Erdoğan: O paraların ne olduğunu nereden biliyorsunuz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da başlayan rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının “bir yolsuzluk soruşturması değil, siyasete ve millete karşı açık bir komplo, açık bir tezgah” olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da başlayan rüşvet ve
yolsuzluk operasyonlarının “bir yolsuzluk soruşturması değil,
siyasete ve millete karşı açık bir komplo, açık bir tezgah”
olduğunu söyledi. Erdoğan, “Allah’ın izniyle bu tezgah bu oyun
milletimiz tarafından 30 martta sandıkta bozulacaktır. Yeni Türkiye
yürüyüşümüzü hiç kimse durdurmayacak. Yeni Türkiye’de yeni
vesayetlere yer olamayacak. Yeni Türkiye’de uluslararası
operasyonla bu operasyonların maşalarına yer olmayacak. Yeni
Türkiye’de devlet içinde devlet olmayacak, devlete paralel
yapılanmalar asla olmayacak. Yeni Türkiye’de hukuk keyfilik içinde
yer almayacak. Yeni Türkiye’de maşalar eliyle kardeşliği,
ekonomiye, dış politikaya, milli iradeye suikastlar yapılamayacak.”
dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde
Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Günlerdir Halk
Bankası genel müdürünün evinden çıkan kutuların konuşulduğunu
söyleyen Erdoğan, “Siz bu kutuların ne olduğunu nereden
biliyorsunuz. Kim bunların servisini sizlere yaptı. O paraların ne
olduğunu nereden biliyorsunuz. Eğer evinden para çıktı diye bir
insan anında suçlu buluyorsa buradan ben şimdi CHP’nin Genel
Müdürüne soruyorum; evinden 2,5 milyon Euro çıkan şahsı siz neden
milletvekili yaptınız? Hani çok temizdiniz? Niye milletvekili
yaptınız? Bu işbu kadar basit mi? Bakın bu operasyon başlayıncaya
kadar CHP hukuk sistemine hakimlere, savcılara, polislere
demediğini bırakmadı. Silivri’de yargıya yaptığı hakaretleri
hepiniz biliyorsunuz. Polisimizi yaptığı hakaretleri hepiniz
biliyorsunuz. Şimdi maşallah yargıyı da çok iyi savunuyor,
polisimizi de çok iyi savunuyor. İnşallah böyle kalırsın. Hatta
CHP’nin genel müdürü hakkında hakimlere hakaretten, mahkemeye
hakaretten biliyorsunuz fezleke hazırlandı. Aynı CHP genel müdürü
şimdi çıkmış bu savunmayı yapıyor. Daha bir hafta öncesine kadar
polise demediğini bırakmayan CHP, şimdi sözüm ona polise sahip
çıkıyor. CHP’nin milletvekili polisimize affedersiniz kameraların
önünde ‘ana avrat sövdü’ buna karşı ne yaptı? Ne yaptı? Hiç.
CHP’nin bir milletvekili kameraların önünde elindeki taşı
polisimize fırlattı. Ne yaptılar? Hiç. CHP milletvekilleri
barikatların en önünde oturdular görevi başındaki polisi
engellediler. Ne yaptılar? Koca bir hiç. Hani hukuka saygınız, hani
polise saygınız?” diye sordu.
"DEVLETE PARALEL BİR ÖRGÜTLENME SÖZ KONUSUYSA BİZ ONUN DA ÜZERİNE
GİDERİZ"
Hukuk sisteminde aksayan bir şey varsa hükümet olarak yetki ve
sınırları dahilinde onun üzerine gideceklerini söyleyen Erdoğan,
“Devlet kurumları içerisinde görevini yapmayan yetkisini kötüye
kullanan varsa eğer devlete paralel bir örgütlenme söz konusuysa
biz onunda üzerine gideriz ve gideceğiz. Biz ilkelerle hareket eden
bir partiyiz, iktidarız. Hukukla hareket edeceğiz, etmeye devam
edeceğiz. Anayasayla yasalarla hareket edeceğiz. Devlet
kurumlarının hiç birini topyekûn töhmet atlında bırakmayız.
