Erdoğan: Geziciler ile paralel devletin patronu bir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda soruşturma dosyasında yer aldığı belirtilen ses kayıtlarının 'tamamen hukuksuz' olduğunu iddia ederek, geçen hafta grup toplantısında bu kayıtları dinleten CHP Genel Başkanı Kemal.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet
operasyonunda soruşturma dosyasında yer aldığı belirtilen ses
kayıtlarının 'tamamen hukuksuz' olduğunu iddia ederek, geçen hafta
grup toplantısında bu kayıtları dinleten CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'na "Deniz Baykal'ın görüntülerini de yayınla" çağrısı
yaptı. Grup Toplantısında konuşan Erdoğan, "Bu dinlemeler tamamen
hukuksuz şekilde yapılmış, hukuk çiğnenmek suretiyle dosyalara
konuşmuştur. Bu dinlemeler tamamen hukuksuz şekilde kamuoyuna
sızdırılmıştır. Ortada bırakın hukuku çiğnemeyi, suç işlemeyi çok
açık şekilde bir ihanet vardır. Madem öyle, madem ahlaksızlık
kuralsızlık bu boyutlara kadar ulaştı. CHP'ye bir çağrı yapıyorum
bugün de arkanızdaki perdeden CHP eski Genel Başkanı ile ilgili
internete verilen bizim engellediğimiz o görüntüleri de
yayınlayın." dedi. "Kimin elinde ne varsa; hiç çekinmesin ortalığa
döksün. Hangi görüntü hangi ses kaydı varsa hepsini ortalığa
saçsınlar." diyerek paralel devlet iddialarını sürdüren Erdoğan,
"Geziciler ile paralel devletin patronu bir" iddiasında
bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup
toplantısında yaptığı konuşmada dün Ankara'da gerçekleştirilen
tablet dağıtım törenine değindi. "Dün Ankara'da tarihi ehemmiyeti
olan bir töreni gerçekleştirdik. Türkiye genelinde 100 bin
öğrencimize daha tablet bilgisayarlarını teslim ettik. Şu ana kadar
dağıttığımız tablet sayısı 63 bine ulaştı. Mart ayı sonunda bu
sayıya 675 bin daha ilave edeceğiz." diyen Erdoğan, bu arada
arkadan yeni ihalenin de geldiğini söyledi. Erdoğan, "Orada 10
milyon tablet bilgisayar var. Ülkemizde yavrularımız ellerine
tablet bilgisayarları ulaştırmış olacağız. Şu an itibarıyla meslek
liseleri hariç tüm liselerimizdeki sınıflara 85 bin adet
etkileşimli tahta kurulması işlemini gerçekleştirdik. Meslek
liseleri ve diğer okullarımızı kapsayacak şekilde 40 bin okula daha
etkileşimli tahta yerleştireceğiz. Önümüzdeki 18 ay içinde
etkileşimli tahtası olan sınıf sayımız 350 bine ulaşacak.
Bilgisayar ve internet tabanlı eğitimde, dünyanın ilgiyle ve
hayranlıkla izlediği bir dönüşümü yaşıyoruz. Hem öğrencilerimiz hem
de öğretmenlerimiz yeni sisteme ayak uydurdular. Şu anda 5 bin
eğitim videosu, 3 bin 200 metin ve ses kaydı oluşturuldu. 54 bine
yakın konularına uygun ve tarihi arşiv niteliğinde görsel malzeme
hazırlandı. 100 bin öğretmenimiz Fatih Projesi'nin eğitimi aldı ve
bu malzemeleri kullanacak donanımı kazandı. Önümüzdeki aylar
itibarıyla geniş bant İnternet erişimine sahip okul sayısı 50 bine
ulaşacak. 11 yıl önce, okullarımızda bilgisayar ve İnternet yok
denecek kadar azdı. Şu anda okullarımızda 1 milyon bilgisayar, 30
bin bilişim teknolojisi sınıfı yakında sayısı 50 bine ulaşacak olan
geniş bant İnternet imkanı bulunuyor." şeklinde konuştu.
