Erdoğan: Eylül'den itibaren Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Türkiye’de eylül ayından itibaren yeni bir dönemin başlayacağını söyledi. Irak’taki rehineler konusuna da değinen Erdoğan, “Olayı nihai adımı atmadan, sabırlı...

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Eylül'den itibaren Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Türkiye’de eylül ayından itibaren yeni bir dönemin başlayacağını söyledi. Irak’taki rehineler konusuna da değinen Erdoğan, “Olayı nihai adımı atmadan, sabırlı şekilde takip edelim, kontrol edelim istiyoruz.” dedi.

Erdoğan, Ankara Palas’ta büyükelçilerle öğle yemeğinde bir araya geldi. Yemek öncesinde konuşan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine değindi. Mevcut cumhurbaşkanının süresinin ağustos sonunda dolduğunu hatırlatan Erdoğan, 1960 darbesinin ardından cumhurbaşkanlığı makamının hükümet karşısında bir devlet otoritesi olarak tesis edildiğini anlattı. Erdoğan, hem hükümetin hem cumhurbaşkanlığın halk tarafından seçilmesini getirdiklerini hatırlatarak, Türkiye’de başkanlık sitemine geçişin kendisi tarafından arzu edildiğini vurguladı; bunun, Anayasa değişikliği yapamadıkları için gerçekleşemediğini söyledi. Yeni sistemin başarılı şekilde uygulanacağına inandıklarını kaydeden Erdoğan, “Eylül ayından itibaren Türkiye’de yeni dönem başlıyor. Bu yeni dönem, Türkiye’de reformların daha sık ve hızlı yapıldığı bir dönem olacaktır. 12 yılda hayali dahi edilemeyen birçok reform yaptık. Son dönemde muhalefetin hırçın tavrı, yargı yolu ile darbe girişimleri bizi bir miktar yavaşlatsa da eylülden itibaren güçlü bir şekilde devam edeceğiz.” diye konuştu.

“IRAK’TA ULUSLARARASI TOPLULUĞUN SORUMLULUĞU VAR”

Erdoğan, Ortadoğu‘da 100 yıldır baskı altına alınan anlaşmazlıkların olduğunu gördüklerini de söyledi. Irak’ta patlak veren çatışmaların ülkeyi bir bölünmenin eşiğine getirdiğine işaret eden Erdoğan, “Çatışmalar, Irak’ın 2007-2008 yılından daha bir kanlı döneme girdiğine işaret ediyor. Derinleşen gerginlikler konusunda, uyarılarımız dikkate alınmadı. Uluslararası topluluğun sorumluluğu bulunuyor. Başbakan Maliki’nin Irak’ı bölen politikaları ısrarla görmezden gelindi. Irak’ta yeni bir siyasi başlangıç yapılması önemli. Mevcut krizden derin etkileniliyor.” şeklinde konuştu.

REHİNELER KONUSU

Rehineler konusuna da değinen Erdoğan, şunları aktardı: “Bizim 49 elemanımız rehine durumda. Bunların içinde 3 çocuk, 2 anne var. 31 TIR şoförümüz rehine durumda. Başından itibaren 10 gündür, burada bu şekilde süreç işliyor. Biz, olayı nihai adımı atmadan sabırlı şekilde takip edelim, kontrol edelim istiyoruz. Batılı dostlarımızla kurduğumuz kontaklar var. Maliki’nin bu denli şımartılmış olması bu günleri getirmiştir. Şu anda tek çıkış yolu bir koalisyon hükümetinin oluşturulmasıdır. Mezhebi çatışmanın altyapısını oluşturulmak için Irak ordusunun yüzde 98’i Şiilerden oluşuyor. Bu ülkede milli birlik temsil edilebilir mi? Irak’ta insani yardım götürme konusundaki tavrımızı koruyoruz ve sürdürüyoruz. Batılı dostlarımızın da katkı sağlamalarını bekliyoruz.”