Çürükleri temizleriz ya da temizlenmesi için gerekeni yaparız.”
dedi.
2013 yılında çok farklı bir mayıs ayı yaşadıklarının altını çizen
Erdoğan, “Küresel finans krizinin etkileri tüm dünyada çok ağır
şekilde devam ederken Mayıs ayında biz Türkiye olarak tarihte
örneği görülmeyen başarılara rekorlara imzamızı attık. Nedir bunlar
bunları çok iyi değerlendirmemiz lazım. Çünkü şu olay yine altını
çizerek söylüyorum ulusal bir operasyon değildir. Bu olayın
uluslararası boyutu vardır. Ve uluslararası boyutta bunun en tepe
noktası vardır. Onun altında bunun çeşitli yerlerdeki taşeronları
vardır ve olay basit olarak alınması. Bu AK Parti iktidarının
Türkiye’nin büyümesine olan öncülüğü sebebiyle yapılan bir
operasyondur.” diye ifade etti.
Erdoğan, ardından şunları sıraladı: “Bir; İstanbul’daki 46 milyar
dolarlık 3. Havalimanı ihalesini gerçekleştirdik ve dünyanın en
büyük hava limanını yapmak için kolları sıvadık. Bakın bu çeşitli
mahvilleri bir şekilde rahatsız etmiştir. Bunu bilmenizi istiyorum.
Bu havalimanına yönelik her türlü olumsuzluğu her an yapabilirler,
bunu da bilmenizi istiyorum. Bu dünyada ilk üç içerisine girecek
bir proje ve böyle bir şey yapılıyor. İki; Ankara’da Japonya
başbakanı ağırladık. Japonya ile Türkiye’de 22 milyar dolarlık bir
yatırımla biliyorsunuz nükleer santral kurulması için ilk adımları
attık. Burayla ilgili de bunu engellemek için her şeyi
yapabilirler. Üç; İstanbul boğazına 2,5 milyar dolarlık bir
yatırımla 3. Köprünün temelini attık. Başından itibaren
biliyorsunuz bunu da engellemeye gayret ediyorlar. Yok imar, yok
orman, yok şu, yok bu söylenmedik şey bırakmadılar. Dört; İstanbul
Borsası 93 binin üzerine çıkarak tarihinin en yüksek seviyesine
ulaştı. Rekor kırdı. Bu da hazmedilemedi. Dikkat edin borsaya
müdahaleler ve borsanın yavaş yavaş inmesi oldu. Beş; Merkez
Bankası rezervini biz 2002 yılında 27,5 milyar dolar olarak
devralmıştık. Mayıs ayı içinde Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar
dolara ulaşarak bir rekor kırdı. Tabi şuanda onunda üstüne çıktı
136 milyar doları yakaladık. Ama o arada yine bir düşüş maalesef
oldu. Altı; gösterge faizi biz 163 seviyesinde devralmıştık. Bakın
Mayıs ayı içerisinde gösterge faiz tarihinin en düşük seviyesine
düştü. Yüzde 4,6. Eğer o gidiş devam etseydi bu 2,5’e kadar
düşebilirdi. Ama tahammül edemediler. Dayanamadılar ve oradaki
müdahaleyle biranda tekrar çıkmaya ve 9,5’e kadar tırmandı. Yedi;
bir değil, iki değil, üç değil, tam dört kredi derecelendirme
kuruluşu art arda Türkiye’nin kredi notunu mayıs ayı içinde
artırdı. Bu da tabi ki onları çok ciddi manada rahatsız etti.
Sekiz; IMF ile ilişkilerimizde tarihi bir gelişme yaşandı. 23,5
milyar dolardan devraldığımız borcu 14 Mayıs’ta ödedik ve defteri
kapattık. IMF’ye borcumuzu sıfırladık. Sen mi sıfırlarsın işte
burada uluslararası güçler devreye girdi. ‘Hayır sen her zaman
borcu kalacaksın.’ Çünkü borçlu olan emir alır olaya böyle
baktılar. Dokuz; enflasyondan sanayi üretiminde, dış ticarette yeni
rekorlara şahit olduk. Buna da katlanamadılar. Evet, işte tüm
bunları sadece bir ay içinde peş peşe yakaladık. Bunu yaşadık. Peki
sonra ne oldu? Gezi olayları denilen sokak eylemleri başladı.