'SANSÜRCÜ DERSENİZ O ÇAMUR YÜZÜNÜZE ÇARPAR'
Ardından konuyu İnternet yasasına getiren Erdoğan, "Bir kısım
medyada, 'hükümet interneti yasaklıyor, sansür getiriyor' diye
yaygara koparanlar var. Öbür yanda milletim kimin ne yaptığını
bizzat yaşayarak görüyor. Biz laf üretmiyoruz, icraat üretiyoruz.
Dün, 100 bin çocuğumuz evlerine ellerinde tablet bilgisayarlarla
gitti. Yaklaşık 163 bin öğrencimiz etkileşimli tahta yani
İnternet'le eğitim görüyor. Bu iktidara nasıl oluyor da internete
karşısınız yaftası yapıştırılmaya çalışılıyor. Bu medyanın
İstanbul'da plazalarda attığı manşetlerle, Anadolu'da milletin
gördüğü birbirini tutmuyor. Okullara 1 milyon bilgisayar gönderen,
30 bin bilişim teknolojisi sınıfı kuran bir hükümete interneti
engelliyor diye ithamda bulunursanız size dünyanın her yerinde
gülerler. Ama maalesef dünyanın da belli odakları işte bu medya
gruplarıyla oraları kaynak kabul ederek haberler yapıyorlar. İşin
aslı, kendi yayınladıkları haberler farklı. 163 bin çocuğa tablet
bilgisayar dağıtan, bütün öğrencilere de bunu verecek olan bir
iktidara İnternet'i yasaklıyor iftirasını atarsanız ve dünya da
bunun farkına vardığınız zaman herkes sizinle alay eder. Geniş bant
internet aboneliği sayısı, biz görev geldiğimizde 20 bindi, şu anda
geniş bant internet sayısı 34 milyona ulaşmıştır. 20 bin nere, 34
milyon nere? Bunu göremeyecek kadar gözler körelmiş. Okulara geniş
bant İnternet erişimi sağlayan kadroya, siz yasakçı, sansürcü
derseniz, diktatör diye çamur atarsanız hiç kusura bakmayın o çamur
döner bu çamuru atanların yüzüne çarpar."
Ancak kendilerinin bir çizgiyi net olarak ortaya koyacaklarını
savunan Erdoğan, "Geçen hafta burada ifade ettim. Dün tablet
dağıtım töreninde de tavsiyede bulundum. İnternet ve bilgisayar
eğer uygun şekilde kullanılmazsa, eğer denetim ve düzen altında
olmazsa, yararlı bir araç olmaktan, bir eğitim aracı olmaktan
çıkıyor çok acı sonuçları olan bir tehlikeye dönüşebiliyor. ABD’de
bu tehdidi önlemeye dönük çok sıkı tedbirler var. Avrupa’da aynı
şekilde alınmış tedbirler düzenlemeler var." dedi.
İNTERNETE SANSÜRÜ YİNE BİR HİKAYE İLE SAVUNDU
Erdoğan, İnternet'in kimi zaman nasıl bir tehdit olduğunun
görülmesi bakımından da bir hadise anlattı: "12-13 yaşlarındaki iki
çocuk, evdeki bilgisayarda İnternet'te gezinirken, karşılarına bir
ekran görüntüsü çıkıyor. Ekran görüntüsünde çocuklardan birinin
resmi var. Bilgisayarın kamerasından çekilmiş. Yani birileri
bilgisayara girmiş, kamerasını kontrol altına almış ve evin
içindeki görüntüyü çekmiş. Sonra görüntüyü bir sayfaya
yerleştiriyor. Sizi tanıyoruz, sizi biliyoruz, adresiniz elimizde,
biz polisiz jandarmayız diyerek jandarmanın polisin MİT’in
logolarını da sayfaya yerleştirerek, çocuklardan verilen hesaba
para yatırmaları isteniyor. İnanın birçok çocuk, anne babaları
duymasında diye korkuyla kendilerine ekrandan emredileni
yapıyorlar. Bizim arkadaşımızın çocukları korkuyla ağlayarak
babalarını arıyorlar. Babaları çocukları teskin ediyor. İşte bu
internette yapılan belki de en basit dolandırıcılık şeklidir. Şimdi
biz buna karşı bir tedbir alınca bir düzenleme getirince belli
çevreler koro halinde sansür türküsü söylemeye başlıyor. Bizi anne
babalar anlıyor öğretmenler anlıyor. 2011'de güvenli internete
geçerken işte bu çevreler sokağa döküldüler. Çocuk yaştaki kızın
eline o ahlaksız pankartı tutuşturup sokakta eylem yaptılar. O
zamanlar işte bu CHP tıpkı bugün olduğu gibi bu ahlaksızlara destek
verdi. Çocuklara nesillere sahip çıkmak bizim Anayasal
görevimizdir. Ama bunların anlamak gibi bir derdi yok. Bu bizim
görevimizdir biz bu görevi gençliğin korunması maddesinde ne
emrediliyorsa bunu yapmakla mükellefiz. 2011'de internete sansür
geliyor diye sokağa dökülenler bugün de aynısını yapıyorlar. Hayır
internete sansür gelmiyor, özgürlükler kısıtlanmıyor. Sadece
ahlaksızlığa tehdide karşı tedbir alınıyor. Neşter doktorun elinde
hayat kurtarır ama katilin elinde can alır. Bu ayrıcalığı iyi
tespit etmemiz lazım."