“SURİYELİ MÜLTECİLERE 2,5 MİLYAR DOLAR PARA HARCANDI”

Başbakan Erdoğan, 1 milyon Suriyeli göçmenin olduğunu, bu göçmenlerin ve sığınmacıların çadır ve konteyner kentlerde yaşadığını da anlattı. Bunun ortaya koyduğu insanlık trajedisinin Ortadoğu’daki başka bir sıkıntı olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, “Batılı dostlarımızdan destek olmadığını görüyoruz. Harcamamız 2,5 milyar dolar. AB’den ciddi bir şey yok. Yakışanın yapılması lazım. NATO’da birlikte olduğumuz ülkeler bile sadece patriot üsleri ile ilgili destekler var. Bunu farklı bir şekilde yaymamız, istikrar beklentisini gerçekleştirmemiz lazım. Ülkelerinden kaçan Suriyelilerle ilgili ‘açık kapı politikası’ uyguluyoruz. Sınıra gelenleri geri göndermeme ve ülkemizdekileri zorla geri göndermemeyi uyguluyoruz. İnsani boyuta yönelik yardımlar 3 boyutta devam ediyor. Kamplarda 220 bin Suriyelilerin ihtiyaçların karşılıyoruz. Eğitimden sağlığa, bütün gıda ihtiyaçlarına varıncaya kadar karşılıyoruz. Sayıları 700 bini bulan mültecilerin giderlerini de sağlıyoruz. Sınırın sıfır noktasında insani yardım uygulamasına başladık. Türk Kızılayı tarafından yardım malzemeleri dağıtılıyor. Uluslararası toplumun yükümüzü paylaşmalarını diliyoruz.” şeklinde konuştu.

“824 KİŞİ SINIR DIŞI EDİLDİ”

Erdoğan, Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili yoğun uluslararası işbirliğinin yapılması gerektiğini de vurguladı. Türkiye’yi yabancı savaşçıların transit geçiş olarak kullanmaya çalıştığını anlatan Erdoğan, Türkiye güvenliği içinde bu savaşçıların tehdit doğduğunu belirtti. Erdoğan, “Suriye’ye geçerek radikal örgütlere katılmaya çalışan 3’üncü ülke vatandaşları durdurmak için gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Bu kapsamda 5 bin 300 kişiye Türkiye’ye geçiş yasağı konuldu. Terör örgütleri ile ilgili olduğu düşülen kişiler tutuklanıyor, sınır dışı ediliyor. Bu kapsamda 2011 yılından bu yana 824 kişi sınır dışı edildi.” dedi.

“UKRAYNA KRİZİNDE SİYASİ ÇÖZÜME DESTEK VERİRİZ”

Erdoğan, Ukrayna’da yaşananlardan da Türkiye’nin endişe duyduğunu ifade etti, Ukrayna’da seçimle işbaşına gelen Timeşenko’yu tebrik ettiğini belirtti. Krizin siyasi çözümüne ilişkin Türkiye’nin destek vereceğini söyleyen Erdoğan, “Ukrayna’da yaşanan Güney Gaz Koridoru’nun zamanında tamamlanması önemli hale geldi. GGK’nın faaliyete geçmesi ülkemizin önceliğidir. Enerji kaynaklarının Moldova, Bulgaristan Romanya gibi ülkeler, kendi enerji güvenliklerini sağlamak için benzer projelere ihtiyaç duyuyor.” diye konuştu.

Erdoğan, Mısır’da sandıkla iş başına gelen Mursi yönetiminin darbe ile devrildiğini de hatırlattı. Batılıların buna darbe diyemediğini anlatan Erdoğan, “Darbe yönetimini biz tebrik edemeyiz.” diye konuştu. Libya’da son dönemde farklı gelişmelerin yaşandığına işaret eden Erdoğan, parlamento seçimlerinin önemli bir adım olduğunu kaydetti.

FASILLARIN AÇILMAMASINA TEPKİ

Erdoğan, AB’yi de yargı ve temel haklarla ilgili 23 fasıl ile adalet, özgürlük ve güvenlik ile ilgili 24 fasıl açılmamasını ve bu fasılların en son açılacak fasıllar olarak ilan edilmesini de eleştirdi. Erdoğan, şunları söyledi: "AB‘nin Türkiye’ye yönelik eleştirileri de bu fasıllar kapsamına girer. Bu nedenle söz konusu iki faslın açılmamış olmasının AB’nin samimiyetinin sorgulanmasına da yol açıyor. Enerji alanındaki işbirliği, hem birlik hem de ülkemiz için faydalıdır. Buna rağmen 15 nolu enerji faslının açılmamış olmasını anlamıyoruz. Anı şekilde dış güvenlik ve savunma politikası faslının açılması da her ki tarafın yararınadır. Bugün gelinen noktada karşılaştığımız sıkıntılara rağmen AB en büyük ticaret ortağımız.”