Uluslararası medya İstanbul’a Ankara’ya adeta kamp kurdu. Bir yanda
uluslararası medya bir yandan ulusal medya, bir yandan sosyal medya
Türkiye’yi dünyaya karalamaya başladı. Değerli arkadaşlar bu bir
ihanettir. Bu vatana ihanettir ve bunu acımasızca yaptılar. Bakın
açık söylüyorum; apaçık bir ihanete, apaçık bir ekonomik suikasta
bu dönemde şahit olduk. Sadece faizin yükselmesinden Türkiye’nin
kaybı 2 milyar doları aştı. Allah’a hamdolsun Gezi’de istedikleri
başarıyı elde edemediler. Türkiye’ye daha ağır bedeller
ödetemediler. Ekim ayından beri Türkiye yine çok parlak bir dönem
yaşıyor. Turizm rekorlar kırdık, ihracatta rekorlar kırdık. Merkez
Bankamızın rezervi az önce söylediğim gibi 136 milyar dolara çıktı.
Orada da yine tarihin bir rekorunu kırmış olduk. Diyarbakır’da son
derece muhteşem, heyecanlı, umut verici bir açılış törene yaptık.
Gerek sayın Mesut Barzani’nin, 38 yıldır vatanından ayrı kalmış
Şiwan Perver’in değerli sanatçımız Tatlıses'in katılımıyla
unutulmaz bir Diyarbakır tablosu ortaya çıktı. Diyarbakır’da
insanlar o meydanda ağladılar. Bismil’de, Ergani’de ağladılar.
Ekranları başında 81 vilayetten insanlar sevinç gözyaşları
döktüler. Çözüm sürecinin nasıl güçlendiğini görenler sevindiler,
umutlandılar. Geçen hafta başından itibaren en başta çözüm sürecine
yönelik kardeşliğimizi hedef alan bir suikast girişiminde
bulundular ayrıca. Bunu da görmemezlikten gelemeyiz.”
"7 ŞUBAT’IN BUNUN YANINDA HALKBANK’IN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN TEZGAH
KURDULAR"
Gezi’de, Mayıs ayının başarılarının sabote edilmek istendiğini
belirten Erdoğan, “17 Aralık’ta Diyarbakır tablosuna da suikast
düzenlendi. Bu aynı zamanda bizim içerideki barışımıza bir
suikasttır. Burada hedef sadece çözüm süreci de değildir. Bir paket
hazırladılar, içinde birbirinden farklı ilgisi olmayan dosyaları
koydular. Kamuoyunu da etkilemek için bu paketi yolsuzluk
ambalajıyla sundular. Manşetlere yolsuzluk iddiasını sundular.
CHP’yi MHP’yi TÜSİAD’ı diğer bir takım sivil toplum örgütlerini,
sermaye kuruluşlarını yolsuzluk üzerinden sahaya iteklediler.
Kamuoyunu yolsuzluk iddialarıyla meşgul ederken, arka planda
Diyarbakır’ın, Mavi Marmara’nın intikamını almak için Oslo’nun 7
Şubat’ın bunun yanında Halkbank’ın intikamını almak için tezgah
kurdular.” diye ekledi.
Şu anda Halk Bankası’nın ederinin 25 milyar dolara çıktığını
kaydeden Erdoğan, “Daha önce 100 milyonlarla ifade edilirken şimdi
25 milyar dolara ulaşmıştır. Bu tabi belli mahfilleri rahatsız
ediyor. Ama ne yazık ki içerideki taşeronlar görevlerini bu süreç
içerisinde maalesef bir ihanet anlayışı içerisinde haince yaptılar
yapıyorlar. 9 gün içinde sadece Halkbank’ın uğradığı değer kaybı 1
milyar 625 milyon dolardır. Şimdi buna ne diyeceğiz? Çok güzel bir
iş mi yaptınız diyeceğiz. Eğer sizin elinizde hukuka uygun ciddi
belgeler varsa bunu önce bizimle paylaşırsınız. Gereği neyse bunun
gereğini biz yaparız. Ama şu anda borsaya olan, dünyada değişik
ülkelerde misyonu olan Halkbank’ı siz çökerttiğiniz zaman bir genel
müdürü çökertmiyorsunuz, ülkeyi çökertiyorsunuz.” şeklinde
konuştu.
