Erdoğan: Okmeydanı’ndaki terör örgütü dışarıdan destekleniyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Okmeyda’nın yapılan protesto ve yaşanan ölümlerin, dışarıdan yazılan ve desteklenen bir provokasyon olduğunu söyleyerek, “Okmeydanı’nda olayların, başını çeken eli kanlı terör örgütünün, dışarıdan...

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Okmeydanı’ndaki terör örgütü dışarıdan destekleniyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Okmeyda’nın yapılan protesto ve yaşanan ölümlerin, dışarıdan yazılan ve desteklenen bir provokasyon olduğunu söyleyerek, “Okmeydanı’nda olayların, başını çeken eli kanlı terör örgütünün, dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı, yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı, nelerden beslediklerini, kollandıklarını biliyoruz.” dedi. Erdoğan, "DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan’dır. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenlerini gördük. En sonunda Yunanistan yönetimi bunlara darbe indirdi. Belli bir yere kadar bu işi durdurdular. Sıfırladılar mı, ona kani değilim. Hangi ülkelerin bunlara kol kanat gerdiğini, kimlerin bunlara kamp verdiğini, lojistik sağladığını, bu örgütü sıvazladığını çok iyi biliyoruz.” dedi.

NURİ BİLGE CEYLAN'I TEBRİK ETTİ

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki Grup Toplantısı'nın başında Nuri Bilge Ceylan’ı tebrik etti. Erdoğan: “Bize milletçe çok büyük bir gururu yaşatan Fransa’da Altın Palmiye ödülü alan Nuri Bilge Ceylan’ı bir kez daha tebrik ediyorum. Almanya dönüşümde kendilerini arayıp tebrik ettim. Ülkemiz ve sinemamız adına uluslararası başarı. Nuri Bilge Ceylan ile birlikte tüm ekibini tebrik ediyorum.” Erdoğan ayrıca Mavi Marmara hadisesinde yaralanana ve 4 yıldır komada kaldıktan sonra vefat eden Süleyman Uğur’u da andı.

Erdoğan’ın konuşmasının başında değindiği iki diğer isim ise Uğur Kurt ve Ayhan Yılmaz oldu. Erdoğan, "Hayatlarını kaybedenlerin ailelerini arayarak kendilerine taziyelerimizi ilettik. Bu elim olay vesilesiyle burada birkaç hususu da dikkatlerinize sunmak istiyorum. 2014 yılında. bir kez daha tüm boyutlarıyla 28 Haziran 1914'te Saraybosna'da yapılan bir suikast Birinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına neden olmuştu. 10 milyon insan hayatını kaybetmişti, Osmanlı Devleti en çok zaiyatı vererek toprak kaybetmişti. Bize Misak-ı Milli sınırlarını dahi çok gördüler. Ülkenin tamamını almak için işgal başlattılar. Birinci dünya Savaşı'nın 100 yıl dönümünde şunu ifade etmek zorundayız. Savaşın sonunda Osmanlı bakiyesi topraklar cetvelle çizilirken, Türkiye Cumhuriyeti sürekli baskı ve kontrol altında tutulmak istendi. Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan borçlar Türkiye Cumhuriyeti'ne devredildi. Kürt, Alevi vatandaşlarımızın onların üzerinden iki mesele sürekli gündemde tutuldu. Bu iki mesele içeride de çok büyük yanlışlar yapıldı." diye konuştu.

BU ÜLKE BUNU HAK EDİYOR MU?

Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu ülkenin asli unsuru olan Birinci Dünya, Kurtuluş Savaşı'nda asli unsur olarak yer alan Kürtler için asimilasyon politikaları uygulandı. Son 30 yıldır maruz kaldığımız teröre destek verildi. Alevi kardeşlerimiz görmezden gelindi. Dersim'de yüzlerce Alevi vatandaşımız katledildi. CHP’nin Dersim'e karşı duranını gördünüz mü? Şu anda ana muhalefetin genel müdürü Dersimli değil mi, konuştuğunu gördünüz mü? Konuşamaz, konuştuğu anda birçok şeyler ortaya çıkacak. Çorum'da, Sivas'ta Kahramanmaraş'ta, sonu acı biten elim hadiseler yaşandı. Komplo teorilerinin kolaycılığına biz asla sığınmadık. Biz, Türkiye'nin yüzyıldır karşı karşıya kaldığı meselenin tamamen farkında olduk. Ancak bu meselelerde dışarıdan yürütülen kampanyaları asla gözardı edemeyiz. Türkiye'de ne zaman işler iyi gitmeye başladıysa ülkemizin başına dert açanlar oldu. İçeride ve dışarıda birtakım karanlık eller işbirliği, el birliğiyle yaptılar. Türkiye'nin enerjisinin tüketmek için her türlü kirli, karanlık senaryoyu devreye aldılar. İkinci Dünya Savaşı'na biz katılmadık. Japonya İkinci Dünya Savaşı’nda yenildiği halde iki tane atom bombasıyla ciddi yıkıma maruz kaldığı halde bugün dünyanın en güçlü ülkesi haline gelmiştir. Almanya deyim yerindeyse taş üstünde taş kalmayacak şekilde yıkıldığı halde dünyanın en büyük ekonomileri haline gelmiştir. Bizim fiili olarak katıldığımız hiçbir savaş yok. Yaklaşık yüzyıldır barış ülke halinde olmamıza rağmen kalkınma yarışına neden bu kadar geç kaldık? Çünkü ülke olarak enerjimizi başka yerlere sarf ettik. Biz, enerjimizi kaynaklarımızı birikimlerimizi adeta heba etmek zorunda kaldık. İçeride neredeyse 35 yıl oldu, terörle mücadele eden bir ülke var. Bir başörtüsü sorununu 40 yıl tartışmak zorunda bırakıldı. Bu ülke bunu hak ediyor mu? Bu yasağı koyanlar, uygulayanlar bu ülkeye yazık etmedi mi? İnsanlar anadillerini konuşurlarsa ülke bölünür, parçalanır diye toplumu korkuttular. Biz engelleri kaldırdık. Hamdolsun bu ülke bölünmedi tam tersine güçlendi. Bizi millet olarak anlamsız yasaklarlar on yıllarca hatta asırlarca oyaladılar. Oynanan oyunu milletçe görmemiz gerekiyor. Türkiye üzerine içeriden ve dışarıdan kurulu olan tuzakları görmemiz ve anlamamız gerekiyor.”

TEK GEREKÇELERİ 12 AĞAÇ

Ardından Gezi olaylarının başladığı geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye’nin nasıl bir ekonomik konumda olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Sonra birşey oluyor. İstanbul’da Gezi Parkı'nda başlayan eylemler var. Neymiş ağaçlar sökülüyormuş. Bu istismar edilerek dalga dalga bunu ülke geneline yayılıyor. Legal illegal örgütler işbirliği yaparak, huzuru ve istikrarı sarsarak bu noktaya ulaştırıyor. Huzur, istikrar demokrasi özellikle de ekonomi hedefe alınıyor. Borsa gerilemeye, faiz yükselmeye başlıyor. Uluslararası yatırımcılar tedirgin ediliyor. Ekonomi dursun diye çağrılar yapılıyor. Her gün sokaklarda, şiddet görüntüsü vandallık. Türkiye genelinde terör esiyor gibi servis ediliyor. Ana muhalefet partisinin milletvekilleri bizzat olayların içinde aktif rol alıyor. Medya yandaş medyaları her türlü yalanı yazarak, gerek sosyal gerekse yazılı medyada malum işverenler, işveren örgütleri sorunsuzca açıklamalar yapılıyor. Türkiye hem içeriden hem dışarıdan ağır bir saldırıya maruz kalıyor. Malum işverenler, işveren örgütleri, memur örgütleri el birliğiyle bütün bu olayların sorumlusu olarak da bizleri göstermeye gayret ediyor. Ortada herhangi bir gerekçe yok, tek gerekçeleri 12 tane ağaç.”

Gezide istediklerini elde edemeyenlerin bu kez de yeni bir hazırlığın içine girerek 17 Aralık, 25 Aralık’ta istikrarı, milli iradeyi hedef aldıklarını iddia eden Erdoğan, "Biz orada da dik durduk. Ülkeyi sağ salim seçime götürdük. 30 Mart'ta milli iradeyi tecelli ettik. Ne oldu? Millet bu darbe heveslilerine en güzel cevabı sandıkta verdi.” dedi.

