkede sorumluluk mevkiinde olan bizler konuşmayacağız da kim konuşacak. Biz terörize olmuş olanları mı konuşalım. Ellerin molotof kokteylleriyle, havai fişekleriyle polisine, esnafına cam, çerçeve saldıranları mı savunacağız, onları mı konuşacağız.”

Ana muhalefet partisi CHP’nin de terörize olmuş kesimi savunduğunu iddia eden Erdoğan, “Kusura bakmasınlar biz onların yanında yer almayacağız. Biz gerçek manada mağdur, mazlum halkın yanında yer alacağız. Dün malum milletvekili var bunların. Tunceli milletvekili gene gitmiş Okmeydanı SKK Hastanesi’nde orayı nasıl terörize ederiz onun gayreti içinde. Bir diğeri bakıyorsun İstanbul’dan kalkıyor Manisa'ya gidiyor, o da orayı terörize etmenin gayretinde, içinde. Geçen yıl Gezi Olayları’nda biliyorsunuz Ankara’da Kızılay’da af edersiniz polise küfür eden milletvekilleri gördük. Ne milletvekili ya. Benim milletvekilim bir defa halkını tam manasıyla adil şekilde temsil edecek. Kendi polisine küfür ederek değil. Ama bu genel başkan bunlara ‘siz ne yapıyorsunuz’ dediği yok. Kalkıp bunlara yönelik disiplin kurulunda bir uygulaması yok. Biz 301 şehidimizin acısı taze iken yine söylüyorum, sustuk. Yürekler yanarken biz sustuk. İşte bakın bu mantık, bu anlayış şu anda yarın Almanya’ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidar bir şekilde orada da sokakların karıştırılmasına bazı mezhep mensuplarının tahrik edilmesine büyük şehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye’de. Biz bunlara seyirci kalmayız. Bazıları da ‘Ya Başbakanım Almanya’ya gitmezseniz iyi olur.’ Kusura bakmasınlar biz gideriz. Biz gideriz.” dedi.

Kendilerine akıl verenlerin akıllarını kendilerine saklamasını isteyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Eğer biz bu ülkede siyaset yapıyorsak Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıysak benim orada 3 milyon vatandaşım varsa biz oraya gideriz ve inşallah yarın gideceğiz. 15 bin kişilik kapalı spor salonunda halkımızla bütünleyeceğiz, bir olacağız beraber olacağız. Orada tabi eğlence olmayacak. Sadece düşünceler yansıyacak. Soma’nın gündemde olduğu bir zamanda eğlence olmayacağı için biz Diyanet'ten aldığımız destek ile orada hatmi şerifler indirildi, orada yine Kur-an tilavetleri yapılacak, yine şehitlerimize oradan da biz dualarımızı göndereceğiz. Konuşmaları yaparak akşam yine döneceğiz.” CİHAN

Yorumlar