"VATANA İHANET İÇİNDE AJANLIK YAPAN, MEDYA KURULUŞLARI, ÖRGÜTLER VE
ÇETELER VAR"
Erdoğan, operasyonla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “14 ay
izleniyor. Bu izlemede yargıdaki birkaç zatın haberi olacak,
yürütmede emniyette yine birkaç tane zatın haberi olacak. Ve
onların dahil olmadığı hiçbir birimin haberi olmayacak. Böyle bir
şey olabilir mi, düşünülebilir mi? Bunun karşısında yapılan
adımlara karşı da birileri başta anamuhalefet aklına geleni
söylemeye devam edecek. Halka açık şirketlerimiz 9 gün içinde
yaklaşık 20 milyar dolar değer kaybetti. Faizlerde artış var. Türk
lirasının değerinde bir miktar düşüş var. Türkiye’ye kaybettirdiler
ama birileri de bu işten çok karlı çıktı. Hadisenin bir başka acı
boyutu şudur. Türkiye içerisinde bir takım odaklar, bir takım
örgütler, bir takım merkezler bu kirli odakta maşa olarak
kullanıldılar. Şu yaşadığımız dokuz gün Türkiye açısından tam
anlamıyla bir turnusol kağıdı olmuştur. Biz bu medyayı bu sermaye
çevrelerini bu örgütleri 10 yıllardır çok iyi biliyoruz. Çok
yakından tanıyoruz. Şu süreçte bunların ne olduklarını, neye hizmet
ettiklerini kimin çıkarını düşürdükleri, kimin değirmenine su
taşıdıkları açık ve net şekilde ortaya çıkmıştır. Açık açık
söylüyorum. Şu son olay göstermiştir ki Türkiye’de kendi ülkesinin
değil başkalarının çıkarlarını düşünen, kendi milletinin değil
başka çevrelerin rantını düşünen vatana ihanet içinde ajanlık
yapan, casusluk yapan medya kuruluşları var, sermaye çevreleri,
örgütler ve çeteler var. Bu kadar açık konuşuyorum. Devlet içinde
maalesef böyle maşalar böyle taşeronlar var. Hükümet olarak biz
yetkimiz dahilinde tamamen yine hukuk içerisinde kalarak bunun
üzerine gideceğiz. Demek ki şu ana kadar çetelerle yaptığımız
mücadele yetmemiş, zincirin daha çok farklı halkaları varmış.”
Çetelerle bu mücadeleyi vermiş bir hükümet olarak devlet içinde
devletin, devlet içinde paralel yapıların oluşmasına kesinlikle göz
yummayacaklarını dile getiren Erdoğan, “Bir hareket, bir dava en
başta ahlak sahibi olmak zorundadır. Ahlakı olmayan hiçbir hareket
başarıya ulaşamaz. Her yolu meşru, mübah gören bir hareket asla
başarıya ulaşamaz. Bir taraftan Kur'an diyeceksin, hadis
diyeceksin, Allah, peygamber diyeceksin ama adın kasetlerle adın
komplolarla adın ulusal ve uluslararası kirli işlerle anılacak. Hiç
kimsenin bu aziz dine bu haksızlığı yapma hakkı yoktur. Müslüman o
kimsedir ki elinden ve dilinden tüm insanlar tüm Müslümanlar
salimdir. Bunu bir kenara koyamayız. Bu din azizdir, bu Mushaf
indiği andan itibaren korunmuştur. Kendi mensuplarının
yaptıklarından bu din yara almaz, Kur’an yara almaz. Ama yanlış
içinde olanlar yara alır. Onların maskeleri düşer. Kim olursa olsun
ister şahsım ister başkaları olsun, kime ve neye hizmet ettikleri