"YAKINLARI DAĞA ÇIKAN AİLELERİ ZİYARET EDİN"

Erdoğan, Diyarbakır’da evlatları kaçırılan annelerin yaptığı oturma eylemine değindi. 40 gündür eylemin Diyarbakır’da sürdüğünü ifade eden Erdoğan, şunları ifade etti: “Annelerin feryadı, görülmeye değerdir. İstanbul Galatasaray ailesinin önde alileler toplanırdı. Diyarbakırdaki aileler için kaç kişi bu enerji görerek bu aileler ile hemhal oldu. Bunların çocukları dağa kaçırıldı. Annelerin göz yaşı gönülleri yaralıyor. İnsan haklarına saygımız varsa, özgürlük ve barış mücadelesi veriyorsak, demokrasiyi tanımayan bölücü terör örgütü PKK’nın yandaşları parlamentoda. Bu anneleri tehdit ettiler. ‘MİT’ten para alarak iradenizi sattılar’ dediler. Kürt anne ve babalar. Ellerinde kaçırılan evlatlarının resmi var. 114 aile direnişini ve tavrını ortaya koydu. AB’ye gittiğimizde, bizi hep ‘Kürt Kürt Kürt..’Bize hep bunu soruyorlar. Biz olumsuz bir ayrım yapmadık gibi orada birinci partiyiz. Bizim olmadığımız yer yok. Birinci parti olamadığımız bir yerde ikinci partiyiz. Bizleri yanlış anlayanların kendilerini gözden geçirmeleri gerektiğini söylüyoruz.” Erdoğan, konuşmasında büyükelçilere, Diyarbakır’ı gezme ve yakınları dağa çıkan aileleri ziyaret etmelerini de istedi.

“ZİYARETLER SÜKUNET İÇİNDE GEÇTİ”

Erdoğan, Almanya ve Avusturya ziyaretlerine de değindi. Ziyaretler öncesinde medya üzerinden ağır ithamlara maruz kaldıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, “Her ziyaret vakar, sağduyu içinde, sükunet içinde geçti. Vatandaşlarımız için yararlı oldu.” dedi.

“TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNDE KÜRESEL VE BÖLGESEL FAYDA VAR”

Erdoğan, konuşmasının sonunda, Türkiye’nin AB’ye üyeliği bölgesel ve küresel anlamda yarar sağlayacağına da işaret etti. Yanlış ve yanlı bilgilendirilme konularda AB’li vekilleri uyaran Erdoğan, “Etki altında kalmadan gerçek Türkiye fotoğrafını sizler çekeceksiniz.” diye devam etti.

HİZMET HAREKETİ İLE İLGİLİ İTHAMLAR

Başbakan Erdoğan, konuşmasında Hizmet Hareketi'ni de hedef aldı. Büyükeliçelere, hareketi ve mensuplarını kötüleyen Erdoğan, 30 Mart seçimlerinin kendileri için zor bir süreçte geçtiğini belirterek, 17 arılık ve 25 Arılık tarihlerinde yolsuzluk operasyonları adı altında yargı ile hükümetin devrilmek istendiğini ileri sürdü.

Seçimler öncesinde seçmen tercihleri etkilemek için yasa dışı, ahlak dışı saldırıların yapıldığını savunan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Dinlenilmiş, kaydedilmiş ve montajlanmış telefon görüşmeleri, sosyal medya aracılığı ile servis edildi. Muhalefet partileri de hem yasa dışı hem de ahlak dışı yayınlara destek verdiler. Hatta bizzat bu yayınların aktarılması aracılık ettiler. Halkımız oynanan oyunu gördü. 30 Mart'ta bu saldırıların etkisinde kalmadan AK Parti’yi tercih etti. Burada, bir noktanın üzerinde durmak isterim. İngilizcedeki “assassin” kelimelerini sizler iyi biliyorsunuz. Bu kelimenin ilginç bir öyküsü var. 11 y.y.’da Büyük Selçuk devletine karşı Hassan Sabbah tarafından bir terör örgütü kurulmuştur. Bu örgütün mensupları, haşhaş denilen uyuşturucu madde kullanıyor. Sonra devlet büyüklerine ve sultanlara suikast girişiminde bulunuyorlardı. Örgütün mensupları, son derece gizli ve sinsi bir şekilde devletin her kademesinde kendilerine yer buluyorlardı. O dönemde, Haşhaşın denilen bu İngilizceye ‘assassin’” olarak geçti. Bu örgüt, örgütlenme tarzı ile ilk değil. Son da olmadı. İslam dünyasında olduğu kadar Hristiyan dünyasında da buna benzer örgütler faaliyet gösterdi. Pusuda bekleyen belli kademedeler tutan örgüt üyeleri kendilerine emir verildiğinde ortaya çıkıyor, emir verildiğinde terör estirmeye başlıyordu.