'CHP VE MHP'Yİ KORUMA ALTINA ALDIK'
Yeni çıkacak yasadan en fazla CHP ve MHP'nin istifade edeceğini
savunan Erdoğan, "Çünkü en fazla kaset saldırısına uğrayan
kayıtlarla en fazla tehdit edilen dizayn edilen CHP ve MHP'dir. Biz
yeni internet düzenlemesi ile sadece çocukları değil CHP'yi MHP'yi
diğer partileri de alçakça tehdit ve şantaj karşısında koruma
altına aldık. CHP ve MHP içten içe düzenlemeyi savunuyorlar. Ama
bunlara şantaj yapan bunları esaret altına alan paralel yapıya
şirin görünmek için seslerini çıkaramıyorlar." diye ekledi.
TAPELERİN TAMAMEN HUKUKSUZ OLDUĞUNU İDDİA ETTİ
Erdoğan, konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 17
Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu soruşturma dosyasında yer
alan bazı ses kayıtlarını, grup toplantısında dinletmesine de
değindi: "Geçen hafta CHP Genel Başkanı grup salonuna ses sistemi
kurdurmuş. Yayınlanması yasadışı olan ses kayıtlarını
milletvekillerine dinletiyor. Bu dinlemeler tamamen hukuksuz
şekilde yapılmış, hukuk çiğnenmek suretiyle dosyalara konuşmuştur.
Bu dinlemeler tamamen hukuksuz şekilde kamuoyuna sızdırılmıştır.
Ortada bırakın hukuku çiğnemeyi suç işlemeyi çok açık şekilde bir
ihanet vardır. Madem öyle, madem ahlaksızlık kuralsızlık bu
boyutlara kadar ulaştı. CHP'ye bir çağrı yapıyorum bugün de
arkanızdaki perdeden CHP eski Genel Başkanı ile ilgili internete
verilen bizim engellediğimiz o görüntüleri de yayınlayın. Aynı
şekilde yine Genel Başkan Yardımcısı veya grup başkanvekili midir
bilemiyorum onunla ilgili yayınlar yapıldı onu da verin. Madem bu
kadar ahlakı ayaklar altına aldınız bu kadar yasaları hiçe
saydınız. Bugün de grup salonunda CHP'li belediye başkanlarının
rüşvet pazarlıklarını da yayınlayın. Eğer cesaretiniz varsa, bugün
patronunuzun ananaslı tespihli Ugandalı ses kayıtlarını da
yayınlayın. Hakimlere savcılara verilen ihanet talimatlarını
yayınlayın. Hatta açın o beddua görüntülerini hocanız beddua etsin
siz de salonda CHP'liler olarak hep birlikte amin deyin."
'KİMİN ELİNDE NE VARSA AÇIKÇA ORTALIĞA DÖKSÜN'
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün bir tane karikatür var
bir yerde, malum medya diyeceğiz artık. İşe alınmada veya memur
alımında jüri karşısında imtihana girecek olan güya üç tane önünde
AK Parti kartı koymuşlar. 3 tane AK Partili onları devlete alıyor.