açıkça ortaya çıkar. Birliğimiz kardeşliğimiz milletimizin bekasını
ilgilendiren bir durum ortaya çıkıyorsa biz de anayasa ve yasalar
çerçevesinde gereken adımı hiç tereddüt etmeden atarız. Dini bir
kisve altındaki örgütlerin bir takım ülkelerin ve çevrelerin maşası
olarak benim ülkemde operasyon yapmalarına, ameliyat yapmalarına
kesinlikle müsaade etmeyiz. Türkiye’ye milletimize milli iradeye
yönelik bir tezgah kurdular. Ama biz dik durarak bu tezgahı anında
deşifre ettik. Deşifre etmeye de devam edeceğiz. Bu kirli tezgahın
içerisinde AK Parti iktidarıyla çıkarları zedelenen malum çevreler
var. Türkiye’nin kazanıyor olmasından rahatsız olan, Türkiye
büyüdükçe, kazandıkça kaybeden çevreler var. Medyada yapılan
yayınlara bakın bu çevreleri göreceksiniz. Siyasete, sermayeye
bakın bu çevreleri göreceksiniz. İşte devlet kurumlarında da bu
anlayışın taşeronlarını maşalarını göreceksiniz.”
değerlendirmesinde bulundu.
"CHP’YE DE BU VAZİFEYİ VERDİLER"
Ardından ana muhalefet partisi CHP’ye de yüklenen Erdoğan, “CHP
çıkıyor kendince bize yolsuzluk ithamlarında bulunuyor. Çünkü
CHP’ye bu vazifeyi verdiler. CHP hükümetlerde hiçbir zaman seçimle
yer almış bir parti değildir. CHP hep arada derede bir partidir. Ya
darbelerle iş başına getirilmiştir ya da kirli komplolarla iş
başına getirilmiştir. Partilerinde yolsuzluktan hüküm giymiş
milletvekilleri var. İstanbul'a yolsuzlukla suçladıkları yolsuzluk
nedeniyle ihraç ettikleri şahsı büyükşehir belediye başkan adayı
olarak koydular. Genel müdür, yolsuzluk klasörünü kendisi raflardan
indiriyor o teşhir ediyordu. Bu ne perhiz ne lahana turşusu? Dün
yolsuzluk iddiasıyla attıklarına bugün kucak açıyor. Kurtuluş
reçetesi olarak bakıyorlar. Bu ilkesizliği çarkı örtmek için AK
Parti'ye iftira atıyorlar. CHP yolsuzluk yapan görmek istiyorsa
gitsin kendi geçmişine baksın. 10 yıllardır eleştirdikleri,
kuyusunu kazdıkları o örgütle şimdi ittifak yapıyorlar. Bunların
birlikte yapabilecekleri tek şey var. Bunlar birlikte ancak beddua
seansları düzenlerler. Bize milletin duası yeter, bu duayla
yürümeye devam edeceğiz.” diye kaydetti.
"BU SİYASETE VE MİLLETE KARŞI AÇIK BİR KOMPLODUR AÇIK BİR
TEZGAHTIR"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize milletimizin duası yeter.
Biz bu yolda milletin duasıyla buralara geldik öyle yürüdük. Bundan
sonra da Allah’ın izniyle milletin duasıyla yürümeye devam
edeceğiz. Yolsuzluk kılıfına gizlenmiş Türkiye’ye, millete,
Türkiye’nin geleceğine kasteden bir saldırı ile karşı karşıyayız.
Şunu herkes görüyor; Bu bir yolsuzluk soruşturması değildir. Bu
siyasete ve millete karşı açık bir komplodur açık bir tezgahtır.
Allah’ın izniyle Bu tezgah bu oyun milletimiz tarafından 30 martta
sandıkta bozulacaktır. Yeni Türkiye yürüyüşümüzü hiç kimse
durdurmayacak. Yeni Türkiye’de yeni vesayetlere yer olamayacak.