ALEVİ PROVOKASYONU DA AYNI AMAÇLI

Türkiye’yi şu anda bir başka meseleyle, bir başka hassas konuyla, mezhep farklılıklarını kaşıyarak yeniden tahrik etmenin mücadelesi içinde olanlar olduğunu da sözlerine ekleyen Erdoğan, "Hem içeride hem de dışarıda Alevi vatandaşlarımız üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler, bu konuyu elverişli bir istismar vasıtası olarak görenler yeniden kollayarak sıvadılar, yeniden harekete geçtiler. Bir süredir bunun provaları zaten yapılıyordu. Bu hafta sonu cumartesi Almanya'daydım. Aynı gün Almanya'da bizim oradaki toplantımızın yapıldığı o muhteşem salonun yakınından nehir geçiyordu. Nehrin karşı tarafında da, oradaki Alisiz Alevilere orada mitingi yapma izni verilmiş. Dert, bizim yapacağımız toplantıyı acaba nasıl sabote ederiz, bunun gayreti içindeydiler. Bütün bunlara rağmen, Alman yönetimi orada tedbirlerini iyi almıştı. Gerçi aynı anda, bizim toplantımızın olduğu bölgeye yakın 5 ana merkezde bize karşı olan gruplar tarafından toplantılar yapılıyordu. Alınan güvenlik önlemleri başarılı olduğu için tabii hiçbirisi arzusuna ulaşamadı, ve bizler de orada gerçekten Almanya’daki kardeşlerimizi muhteşem bir buluşmayı gerçekleştirdik. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızın kapılarına işaret konuluyor. CHP'nin bazı milletvekilleri utanmadan sıkılmadan her türlü yalanı kullanarak Alevi vatandaşlarımızı tahrik ediyordu. Reyhanlı saldırısında, Hatay'da, Malatya'da, Adıyaman'da bunu denediler. Gezi olaylarında, 1 Mayıs'ta bunu denediler. Kendi milletvekilleri bizzat bu işin aktörü oldular. Hepsinde başarısı oldular. En son Okmeydanı'nda bunu denediler, orada da başarısız oldular. Merhumun kız kardeşinin sesini duydunuz değil mi, 'eğer siz bu eylemleri yapmamış olsaydınız benim kardeşim ölmeyecekti.' Ortada herhangi sıkıntı yok. Uğur'un GBT'sinde en ufak olumsuz yanı da yok. Kendisi cemevine gidiyor, orada maalesef böyle bir olayla karşı karşıya kalıyor. Yüzyıldır aynı bayat senaryoyu Türkiye'ye saldırmak için kullanıyorlar. Yüzyıldır Türkiye'yi yerinde saydırmak, meşgul etmek, zayıflatmak için kullanıyorlar. Biz, bu bayat senaryonun dışarıdan yazıldığını, desteklendiğini söylediğimizde biri çıkıyor istisna ile hedefi saptırmaya çalışıyor. Okmeydanı'nda olayların başını çeken eli kanlı terör örgütünün dışarıdan desteklenmediğini söyleyecek olan var mı, yerli bir örgüt olduğuna inanan var mı, nelerden beslediklerini, kollandıklarını biliyoruz. DHKP-C terör örgütünün kampları Yunanistan'dır. O kamplarda eğitim alarak Türkiye'ye girenlerini gördük. En sonunda Yunanistan yönetimi bunlara darbe indirdi. Belli bir yere kadar bu işi durdurdular. Sıfırladılar mı, ona kani değilim. Hangi ülkelerin bunlara kol kanat gerdiğini, kimlerin bunlara kamp verdiğini, lojistik sağladığını, bu örgütü sıvazladığını çok iyi biliyoruz. Bunların başında olanlara belgelerle bunları gösterdik. Dert başka, dert güçlenen Türkiye'yi acaba nasıl böleriz, acaba nasıl zayıflatırız bütün mesele bu. Güçlü bir Türkiye'yi asla kabullenmediler, kabullenemiyorlar. Fakat isteler de istemeseler de Türkiye artık güçlenme noktasında damarı yakalamıştır" ifadelerini kullandı.

CİHAN

Yorumlar