Ya bunu siz yaptınız siz. Şecaat arz ederken sirkatin
söylüyorsunuz. Siz paralel devleti oluştururken sizin
zihniyetinizde olmayan kimseyi devlete almak istemediniz, bunun
adımlarını attınız. Şimdi elinizden bu güç gidiyor diye çılgına
döndünüz, bunun için bu kadar bağırıp çağırıyorsunuz. Bu ülkede
bunları yaptınız. Ve şimdi de bunlar elinizden gidince hoplamaya
zıplamaya başladınız. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
İşiniz de bundan dolayı sadece bedduaya kaldı. Biz beddua ile değil
dua ile yürüyoruz. Biz milletin duası ile yürüyoruz. Hamdolsun
bizim arkamızda 77 milyonun duası var. Bizim arkamızda Filistinli,
Mısırlı, Somalili, Açeli, Myanmarlı mazlumun duası var. Bizim
arkamızda önünde parçalanmış çocuğu ellerini havaya açarak Rabbe
açarak feryat eden aynı zamanda da bize hayır duaları eden o
tertemiz o samimi yüreği paramparça Suriyeli annelerin duaları var.
Onun için açık açık ifade ediyorum, kimin elinde ne varsa; hiç
çekinmesin ortalığa döksün. Hangi görüntü hangi ses kaydı varsa
hepsini ortalığa saçsınlar. CHP ve MHP'nin zaten siyaset yapmak
için kırıntılara ihtiyacı var. Buyursunlar CHP ve MHPnin önüne o
kırıntıları o yemleri atsınlar. Korkaklar zafer anıtı dikemezler.
Bizim içimizde korkaklar vardı. Bizim içimizde zor zamanda dik
durmayanlar vardı. Bu partinin içinde korkaklara yer yoktur. Şunu
da lütfen unutmayın, biz bu makamlara medyanın üfürmesi ile değil,
sermayenin desteği ile değil, milletin mührü ile geldik. Üstelik
buraya medyaya rağmen geldik. 28 Şubatta bu medya bize en alçakça
saldırıları yaptı. Ceza aldığımda muhtar bile olamaz diyerek adeta
zil takıp oynadılar. Onların muhtar bile olamaz diyerek alay
ettiklerini bu millet başbakanlık makamına yükseltti. Çok daha
enteresanı '411 el kaosa kalktı' diyerek milli iradeyi
aşağılayanlara AK Parti'nin kapatılması için ellerinden geleni
yapanlara rağmen biz bugün buradayız. Şu an o malum medya koro
halinde hep bir ağızdan bize saldırıyor. 28 Şubatta yaptılar
milletin cevabını aldılar. Partimize açılan dava sürecinde attılar,
milletten cevabı aldılar. Başörtüsü oylaması sırasında yaptılar
cevabı aldılar. Her seçim koro halinde saldırdılar, cevabını
aldılar. Hiç endişe etmeyin. İşte bu medya 30 Mart'ta da gereken
cevabı milletten alacak. Hiç şüpheniz olmasın. Bunlar hangi manşeti
atarlarsa atsınlar, son manşeti sandıkta millet atacak. Ekranları
başında bizi izleyen aziz vatandaşlarımız atacak."
KABATAŞ'I YİNE ADLİ TIP RAPORU İLE SAVUNDU
Erdoğan, konuşmasında Kabataş'da bir başörtülüye yapıldığı iddia
edilen saldırıya ilişkin yeni görüntüleri de değerlendirdi: "Son
günlerde Türkiye'de medya tarihin en aşağılık, en alçakça, en
müptezel linç girişimi yapılıyor. İnanın tarihte bunun bir başka
örneğini görmüyoruz. Bir kadıncağız, açık söyleyeceğim bizim
Bahçelievler Belediye Başkanı'mızın gelini, Kabataş'ta yanındaki 6
aylık çocuğu ile linç girişimine maruz kalıyor. Bunu ifade vererek
izah ediyor, yetmedi adli tıp raporu ile kendisinin ve bebeğin
vücudundaki darp izlerini belgeliyor. Haziran ayındaki bu alçakça
linç girişimi yetmezmiş gibi 8 ay sonra bu sefer de medya yeniden
linç girişimine başlıyor. O malum gazeteler televizyonlar aynı
yerden emir ve talimat alarak aynı cümlelerle aynı manşetlerle genç
bir kadın üzerinden linç kampanyası başlatıyorlar. Ya Allah aşkına,
sizin insanlığınız öldü mü? Sizin vicdanınız bu kadar mı karardı?