Yeni Türkiye’de uluslararası operasyonla bu operasyonların
maşalarına yer olmayacak. Yeni Türkiye’de devlet içinde devlet
olmayacak, devlete paralel yapılanmalar asla olmayacak. Yeni
Türkiye’de Hukuk keyfilik içinde yer almayacak. Yeni Türkiye’de
maşalar eliyle kardeşliği ekonomiye dış politikaya milli iradeye
suikastlar yapılamayacak. İki tablo ile karşı karşıyayız. Ya millet
ya zillet. Ve ben inanıyorum ki millet kazanacak. Zillet içerisinde
kalanlar zillete devam edecek. Temenni ederiz ki rabbim onları da
zilletten kurtarır. Yeni Türkiye 76 milyonun bir ve beraber olduğu,
özgür ve en önemlisi de bağımsız olduğu ve bunu güçlü şekilde
muhafaza ettiği bir ülke olacak.”
"BU KOMPLO SADECE AK PARTİ’YE DEĞİL TÜRKİYE’YE YAPILMIŞ BİR
KOMPLODUR"
Ardından 76 milyonun tamamına seslendiğini belirten Erdoğan, “Bizi
sevsin ya da sevmesin bize oy versin ya da vermesin her bir
vatandaşıma kardeşime sesleniyorum. Bu komplo sadece AK Parti’ye
değil sadece hükümete değil Türkiye’ye, 76 milyona yapılmış bir
komplodur. Bu komplo sadece AK Partiye değil milletin tamamını
milli iradeyi siyaset kurumunu hedeflemiş bir komplodur. Hangi
partiye oy verirseniz verin ama bu çirkin komployu lütfen görün. Bu
komplonun altında eğitimde yaptığımız reformların sağlıkta
yaptığımız reformların adalette yaptığımız reformların ulaşımda
yaptığımız reformların enerjide yaptığımız reformların gıda tarımda
yaptığımız reformların, Türkiye’nin kalkınmasında yaptığımız
reformların hepsinin hedef olduğu bir tablo var. Bu komplonun
Türkiye’nin hayrına değil şerrine olduğunu lütfen görün.” dedi.
ECEVİT, DEMİREL VE BAYKAL’I ÖRNEK VERDİ
Bu komplonun benzerlerinin merhum Menderes’e merhum Özal’a merhum
Erbakan’a yapıldığını belirten Erdoğan, “Bu komplonun benzerleri
inanın merhum Ecevit’e sayın Demirel’e sayına Baykal’a dahi
yapıldı. Bugün bu çirkin operasyonlara en sert en kararlı cevabı
vermezsek bu komplolar yapılmaya gelecekte de milli irade üzerinde
mühendislik tasarımları yapılmaya devam edecektir. 76 milyonun
tamamını siyasetle tüm ilgilenen kardeşlerimi bu noktada hep
birlikte duyarlılığa davet ediyorum ve bu çirkin komploya karşı
tavır almaya çağırıyorum. Milletim bu medyanın asıl niyetini görsün
ve anlasın. Milletim sermeye çevreleri kimi siyasi partilerin kimi
örgütlerin asıl niyetini görsün ve anlasın. Meselenin yolsuzluk
olmadığını meselenin Türkiye ekonomisi olduğunu faiz olduğunu dış
politikamız olduğunu faiz derken faizin artırılmasını kastediyorum.
Ha şu andaki mevcut faizi düşük gören faiz lobisi bunun artırılması
için var gücüyle çalışıyor. En önemişi de bağımsızlığımız olduğunu
milletim görsün ve anlasın. Bu komployu hep birlikte bozacağız.”
şeklinde konuştu.