Maalesef 30 Mart öncesinde Türkiye bu acı tecrübeyi yaşamak zorunda kaldı. 40 yıldır kendini eğitim yardımlaşma cemaati olarak gösteren bir örgüt devlet kademelerinde yer tuttu. Son üç yılda kirik zamanlarda hareket geçi. Polis teşkilatı ve yargı içinde örgütlenmişti. Faaliyetlerini ve örgütlenmesini gizli bir şekilde sürdürmüştü. Bugün net bir şekilde görüyoruz ki sınavlara müdahale ederek, karalama ve iftiraya başvurarak devletin en kritik yerlerini ile geçirmeye çalışıyorlar. Yargıda çok ciddi hukuksuz işlemler yaptığını da görüyoruz. Örgütün kamuda çalışan adamları, gazetecileri ve iş adamları aracılığıyla özellikle yargı mensuplarını tehdit ettiği, üzerinde egemenlik kurduğu ortaya çıkan gerçekler arasındadır. Binlerce kişinin telefonlarının hukuksuz şekilde dinlendiği görüldü. Bu dinleme ve izlemelerin belli merkezlere servis edildiği, depolandığı ve gerektiğinde şantaj için ortaya çıkarıldığı anlaşıldı. Türkiye’deki umutsuz muhalefet partilerini kullanarak demokrasiye yönelik bir saldırıya başladı.

17 ve 25 Aralık’da bu saldırıya karşı dik durduk. Ülkeyi sağ salim seçime götürdük. Şu anda bu örgüte hukuk içinde mücadelenin hazırlıkları yapılıyor. Örgütün finansman kaynakları tükeniyor, tükenecek. Halk nezdindeki irtibatı tükendi. Yıllar içinde açtığı okullar aracılığı ile uluslararası bağlantılar aracılığı ile…Burada siz değerli büyükelçilere burada bu örgütün eğitim ve yardımlaşma cemaati olmadığı, uluslararası siyasetten istihbarata kadar son derece kirli işlerde kullanılan bir taşeron olduğunu hatırlatmak isterim. Bizim gibi bazı ülkelerde bu tehlikenin farkına vardılar. Ve önlem almaya başladılar. Türkiye için değil, faaliyet gösterdikleri her ülke için tehdit teşkil ettiğini vurgulamak istiyorum. Uluslararası ve ulusal güvenliğimiz tehdit eden böyle bir örgüte karşı bizim artık birincil önceliklerimiz içinde yer olmamıştır. Uluslararası bağlantılarını kullanarak şu anda hükümetimize karşı seviyesiz düşmanlık sergilendiğini belirtmek istiyorum. Batı’da bu örgütün mensupları, hükümetimizin hem El Kaideci hem de İrancı olduğunu propagandasını yayıyorlar. Bu işlere vakıf olanlar El Kaidecilik ve İrancılığın yan yana gelmeyeceğini bilmeleri lazım. Sizlerden bunların faaliyetlerine ve kara propagandalarına karşı son derece dikkatli olmanızı istiyorum. Biz gerçekten AB içinde bir dost olacaksak, bir dayanışma içinde olacaksak Türkiye hiçbir terör örgütten destek vermez. El Kaide ile verdiğimiz mücadeleyi, Türkiye’yi tanıyanlar bilir. El Kaide terör örgütüne bağlı nice kişiler cezaevindedir. Maalesef bazı ülkelerin bu dezenformasyonun etkisinde kaldığını görüyoruz.”

CİHAN

Yorumlar