Akşam eve gidince çocuklarınızın eşinizin annenizin babanızın
yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz? Aynı hadise sizin başınıza gelseydi
böyle mi davranırdınız. Şimdi iki hafta sonra 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü kutlanacak. Hangi yüzle kadın haklarından bahsedeceksiniz,
hangi yüzle kadına şiddete hayır diyeceksiniz? Bundan sonra her
tecavüze uğrayan kadın bunları ikna etmek için elinde görüntü
kaydıyla mı dolaşacak? Kocasından şiddet gören eli yüzü kan
içindeki kadın iddiasını ispat için elinde kayıtla mı gelecek?
Sokakta kurşunlanarak öldürülmüş kadın cesedinin yanına artık
görüntü kaydı mı bırakacak? Ortada ifade tutanağı var, adli tıp
raporu var, linç edilmiş bir kadın var, darp edilmiş bir bebek var,
bunlar çıkmışlar olayın nasıl olmadığını ispat etmeye çalışıyorlar.
Vicdan, vicdan, vicdan..."
'BAŞÖRTÜSÜNE FÜRUAT DİYENLER BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞI YAPIYORLAR'
"Eğer o kadıncağız başörtülü olmasaydı bu linç olur muydu?" diye
soran Erdoğan, şöyle devam etti: "Dün başörtüsüne füruat diyenler
işte bugün başörtülü bir kadın üzerinden başörtüsü düşmanlığını
sürdürüyorlar. Bunu yapanların ilkeleri yok, sınırları yok. Bunlar
için helal yok, haram yok. Bunlar her işi meşru görüyorlar. Çünkü
anlayış şu ilke şu; amaca ulaşmak için her yol meşrudur.
Gerektiğinde Hz. Peygamberi miraçtan indirip kamyonete
bindiriyorlar, o şekilde her istediklerini meşru hale
getiriyorlar."
'GEZİCİLER İLE PARALEL ÖRGÜTÜN PATRONU BİR'
Erdoğan, ayrıca "Ama ben diğerlerine sormak istiyorum, ya siz
bunların arkasına neden takıldınız, sizin bunlarla ne işiniz var?
Cevabı çok basit; Geziciler ile paralel örgütün patronu bir. Bunlar
zaten ezelden kardeştirler. İşte şimdi de dayanışma içinde millete
karşı milli iradeye karşı birlikte operasyon yürütüyorlar. Biz
bunları 28 Şubat'taki manşetlerinden aynı zamanda ihanetlerinden de
tanırız. Başlıklardan bir tanesi; 'beceremediniz artık bırakın'
manşetini bu millet unutmadı ve unutmayacak. O ihaneti, o hançeri
28 Şubatçılarla yapılan o işbirlikçi tavrı bu millet unutmadı ve
asla unutmayacak. Hz. Yusuf'u kuyuya kardeşleri atmıştı. Allah o
Yusuf'u kuyudan çıkardı Mısır'a vezir yaptı. Kardeşlerinin kuyuya
attığı Yusuf'u kör kuyulardan çıkaran Allah, Kadir-i Mutlaktır.
Unutmayın manşetlerin dediği değil, milletin dediği, Allah'ın
dediği olur. Bu alçaklığın bu ihanetin hesabı da er yada geç bu
hainlerden sorulur. İşte onun için bir an bil olsun rehavet içinde
olmayacağız, boş bulunmayacağız. Şunu özellikle bilmenizi
istiyorum; 17 Aralık darbe girişimi tam anlamıyla çökmüştür, geri
tepmiştir. Ekonomiye, milli kurumlara, istikrara yönelik saldırı
tamamen püskürtülmüştür. İşte şu anda şu kısa sürece 4 milyar dolar
yaklaşık tekrar Türkiye'ye döndü. Şimdi bu onları rahatsız ediyor."
dedi. CİHAN
Yorumlar