AK Parti teşkilatının bu noktadaki görevinin çok çok önemli
olduğunu kaydeden Erdoğan, “76 milyon hep birlikte yoğun bir
şekilde ulaşacağız ve çalışacağız. Bu çeteleri temizlediğimizde
hukuksuzlukları giderdiğimizde Türkiye’nin çok daha farklı bir
yerde olduğunu göreceğiz. Alışkanlıkları var. Şuradan girersek şu
neticeyi alırız. İşte AK Parti böyle bir parti olmadığını 30 Mart
sürecinde inşallah hem ulusal bazda hem uluslararası bazda ispat
edecektir. Demokratik reformlarımızı çok daha hızlı çok daha güçlü
yapacağız. Çözüm sürecini daha hızlı ilerletecek kan ve gözyaşı
kapısını inşallah ilanihaye kapatacağız. Alevilerin Sünnilerin
Kürtlerin Türklerin Lazların Çerkezlerin Abazaların Romanların
Arnavutların Boşnakların tüm azınlıkların yani meselesi olan her
kesimin sorunlarını daha hızlı çözeceğiz. Hiç Kimsenin kendisini
tehdit altında hissetmediği, yaşam tarzlarının tehdit edilmediği
özgürlüklerin kısıtlanmadığı 76 milyonun bir beraber ve kardeş
olduğu bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Unutmayın. Şer olarak
görülende hayır vardır. Allah şerleri hayra tebdil eder. Biz yeter
ki buna böyle inanalım. Bu çirkin komplodan çirkin operasyondan
güçlenerek çıkacak çok farklı şekilde yeni Türkiye’yi imar
edeceğiz.”
"BU SÜREÇ TÜRKİYE ÜZERİNE HESAPLARI OLANLARIN HESAPLARININ
BOZULACAĞI SÜREÇTİR"
30 mart seçimlerinin çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan,
“Sürecin çetin geçeceğini partimize ülkemize yönelik çeşitli
boyutlarda operasyonlar olacağını, olay sadece 17 aralıkta başlayan
süreç değildir bundan sonra bunu devam ettirecekler, uydurma şöyle
böyle aklınıza ne gelirse…ve bütün bir teşkilat olarak
yılmayacağız, asla yıkılmayacağız. Zihnimizde en küçük bir tereddüt
dahi olmayacak. Kısa süre zarfında eğer varsa tüm tereddütler
giderilecektir. 81 vilayette hep birlikte sahada olacağız.
Milletimize oynanan oyunun büyüklüğünü anlatacak gerçekleri
duyuracağız. En küçük bir ihmale artık yer yok. En küçük rehavete
boş vermişliğe hele hele umutsuzluğa moralsizliğe yer yok. Siz
çalışırsanız Türkiye kazanacak siz ihmal ederseniz bütün Türkiye
kaybedecek. Milli irade kaybedecek. Geleceğimiz kaybedecek. Bu
süreç yeni Türkiye’nin unutmayın istiklal mücadelesi sürecidir. Bu
kadar önemlidir. Bu süreç Türkiye üzerine hesapları olanların
hesaplarının bozulacağı süreçtir. Bu süreç faiz lobisinin
Türkiye’den son darbeyi yiyeceği süreçtir. Yeise kapılmadan
karamsarlığa asla prim vermeden moralleri yüksek tutarak kararlı
bir mücadele vereceğiz.” dedi.
Erdoğan, “Millet bizimle milletin hayır duası bizimle. Bırakın
onlar manşetleri ile ihanet içinde olsunlar. Bırakın onlar milletin
emeğini faiz lobilerine pazarlamanın gayreti içinde olsunlar.
Bırakın sosyal medyada, iğrenç internet sitelerinde kasetlerinin
içinde onlar da olsunlar. Bırakın o kaset montajları o itibar
suikastçıları Müslümanlara beddua etsinler. Biz bedduaya lanet
duaya evet diyeceğiz.”diye ekledi.
Erdoğan, sözlerinin devamında “Biz beddualarla değil dualarla
yetiştik. Arif alim olan insanlara beddua değil tam aksine dualar
yakışır. Ve o insanlara ıslah ifadesini kullanmak bile yakışmaz.
Hele hele bir Müslüman kardeşi için hidayetinin artırılması talebi
yakışır. Ama görülüyor ki bu iş şirazesinden çıkmış. Böyle bir
sürecin içerisindeyiz. Her zaman söylüyoruz. Bize milletimizin
hayır duası yeter. Filistinli mazlumların Somali yoksulların
oradaki garip gurebanın duası bize yeter. Suriyeli mazlum çocuğun
arşı inleten duası bize yeter. Allah bize yeter millet bize yeter.”
diye konuştu.
CİHAN
Yorumlar